• (bkz: #7264402)
  • yumoş gibi yumuşacık yapan liboş sol çeşidi.
  • türkiye'de siyasal liberalizmi temel dayanaklarından biri yapan "sol"un sosyoekonomik mevzuuyu pek derinleştirememesi eleştiri konusu yapılabilir, ki zaten sosyalist arkadaşlar tarafından sıkça dile getiriliyor. kültürel temelin sakatlığından dem vurup, "postmodernist" (postmodern değil) yakıştırmalar ile "tez" üretilmeye çalışılıyor. aslında bir dereceye kadar doğru ve anlaşılır; türkiye'de liberal sol'un -basitçe söylersek- demokratikleşme gibi naif konuları ve avrupa birliği gibi "zor" gündemleri var. bu sayede, "liberal" ve "sol" sözcüklerinde dengenin "liberal" tarafına kaydığını görebiliriz.

    iki kelimede bir nefes alıp, "neoliberal şu bu" diye diye tez üretmeye çalışan arkadaşların unuttukları çok büyük bir nokta var aslında. birtakım aydınların savunucusu olduğu çağdaş liberalizm anlayışının piyasa tahribatına yol açacağı eleştirisi doğrudur; ve fakat, "liberal-sol" köklerini buradan değil bizzat sosyalizmden alıyor. yani, etiketi taşıyan aydınlar geçmişlerinde veya akademik yaşamlarının başında sosyalist mücadele içerisinde bulunmuşlar. şimdiki zamanda da, marksist sosyalizm mirası olan "sınıf"tan ziyade "yurttaşlık" üzerine bir temel uğraşısı var ve yurttaş'ın temel sorunlarına klasik bir liberalden daha duyarlı oldukları gözüküyor. "yurttaşlık" anlayışlarının birçok farklı düzlemi vardır ama her ne olursa olsun sosyoekonomik bir bağlamdan da gayrı düşünelemez.

    marksist mirası devraldığını sanan arkadaşlarda, sınıfın öznellik üretimi çerçevesinde odak noktasını kaybedişinin öfkesi ve tarihsel açıdan gelen liberal sözcüğü geçen her ortamda kıl kapma var. ya da türkiye'de sosyalist hareket karikatürleştirmeden çok çekti -sen, ben, kısaca biz bu vahim duruma isteyerek veya istemeyerek katkıda bulunduk. "postmodernist" mirası devraldığını sanan zevatın modern düşünceyi birakım basit kalıplara hapsetmesinin etkisi ile; türkiye'deki liberal sol'un modernleşme, çokkültürlülük, yoksulluk gibi alanlarda köşeye sıkıştırıldığı zannedilerek liberal sol düşünce karikatürleştirildi. halbuki, basit çizgiler ile oluşturulan çerçeveye pek uymuyordu: bir yandan sınıf'ın kaybedilişi, bir yandan neoliberal talan (aa ben de aynı hataya düştüm?), bir yandan postmodernizm karşısında aciz bir duruma düşülüp gerçek sorumluluk devredilmeye çalışıldı.

    öz düşünce de karikatürleşmekten ötesinde donuklaştı: antiemperyalizm söylemini eli kanlı faşistlere, ezilenlerin iktidarı sloganını milliyetçi-romantik bir oluşuma (ki tanımlanması da zor), sınıf'ı can çekişen kemalizm'in demagojik tahlillerine kaptıran "hakiki sol"un hiç mi suçu yok? hata demiyorum, suç diyorum -aradaki farka dikkat çekmek isterim.

    evet, haklısınız; demokratikleşme gibi konular ve avrupa birliği gibi gündemler de liberal sol'u başlı başına dar bir çerçeveye hapsediyor. sorumluluk da büyük. sınıf'ın kaybedilmemesinin yolu, sınıf'ın önemini tekrarlamaktan geçmez; örneğin yurttaş'a esaslı bir biçim ve içerikte bağlanıp zaten doğru bir eksenden politika üretmekten geçer. reform, devrim, alternatif ikincil konudur -yeter ki gerçek kökleri inkâr etmeyelim. "ulus" gibi sözde temellere itibar etmeyelim artık.

