• "benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. on tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. kuyumcunun kapısındayız. ve dükkân kapalı. karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. o arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, be de kayboluyorum ortalıktan. adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. ben aranıyorum. demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."
    http://www.radikal.com.tr/…=185914&tarih=30/04/2006
  • yanlış zamanda yaşamış şanssız dolandırıcı. halbuki şimdilerde yaşasaydı muhtemelen başbakan olacaktı...
  • sülün osman'ın özelliği ava gidenleri avlamaktır.

    çünkü asıl kötü niyetli olan kişiler sülün osman mağdurlarıdır.

    izmir saat kulesini ya da dolmabahçe saat kulesini kapatıp her saate bakandan para almak, boğaz köprüsünün gelirine bilmem kaç liraya sahip olmak isteyen bir insanın iyi niyetli olduğu söylenemez.

    bu insanları bulup da paralarını aldığı için sülün osman'ın da "saf insanları kandırdığı" söylenemez. bilakis, sülün osman dolandırıcı değil tokatçıdır.

    (bkz: ava giden avlanır)
  • mujdat gezen'in anlattigina gore bi keresinde de taksim parkinin girisine bi paspas atmis, bi de sandalye koyup kurulmus. gelenden gecenden giris parasi aliyormus. ama tabi herkesten istemiyor, kimin verip kimin tersliycegini biliyormus. sonra biri sikayet etmis de yakalanmis. bilmem kac kere iceri girdikten sonra tovbe etmis. tovbesinden sonra bi gun izmir saat kulesinin onunde beklerken de biri gelip "dayi su saat satilik mi" diye sormus. o da "lan tovbe ettim siktirin gidin basimdan" diye terslemis. bu ikincisi biraz efsane gibi ama adam da saka gibi zaten. sen tut kopruyu sat. hep derim abi, her malin bi alicisi vardir
  • sülün osman bir kadınla evliymiş, zeytinburnu'nda oturuyormuş. bu kadın babamın bir arkadaşının akrabasıymış. bu vesileyle babam sülün osman'la vakit geçirmiş. benim anladığım sülün osman babamı en sonunda bir kez dolandırmış, babama sorarsan hayır diyor.

    varın siz karar verin:

    o yıllar sultanahmet'te hippi s.ksen geçineceğin yıllar, tüm avrupa'dan bir sürü hippi burada buluşur, buradan daha doğuya, katmandu, nepal falan oralara olan yolculuklarına başlarlarmış. bir gün sülün osman sultanahmet'te dutch hatunlarla tanıştığını, eğer isterlerse bu kızları babam ve amcamın birlikte oturdukları evlerine getirebileceğini söylemiş (ev aksaray'da, babam ve amcam üniversitede öğrenciler). amcam o sırada evde değil, babam ve yanındaki birkaç arkadaşı sülün'ün teklifini hemen kabul etmişler. sülün tam evden çıkarken bizimkiler onu durdurup para vermişler, tramvayla giderse geç kalır o yüzden taksiyle gitsin ve kızları alıp hemen gelsin istemişler. burası bence önemli; babam sülün'ün para istemediğini, parayı kendilerinin zorla verdiğini iddia ediyor. sülün'de gidiş o gidiş. babam onu bir daha görmemiş ama işin ayrıntısı başka. babam birkaç gün sonra gazetede sülün osman'ın tam da onun evinden ayrıldığı gün, daha önceki bir dolandırıcılık olayıyla ilgili olarak tutuklandığını okumuş. bundan da birkaç hafta sonra amcamla birlikte oturdukları o evden ayrılıp balat'ta daha küçük bir daireye geçmiş çünkü amcam o günlerde üniversiteyi bitirmiş ve başka bir şehre çalışmaya gitmiş. babam sülün'ün başka zaman geri gelmiş ama onu bulamamış olabileceğine inanıyor. onu bulsa ya parayı geri verirmiş ya da kızıl dutch'ları getirirmiş demesine göre.
  • http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=49340
    adresinden copy-paste:

    "1970' li yıllarda pazar günleri trt de yayınlanan bir telespor programının canlı yayın konuğu rahmetli sülün osman'!dı. program sunucusu güneş tecelli ve cenk koray ropörtaj yapıyorlardı osman bey ile. bugün gibi hatırlıyorum o ilginç söyleşiyi. istanbul üniversitesi bahçesinin satışını, galata kulesinin satışını, hacıya cennette arsa satışını, izmir saat kulesi satışını ve birçok şeyi anlattı.

    cenk koray hiç tövbekar oldunuzmu dediğinde, emin olunki hep tövbe ettim ama bazılarının yüzüne bakınca dayanamayıp tövbemi bozuyordum dedi. bu sefer güneş tecelli suratlarında ne var osman bey diye sordu. alınlarındaki yazıyı görüyorum, adeta gel beni kazıkla yazıyor, bende dayanamayıp tövbemi bozuyordum dedi. cenk koray ise alınlarında ne yazıyor deyince sülün osman, enayi yazıyor dedi. güneş tecelli biz neden göremiyoruz deyince rahmetli sülün osman ohumasını bilecen kardeşim, ayan beyan yazıyor dedi. işte ozaman koptuk adeta. işte böyle renkli bir simaydı.

    bir ayrıntı daha vereyim, o programda üniversite bahçesinde satış yapmaya çalışırken, torunu ile gelen bir yaşlı adama son anda satış yapmaktan vaz geçtiğini de söyledi. neden diye sorulduğunda ise, dedesiyle gelen astım hastası torununun kalacak yerleri olmadığı ve tedavi için geldiklerini, tüm paralarını da hastane masrafları için harcayacaklarını söyleyince vicdanının sızlayarak satıştan vaz geçtiğini anlattı."
  • zamanında eniştemi* beyoğlu'nda kendisinin takıldığı kahveye götürmüşler, tanıştırmak için. "bak şurdaki" demişler. tanışma muhabbet derken sülün osman "seninle pişti oynayalım 281'de bitsin. sana da 280 avanta" demiş. eniştem şaşırsa kabul etmiş. sülün osman 281'e 280 kazanmış oyunu. ne eniştem sormuş nasıl yaptın diye, ne ordakiler şaşırmışlar. birkaç anısını anlatmış, sonra da dağılmışlar.
    *
    (bkz: yaban çakalı)
  • evlenirken karısına ve onun ailesine müteahhitim demiş, karısı sülün osman'ın müteahhit olmadığını anladığında ikinci çocuğuna hamileymiş.

    yaptığı dolandırıcılıklarla meşhur olunca birkaç filmde ufak rollerde de yer almış. bu rollerden sonra 21 yıllık karısına bir artist'in karısına yakışmayacak hareketlerde bulunduğu gerekçesiyle boşanma davası açmış, karısı mahkemede "senden artist mi olur ? tipsiz herif. " demiş ama boşanmayı kabul etmemiş.

    kaynak : gq türkiye
  • bu adamın yeğeni kapkaçcı çıkmıştır. dolmabahçe de, kırmızı ışıkta duran aracın camını kırıp çantayı çalma götüntüleri mevcuttur. sülün osmanın yarattığı karizmayı zedelemiştir
  • zamanında özelleştirmenin önemini keşfetmiş, ileri görüşlü bir abimiz. boş boş dikilen saatten gelir elde etmek er kişi karıdır sonuçta. ekonomi bakanı duymasın la:)
hesabın var mı? giriş yap