• regl dönemi doğru dürüst bir ilişki yaşayan bir çift için süper bir dönemdir. bunu kavga haline döndürmek ise saçmadır. kadın sadece mutsuzdur ve mutsuz olmayı arzulamaktadır. ağrıları vardır hormonal dengesizlikleri vardır. genel olarak sevişilmeyen bir dönem olduğundan kelli rahatça strateji uygulanabilir.

    kadın en eski eşofmanının paçalarını yün bej çorabının içine sokmuş, en eski t-shirtlerinden birinin üstüne anneannenin ördüğü depresyon hırkasını giymiş ve saçlarını kalem ile tepede toplamış iken pek de çekici değildir zaten. fakat bu, kadına belli edilmemelidir.

    erkek normalde ne yapmaması gerekiyorsa bu dönemde de onları yapmamalıdır. ekstra olarak da sürekli neyin var gibi sorular da sormamalıdır. fakat ilgisiz davranmak da yapabileceği en büyük hatalardan biridir. regl dönemi boyunca erkek çok politik tatlı sert bir yöntem uygulamalıdır. kadının regl olması ile hiç, fakat kadının kendisiyle full muamele ilgilenmelidir. bir dediği de iki edilmemelidir.

    yalnız bu sırada kadının istediği bazı şeylerin onun iyiliği için olmaması gerektiği anlatılarak hem o istekten vazgeçirilmeli hem de bu isteğin reddi bile "erkeğinin bir isteğiyle ne kadar fazla ilgilendiği" konusunda kadına sinyal vermelidir. örnek olarak nutella diye tutturan bir kadına gidilip bir kavanoz nutella almak erkeği bir yere vardırmaz; tüm nutellayı mideye indiren kadının "çok kalori aldım şişmanlayacaaaam" nidaları arasında üstüne saldırmasını sağlar.

    kadının yalnız kalmak ve kafasını dinlemek istediği anlar da süper birer maç seyretme, play station oynama zamanlarıdır. fakat bu zamanlar da dışarı çıkıp arkadaşlarla içmek şeklinde kullanılamaz. kadının bir seslenme uzaklığından ayrılınmamalıdır.

    sevgilisini seven, biraz kafa dinleyip, maç seyretmek, playstation oynamak isteyen her erkek regl döneminin tadını çıkarmalıdır.
  • erkeklerimizin (!?), kadinlarimizin (!?!) abarttigi kanisina nasil varabildiklerini anlamadigim doga olayi, hatta felaketi.

    empati yapan errrrrkek cikar diye igrenc de olucam, feda edicem kendimi.

    acaba abartiyo diyen o erkekler hayatlarinda hic 5 gun boyunca kanamislar mi?

    o erkekler oturduklari (mihlandiklari) koltuk/sandalyelerden kalkmaya -yalnizca kalktiklarinda fasirrrrtt diye akacak kana karsi yarisarak tuvalete kosmak zorunda kalacaklarini bildikleri icin- korkup saatlerce bi koltuga mihlanmanin paha bicilemez hazzini yasamislar mi?

    o erkekler yumurta buyuklugundeki kan pihtilarinin pipilerinden gecerken verdigi muthis zevkle hic tanismislar mi?

    evde misafir varken kanli pedi banyo fayansina yapisik birakma ya da kan kokuyor olma korkusu nasil biseydir, insani ne ocd'lere ne paranoyalara surukler, o banyoya kac kez girilir, o cop tenekesi kac kez kontrol edilir, biliyolar mi acaba?

    o erkekler 40 derece yaz sicaginda bezlenmis bebek gibi dolasmanin zevkine bu ahir omurlerinde hic varmislar mi? ayni sicakta, kanadiklari icin deniz/havuz kiyisini mesken tutup beyinleri gunesten erirken, 7 gunluk tatilin 5 gununde kaniyor olduklari icin murphy yasalarina saydirmislar mi?

    kendileri karinlarindaki her bir hucrenin kucucuk cimbizlarla farkli noktalara cekilmesi hissini veren regl sancilarini tatmislar mi?

    butun bu acilara bir hafta kala baslayan migrenlere artik alismis, alismak zorunda kalmislar mi?

    butun bu acilarin habercisi olan kalp carpintisi, sirt agrisi, siskinlik, yorgunluk vbleri ile sekillenen donemi her allahin ayi birkac gun yasamislar mi?

    o donemde sakarliktan parmaklarini dogramis, dirseklerini kapilara carpmis, kendi ayaklarina takilip dusmusler mi?

    o allahin belasi donemde iclerine giren seytani kovmayi basaramadiklari icin ruh hastasi olduklarina inanmis/inandirilmislar mi?

    yav o erkekler hic south park izlerken aglamis, belgesel izlerken kaplanlara agizlarindan kopukler fiskira fiskira saydirmislar mi?

