• demokratikleşmenin doğu için yapısı, ruhu gereği namümkün olduğunu söylerken amerika hizmetinde bir stratejist olması ve amerika'nın demokrasi getirme iddiasıyla doğunun ağzına sıçması hayretler vericidir. hayret verici değil tabi de, ikiyüzlülüğü için kendisinden çıkarak tümevardım ben böyle.

    ben de bunu üniversitede bir sunumda dile getirdiğimde yüzümü döndüğüm hocam yılmaz bingöl, "zaten o ne dediğini kendi de bilmiyor" demişti. huntington'ın bendeki gülümsetici yegane izi budur.
  • medeniyetler çatışması tezi nedeniyle samuel huntington'ı bilip bilmeden eleştiren insanların çoğu, değil onun eserlerini, spesifik olarak eleştirdikleri tezin yer aldığı kitabı dahi okumamışlardır. (ya da okuduysalar bile anlamamışlardır, zira söyledikleriyle kitapta yazanlar arasında ciddi bir kopukluk var.)

    bu kimselerin zihninde, huntington, belli güç odakları için senaryo yazan bir tür roman karakterine karşılık gelir. gerçek huntington ise, her biri alanında klasikleşmiş bir eser haline gelmiş olan çok sayıda çalışmaya imza atmış olan çok önemli bir siyasetbilimcidir. aynı zamanda uzun yıllardır çalışmalarına en çok atıfta bulunulmuş olan siyasetbilimci durumundadır.

    herşey bir yana, "akademisyenlere senaryo yazdıran, sonra da bu senaryoyu hayata geçirmeye çalışan güç odakları" tasviri, fazlasıyla tutarsız ve hatta biraz da çocukçadır. bunun yerine "kamuoyu oluşturma" ya da "manufacturing consent" dense ve "egemen gücün uzantısı olan medya"ya atıfta bulunulsa herhalde daha inandırıcı olurdu.

    bu türden eleştirilerin içerdiği mantık hatası için (bkz: ad hominem/@derinsular)

    medeniyetler çatışması konulu bir yazı dizisi için bkz.: http://derinsular.com/…eniyetler-catismasi-1-giris/

    ana tema:
    (bkz: siyaset bilimi/@derinsular)
  • bir insani yazdigi seylerden dolayi belli bir siyasal plan izlemekle suclamak, ozellikle bu kisi akademisyense, sorunlu olabilecek bir yaklasim. ancak, sosyal bilimlerde bu durum, siyaset ve siyasa, teori ve pratik arasindaki giriftlikler nedeniyle pek de oyle her zaman reddedilebilemiyor. huntington da, ne yazik ki, 'bilimsel calisma'larini cogu zaman belli bir 'agenda' ile yuruten biri oldu. son kitaplarindan olan who are we bile bir anti-hispanik dalga olusturmaya yetecek, ortuk bile olmayan dogrudan yabanci dusmani soylem uzerine bina edilmisti. clash of civilizations kitabi (ki makalesindeki soru isaretli baslik kitapta yerini sadece bu kelimelere birakacakti) soz konusu oldugunda ise sorun bunun amerikan politikalari icin gundem olusturmasi degil, dunyayi belli bir sekilde gormeyi politize edilecek sekilde saglamasiydi.
    butun o kulturel "essentialism"/esasicilik dunyayi soguk savas sonrasinda yeni kutuplar olarak tahayyul etmenin pratigine de zemin hazirlayacakti dolayisiyla. ama ayni huntington degil miydi ki, 60'larda da modernlesme kuraminda sovyet tek parti deneyimini ucuncu dunyaya gelisme modeli olarak oneren ve 'duzen ozgurlukten once gelmeli' diyen? asya savaslarinda amerika'ya nasil koyleri bosaltmasi gerektigine dair akil veren?

    daha ayrintili ve ilgili bilgi icin mandarins of the future (nils gilman tarafindan yazilip johns hopkins university press'ten cikti) kitabina veya nicolas guilhot'nun the democracy makers (columbia university press yayinladi) eserine bakilabilir. ozet bir tartisma icin ise saygin tarihci mark mazower'in makalesi yararli olacaktir. http://www.thenation.com/…ey-academics-and-cold-war
  • yeni türkiyenin yaratıcısı adamdır.

    "“türkiye, sovyetler birliği çöktükten sonra rusya’nın lenin’i yoksaymasından daha şiddetle atatürk’ü yadsıyacak bir lider bulmadıkça ve tamamen atatürk ilkelerini geri çevirmedikçe, düzelmez”.

    (bkz: medeniyetler çatışması)
  • (bkz: preatorianism)
  • varsayımlar yapmak suretiyle geleceği ortaya koymaya çalışmış, medeniyetlerin birbiri ile uzun vadede yaşayacağı ilişkileri ortaya koyarak ortaya çıkacağını belirttiği medeniyetler çatışmasının saflarını kendince tespit etmiştir. ancak dış faktörlerin üzerinde çok fazla durup milletlerin iç yapılarına yeterince ihtimam göstermemiş, bu bağlamda biraz havada kalmıştır. bu yüzden gereğinden fazla kıymete binmiştir. hatta;
    (bkz: overrated)
  • acaba kendisi medeniyetlerin çatışmasına yönelik bir hipotez mi ortaya attı yoksa kendince belli odaklara yol haritası mı bıraktı bunu anlamak lazım. amerika'nın ortadoğu'yu tek güç olarak sömürmek adına karıştırmasını amaçladığı kesin, ancak genel fark olarak batının görmek istemediği neticeleri üzerine kafa patlatmaya çalıştığı daha da kesin.

    misal; ortadoğu böyle karışırken amerika'ya karşı kin ve nefret dolan genç nüfusun üreme oranının batı medeniyetine göre çok daha fazla olmasının uzun vadede göç ile beraber batı için ne kadar büyük tehlike olacağını uzun uzun işlemiş.

    yani ortaya attığı şeyler cidden hipotez mi, yoksa batının devamlılığı açısından sömürürken kendini sakınması gereken şeyleri anlatan bir yol haritası mı bunu düşünmek lazım. kendisi çok zeki ve kurnaz bir adam, tam bir siyaset komutanı.
hesabın var mı? giriş yap