• şu şekilde yönetilir;

    mehmet topuz: eylül 1983 doğumlu ulusal çapta vasat, uluslararası çapta vasat altı bir kanat oyuncusu.

    10 sezonluk süper lig kariyerinde 10 defa milli takıma çağırılmamış, ülkenin en gözde kulüplerinden birinde oynamasına rağmen avrupadan hiçbir teklif almamış kariyerinde ne dünya kupası görmüş ne avrupa şampiyonası deneyimlemiş antrenmanlarda kafasına kukuleta geçirip takımın siyahi oyuncularına kendi çapında şakalar komiklikler yapan bir garip adam.

    2009 haziranında üzerine beşiktaş forması giyip bugün ekmeğini yediği kulübü alçaltıcı yorumlar yapmış gün aşırı ulusal kanallara bağlanıp şu tip açıklamalarda bulunmuş, çok değil 10 gün sonra sarı-laci şapkayla fb tv'den sırıtmıştır.

    gelelim asıl meseleye;

    - fenerbahçe'ye 2009 yılında 9 milyon euro + gökhan emreciksin karşılığında transfer olmuştur.
    - aynı dönemde*fenerbahçe ile senelik 1.9 milyon euro garanti para + maç başı 25.000 eurodan 3 yıllık sözleşme imzalamıştır.

    mevcut sözleşmesi bittiğinde fenerbahçe kendisiyle senelik 1 milyon euro + maç başı 25.000 eurodan 3 yıllık sözleşme yenilemiştir.

    fenerbahçe'ye transfer olduğu ilk günden bu güne kadar 178 resmi maça çıkmış.

    kabaca toparlarsak;

    - bonservis 9 milyon euro
    - kendisinin transferinde kullanılan gökhan emreciksin beşiktaş'ın 2.5 milyon euroluk bonservis teklifi reddedilip fenerbahçe'ye satıldığına göre >2.500.000 euro olması gerekiyor biz ona 3 diyelim.
    - ilk sözleşmesi kapsamında fenerbahçe'den garanti para olarak 5.700.000 euro almıştır.
    - 2. sözleşmesi henüz bitmedi ancak tamamlayacağını ön görürsek garanti para olarak 3.000.000 euro alacaktır.
    - bugüne kadar 178 maça çıktığına göre (178x25.000)= 4.450.000 euro maç başı ücreti. kalan sözleşmesi süresince alacağı maç başı ücretleri de siktir ediyorum.

    toplarsak:

    9.000.000
    +
    3.000.000
    +
    5.700.000
    +
    3.000.000
    +
    4.450.000
    ---------------

    = 25.150.000 euro

    yani bugünkü kurla; 76.000.000 tl.

    evet mehmet topuz'un fenerbahçe'ye bugüne kadar ki maliyeti eski parayla 76 trilyon.

    bugün ingiltereden transfer teklifi gelse premier league kalite standartları gereği çalışma izni alamayacak bu arkadaşa sikik türkiye liginde bir servet ödenebiliyor.

    ek olarak türkiye liginde vergileri kulüpler ödediğinden futbolcuların kazandıkları vergiden muaf olan kemiksiz rakamlar.

    şöyle bir örnek vereyim; real madrid'in stoperi sergio ramos senelik 4.600.000 kazanıyor ve bu paranın %52'sini vergiye gidiyor.

    pozisyonunda dünyanın en iyilerinden biri hali hazırda piyasa değeri 41.000.000 euro, milli takımlar düzeyinde avrupa ve dünya şampiyonlukları yaşamış ramos 2.200.000 net kazanıyor.

    mehmet topuz; 1.900.000 + 25.000 maç başı.