    500 gramlik cikolata kalibini tek baslarina yemisler mi acaba hic?

    sanmam.

    ee nerden biliyo o zaman bu erkekler kadinlarimizin abarttigini? ben anlamadim. anlayan beri gelsin.
  • artik kendisiyle acik konusmak istedigim:

    sevgili reglm,

    biliyorsun ki, senelerdir seni bir parcam olarak gördüm, bana butun yaptiklarina ragmen, seni oldugun gibi kabullendim. "hic regl olmamaktan iyidir, demek ki hamile degilim" dedim, "vucudumun ne kadar duzenli calistigini gösteriyor" dedim, "oh pis kanlarim gidiyor, yerine yeni yapilan temiz kanlar geliyor" dedim, dedim de dedim...

    seks hayatimi her ay ortalama 8-9 gün sabote etmeni göz ardi ettim, yüzümde cikardigin sivilcelere, balon gibi sisip aciyan gögüslere, kocaman bir göbege, 3 gun oncesinden sokmaya basladigin aglama krizlerine katlandim. sirf sen birden fikrini degistirdin de, erken geldin diye, tatillerim rezil oldu, konser planlari mahvoldu, film festivalleri iptal oldu, mevsimler degisti*. hatta hesapladim, -bir kac istisna haric- sevgililerimden ayrildigim gunler bile, pmsime denk gelmis ömrüm boyunca.

    tüm bunlarin karsiliginda senden tek ricam, azicik ya, azicik daha az agrili gecmendi. ne kekik caylari icildi senin agrilarin yuzunden, portakal yagli masajlar yapildi, tütsüler yakildi, otojen gevseme ogrendim lan ben bu agrilar yuzunden. ama sen ne yaptin canim reglm? ne yaptin? her gecen sene daha da siddetlendin. eskiden karnimi agritirken, sistematik bir sekilde ilerleyerek, sirasiyla belime vurmaya baslayip, sol bacagima sicrayip, artik karin ve bel bölgemin yani sira, iki bacagimi da birden felc ediyorsun. cok merak ediyorum yani, daha ne kadar ilerleyeceksin? kolumu falan da mi agritmak bir sonraki planin? "regl oldum, kollarim tutmuyor" mu dedirteceksin bana? zaten yasli teyzelere döndüm bu genc yasimda.

    artik isyan ediyorum sayin regl. dayanamiyorum. intiharin esigine geldim. 12 saattir kipirdayamiyorum yerimden. hic mi acimiyorsun lan bana, görüyorsun, yalniz yasiyoruz buralarda, annemiz uzakta falan? hic mi demiyorsun, kiz heba oldu zaten, bari bu ay iyi davraniyim ona diye. bak kafayi yedim, aglaya aglaya abuk sabuk entryler giriyorum, sozluge gunlugum muamelesi yapiyorum. lutfen ya, lutfen... azicik agriyi azalt, daha cok sivilce falan cikart, valla bisi demicem, ama azicik agriyi azalt ya...

    1 ay sonra gelen edit: disi yakarisimi duymus, bu ay olabildigince iyi davranmistir bana. canim benim.
  • yurdum topraklarında;
    erkeğin erkekliğe ilk adımı olarak nitelenen "sünnet" olayının düğün dernek ile kutlanması,
    erkek çocuğu babasının çocuğunun yeni yeni gözüken pipisini ele güne göstermek istercesine "hadi oğlum göster pipini" laflarını her türlü aile muhabbetinde söylemesi,
    erkek geçinen kimi embesillerin yıllardır sözlükte kadının göğsü, ayağı, bacağı ve daha bilimum pek çok uzvu hakkında entry namına başlıklar açması
    ve daha bir sürü benzer hadisenin yaşanması dururken, gene aynı embesillerin veya benzerlerinin, kadına her ay yaşadığı "kadınlığı" hakkında susması namına -hangi hakka sahipse artık !!! - çemkirdiği,
    en doğal dişil durum...

    yahu bu olay olmasa siz ve sizin gibiler,
    ananızdan doğmazdınız !

    ha bir de,
    siz ve sizin gibiler bu tip laflar etmese idi ezelden beri, bu ülke daha yaşanılır olurdu, hepimiz için..

