• burada yazılan kötü yorumları okuyarak gittiğimden midir bilmem, çok beğendiğim film olmuştur.

    başroldeki ikiliyi de çok seven bir çift olarak tüm kötü yorumlara rağmen izlemek istedik ve 273626326. kez ekşi sözlük'ten yorum okuyup filme peşin hüküm verilmemesi gerektiğini anladık.

    bu film "kendi türünde" ne kadar güzel olabilecekse o kadar güzel olmuş.
    üstad markalaşmış jest ve mimikleriyle çok keyifli 2 saat geçirtti bize. hiçbir şey izlemesen robert de niro izliyorsun. o bile yeter.

    ne yapsam diye düşündüğünüz boş bir akşamda gidiniz. buradaki ulemaları dikkate almayınız.
  • tam bir yağmurlu hafta içi akşamı filmi.
    ben (robert d.n.) aşık olunası bir olgun erkek: anlayışlı, tatlı, duygusal, sorumluluk duygusu gelişmiş, her zaman bakımlı.. mekanlar güzel, kadınlar güzel.. filmde aşk var dostluk var takım ruhu ve güzel new york sokakları var.. her filmin bir inception olması gerekmediğini bilerek izlerseniz keyif alırsınız.
  • havalarin sogumaya basladigi bu gunlerde icinizi isitcak, bir o kadar da eglendirecek film.
    filme gitmeden once, hurriyet gazetesince sinema elestirmeni diye kakalanmaya calisan sayin omur gedik'in filmle ilgili "film oyle uzun, boyle uzun' temali kose yazisini okumustum, iyi ki s.klememisim.
    gonul rahatligiyla gidebilirsiniz.

    --- ps: spoiler ---

    de niro reyizin ayna karsisindaki provalari ile taxi driver'a guzel bir selam cakilmis

    --- spoiler ---
  • 72 yaşındaki robert de niro'nun 70 yaşındaki bir karakteri harika canlandırdığı film. makyaj ekibi iyi iş çıkarmış.
  • bu film, battaniye, kahve, kedi, yanibasta sevgili ve bombos bir gun kalp ben.
    calistiklari fabrikamsi ofis mukemmeldi ayrica.
  • --- spoiler ---

    ilginç bir şekilde güçlü kadın imajı çiziyormuş gibi yapıp aslında tam tersini ortaya koyan bir film.

    jules'u herhangi bir ev hanımından ayıran tek şey bir şirket kurmuş olması. filmde bize gösterilen jules'u kariyeri itibariyle düşününce ortaya başarılı ama her şeye yetişemeyen bir insan portresi çıkıyor. kontrolsüz büyüyen bir şirket; kendini şirkete adamış ve bu nedenle hem kariyerini hem de özel hayatını tehlikeye atan bir kadın... olaylara bu açıdan bakınca jules hiç de güçlü bir kadınmış gibi gelmiyor. filme jules'un eşinin kariyerinden vazgeçip çocuklarına bakmak üzere evde kalması detayı eklenmiş ve bu seyircinin gözüne de sokulmuş ama bu da jules'un aldatılmasıyla ve kendisini aldatan eşini ağlayarak affedişiyle gölgeleniyor. nihayetinde jules işte bir erkek tarafından kendisine bir şeyler öğretilmesi gereken, aldatıldığı kocasını affedip mutlu gelecek idealine tutunacak kadar hayalperest ve "kimse senin işini senden çok düşünmez" mottosuna inanıp muhtemlen kendisini bulunduğundan çok da harika bir yere götürmeyecek bir döngüye saplanan biri.

    "kimse senin işini senden çok düşünmez" konusu ise hızla büyüyen bir şirket için olsa olsa duygusal olmaktan çok komik bir tavsiye.

    "sen burada debelenirken ailen parçalanıyor, çocuğun tablet bağımlısı zırtlak bir insan olarak senden mahrum büyüyor. eşin ve çocuğunla birlikte güzel bir hayat yaşayacak kaynaklara sahipsiniz. şirketi profesyoneller de yönetir. alt tarafı insanlara uzakdoğu'da üç-beş dolara yaptırdığımız şeyleri şekilli bir şekilde satıyoruz, kansere çare aramıyoruz bacım" demesinler de... bilemedim gerçi. yeni norm bu belki de. şirket kuran, başarılı olan, insanlara bir şeyler satıp para kazanan ve sürekli olarak "nasıl daha iyi yaparım ben bunu" diye düşünürken kendini yitiren insanlar bizim yeni idollerimiz.

    --- spoiler ---
  • başladığı yerde biten filmlerden. filmin çoğu sahnesi kendimi iyi hissetmemi sağladı. birkaç sahnede de gözlerim doldu. bu benim ağlak biri olmamdan kaynaklanabilir.

    en sevdiğim sahnelerden biri robert de niro'nun mendil ile ilgili tavsiyesiydi.

    "mendil taşımanın en iyi nedeni onu ödünç verebilmektir. kadınlar ağlar, mendili onlar için taşırız. erkek inceliğinin son kalıntılarından biridir."

    mendil verenleriniz -kağıt da olur- eksik olmasın efendim:))
  • robert de niro'nun çok güzel oyunculuğuyla birleşmiş eğlencelik bir film.
    filmde dikkatimi çeken ise bazı sahnelerde ağlayan anne hathaway, o kadar güzel ağlıyor ki ona en iyi ağlayan oyuncu oskarı olsa verilebilir.
  • tahmin ettiğimden çok daha iyi çıkan film. izlemeye değer.
  • az önce trt 1 'de izlediğim film. her şey iyi hoş ama istediğim gibi bitmedi.

    --- spoiler ---

    ben reyiz ceo olacaktı. jules da adama basacaktı tekmeyi. böyle olmayınca genel olarak başladığı gibi bitti. yani filmin başında ve sonunda değişen hiç bir şey olmadı.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap