• realizm
    bir estetik kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında fransa'da ortaya çıkmıştır. nasıl ki romantizm klasizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm ise, hem klasizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çağdaş eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve bir bilim adamının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. örneği bu akamın iki güçlü temsilcisi gustave flaubert'in madame bovary adlı romanı ile emile zola'nın nana adlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenerek olanca çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. fransız edebiyatında flaubert, zola'nın yanısıra honore de balzac, stendhal, rusya'da lev tolstoy, ivan turgenyev, fyodor dostoyevski, ingiltere'de charles dickens ve anthony trollope, amerika'da theodore dreiser, irlanda'da james joyce realizmin önemli temsilcileridir. realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir.
  • uluslararası ilişkilerde her devletin kendi çıkarını gözetmesiyle mümkün olabilen düzen. devletler çıkarlarını gözetirken rasyonel davranırlar; tüm artıları ve eksileri bir arada düşünüp ona göre hareket ederler. liberalizmde her devletin kendi çıkarını gözetmesi devletler arasında bir armoniye yol açarken ,realizmde bu, kaotik bir dünya düzenine yol açmaktadır. devletler üzerinde onlara söz geçirebilecek bir üst otoritenin olmaması devletleri diplomasinin temel aktörü haline getirir. liberalizm in inandığı çok kutupluluk aksine realistler tek kutupluluk un daha dengeli bir dünya düzeni getirdiğini savunurlar. akım, hobbestan ve st. augustine den insan doğasının ne kadar bencil olduğuna dair argümanları almıştır. thucydides tense güç değişimlerinin her zaman savaşa yol açacağı görüşünü almıştır. son olarak machiavelli nin gücün her zaman doğruyu getireceği görüşüyle akımın temel argümanlarını oluşmuştur.
    edward hallett carr ve hans morgenthau çağdaş temsilcileridir. bu iki göçmen realist ,nazilere atıfta bulunarak insan doğasının nasılda kötü olabileceğini ve bu kötülüğün devletler üzerinden nasıl da yürütülebildiğini göstermişlerdir. başkan richard nixon ın danışmanı olan henry kissinger soğuk savaş esnasında yürüttüğü politikalarla abd nin çıkarlarını herşeyin üstünde tutarak günümüzde, akımın pratikteki önemli temsilcilerinden biri olmuştur.
  • güzel masallar yaratamayanların gerçekliğin çığırtkanlığını üstlenmeleridir.
  • bir dusunce akimidir. ortaya cikisi cok eskilere dayanir. liberalizmin karsiti oldugu gorusu cok yaygindir. realizm kisiyi bencil ve guc arayisi icinde olan diye tanimlar. insanlar kendi faydalarini gozetmek icin hareket ederler ve bu ana guduleridir. eger insanlar belli bir sistem altinda kontrol edilmezlerse anarsi olusur.
  • boşuna kasmayın olan biten budur der...uluslararası ilişkiler teorisi olarak.
  • saatleri ayarlama enstitüsü nde hâlit ayarcı nın, hayri irdal a verdiği ayardır..

    "realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tâyin etmektir. hakikati görmüşsün ne çıkar? kendi başına hiçbir mânası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? istediğin kadar uzatabileceğin bir eksikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? bir şeyi değiştirir mi bu? bilakis yolundan alıkor seni. kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. hakikati olduğu gibi görmek... yani bozguncu olmak.. evet bozgunculuk denen şey budur, bundan doğar. siz kelimelerle zehirlenen adamsınız, onun için size eskisiniz, dedim. yeni adamın realizmi başkadır. elinde bulunan bu mal, bu nesne ile, onun bu vasıflarıyla ben ne yapabilirim? işte sorulacak asıl sual.
    ..
    newton başına düşen elmayı, elma olmak haysiyetiyle mütalâa etseydi belki çürümüş diye atabilirdi. fakat o böyle yapmadı. azami istifadem ne olabilir? dedi. siz de öyle yapın!"
  • 19. yüzyılın ikinci yarısında (1850 lerde) toplumda meydana gelen bazı değişim ve dönüşümler sanat ve edebiyatta etkili olmuştur.