    özetle türk futbolunda ciddi bir temizlik şart. kıyıma en üst seviyeden başlamak gerekiyor.
  • bütün sürümlerinde yan toptan kaleci hatası ile gol yeme bugı olan futbol.
  • birazdan vereceğim örneği çok dikkatli inceleyip bazı dersler çıkartamazsak, saplandığı boktan bir adım dahi ilerlemez efendim:

    * angela merkel, yani şansölye, bizim recep tayyip erdoğan'ın dengi olan kişi; 8 ekim 2010 almanya türkiye maçı sonrasında oyuncuları tebrik etmek için soyunma odasına inmiş.
    (bkz: aynı kaynım)

    * bu olay sonrasında federasyon başkanı theo zwanziger, federasyondan izin alınmadan bu tip bir davranış sergilediği için angela merkel'e, bizim recep tayyip erdoğan'ın dengi olan kişiye sert tepki göstermiş. merkel'in yakın zamanda yaptığı "türkler almanya'ya entegre olmakta zorluk yaşıyorlar" minvalindeki yorumlarını temize çekmek amacıyla mesut özil'i propaganda aracı olarak kullanmasının, sporu ve almanya milli futbol takımını siyasete bu şekilde alet etmenin yakışık almadığını; her ne şekilde olursa olsun soyunma odasına siyaset girmemesi gerektiğini belirtmiş.
    (bkz: eceline susamak)

    * merkel de, hani bizim recep tayyip erdoğan'ın dengi olan kişi, bu beklenmedik tepkiden sonra futbol federasyon başkanı'nı arayarak şahsen özür dilemiş.
    (bkz: yok artık)

    "merkel apologises for dressing-room gaffe

    german chancellor angela merkel has apologised to the country’s football federation after she entered the dressing room without permission following the 3-0 euro 2012 qualifying win over turkey.

    merkel recently provoked controversy for comments accusing turkish immigrants of failing to integrate properly in germany.
    after the turkey game she was photographed congratulating mesut ozil, who is of turkish origin, with many of germany’s squad foreign-born or the descendants of immigrants.
    the federation’s concern was that merkel, who was accompanied by germany’s president christian wulff, attempted to politicise the team by her entry.
    "i was not satisfied with that turn of events," dfb president theo zwanziger told sport bild.
    "but after a phone call from mrs merkel the irritations have been put aside."

    http://uk.eurosport.yahoo.com/…sing-room-gaffe.html
  • "istanbul'da yetenekli olduğuna inandığınız çocuğunuzun ileride büyük futbolcu olacaksa önündeki en büyük engelin şehrin delirten trafiği olduğunu biliyor musunuz? gelin anlatayım. ferhat, etiler'de yaşayan bir ailenin sol ayağı düzgün oğlu. evine en yakın büyük kulüp olan beşiktaş'ın o tarihte hâlâ var olan fulya tesisleri'nde denenip de beğenilmediğinde bankacı babası onu kadroya alan galatasaray'ın florya tesisleri'ne haftada üç gün arabasıyla götürüp getirmeseydi; ferhat futbolcu olamayacaktı. dünyanın en iyi sol beki olmadı elbette ferhat öztorun ama galatasaray, manisaspor, trabzonspor, orduspor formalarını giydi, şimdi başakşehir'de oynuyor. gurbet ellerde türk çocukları yıldız futbolcu oluyor da biz neden bu topraklarda bir türlü yetenekli gençlerimizi vitrine çıkartamıyoruz'un cevabı işte bazen bu fedakarlıkta gizli.

    fenerbahçe'nin altyapı tesisleri dereağzı'nda. çevresindeki caddebostan, feneryolu, erenköy, suadiye gibi yüksek gelir grubu ailelerin oturduğu semtlerden futbolcu çıkmaz, fikirtepe bu yüzden fabrikadır. çünkü futbolcu olmak önce hayal etmekle başlar. ailenizin hali vakti yerindeyse hayal edemeyecek kadar çok şeyiniz vardır renkli odanızda. özel futbol okullarında düz koşusu olmayan, 20 dakika pas, 10 dakika şut, 30 dakika çift kaleyle çocukların hevesi alınır en fazla. hal böyle olunca da fenerbahçe'ye anadolu'nun dört bir tarafından yetenekli çocuklar getirilir. kasabasında namı yürümüş yeni rıdvanlar, oğuzlar, aykutlar... mithat yaşar da onlardan biriydi yıllar önce. yıllar sonra salih uçan'ın olduğu gibi...