    önce bir beri gidip,
    ağzı bozuk, sözlükte -ileri geri- her kadına laf ve caka satan,
    kadının bedenini boş bulduğu her anda aşağılayan,
    cinselliği utanmadan istismar eden hemcinslerine bir şeyler söyle !
  • bir nevi; yumurtaliklarin bir kac *gun boyunca -araliksiz- headbang yaparak kendini heba etmesi durumudur, ki (bkz: buna can dayanmaz)

    ayakta ba$layan kan cekilmesi ve bunun getirdigi u$ume, akabinde ba$layan igrenc karin agrisi, kabusa giri$ niteliginde olup, ya$anacak surecin en hafif rahatsizlik veren ba$langicidir. kan kaybi ve kandaki magnezyum'un azalmasindan oturu, yorgun, bezgin ve mutsuz olan kadin, -hakli olarak- zengin magnezyum yatagi cikolataya saldirir. buradan yola cikarak diyebilirim ki; mutluluk diye bir $ey yoktur, bol magnezyum vardir. tatli, pasta ve turevlerinin bol bol tuketildigi bu donemde, vucutta dogal ve dogal olmayan degi$imler peydah olur. bir kere; su toplamaya ba$layan vucut $i$er, himbil bir gobek durup dururken gozumuzun onunde biter. ki, boyle bir anda, fizigine dikkat eden her di$i cinnetin doruk noktasina ula$ir. e haliyle, bu durumda olan insanlardan uzak durulmali, mumkun mertebe cati$maya girilmemelidir.

    aramizda asla dogurmayacak olanlarimiz, bu sureci "kapris donemi" olarak adlandirir ve ustune "yok abi yok, abartiyor bunlar, pmsymi$, agriymi$.. huysuzluklarina kilif ariyorlar" turunde yorumlar yaparlar. "ya$amayan bilemez" gibi bir ozlu sozle ve gozlerinden lazer i$inlari sacan bir di$iyle ba$ba$a kalmalarini oneriyorum bu canlilara. acisini, sancisini bilmeyen ama merak edenlere ise bir kac ornek vermeye cali$acagim, $oyle ki;

    1. ornek:
    ayda, belirli gunler* varikosel sancisi cektiginizi, bunun yuzunden yurumekte, oturmakta-kalkmakta zorluk cektiginizi hayal edin. ("varikosel" nedir demeyin, gidin ba$ligina bakin. bu hastaliga yakalanmi$ birisiyle konu$un (bkz: eternal). bik bik etmeyin.)

    2. ornek:
    ce$itli nedenlerle kizdirip, kar$iniza aldiginiz hulk'tan her ay, hayalariniza yediginiz tekmeyle, bir kac yuz metre uzaklara uctugunuzu, ancak olmeden ve acidan bayilmadan hayatiniza kaldiginiz yerden devam ettiginizi du$leyin. hatta iyice kafanizda canlandirip, aciyi tum vucudunuzda hissedin. (hissedin hissedin) ho$ bunun getirileri daha farkli sonuclara da yelken acabilir ama siz yalnizca aciyi ele alin.

    3. ornek:
    yine her ay, bir hafta surekli ereksiyon halinde dola$tiginizi ve bir turlu bo$alamadiginizi du$unun. (evet, gozlerinizin buyudugunu gorebiliyorum.)
    eh, $imdi olay hakkinda bir miktar fikir edinmi$sinizdir.

    regl'in olu$u kadar, olmayi$i da ayrica bir stress unsurudur. ki bunun getirecegi en buyuk 3 problem vardir: dogum, menapoz ya da hormon bozuklugu. bu uclu, tek ba$larina yeterince buyuk bir sikinti kaynagi olabilir. bu yuzden regl olan di$i "oeaheah oh beaa sonunda olduuuu, oldu i$te" diye cilginlar gibi sevinirken, diger yandan da yukaridaki -yalnizca yarisini yazabildigim- etkiler yuzunden "bohuhuhuhuh lanet olsun, nefret ediyorum bundan, niye olmak zorunda niyeeaaah" turunde serzeni$lerde bulunur, naralar atar. sorarim size, boyle bir halet-i ruhiye icinde bulunan bir insandan tutarli olmasi, mantikli davranmasi beklenebilir mi? dedigim gibi; siz, siz olun, ate$le oynamayin.

