• "semerkant,dünyanın güneşe dönük en güzel yüzü" şeklinde tanımlamıştır amin maalouf amca.
  • ilk yarısı ömer hayyam, hasan sabbah ve nizamülmülk ekseninde geçen, ikinci yarısı ise meşhur semerkant yazmasının peşindeki bir amerikan gencinin iran devrimine tanık olmasını konu alan amin maalouf kitabıdır. hikayenin hayyam, sabbah ve nizam bölümünü, yine yazarın aynı kitapta yazdığı şu kısa hikaye özetler;

    --- spoiler ---

    "üç arkadaş iran'ın yüksek yaylalarında gezintiye çıkmış. karşılarına bir pars çıkmış, dünyanın en yırtıcı yaratığıymış.

    pars üç adamı uzun uzun süzmüş, sonra üzerlerine doğru koşmaya başlamış.

    birincisi, en yaşlı, en zengin, en güçlüleriymiş. haykırmış: 'ben buraların hakimiyim, bana ait olan bu toprakları bir hayvanın mahvetmesine asla izin vermem.' yanındaki iki av köpeğini parsın üzerine salmış. köpekler parsı ısırmayı başarmışlar gerçi, ama bu yaptıkları yırtıcı hayvanı iyice azdırmış, köpekleri öldürdükten sonra efendilerinin üzerine atlamış ve karnını deşmiş.

    nizamülmülk'ün payına bu düşmüş.

    ikincisi şöyle demiş kendi kendine: 'ben bir ilim adamıyım, herkes bana saygı duyup itibar ediyor, niye kaderimi köpeklerle parsın arasındaki kavganın sonucuna bağlayım?' dövüşün sonunu beklemeden sırtını dönüp kaçmış. o zamandan beri yırtıcı hayvanın kendi peşinde olduğunu düşünüyor ve mağaradan mağaraya, kulübeden kulübeye dolanıp duruyormuş.

    ömer hayyam'ın payına bu düşmüş.

    üçüncüsü bir inanç adamıymış. ellerini açıp, hakim bakışlarını üzerine dikip, güzel sözler söyleyerek parsa doğru ilerlemiş. 'bu topraklara hoşgeldin' demiş. 'arkadaşlarım benden daha zengindi, onları soydun, benden daha gururluydular, onları alçalttın.' hayvan büyülenmiş, uysallaşmış bir halde dinliyormuş. adam onun üzerinde egemenliğini kurmuş, onu evcilleştirmeyi başarmış. o zamandan beri hiçbir pars adama yaklaşmaya cesaret edememiş, insanlar da ondan uzak durmuşlar."

    yazma, anlattığı kıssadan şu hisseyi çıkarır: "kargaşa devri gelip çatınca kimse onun seyrini durduramaz, kimse ondan kaçamaz, ama bazıları onu kullanmayı becerir. bu dünyanın yırtıcılığını, şiddetini hasan sabbah'dan daha iyi evcilleştirecek birisi çıkmadı. alamut'ta çekildiği inde kendine küçücük bir huzur alanı yaratabilmek için dört bir yanına korku saçtı"

    --- spoiler ---
  • baslayali daha iki gun oldu ama cok guzel ilerleyen kitap.

    "yalnizdin sevgilinin yaninda
    simdi gitti, artik ona siginabilirsin." demis hayyam. ne guzel demis.
  • ünlü edip edgar allen poe'nun şu cümlelerine konu olmuş şehir:
    ve şimdi bakışlarını semerkant üzerinde gezdir! o yeryüzünün kraliçesi değil mi? tüm kentlerin kaderini ellerinde tutmuyor mu?
  • timur bir gün hâfız-ı şirazî’nin, "eger ân türk-i şîrâzî bedest âred dil-i mârâ , be-hâl-i hindûyeş bahşem semerkand ü buhârârâ" -eğer o şirazlı güzel gönlümüzü hoşnud edecek olursa, biz de onun kara benine semerkand’la buhara’yı bağışlarız!- beytini okuyunca öfkelenip “getirin bana şu herifi!” diye kükremiş. adamları hemen seferber olmuş, rind şairi belki de bir meyhane köşesinde bulup yaka paça huzura çıkarmışlar. timur, zavallı şairin perişan hâline ve lime lime dökülen kıyafetlerine bakıp alaylı bir ifadeyle, “söyle bakalım şair” demiş, “semerkand’la buhara’yı bu hâlinle mi bağışlayacaksın?” hâfız hiç düşünmeden cevabı yapıştırmış: “biz, vere vere bu hâle geldik, sultanım!”
  • turklerin geldigi mekan.
    begenmemisler ki buraya gelmisler.
  • doğu medeniyeti dendiğinde akla ilk gelen ortaçağın en gözde ilim ve sanat merkezi.
    moğol hükümdarı timur bilimi desteklemiş, bilim adamlarını etrafında toplamaya başlamış ve bu amaçla çeşitli kurumlar inşa ettirmiştir. özellikle kendi başkenti olan semerkand'a büyük önem vermiştir. semerkand şehri, daha çok timur'un torunu uluğ bey'in çabaları ile bir bilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.
  • --- spoiler ---

    her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
    altınları, gümüşleriyle övünmeye.
    tam işleri dilediği düzene girer,
    ecel çıkıverir pusudan: benim ben diye.

    ömer hayyam
    --- spoiler ---

    amin maalouf - semerkant*
  • görmeden ölürsem gözüm açık gidecek sandığım şehirlerden biri.
    açık gitmezmiş. ama olsun, yine de gördüğüme sevindim.

    yolunuz düşerse, aşağıdaki yerleri muhakkak ziyaret ediniz:

    imam buhari
    registan
    amir temur
    bibi hanım
    şahi zinda
    ulug bek

    bunun dışında önerim yanınıza atıştıracak bir şeyler alarak günübirlik gitmeniz. zira lokantaları gerçekten çoookkk pis.
    burada tanıştığım semerkant türklerinden bir kadın bile (ben hiçbir yorum yapmadığım halde) "bizim insanlarımız neden pis hiç anlamıyorum" dedi, karşılıklı epey gülüştük.
hesabın var mı? giriş yap