    tarihsel, sosyal ve kültürel bağlamda avrupa'da burjuvazi (tüccar- orta sınıf) , sanayinin gelişmesi ile egemen sosyal sınıf olmaya başlar. burjuvazi, kendi ayrıcalıklı konumunu proletaryaya (işçi sınıfı) karşı savunmak durumundadır. işçiler de zorlu çalışma koşullarına karşı hak talebi için örgütlenmeye başlar. ve 1864'te marx'tan ilham alan ilk enternasyonal kurulur. o andan itibaren devrimci işçi hareketleri yükselişe geçer . geçen yüzyılın son elli yılını bu iki sınıf arasındaki mücadele belirleyecektir.
    sosyal ve politik dönüşümler = sosyal gerilim, sosyal düzeni ve zenginlerin ayrıcalıklarını korumaya çalışan otoriter ve muhafazakar hükümetlerin ortaya çıkmasını da teşvik eder. fransa'da napolyon ııı , bismarck prusya'da veya kraliçe victoria ingiltere'de buna örnektir. hammadde, ucuz emek ve kapitalizmin yeni temelleri atılırken sömürge ve pazar faaliyetleri de hızlanır. sonuç olarak, sanayileşme yeni bir toplumsal sınıf oluşumunu beraberinde getirir: şehirlerde fabrika sayısı artarken işçi sınıfı da genişler. yeni zengin burjuvazi aristokrasiye entegre olur.
    aynı şekilde ticari ilişkilerde de değişim yaşanmakta ve kağıt paraya ve borsaya dayalı bir finans sistemi tasavvur edilmektedir. teknolojik ve insani gelişmenin hızlı olduğu döneme demiryolları damgasını vurur.

    * yeni felsefi ve bilimsel teoriler, bireyin yaşamda ve toplumsal gerçeklikte konumunu yeniden belirler. romantik idealizme karşı bir tepki vardır ve toplumsal sorunlara ilgi artar.
    *düşünce akımları: augusto compte’un ortya attığı posistivizm ile spekülasyonun reddine ve gözlemlenebilen, ölçülebilen gerçeklerin araştırılmasına önem verilir. bütün bu felsefi gelişmeler insani ilerlemeyi amaçlar. öte yandan, marksist felsefe yüzyılın bu son aşamasında gelişir ve insanın topluma karşı tutumunda önemli bir dönüşüm içerir. marx ve engels tarafından 1848’de yayınlanan 'komünist manifesto', karl marx’ın devrimci eseri olan' kapital' (1867) döneme damgasını vurur. yeni siyasi ve ekonomik teoriler dünyayı dönüştürmeye çalışır.
    felsefi pozitivizmle aynı çizgide, deneysel bilimlerde de artan bir gelişmeler yaşanır. fransız claude bernard, 1865’te tıpta uygulamalı deneysel yöntemi benimser, her olgunun maddi koşulları ve sabit yasaları nedeniyle tabi olduğu determinizmi kabul edilir .sonraları sanatta gerçekçilik akımının bir alt türü olan natüralizm bu iki prensibi kullanır.