    her ay, bu surec icerisinde, sevdiceklerinden ayar yiyen ki$ilere de tavsiyelerim $unlardir;

    * asla ama asla sevgilinizi bir hayvana benzeterek, a$k dolu sozcukler kurma gafletine du$meyin.

    ornek:
    "oy oyh bi tanem benim, nazli ku$um."
    - uhuhuhuhu biliyordum, evet!! boyle kestirmemeliydim saclarimi, ku$a dondum uhuhuhu, cok berbat i$te, bi de dalga geciyo benimle ohuhuhu.

    bir diger ornek:
    "hanimi$ benim minik sincabim, bak cikolata findik getirdim sana"
    - di$lerim cok cikik di mii, onu demek istiyorsun. bari acikca soyle!! rohuhuhu biliyorum sevmiyorsun di$lerimi, uhuhuhuhu cok cirkinim beeen.

    * onun degi$en ruh haliyle birlikte, siz de degi$iklik gosterin. soyledigi $eylere kar$it goru$ belirtmeyin. (yukardaki gibi $eyler soyluyorsa belirtin, ama kisa ve oz.)
    * ilginin bokunu cikarmayin.
    * ilgisizligin de bokunu cikarmayin.
    * kacin, uzaklara gidin. magmaya inen bir tunel kazin, bir sure orada bekleyin.
  • şu olayı ilgi bekliyor olmaya bağlayan andavalların varlığını gösteren olay olmuştur aynı zamanda.

    he yavrum he. ilginiz çok lazım bizim için. o yüzden ayda bir kere gecemizi gündüzümüze karıştıran olayı bile ilgi çekmek için kullanıyoruz.

    bak şimdi. buraya gelip migren başlığına "çok kötü ağrı yapan, ağrıdan ağlatan olay" yazmakla aynı şeyi regl başlığına yazmanın hiçbir farkı yok. bilakis, migren bir hastalık, regl ise fizyolojik bir olay. dolayısıyla daha normal. sadece kadın üreme sistemi işin içine girince mi "özeliniz iğrenç!!!11bir" oluyor? kaldı ki, ayrıntıya da girilmemiş, ağrıdan ağlatabilir denmiş. bu kadar batan nedir?

    ha bir de, iyi ki bi regl oluyorsunuz ergenler, hahayt ilgi göstersin şuna cılar var. hiçbir zaman inşallah bir kere de sizin başınıza gelir de anlarsınız'cı tayfadan olmadım, olmam da, bana ne çekmeyin acı falan, gerek yok. ama yapmayın, kadınlıkla ilgili tek bir entry'nin, basitçe "çok ağrı yapan olay" diyen bir entrynin arkasından da bu kadar nefret kusmayın.

    alın en basitinden, sizi blue balls başlığına yönlendiriyorum. arka arka kaç entry sıralamışsınız boşalamadıkça testislerinizin nasıl ağrıdığı hususunda.

    bakın burada da sabah ereksiyonu konusundaki 20 sayfa entry.

    ben sana gelip "şuraya bak, sen boşalamayınca testislerim çok ağrıyor yazmışsın. bence sen belirli bir ilgi bekliyorsun. ima yapıyorsun." diyor muyum?

    ya da "anladık sabah ereksiyon oluyorsan oluyorsun, normal bir şey, her erkek oluyor" diye çemkiriyor muyum?

    ee ne bu nefret? neymiş efendim, sol tarafta önemli mevzular konuşulurken regl başlığına yazıp sol frame'i meşgul etmeyecekmişim. oldu paşam.
  • hayatınızdaki her türlü önemli tarihe denk gelmesi kuvvetle muhtemel hadise. bi dur kardeşim, seyahat, tatil, önemli toplantı, sınav vs zamanlarında da eksik kal, zaten denge şaşıyor bedenen ve ruhen. ama nerdeee?
  • sanırım kadınların bizden daha kıvrak bir zekaya sahip, daha olgun, daha ince düşünen ve daha detaycı olmalarının ya tek sebebi ya da en önemlisi.

