• birbirine laf sokarken sürekli sayın diye hitap eden siyasilerin yapmacık hallerinden sonra bünyeye hardcore bir sahicilik yaşatmış şahıstır. olayın ciddiyetini de anlatmadaki etkisine istinaden yaratıcı bir olay olmuş, ben beğendim, notum 9.
  • "troll nedir?" sorusunun cevabıdır.

    (bkz: ilgi çekmeye çalışmak)
  • south park ın bir bölümünde çocuklar gene bir sorunla karşılaşır ve chef e danışmak isterler. ancak chef tatildedir. telefon ederler.
    -slm chef bize hede hödö konusunda yardım edebilir misin.
    -çocuklar size karşı az kullandığım bir şeyi tavsiye edeceğim. siktirin gidin.
    der ve telefonu kapatır.
    -chef ne dedi.
    -birbirimizi sikmemizi söyledi.
    -peki bu sorunu nasıl çözecek.

    haberleri izleyince ben de kendi kendime sordum. peki bu sorunu nasıl çözecek diye.

    onlar bize mahlukat, yaratık, köpek diyor. hep bize meydanlarda, televizyonlarda hakaret ediyorlar diyerek kendini savundu. . onların bu açıklamaları sorunu ne kadar çözdüyse (sorunu çözmek gibi bir amaçları yok aslında ama neyse) yaptığı o açıklamayla sorunu o kadar çözmüştür. bir anlık kızgınlıkla ağzımdan çıktı, keşke demeseydim falan da demedi. neyse onun yerine biz diyelim. keşke uymasaydı.
  • "kurşuna değil, sevgiye ve barışa ihtiyacımız var. olaylar ve şiddetle anılan diyarbakır'ı ticaret ve kültür merkezi yapmayı amaçlıyorum"

    "biz devlete ve pkk'ya eşit mesafedeyiz"

    "hassiktir"

    cümlelerinden yola çıkarak kişiliği ve eylemi hakkında ufak bir yorum getirilebilecek kişi:

    öncelikle bu ülke, tüm değerleriyle, tüm kurumlarıyla birlikte her geçen gün bu küfürden çok daha ağır hakaretlere maruz kalmaktadır, hiçbir polemiğe yol açmamak adına örnek olarak sadece abdullah gül'ün geçen aylardan birinde fransa'da sarkozy tarafından bilinçli bir şekilde aşağılanması örnek gösterilebilir, bana kalsa (bkz: frantz fanon), (bkz: siyah deri beyaz maskeler) müthiş bir yabancılaşma ve işbirliği örneği sunan amerikan başkanı obama'nın millet meclisi'ne gelip üstüne çalışılmış tavırlarıyla bir milletin meclisine öğütler sıralaması (ve bunların atiklikle uygulanması) yeter ancak diğerki daha bariz bir örnektir. bunun dışında tarafgiller aksini özenle iddia etse de bu ülkede her gün cumhuriyet rejimi temelleri kazınmaya çalışılmakta, tam bağımsızlıktan her geçen zaman diliminde uzaklaşılmakta, bunun yanında sınıf çatışması ve ekonomik gidişat özellikle gündemden kaçırılmakta, 80 darbesiyle zaten ezilip geçilen sol emperyalizmin ayakkabısına bağcık yapılmakta, yapay ayrımlarla millet birbirine düşürülmekte, aynı şekilde yaşatılan toplumsal gerilim meclise de intikal etmekte ve tüm seviyesizliğiyle devlet kademelerinin her düzeyinde ve bizzat mecliste gözler önüne serilmektedir. baydemir'in küfrüyse halihazırda varolan lakaytlığı, düzeysizliği ve terbiyesizliği tüm açıklığıyla göstermektedir.

    öte yandan devlete ve pkk terör örgütüne aynı seviyede uzak durmak demek zaten mevzu bahis küfrün üstü kapalı ifadesidir bir devlet görevlisinden böyle bir cümle işitiliyorsa, bir devlet görevlisi rahatça devletine düşman terör örgütüyle ekmeğini yediği devletin, kendisi için bir olduğunu söylüyorsa bu belki "hassiktir" küfründen de ağırdır.

    son olarak sevgiye ve barışa ihtiyaç duyan osman baydemir zannedersem sevgili başbakanın da bir izleyicisi olduğu "bir hitabet sanatı olarak öfke" akımına kendini fazla kaptırmıştır. katil bir kan emicinin peşinde divane olmak da herhalde kurşuna karşı esaslı duruşunun gereğidir. sözleriyle eylemlerini karşılaştırdığınızda bu zatın ikiyüzlü olduğunu iddia edebilirsiniz fakat benim gördüğüm o ki, kendisi türkiye cumhuriyeti düşmanlığı söz konusu olduğunda aslında yıllardır son derece açık ve tutarlıdır.
  • içindeki alien ı serbest bırakmış diyarbakır belediye başkanı.
  • osman baydemir, içinden çıktığı hareketin kendisine yakışanı giymesidir.
  • dün aysel tuğluk insanını güldürmüş kişi. böyle eğleniyorlar zaar.ama artık herkes eğlenmeye kalkar ve kendi eğlencesini oluşturursa aysel tuğluk insanını yine güldürebilir umarım.
    (bkz: son gülen iyi güler)
  • ulan kafamın almadığı şey teröristlerin kurşun sıkmasına bu adamın küfür etmesi kadar tepki gösterilmeyişi. bu liboşları ve tatlı su solcularını anlamak gerçekten mümkün değil.