    *deney ve determinizm: ingiliz charles darwin, 'türlerin kökeni'*
    adlı eserinde, doğal seleksiyona ve canlıların yaşam mücadelesine dayanan evrim teorisini öne sürer. avusturyalı mendel, 1865’te genetik yasalarını yayınlar.
    ingiliz pozitivizmi ve ampirizmi, sosyoloji ve psikolojiyi bilimler kategorisine yükseltit.. bu yeni teorilerin edebiyatta da yankıları görülür. burjuva zihniyetinin güç, para veya sosyal etki gibi temel sorunları edebi meseleler haline gelir. değişiklikler ve sosyal gerilimler yeni karakterler aracılığıyla yansıtılır; işçiler, dilenciler, siyasi kariyerciler vb. gerçeklik, deneysel bilimlerin kullandığı yöntemleri sanatsal çalışmalara uygular.
    öte yandan, okuyucu kitlesi çoğunlukla burjuvadır ve yayıncılık endüstrisi, halkın beğenisini buna göre konumlandırır. yazarlar, eseri satmak ve para kazanmak olan yayıncıların isteklerine boyun eğmek zorundadır. tüm bu faktörler, kaçınılmaz olarak gerçekçi sanat akımı eserlerini şekillendirir.

    * avrupa’da edebi gerçekçilik :
    1850’de fransa’da, romantisizme karşı prensipte yeni bir sanatsal hareketin özelliklerini tanımlayan 'realisme' adlı yeni bir dergi yayınlanmaya başlar. 'gerçekçilik' kelimesi ilk kez courbert’in tablosunda basit ve gündelik hayatı melodramatik temalar ve romantiklerin abartılı manzarası önünde resimettiğınde kullanılır.
    -gerçekçiliğin romantizme karşı ve antagonist bir hareket olarak sunulması doğru değildir, iki estetik zamanla örtüşür ve bazı romantik yazarlar eserlerinde gerçekçi unsurları benimserler. romantizmin öncüsü sayılan victor hugo fransa'da , 1831’de 'our lady of paris' i yayınlarken realist kabul edilen sthendal, büyük eseri' red and black’i 1830’da yayınlar. her iki eser de romantik ve gerçekçi unsurlar içerir. bütün bunlar bizi realizmin romantizme tamamen karşı olmadığını, savunduğu bazı kuramlarla bir türevi olduğunu varsaymaya götürür.

    - zaman değişince ve sanatçının tavrı değişmek zorunda kalır. realistler , bölgesel ve yerel bir zevk gibi bazı romantik unsurları geliştirir; sözde romantik “ gelenekçilik -costumbrismo” gerçekçi romanın temeli olacaktır. ancak hayal gücünün bolluğu, doğaüstü unsurlar, kişisel duygu patlamaları veya geçmişin çağrışımı gibi bazı unsurlar da ortadan kaldırılmıştır. öznellik , yaşam ıstırabı ve imkansız hayallerin yerini, sosyal ve politik sorunların eleştirel bir vizyonu alır. yazar, yeni siyasi fikirleri, yeni felsefi teorileri veya bilimsel gelişmeleri yazınına taşır.

    realist edebiyat: edebi türler
    *teorik ve bilimsel gelişmeler, sosyal gerçekliğin dönüşümü edebi türlere yansır. tasvirler bilimseldir. manzara, gelenekler, ve karakterler sosyal olgularla ve sorunlarla içi içedir. marx'ın kullandığı "arte útil" -faydalı sanat- yaygınlaşır.
    *eserlerde temalar burjuva zihniyetini yansıtır.
    *politik ve sosyal duruşu olan karakterler bulunur.
    *dilde sadeleşme ve konuşma dili görülür. romantizmin abartılı retoriği terk edilir.
    *roman türünün zirve yaptığı dönemdir.