    bir kere neredeyse çocuk yaştan itibaren vücutlarının içinden gelen kanla tanışıyorlar. kıyaslamamak lazım; etin yarılıp yaradan kan akması başka bir şey. dizimdeki yara kabuklarını söküp eğlendiğim yaşlarda burnumdan, ağzımdan, kulaklarımdan ya da çükümden kan gelse muhtemelen korkudan götüm atardı. bu çok ağır bir şey olmalı. hele o yaşta. dahası bunun belli olmasının ayıplanacak bir şey olduğunun düşünüldüğü toplumlarda, henüz çocuk sayılacak bir yaştayken, utanılacak bir fiilde bulunduğu hissiyatıyla tanışıyor kadınlar. bir düşün; doğuştan günahkarsın, eksiksin, suçlusun ama vaftiz falan da olsan kurtulamıyorsun. çünkü kadınsın. bunu saklamalı, ayıbını örtmeli ama bununla yaşamayı da öğrenmelisin. bunun olduğu günlerde giyimine kuşamına dikkat etmelisin. çünkü hasta olduğunda burnunun akması kadar doğal olan şey, aynı zamanda dünyanın en korkunç damgası olabiliyor ortaya çıktığında. getirdiği fiziksel acıya da alışmalısın. her ay, hatta bir aydan kısa periyodlarla gelen ve birkaç gün süren bir fiziksel acıyı, hayatının normal bir parçası olarak kabullenmelisin. bu arada kışın ayakları sıcak tutmak önemli. ayaklar üşürse, ızdırap katlanıyor. üstelik bu acı, yanında küçük sürprizler de getiriyor: halsizlik, kilo yapıcı yiyeceklere yönelik kuvetli istek, gerginlik, aşırı duygusallık, kimi kadınlarda uyku bozukluğu. ve bütün bunlar olurken öğrenciysen derse giriyorsun, sınav oluyorsun; çalışıyorsan işe gidiyorsun, patronunun kahrını çekiyorsun ya da çalışanlarına verdiğin işleri takip ediyorsun, alacak-verecek peşinde koşuyorsun; ev hanımıysan kocanın ve varsa çocukların yemeğini yapıyorsun, çamaşırını bulaşığını yıkıyorsun, evi temizleyip topluyorsun, alışveriş yapıyorsun. çocuğun veli toplantısı varsa gidiyorsun. kayınpeder/kayınvalide/görümce/elti/kayınço ve adını bilmediğim daha nice teletubby akşam size geliyorsa ağırlıyorsun. üstelik bazen de yatıya kalıyor sevimli şeyler. haliyle ertesi gün de bu keyifli süreç devam ediyor. daha uç örneklerde kocandan yediğin dayağın, okulda, işte, sokakta ya da evde maruz kaldığın tacizin, aşağılanmanın derecesinde bir azalma da olmuyor. spor yaptığın güne denk gelirse ya o halinle spor yapmak ya da erteleyip programındaki bu aksamayı telafi etmek zorundasın. tabi bu ertelemenin günlük programındaki diğer aksamaları beraberinde getirediğini söylemeye gerek yok. örneğin reglinin geçeceği üç gün sonrası için verilmiş bir sözün varsa, ya sporu daha da ertelemek ya da söz verdiğin kişiyi ekmek durumundasın. tatile denk gelirse, sıçtın. deniz yok, havuz yok, güneşlenmek yok, ağrıdan sızıdan dolayı gece kulübüne gidip eğlenmek yok ama mal gibi otel odasında oturup televizyon izlemek var bak. o var. olsun, hiç olmazsa klima var, kumsaldaki salaklar kavruluyorlardır şimdi :/ minibarda çukulat da var. ama normalin 10 katı fiyatına. götün yiyorsa sen de yersin. irade testi gibi amk... bak, işte bu nokta çok belirleyici. sakın sevgilinden/kocandan ya da erkek kardeşinden çıkıp sana çikolata almasını rica etme. zira o öfleyip pöflemesine rağmen çikolatayı almaz ama sen babayı alırsın. ve olur da bu koşulların etkisiyle, yaşadığın bir tatsızlığa normalde verdiğinden azıcık daha fazla tepki verirsen, haklı bile olsan derhal haritadan kendine isim beğeniyorsun: kezban, çirkef, ruh hastası, mahalle karısı. hatta karşındakinin hayvanlık seviyesine göre ağza alınmayacak hakaretler. kimi kadınlarda cinsel arzunun tavan yaptığı bu dönem, aynı zamanda cinsellikten en uzak durmak zorunda kalınan dönem oluyor. olur da sevgilin/kocan sevişmek isterse yapılacak bir şey yok. ah pardon, tabii ki var: oral seks. gerçi sen olaya pek dahil değilsin ama boşver, nasıl olsa sevişirken son orgazm oluşunun üzerinden de 49 yıl geçmiş. bazı aylar daha sancılı geçtiği için aldığın ağrı kesiciler ne böbrek ne dalak bırakmış. başına şiddetli bir ağrı saplandığında bir yerine iki ağrı kesici almak durumundasın.

