• hermann hesse in bir kitabı..
    "savaşları karıncalar da yapar,devletleri arılar da kurar,servet ve zenginliğe hamsterlarda da rastlanır.ama senin ruhunun izleyeceği yol başkadır,ruhunun hakkı yendi de onun zarar görmesi pahasına başarılara kavuşacak oldun mu,mutluluk çiçeklerini asla koklayamazsın.çünkü "mutluluk" denen şeyi ancak ruh duyumsayabilir,ne akıl,ne karın,ne kafa ne de para cüzdanı..."
  • on emirden biri..
    (bkz: prince of egypt)
  • “ve dönüp dolaşıp geleceğe inanan bizler o eski çağrıyı yineleyeceğiz: ‘öldürmeyeceksin!’ yeryüzündeki bütün yasa kitapları gün gelip cana kıymayı yasaklasa, hatta savaşta öldürmeler ve cellat eliyle can almalar da bu yasak kapsamına girse, yine de söz konusu çağrı susmayacak. çünkü tüm ilerlemelerin, insan olmaya yönelik tüm çabaların temelinde saklı yatan çağrıdır bu. canına kıydığımız o kadar çok şey var ki! öldürme eylemini yalnız o aptalca savaşlarda, devrimlerin budalaca sokak çatışmalarında gerçekleştirmiyoruz çünkü, adım başında bu cinayeti işliyoruz. yetenekli gençleri çaresizlik içinde bırakıp kendileri için uygun sayılmayacak meslekler edinmeye zorlayarak öldürüyoruz. yoksulluklar, çaresizlikler, yüz kızartıcı durumlar karşısında gözlerimizi yumarak öldürüyoruz. toplum, devlet, okul ve kilisede ömrünü tamamlamış uygulamalara kararlı bir tutumla sırt çevirecekken, rahatımızı gözetip bunlara istifimizi bozmadan seyirci kalarak, riyakarlığa sapıp onaylar bir tavır takınarak öldürme eylemini gerçekleştiriyoruz. tutarlı bir sosyalizm için mal mülk sahibi olmak nasıl hırsızlık sayılıyorsa, tutarlı inanç sahipleri için de yaşama karşı çıkışlar, tüm hoyratlıklar, umursamazlık ve aşağılamalar öldürmekten başka şey değildir. içinde yaşanılan zaman öldürülebileceği gibi, geleceğin kendisi de öldürme eylemine konu yapılabilir. biraz espriyle karışık kuşkuya başvurularak genç bir insanda bir yığın geleceğin canına okunabilir. dört bir yanda yaşam bekliyor bizi, dört bir yanda gelecek çiçek açıyor, oysa biz hep birazını algılıyoruz bunun, pek çok şeyi ayaklarımızın altında ezip geçiyor, adım başında öldürüyoruz.”

    (hermann hesse "öldürmeyeceksin", afa yayınları)
  • "asla öldürmeyeceksin"
    tevrat, göç 20
    "senden önce inenlere, sana inen kitaba da inanırlar... onlar tanrının gösterdiği yoldadır, onlar kurtulurlar..."
    kur’an, bakara suresi

    dinlerin buyruğuydu
    öldürmeyeceksin
    tapınaklarda çaktılar çarmıhları
    elleri kanlı camilerden çıktılar
    kalem kırdılar yargı yerlerinde
    peygamberlerini dinlemediler

    kudurgan dalgalar
    tekneleri yutar denizlerde
    çöllerden esen yeller
    ekinleri kurutur
    bil ki umut yeşildedir
    yenilmeyen yeşilde

    benim küçük serçem
    kanaryam bülbülüm
    kuru dal çalı diken
    konmuş ötersin

    öt sen, öt, kardeş sesin
    sulara rüzgarlara karışsın
    zalim ürksün sağır işitsin
    öldürmeyeceksin!

    necati cumalı
  • canına kıydığımız o kadar çok şey var ki! öldürme eylemini yalnız o aptalca savaşlarda, devrimlerin budalaca sokak çatışmalarında ve idam sehpalarında gerçekleştirmiyor, adım başında bu cinayeti işliyoruz. çaresizlik içinde bırakıp kendileri için uygun sayılmayacak meslekler edinmeye zorladığımız yetenekli gençleri öldürüyoruz. yoksulluklar, çaresizlikler, yüz kızartıcı durumlar karşısında gözlerimizi yumarak öldürüyoruz.

    -hermann hesse-
  • yarım bırakılmış emirdir;
    öldürmeyeceksin... ammaaaaa... sürünür hale getirip, yarı yolda da bırakmayacaksın."
    bak şimdi tamam oldu lan!
    (bkz: küçük prens)
  • cihad çağrısı yapılan, oraya bile gitmeden yaşamak için hayvan yemek zorunda olan insan türü için ne garip ve uyulması gündelik yaşamı zorlayıcı bir emir, öldürmeyeceksin.
    uyacağım deseniz, yaşamı devam ettirmek en basitinden beslenme açısından bile pek zora giriyor. barınma, klan, millet durumuna hiç girmiyorum bile.
    bu özelliğiyle ve kelime anlamıyla emirler içinde anlaşılması ve dolayısıyla uygulanması pek hatta en çetrefilli 5. emir. ikinci için adayım: rabb'in adını gereksiz yere ağzına almayacaksın.

    tevrat ve incil'e dair bazı kelimelerin zamanla başka kelimeler tarafından karşılandığını, harun yahya gibi konuşacak olursak murahref olduklarını zaten biliyoruz. buna gelmeden biliyoruz ki dillerde zamanla hem sentaks, hem semantik hem de lexical düzeyde kaymalar oluyor. ilgi çekici olabilecek bir örnek olarak; (bkz: zina)

    bunları bir yanda tutarak şu bilgiyi sunmak isterim. bir keldani kilisesinde okuduğum 10 emir tabletinde 5. emir öldürmeyeceksin değildi. öldürmeyeceksin yerine seçilmiş kelime: katletmeyeceksin
    aramca, ibranca ve latince kaynaklardan bir kontrol etmek gerekir ama keldanilerin kökenleri ve kullandıkları dilin aramcadan köken alması çeviriyi daha doğru yapabileceklerini düşündürtürüyor.

    katletmeyeceksin
  • sigmund freud'un ilkel insandan yola çıkarak eşsiz zihniyle yorumladığı on emirden biri.

    " 'öldürmeyeceksin!' emri üzerine yapılmış olan vurgu -belki bugün hala bizim de duyuyor olabileceğimiz gibi- öldürmenin zevkini kanında duyan bitmek tükenmek bilmeyen bir katiller kuşağından türemiş olduğumuzu kesinleştirmektedir."
  • insanlığa giriş 101 dersinin kaynak kitabı
hesabın var mı? giriş yap