    hükümete, devlete falan küfür etmiş, ayyy ne kötü... sayın öcalan derler, öcalan'ın emri ile yeni parti kurarlar, öcalan'ın liderleri olduğunu açıklarlar... tık yok... hiçbir liboş ses etmez, eleştirmez...

    ulan hükümete veya devlete bundan daha büyük küfür, bundan daha büyük başkaldırı var mı? adamlar her şeyleri ile meydan okuyor, sizi takmıyoruz diyor, kurşun da atıyor... gene tık yok...

    sonra adam çıkıyor küfür ediyor vay efendim siyasi üslup falan filan... peki ya küfür etmeseydi... o zaman devlet imkanları ile terörist karşılayabilirler, apo liderimiz derler, molotof atarlar... serbest...
  • adam isyanlarda. ister destekleyelim ister karşı duralım bir süreç başlatıldı memlekette. ki ben karşıyım bu tip bir açılım palavrasına. çünkü açılım denen şey salt kimliğe indirgenmiş, ayrıca başta ele alınması gereken insanın temel değerlerinden ve ihtiyatçlarından fazlasıyla uzak, üstten bakan bir burjuva anlayışına sahip ve insanları önce ayrıştırıp kimliklerini teslim edelim sonra öpüşüp koklaşırız minvalinde ilerliyor. bu ise öpüşmenin farklı bir boyutta olacağının işaretlerini taşıyor ama o konuda bir espri yapmayı bile uygun bulmuyorum. fakat bu öyle bir süreç ki, bunun doğru bir yolda ilerlemesine neredeyse imkan yok. neyse...

    alelade bir türk ve hatta bir kürt "ben kürt-türk bilmezdim bugüne kadar ne oluyor diyor"
    buna karşılık tamamıyla haksız olmasa da, sömürünün bir başka biçimine yedirilerek, "çünkü insanlar asimile edilmiş, sindirilmişti bu yüzden bilmedin" argümanı getiriliyor. ki burada belirtileni tetikleyen askeri darbe dönemlerinde hakim türk-islam sentezinin baskısıdır. bu dönemlerde en çok çeken kürtler de değildir. aleviler de insanı insanlıktan utandıran katliamlara maruz kalmışlardır. ve şüphesiz en çok zararı gören de etnik ve dini bir kimliğe gereksinim duymaksızın solcular olmuşladır. ben burada belirtilen iki argümanın da tam anlamıyla haksız olmadıklarını ve böyle bir süreç içinde gidişatın iki tarafı da keskinleştireceğini ve gidişatın korkutucu olduğunu düşünüyorum.

    peki ahali bunun sonucu ne olacak. salt kimlik politikalarıyla giderek ayrıştırılan insanların birarada yaşamaları için onlara ortak bir payda belirlemeli ya da ortak bir düşman yaratmalıyız. işte süreci yöneten amerikancı islamcı parti new gladyonun sayesinde ortak nokta olarak cemaati işaret ediyor. cemaatin ebedi ve ezeli hasmı kim malumunuz. bunu biliyor muydunuz ağır ağabeyler?? bizim rüzgar gülü solcusu tasarımdan uzak ütopyaların kahramanı ufak uras-baskın oran gibi adamların sözlükteki yavruları liberal solcularımız da bu değirmene su taşıyor. ülkenin her yanında işçi ayağa kalkmış, eylem yapıyor sözlüğün etkin, taşaklı baba solcuları ortalarda yok. komedi lan, bir lümpen türk, kürde saldırsa anında üşüşürlerdi. liberal solculuk böyle bir şey olsa gerek. neyse...

    şimdi bu baydemiri hiç tanımayanlar hatta bugüne kadar fark etmemişler olabilir. ancak ben bunlardan biri değilim, az da olsa daha önceden kafamda oluşturduğum profili sağlam biri kendisi. baydemir genç yaşına rağmen liderlik vasıflarını bünyesinde barındıran, birikimli, saygılı bir adam. fakat bu adam meydana çıktığında zaman zaman garipleşiyor. partisinde takdir ettiğim ve başka bir yaşamda çok iyi anlaşacağımızı düşündüğüm bir insan. osman baydemir herkese sempatik gelmeyebilir, itici, sıkıcı, üslubu iğrenç olabilir bazılarımız için ama benim açımdan tam tersine son derece sıcaktır, samimidir. ama bu durum da onun söylediği her şeyin tarafımdan uygun bulunduğu anlamına gelmiyor pek tabii. fakat içinden geçerek hayatımızı tükettiğimiz süreç öylesine insandan ve onun emeğinin değerinin kavgasından uzak ki herkes bir yana savruluyor.