    peki bu bir kader mi? hiç mi kurtuluşu yok? elbette hayır! kimi durumlarda bu sorunların hiçbiri yaşanmayabiliyor. evet, doğru tahmin :) müjdeler olsun: 9 ay sonra bu acının birkaç yüz katını yaşayacaksın! çünkü içinde bir problem makinesi büyüyor. üstelik bu makine, ömrün boyunca gözünden sakınmak, onun yerine üzülmek, uykusuz kalmak, kendinden, hobilerinden, zamanından, kimi zaman kişiliğinden, sosyal hayatından, insan ilişkilerinden, parandan, enerjinden, neşenden, belki kariyerinden feragat etmek gibi bir ömür sürecek yeni ızdıraplarla birlikte geliyor.

    hani dişin arada bir falan ağrıyor da, geçtiği zaman hiçbir yerinin ağrımamasının ne kadar güzel bir şey olduğunu, birkaç saat sonra unutmak üzere anlıyorsun ya. ya da birkaç işin üst üste yığıldığı, patronunun, ailenin, sevgilinin/karının üstüne üstüne geldiğini hissedip boncuk boncuk terlerken, seni dünyanın merkezi haline getiren bu gerginliğin acısını çıkarmanın hayalini kuruyorsun ya. ya da ağır bir mahçubiyetle yüzün kızarmışken, herkes parmaklarıyla seni gösterip aslında suç olmayan bir şey yüzünden ayıplarken o kızarmış yanaklarını da alıp olay mahallinden koşarak uzaklaşmak istiyorsun ya. kadınların hayatının rutini lan bu. her gün deve gibi sırtımıza binip mahallenin içinde kırbaçlaya kırbaçlaya "overlok makinesi ayağınıza geldi" diye bağırtarak tur atsalar hakları yemin ederim. bazıları özür dilenemeyecek kadar uzakta ya da geçmişte kalmış olabilir. bazılarından da özür dileyecek yüzümüz bile yok. ama en azından yakınımızdaki kadınlardan sebepsiz yere özür dileyelim arada bir "bugüne kadar sana yaşattığım tüm olumsuzluklar için" diye. ne bileyim, belki bir buket çiçek ya da sinema bileti. belki bir akşam yemeği?

    not: bu entry'de bahsi geçen sorunları yaşayan sevgili/anne/evlat/arkadaşlarına destek olan ya da en azından o sorunların bir parçası olmayan tüm hemcinlerimi tenzih ve tebrik ederim.
  • tanrı'nın, kadınlara verdiği en yüce kabiliyetin vergisini alma şeklidir.
  • her seferinde değil ama bazen, pms ve regl ikilisini kapsayan o meşum dönem bittiğinde kendimi, sokak ortasında avel avel bakınırken bulunan, geçmişini ve yaptıklarını hatırlamayan bir dizi karakteri gibi hissediyorum. mr. hyde'ın yediği bokları hatırlamayan dr. jekyll gibi, kahırdan kahıra sürüklenerek oturuyorum. whatsappa bakıyorum insanlara neler yazmışım diye. dolaba bakıyorum neler yemişim diye. boynuma allah yazan kolye takıp basın açıklaması yapsam, belki işe yarar. dizilere bakıp öfkeleniyorum, çünkü herkes sokakta. sürtükler geziyor. iflah olmaz bir extrovertin regl ve karantina döneminin çakışmasıyla yaşadıklarını ve yaşattıklarını konu alan bir netflix dizisinde başrol oynamak ve alemlere ibret olmak istiyorum. hani bir video var, cehenneme giden teyze işlediği günahlara bakıp "aaa bu ben miyim kız aaa" diyip gülüyor. işte bazı regl bitimlerinde, i feel you teyze sister.
hesabın var mı? giriş yap