• "biri senden kalem istediğinde, kalemi ver kapağını verme ki geri gelsin o kalem" demişti bana bi keresinde.. bu yöntemi her uygulayışımda da bu anımı hatırlar, herkese uygulamalarını tavsiye ederim.
  • ders sirasinda kendi kendine soru sorup cevaplayan insan.
    -efendim ogullarinizdan biri,afedersiniz, bir hayat kadini ile evlenmek isteseydi ne yapardiniz?
    -ne yapabilirimki,seviyorsa engelleyemem.tek dilegim "madem evlenecek, bari en kalitelisiyle evlensin" olurdu.
  • orta ikide mi neydim. okulun ilk günü törende tek tek kürsüye çıkıp bik bik konuşuyo hocalar. hava da sıcak acayip. kim kimdir pek bildiğimiz yok tabii o sırada bu amcam çıktı kürsüye elindeki bi tomar kağıdı salladı şöyle bi aha sıçtık dedik. "şimdi ben dün akşam oturdum bu konuşmayı yazdım da vazgeçtim okumicam" diyip bi iki cümle söyledi ve indi. ondan sonra da görmedim bu ulu insanı (son senesiymiş zaten okulda).
    (bkz: şişli terakki)
  • bi keresinde de bizim evde 70 lerden kalma oktay tuncer'in yazdığı bir şiir kitabı bulmuştum, gidip imzalatmayı düşünmüştüm. ancak ayıp laflar dolu (sevişmek vs) içeriği yüzünden utanıp (o çocuk halimle) vazgeçmiştim.
  • sisli terakki lisesi'nde edebiyat ogretmeni olan, ayni zamanda hayran olunacak bir karaktere sahip olan insan. ogrenim hayati boyunca insanin kafasinda yer etmeye layik olmus kisilerdenir ayrica.
  • sisli terakkideyken 2 sene edebiyat ogretmenim olan degerli insan.bazıları onu asırı sever,bazıları ise nefret eder,hatta sırf onun ogrencisi olmamak icin sinif degistirenler bile vardır.bazı derslerinde konu edebiyat degil hayattır...bu vesileyle kendı hayatından da baya bahseder.onun ogrencisi olupda edebıyat okumak ıstedıgini babasına soyleyince ona nasil kızdıgını,kac cocugu oldugunu ve onların neler yaptıklarını,hangı bankalarda ne kadar hesabı oldugunu bılmeyen yoktur herhalde.ogretmenligi hakikaten severek yaptıgını bildigim nadir insanlardan biridir.ders suresince,pek genc olmamasına ragmen bır kere bıle oturmamıstır ogretmen masasına.2001 ogrettım yılı itibariyle,meslek yasamının 40.yılınıda doldurup emekliye ayrıldı.umarım emeklilik hayatında yapmayı planladıgı herseyi yapma fırsatı bulur.kendinıze iyi bakın hocam!!:)
  • oktay tuncer ile edebiyat derslerinden bir anı..
    ogrencilerden biri,
    -hocam,hava cok sıcak kapıyı acabilir miyim?
    -hayır evladım
    5dk sonra...
    -hocam,camı aciyim o zaman
    -hayırr
    5dk sonra..
    -ya hocam oluyorum sıcaktan,noolur acıyım kapıyı
    -hyr dedık ya,acma!!
    10dk sonra..
    -e hocam bari vasistası aciyim bari
    sınıfta gulusmeler..mıllet her an patlaması mumkun olan esprinin kokusunu almıstır
    -ulan simdi sana bi acıcam,sonra alıskanlık yapacak devamlı ac ac diye tezahurat edeceksin ondan korkuyorum..(bkz: dumur)
  • -hist sen kornerdeki(sinifin en arkasinda ve kosedeki yerlere korner derdi).
    -(uyumakta olan cocuk)iiihhhh haa??!! ben mi?
    -evet sen oglum..
    -(yeni uyanmanin sersemligiyle)ben mi hocam?
    -evet olm sen(kizmaya baslamistir.)
    -bi dakka bana soruyorsunuz degil mi?(sinifta kikirdamalar)
    -senden sonra duvar var zaten olm.
  • yine kendi kendine soru sorup cevapladigi gunlerden biri, konunun o noktaya nasil geldigi hatirlanmamaktadir;
    - efendim peki hic homoseksuel bir arkadasiniz var mi?
    - var tabii var!!. napalim, mumkun oldugunca uzaktan idare etmeye calisiyoruz, arada bir kahve icilir falan filan. e bu yastan sonra soylentilerle falan ugrasamam ki...
  • 27 ekim 1980 tarihli günlük’ten

    1980 ekim ayının son günleri...kabataş erkek lisesi 3 fen-c. edebiyat öğretmeni, hayatlarımızda iz bırakan o koca şair. divan edebiyatı’ndan, aruz ölçüsünden korkmamayı öğreten, atletlerin geri geri koşamayacağını alaycı bir yan gülümseyişle en arka sıradaki sami’ye fısıldayan adam. 12 eylül’ün karanlık günleri. sıkıyönetim var ülkede. derslerde sınıf kapıları açık tutulacak, emir gelmiş. ellerinde tüfeklerle askerler dolaşıyor okul koridorlarında. hoca öfkeli bu duruma. dersine girer, kapıyı kapatır. o anda dışarıdan kapı tekmelenerek açılır askerlerce. sınıfa doluşurlar, “hoca, hoca, sınıfların kapısı kapanmayacak! emir aldık!” hoca, “bu ders, benim dersim. bu saatte sınıf benimdir. çıkın dışarı!” der askerlere. tutarlar kollarından hocayı, atarlar cipe, doğru beşiktaş merkez komutanlığı’na götürürler. cipin okul bahçesinden çıkmasıyla birlikte, araç giriş kapısını içeriden zincirler kabataşlılar. hoca hemen serbest bırakılıp getirilmezse, dışarı çıkılmayacak, içeri de kimse alınmayacak. bir saat sorgulanır hoca ve getirilir okula. yüzü solgundur. piposunu yakar sinirle, öğrencilerine “gidin artık” der, “iyiyim, olay kapandı.”
hesabın var mı? giriş yap