    altyapı maçlarını izlemenin en keyifli tarafı, olmuşları, olacakları ya da olmazları birbirinden ayırabilmektir çok zaman. birkaç yıl önce izleyip de futbol sohbetine katık ettiğin genç adam, gelip a takıma çıktığında futbol sevgisi okşanır insanın. bunu elbette menajerlik oyunu vasıtasıyla ekran başında yapanlar da var ama kabul edelim ki, herkes bir altyapı maçının oynadığı sahaya yakın oturmuyor ve gündüz saatlerinde oynanan maçları izleyecek vakti yok. fenerbahçe'nin dereağzı tesisleri'nde yıllar önce izlediğim bir fenerbahçe-galatasaray derbisini unutmam mesela, aklımda kalan maçın skoru değil, o genç mithat...

    yetenekli oyuncuyu sahada seçebilmek pek de öyle büyük bir marifet değil. yıllar boyu binlerce maç izleyen bir adam; ayağına top yakışan, topu kırmayan, iftira değil pas atan, top ayağındayken kafası toprağa bakmayan ve sahada nerede duracağını bilen adam(lar)ı diğerlerinden ayırır. mithat yaşar da öyle bir gençti. öyle bir yetenek ki; izlerken top hep onun ayağında olsun istiyorsun. teknikse teknik, oyun zekası ise işte o dediklerinden. fizik desen; o işte yok ama gelişime açık. mithat'tan bir emre belözoğlu olur muydu? üzerinden yedi-sekiz yıl geçmiş, bugün hâlâ "olurdu" diyorum ben, ama mithat, emre de olamadı oğuz çetin de. federasyon kayıtlarından izini sürdüm onun yıllarca... çabuk vazgeçtiler mithat'tan belki de mithat vazgeçti büyük kulüpte kendinden. mardinspor'a kiralık gitti 2005 yılında. sonra giresunspor, diyarbakırspor. say, say bitmez bir kariyer oldu mithat'ınki: çaykur rizespor, gaziantep büyükşehir belediye, sonra belki de aile özlemi çektiğinden yetiştiği manisa'ya yakın izmir'de göztepe yetmedi ardından altay ve bu sezon da 3. lig'de menemen belediyespor...

    mithat gibileri ziyan ettik, haksızlık ettik biz türk futbolunda. yetenekli çocukların fedakar aileleri -arda turan ne güzel anlatır bunu- varsa futbolcu olabildiler. tut ki altyapıya girdiler, kimse bu çocukların eksik yönlerini geliştirmek için bireysel idman programı vermedi, futbol demek iki kale bir top bir de çim sahaydı bizim kulüp yöneticilerine göre. salonda fizik gelişimine katkı yapacak fitness idmanlarına ne gerek vardı ki. pedagoji nedir bilmeyen altyapı hocaları idmanlara üç vesait değiştirip gelince hırslarını gencecik çocuklardan çıkarttılar. a takımdaki yedek futbolcunun 500 bin euro'dan aşağı kazanmadığı düzende altyapı hocalarına 10 bin tl'yı bile çok gördük. doğal çimin bakımı zor diye alt yapı tesislerindeki sahaları suni çim yaptırdık, onlarca çocuk daha profesyonelliğe adım atmadan kasık fıtığı oldu.

    eğitim ile sporu yanyana getiremedik. o altyapısı dillere destan borussia dortmund yetenekli çocukları tesislerinde beş yıldızlı otel gibi lojmanlarda yatırıp yakındaki okula gönderirken ve karnesi kırık olanın futbol geleceği olmayacağını da o çocukların akıllarına kazırken, biz binlerce aileye "ya oğlum derslerini ihmal ederse" dedirtip çocuklarını altyapıdan çektirdik. askerdeki devreciliği, spor kulüplerinden silemedik. gencecik çocuklar a takımla idmana çıktığında çalım attığı ağabeyinden bir dakika sonra tekme yiyip ağladığında sustuk. iki bacağının arasından top geçmesini yani beşlik yemesini namus meselesi yapan o ağabeylerin de bir zamanlar özgüveni paramparça edilen çocuklar olduğunu unuttuk.