    bop, ergenekon, akp, f tipi örgütlenme, medeniyetler çatışması vs lafları anılmadığı dönemde neredeyse her lafının altına imza atacağım birçok insanla bugün anlaşabilmeme neredeyse imkan yok. bunların bazıları en sağcısından ulusalcı oldu bazıları da emperyalizmin tam istediği modelden sosyal liboşun biri oldu çıktı.* dedim ya başka bir hayatta mesela 70'lerde omuzomuza mücadele verecek adamlar bugün düşman olmuşlar birbirlerine. baydemir de bunlardan biri. bugün benim de kaleme aldığım kimi yazılar ya da orada burada dile getirdiklerim, kafamda oluşan düşüncelerin bazıları ulusalcı olarak görülebilecek ve bu noktada sol değerler içinde değerlendirildiğinde yerilebilecek niteliklere sahip. neredeyse içim acıyarak birçok zaman burjuvazinin düzenini savunmak zorunda bırakılışımıza hayıflanıyorum. baydemir de biliyor ki -bence bunu fark etmiş olmalı- nasıl ki benim ya da benim gibilerin kimi söylemleri milli bir burjuvazinin çıkarınaysa kendisinin kimi söylemleri de emperyalizmin çıkarına. işte bu durum, 60'lar 70'ler kadar umut dolu ve bu yüzden de eğlenceli, yaşamaya değer bir ömür sürmediğimizin kanıtıdır devrimci olarak kendimize baktığımızda.

    biraz önce aktardığım süreçtir, baydemir'i zorlayan, hepimizi sıkıştırdığı bunalttığı gibi... baydemir yanlış yaptı, evet. bu normal bir laf değil. kabul edilebilir değil. terbiyesizce, saygısızca bir çıkış, pişmanlık duyacağına eminim. ben de böyle çıkışlar yaptım hayatımda, elbette bu denli kamuoyunu ilgilendiren şeyler değil ama sonra gördük ki fevri davranmak en büyük yanlışlardan biri bu hayatta.

    peki ama bu soğukkanlı adam nasıl bu denli bir çılgınlık yaptı. sen adına sırasıyla kürt-milli birlik- demokratik açılım denen bir amerikan projesini ortaya atmışsın. dağdaki terörist başlarına kucak açmışsın. silaha bulaşmamış adamların da içlerinde olduğu adamları içeri alıyorsun. partilerini 2 yıldır bekleyen bir davayla amerikaya gittiğin anda kapatıyorsun. 10 gün içinde operasyonlar düzenliyorsun. iyi de birader sen kimi muhattap alacaksın. direkt pkk'yı mı. bunu yapabileceğini mi sanıyorsun, bu kabul edilebilecek bir şey midir?. sen gönlü pkk'ya yakın da olsa ılımlı olan insanlardan biri olduğunu düşündüğüm bir adamı rezil bir duruma getirecek kadar tahrik edebiliyorsun. benim saçma hatta haince bulduğum bu süreçte sen hükümet olarak bir işe başlamışsın, kabul. peki ama nasıl her şeyi tasvir ettiğin noktaya getirmeyi umuyorsun. muhattaplarını yok ederek mi? ne yapmayı düşünüyorsun sonra, cemaatimizde kucaklaşalım demeyi mi?

    gelinen nokta hükümet açısından, amerikan açılımının pkk ve abdullah öcalan'ı tasfiye ederek güllük gülistanlık bir mecrada ilerleyemeyeceğini göstermiştir. buna karşın tasfiye edilemeyecek noktaların en azından yalnızlaştırılması çabalarını izliyoruz. sonrasında ne olacağını ise çok merak ediyorum. diyelim ki ortada ülkenin dışındaki barzani'den başka kimseyi bırakmadın, kiminle neyi konuşacaksın. feodal yapılı kürt politikalarının yasal organını ortadan kaldırdıktan sonra doğacak boşluğu cemaatle kapatmayı mı hayal ediyorsunuz? osman baydemir'in hasiktir demesinin altında yatan nedenleri bunlardan kaynaklanmaktadır. elbette ne olursa olsun bunu demeye hakkı yoktur. bu çıkışı hoş karşılanamaz ya da geçiştirilemez. küfürle bütün diyalog yollarını kapatıyor kendisi, evet belirtmek gerekir ki ondan önce yollara set çekmeye başladılar bile. eh bu kadar yazdık en azından şunu da belirteyim, açılımın şahını bugünlerde ankara'da bulunan, memleketin her yanından gelen işçiler yapmaktadır. umarım bu hepimizin gözlerini açmaya vesile olur.
  • kürt vatandaşların gerçekten özgür olmadıklarını ve ana dilde küfür edemediklerini göstermiştir. bu açıdan yürek yakıyor.
hesabın var mı? giriş yap