• bizim oralarda (sinop felan) sanırım siğil denen illete tavuk götü deniyor. benim de başıma gelmişti anlatayım size ibretlik hikayemi.

    işte bir gün yine genç arthur dağ bayır deniz deli dana gibi koşar eğlenir coşarken yorulup bi eve uğruyor. ev zaten tek katlı, etrafı bahçe bayır. babaneeee babaneeee diye bağırarak dili dışarıda kapıya geliyor. neden üçüncü şahıs konuşuyorum lan ben ?

    neyse işte babanem de elleri dert görmesin katlama yapıyordu. ah ulan, bir kere daha yiyebilmek için neler vermezdim.

    işte su falan içerken dedim babane benim ayağımın altında bir şey var ya boka falan bastım heralde, sonra kaldırdı ayağıma baktı, biraz elledi böyle tırnağıyla yokladı falan, dedi böyle bok mu olur sende tavuk götü olmuş dedi.

    ben tabi uadhfuhadufhuadhf ne diyon babane moduna girince, saçıma hafif bir vuruşla gülme pis dedi. tavuk götü bu, bunu okutmak lazım dedi. iyi dedim hızlıca oku bekliyolar beni daha sahile inicem. öyle değil oğul bu dedi, kalemle falan 3 gün okumak gerekiyor dedi. kara büyü mü yapıcaksın babane ahuadfhadufhad diyince katlama falan yok sana piç kurusu yürü git dedi. tabi babanem de beni piç kurusu seni diye severdi nedendir bilmem. alınmazdım hiç benden başkasına demiyordu çünkü. ne bileyim.

    sonra baya moralim bozuldu tabi katlama sözkonusu olunca neyse. ama yedim o katlamayı raad olun. efendim anneme gösterdim, o da babanen öyle dediyse öyledir dedi. o gün sahilde tabi tavuk götü var lan bende fuadfhadufha modunda gezdim. millete ayağımı gösteriyorum falan. olaya bak amk. çocuk aklı işte. büyük karizma

    bi tane reyhan teyzemiz varmış bizim, onunla konuştular, efendim kadın hiç üşenmedi, bi tane dua var "em ebremu" falan diye başlıyor işte bilen bilir, bi tane tükenmez kalem aldı. 7 şer defa okudu her okurken de kalemle etrafına yuvarlak çizdi hedef çizer gibi. oh her şey mis. dedim geçecek mi şimdi bu böyle niye krem falan sürmüyoruz (tek zeki benim ya memlekette), böyle geçer sen merak etme dedi.

    anneme öğretti çocuğa 3 gün bunu yap dedi. peki dedi annem. sonra her gün 7şer defa yapmaya başladı.

    kendisi çok yetenekli olmadığı için yaptığı halkalar git gide elips, hiperbol falan olmaya başladı. ayağımın altı tam geometri kopya kağıdı olmak üzereyken 3.gün doldu.

    ana bi baktık gitti. hiçbir şey yok. vallahi lan. tevbe estağfirullah ne oldu oraya dedim. geçmiş dedi annem. elledim falan bildiğin deri geri gelmiş nokta kadar izi yok. sevindik sarıldık bi çay demledik içtik, 2 gün önceki katlamaları yedik falan.

    bunu kimse açıklayamaz abi bana. kusura bakmayın yani. o tavuk götü öyle nasıl geçti ya valla çok üst düzey bir iş bu yani.
  • çocukluğumda neredeyse bütün ayağımı sarmış bulunan lanet siğil. karateye göndermişti babam beni, yalın ayak pislik içinde güya spor yapıyoruz, bulaştı demek ki. işin tuhafı anama babama gösterdim. "aa tavuk götü" dediler ama bir doktora götürelim demek yok. ne bileyim milletin anası tavuk getirmiş, okumuş üflemiş, yok anam hiçbir şey yok. tırnak makası ile keserdim ben bunları çocuk aklımla. bayağı bir sene durdu, sonra geçti. sanırım karateyi bırakmış olmamın faydası oldu. bu başımın çaresine bakmak zorunda olduğum tek konu değil, ergenlikle ilgili her saçmalıkla da tek başım uğraştım. yemin ederim kendi kendime büyümüşüm ben.
  • tavuğun tadı en güzel olan bölümüymüş, neden insanoğlu phok çıkan yerlere böylesine itibar eder bilemem...

    bir gün; ünlü düşünür heraklitos, tavuk yemektedir, hayli acıkmıştır, çılgınca girişir... bu arada öğrencilerinden biri atılır;

    - efenim nağbıyorsuz, tavuğun kötünü hunharca kıtladınız...
    - şu an beklenmedik olanı bulmuş bir insansın. mutlu olman gerekir.
    - öyleyse hadi biz de yiyelim, ısıralım kötleri...
    - aynı götü iki kez ısıramazsınız. benim ısırdığım kötteki lezzeti kendi kötünüzde bulamazsınız.
    - şefaat ya heraklitos.
  • 90'lı yıllarda türk gençliğinin vazgeçilmez trendiydi. saçın arka tarafı bildiğimiz tavuğun götüne benzetilecek şekilde kesilirdi. hareket ederken o sivri kısmın sağa sola sallanmasıyla hava atılır, işte muhteşem tavuk götüm ahenkle dans ediyor diyerek cümle aleme nazire yapılırdı. birde lumberjack ayakkabı, burlington çorap kombinasyonu vardı o dönemler. (bkz: lise yılları)
  • bir saç stili.
    ne yakışırdı be! okul kapısında yakalanana kadar cümle alem saçımıza bakardı. 3 numara derdik berber abiye adam dayanamaz kendini tavuk götü yaparken bulurdu. abicim yapma bak bu sefer müdürden dayak yicez derdik dinlemezdi adam. sana super uyuyor hayır ısrar etme kesemem derdi. evde bir süre babaya görünülmezdi. alabroslu günler geçmiş delikanlı olmuştuk. amerikan mı italyan mı filan derken tavuk götü dedik harbi türkçe tavuk götü. tavuk bozardı belki bizi biz de horoz götü derdik. ooo abi tavuk götü yapmışssın derlerdi. sorma berber benimkinden uygun bir kafa ve saç bulamıyor derdik. doktorasını yaptı bende kerata. ben varya ben derdik. ulan ne egolu günlerdi be. bir bok zannederdik kendimizi. sanki ağ kartuşlarımızdan çıkan ağlarla hoplaya zıplaya giderdik okulumuza. tenefüste kayalıklarda kertenkele öldürürdük. galactica izler astronot olmaya karar verirdik. hey gidi tavuk götü hey. ne hava basardık seninle *
  • (bkz: sigil)
  • amerikan traşıyla alakası olmayan bir saç modeli..
    90lı yılların başında furyası çıkan hede..
  • çıban şeklinde deri üzeri birikimli kazıtma yöntemi kalıntısı öğreti.
  • alakasız bir noktanın onlarca alakasız konuyla benzetilmesine sebep olan organ. bir tavuk kendi poposunun bu kadar çok konuya dahil olduğunu bilse ne düşünür acaba? ne düşücenecek, tabii ki daha çok yem.
  • uzun süre kirli sakal ile dolaşan bireyin sinekkaydı olduktan sonraki hali.
hesabın var mı? giriş yap