    altyapıda asgari ücret verdiğimiz o çocukların yüzbinlerce euro kazanmaya başladıklarında değişen hayatlarına bir dur diyecek kulübün efsanelerini ego savaşları yüzünden tesislere sokmadık... bir rol modeli koyamadık önlerine... sonra mithat yaşar neden büyük futbolcu olamadı, sonra hakan çalhanoğlu gibisi neden türkiye'de yetişmiyor? sonra biz neden brezilya'dan 4 yedik? insaf... "

    http://acetobalsamico.blogspot.com.tr/…-yerdik.html
  • şike olayını, teşvik primlerini falan geçtim ben artık da, uğruna bu kadar para harcanıp her alanda bu kadar başarısız olan bir organizasyon olamaz. millet bildiğin gerizekalı çocuklarını bile özel derslerle, süper hocaların yardımıyla iyi kötü üniversiteye sokup adam ediyor, biz milyar dolara yaklaşan bir hacimle bir futbolu adam edemedik. bu saatten sonra kasmanın manası da yok, tamirciye çırak verelim de zanaati olsun bari.
  • an itibari ile şöyle;

    tff: şike olabilir. şampiyonlar ligine yollamayalm
    aziz yıldırım: tarlaları sürdük
    ilhan ekşioğlu: inşaat tamam, işçiler hazır
    ibrahim akın: parayı almadan hocaya sordum. caiz
    etik kurulu: teşvik var. ama belge göremedik
    fenerbahçe: şike varsa düşürün
    maa: istifi edıyırım
    ünal başgan: istifa edemezsin ihtarname çekerim
    mehmet baransu: platini'yi ödemeli aradım

    ve yıldırım demirören: lig temiz. ama alayını pfdk'ya yolladım.

    aynen bu şekilde.
  • her geçen sene daha da geriye gittiğini üzülerek televizyonlardan ve tribünlerden izliyoruz. maçlara giden, bir dünya para verip evinde maç izleyenlere yazık. 2010-11 sezonunda belli oldu ki büyük ihtimal anamızın ligindeyiz yine.

    fenerbahçe, young boys denen bir takımla deplasmanda 2-2 beraber kalıyor ve mabedi denen yerde gol atamayıp dünya kadar para harcayıp yatırım yaptığı şampiyonlar ligi'ne ön elemede veda ediyor.

    galatasaray cehennem dediği stadında 2-0'dan maçı 2-2'ye getirip uefa avrupa ligi'nde tur şansını zora sokuyor. hatta ve hatta büyük ihtimalle bir galatasaraylı olarak söylemek zor olsa da uefa avrupa ligi şansını kaybediyor.

    beşiktaş plzen diye adını denk gelirse iddaa bülteninde bile zor görülen bir takımla deplasmanda 1-1 berabere kalıyor ve gazeteler "beşiktaş turu araladı" diye başlık atıyor.

    ulan takımlara bak plzen, young boys, ofk beograd. taşak mı geçiyosunuz lan. taraftarın sabrını mı zorluyosunuz. ofk beograd galatasaray'ı elemesi halinde kulüp futbolcularına rekor prim dağıtacakmış, o da 500 euro. evet bildiğin "bin" yok yanında. kişi başı 500 euro. ulan o paraya hiçbiriniz sahaya çıkmazsınız adamlar istemeden sizinle taşak geçiyor, düştüğünüz duruma bakın be.

    hala beşiktaşlılar taraftarıyla övünüyor. liverpool ve tottenham maçlarındaki tribün şovuyla avrupa taraftar ödülü almış, bilmem kaç desibel ses seviyesini aşmış falan. bu mu başarı.

    galatasaraylılar üzerinden 10 sene geçmiş kupalarıyla övünmeye devam ediyor. 10 senede n'aptın başka?

    fenerbahçeliler hala "paramız var istediğimizi alırız" havasında da aldığını oynatamıyosun ki alıp napıcan. bizde şu adamlar oynadı bu adamlar geldi falan filan. geldi de başarı nerde?