    ayrıca, "büyük anlatı" meselesi de var tabiî. "postmodernist" zırvaların (aa gene aynı hataya düştüm?) karikatürleşme işlemine inanmayın. modern düşüncede sosyalizm'in büyük anlatısı (hikâyesi), küçük anlatıların (hikâyelerin) ortak bir teorisi ve praksisidir.
  • bir burjuva ideolojisi olan liberalizm kitlelere uyarlanabilmek için sol söylemler giyinir. "sol liberalizm" de diyebileceğimiz bu anlayış; marksist tezleri görüşlerinin arasına serpiştirerek bir yandan göz boyarken, öte yandan kitlelerin demokrasi özlemini oportünizm içinde boğar. ulusal kurtuluş mücadelesi basit bir otonom ya da özerklik sorununa indirgenir, kadın sorunu feminizme daraltılır, kapitalizm ekolojik sorunlar çerçevesinde ele alınır vs...

    bunu belirleyecek olan hangi sınıfın ideolojisi olduğudur.

    "ya burjuva ideolojisi ya da sosyalist ideoloji. ikisi arasında bir orta yol yoktur. öyleyse herhangi bir biçimde sosyalist ideolojiyi küçümsemek, ona birazcık olsun yan çizmek, burjuva ideolojisini güçlendirmek demektir.(lenin-ne yapmalı)"
  • mehmet ali birand'in kosarak ve gülücük sacarak "oh be kendimi buldum" diyecegi ideoloji.
    (bkz: var mi böyle bisey)
    (bkz: yoksa yeni mi cikacak)
  • sagciligin solculuk susu verileni. bu ideolojimsiyi benimseyenlere trakya civarlarinda 'fruko' denir.

    "liberal sol ustune yazilan her seyi ve tum liberal sol yazarlarini okudum, hala ne oldugu hakkinda hicbir fikrim yok" nom çomski, cihangir, tüm liberal sol aydinlarina ve postmodernizme hitaben.
  • woody allen'ın melinda and melinda'sından:

    [kahramanımız cumhuriyetçi bir kızla konuşmaktadır]
    - i think it'd only be fair to tell you, i'm a liberal.
    - are you talking politically or in the bedroom?
    - i was talking politically. in the bedroom, i'm a left-wing liberal.
    - in the bedroom, i'm a radical.
  • (bkz: bildiğin sağ)

    not: özgürlükçü solla karıştırılmamalı. sakın ha.
  • tipki tum ideolojiler gibi (sol, sag, liberal, komunist, sosyalist, kapitalist vs vs) ekonomi temelli bir sistemdir.

    temelde, ulkenin urettigi kazanimin bölusumu uzerine sekillenir bu sistemler. geri kalan tum soylemler, ideolojiyi suslemeye yonelik fasa fiso laflardir...

    bilinen tum ideolojiler, kitapta yazdigi sekilde uygulanirlarsa icinde yasadiklari topluma huzur ve refah getirirler. fakat ideolojilerin onundeki en buyuk engel insan faktorudur ki, bu insan faktoru yuzunden sosyalizm komunizm gibi yonetim sekilleri bir baski dikdatorlugune donusurken, kapitalist sistemler de toplumda ciddi gelir dagilimi bozukluklarina ve neden olur.

    yoksa liberal solmus, sosyalistmis, sagciymis geciniz efendim... yasadiginiz sistem yeter ki durust yoneticilerle durust bicimde kurallarina uygun olarak uygulansin... siz nicin sosyalizm, insanlari tek duze bir egitimden gecirip "yeni insan" diye adlandirdiklari bir hale getirme hedefi koymus saniyorsunuz? sadece bu insan faktorunu ortadan kaldirmak icin...
  • post-sovyet dünyada siyasi arenada kendisine yer açmış eklektik bir duruştur. siyasal özgürlüğe-demokrasiye vurgu yapmakla "ortodoks" sosyalist soldan; piyasa sistemine ve kapitalizme gözü kapalı iman etmemekle de sağ liberalizmden ayrılır. siyasi söylemlerinde esas üstünde durulan nokta, siyasal olandır, siyasal mücadeledir. iktisadi olan siyasi gündemlerinde ikinci sıradadır.

    asıl olarak sovyetler birliğinin çöküyle birlikte boy göstermekle birlikte, bana kalırsa, sol içinde eskiden beri varolan "aşamalı/demokratik sosyalist/sol devrim/dönüşüm" çizgisinin günümüzdeki farklı bir tezahürüdür.
hesabın var mı? giriş yap