    gerçekçi romanın özellikleri
    gerçeklik: eserler günlük deneyimlere dayanmaktadır ve kahramanlar ve ortamlar inandırıcıdır.
    didaktiklik: yazarlar genellikle ahlaki veya sosyal bir ders vermek için romandan yararlanır (tezli roman).
    her şeyi bilen anlatıcı: anlatıcı ne olacağını bilir, karakterlerinin en gizli düşüncelerini ve arzularını bilir ve gerçekleri ve karakterleri yargılayarak doğrudan oyuna müdahale eder.
    doğrusal yapı: olaylar genellikle kronolojik sırayla anlatılır.
    ayrıntılı açıklamalar: boşluklar (iç veya dış) ve karakterler ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
    dilin konuşma diline yaklaşımı: açık ve basit bir üslup tercih edilir. diyaloglarda karakterler kendilerini sosyal durumlarına veya psikolojilerine göre ifade ederler.
    tema ve karakterler
    konular:
    romanın ana çatışması, birey ile toplum arasındaki yüzleşmedir. kahramanları zor bir topluma entegre olmak için mücadele ediyor. para ve evlilik ihtiyacından kaynaklanan çatışmalar ve ailevi sorunlar önem kazanmaktadır.
    karakterler:
    romantiklerin idealizmiyle karşı karşıya kalan realist romandaki karakterler günlük çatışmaları yansıtır: aşk, kıskançlık, sadakatsizlik, iş arama, zenginlik arzusu, açgözlülük, cömertlik, bencillik, dayanışma. okuyucular kendi sorunlarını ve çatışmalarını kurgusal karakterlerin sorunlarına yansıdığını gördüler.

    karakterler
    yakın dünyadan geliyorlar: din adamları veya rahipler (özellikle ispanyol yazarlar din karşıtıydılar - ikiyüzlülüklerine karşıydılar. genellikle liberallerdir ve bir kurum olarak çok fazla güce sahip olan kiliseyi çok eleştirirler), siyaset, burjuvazi, aristokrasi veya sıradan insanlar.
    kahramanlar, düşünceleri, hayalleri, kusurları veya erdemleri ile anlatılır. yazar, karakter analizine önem verir.
    kadın ** (çok önemlidir ve romanların isimleri de bu kadın kahramanlardan - doña perfecta , de anna karenina) (kadınların üzerinde korkunç bir baskı var) özel bir rol üstlenir: sadece ucuz işgücü olarak işe alınır. ya da eve hapsedilmiş, genellikle entelektüel ya da kültürel olarak çok daha yaşlı ya da daha aşağı erkeklerle evlidir, yasak aşk yaşayarak kendisine biçilen rolün dışına çıkmaya çalışır. zina genel konudur ve toplum onu reddederek cezalandırır.

    fransa'da victor hugo 'sefiller' , sthendal ' kırmızı ve siyah', balzac 'goriot baba', flaubert ' madam bovary' ,
    ( ispanya) clarin ' la regenta' , cecilia böhl de faber ' la gaviota',
    (ingiltere) charles dickens 'oliver twist, david copperfield, zor zamanlar',
    ( rusya ) tolstoy ' anna karenina' , dostoyevsky ' karamazov kardeşler, suç ve ceza'
  • hayatımı uçmayı arzulayarak heba etmektense kuşlara yakın olarak geçirmeyi tercih ederim.

    st house md
    5.ayet 1.mısra
  • bir bilgi-felsefsi olarak realizm(aracsalligin karsiti olarak), bir uluslararasi ilsikiler teorisi olarak realizm(idealizmin ve liberalizmin karsiti olarak) ve bir edebiyat akimi olarak realizm farkli farkli seylerdir. o bakimdan realizm kavrami baglamina oturtulmadiginda neye gonderme yaptigi belirsizlesir kafa karisikligi yaratir.
  • resim alanındaki realizm akımından bahsetmek gerekirse eğer, kompozisyonun basitleştiği klasisizm ve romantizme oranla daha bir gerçekçilik kazandığını görürüz. artık portreler de değişmiştir. eskideki, insanın yüzüne bakan donuk portrelerin yerini daha hayatın içinden hareket halindeki portreler almıştır. fakat realist bir ressam bile çevresindekileri bir fotoğraf gibi betimlemez; kafasındaki imajdan yola çıkarak bir betimleme yapar. bunun haricinde kullanılan ışık romantizmdeki ay ışığı değil gerçekleri daha net yansıttığına inandıklarından güneş ışığıdır. courbet ve millet bu akımın resim alanındaki iki temsilcisidir.
hesabın var mı? giriş yap