    guti, querasma alındı bakalım ne kadar götürecek beşiktaş'ı. del bosque diye dünya devlerini çalıştırmış adamı sabırsızlığın yüzünden resmen kulüpten kovaladın. beğenmediğin o adam ispanya'yı 2010 dünya şampiyonu yaptı.

    luis aragones geldi 1 senede kovuldu. ortega geldi, kaçtı. anelka geldi, kaçtı. bi de kendine bak be hep mi başkası suçlu. aykut kocaman'a da yazık edecekler, rıdvan ve oğuz çetin gibi olmasından korkuyorum sonunun. zico olayını açmak dahi istemiyorum, büyük kayıp.

    geçen sene yere göğe sığdıramadığın haldun üstünel bir şekilde istifa etti ya da ettirildi. frank rijkaard kıçını yırtıyo kaleci diye. yırtmasının sebebini de geçen hafta gördük daha niye almıyosun. dos santos kalsın dedi kılını kıpırdatmadın. iyi bir forvet diyo ortada yine bir şey yok. geçen sene milan baros sakatlanmadan önce ve sakatlandıktan sonra neler çekildi hatırlamıyo musun?

    bu sayılanlar böyle gider. hala bakkal dükkanı işletir gibi kulüp yönetilmeye çalışılıyor. zamana ayak uydurmaya çalışan dükkan sahibi bakkalı genişletiyor market yapıyor, hatta profesyonel yönetici getirtiyor ama süs. yine aynı mantık küçük dükkanını işletir gibi her işe kendi karışıyor.

    bir de her teknik direktör arayışında aynı isimlerin adı geçmiyor mu sanırsın başka teknik adam yok. fatih terim, mircea lucescu kesin geçiyor, dikkat edin.

    bu mantık değişmediği sürece bizim takımlardan bi sikim olmaz, kimse kusura bakmasın...

    (bkz: ya sabır)
  • eskişehirspor'un play offlara kalmadan avrupa liginden elendiği -tamam, muhtemel finaliste elendi-, trabzonspor'un videoton isimli takıma gol atamadan penaltılarla elendiği, şu sıralarda bursaspor'un 3-1'in rövanşında muhteşem bir başarı göstererek yine 3-1 yenilmesi sonucunda oyunu penaltılara götürmeye çalıştığı, fenerbahçe'nin yetersiz spartak moskova'yı geçemediği ve elendiği dandik oyun. daha ağustos bitmedi farkındasınız değil mi sevgili türk takımları? muhtemelen galatasaray ve fenerbahçe sürükleyecek yine bu "futbolu". futbol mu? yersen.

    o senenin sonunda fenerbahçe avrupa ligi yarı finali, galatasaray cl çeyrek finali gördü. bu sezon için yetersiz, öngörüsüz yaklaşmışım kabul ediyorum 9 sene sonrasında. ama sonuca baktığımız zaman...
  • özeti 3 cümleliktir:
    1985-1996: yapma hayrettin*
    1996-2008: yapma rüştü**
    2008-...: yapma volkan*
  • amk.
    ben boyle rezil bir oyun gormedim. sahada mac disinda her sey oluyor artik, takimlarin baskanlarinin mafya babalarindan hic bir farki yok. hakemler desen eyyamcilik yapmaktan, buyuk takimin baskanlarinin salyalarindan korkmaktan mac yonetemiyor. oyunda yuzde yuzluk kirmizi olan pozisyonda iki oyuncuya da sari gosteriyor. futbolcular desen sporcudan baska her seye benziyor. hayvan desem hayvan degiller. sirkeflik, hile hurda pesindeler. rakibi sakatlamak icin ellerinden geleni yapiyorlar.

    ve tabiki taraftarlar. ben bu kadar igrenc bir topluluk gormedim. bu kadar insanlik disi bir topluluk gormedim. takimi onemli degil hepsi ayni bokun moru. sahaya ne bulursa atmalarina mi sovelim insnalarin ozel hayatlarina serefsiz pankartlar yazmalarina mi? resmen tiksindim hepinizden.

    bu futbol anlayisi bitene, bu yonetim de gidene kadar bi daha futbol macina gideni de siksinler.
hesabın var mı? giriş yap