• eşin evde olmasa bile, işten çıkınca doğruca eve gitmektir.
  • ögrenilmiş çaresizlik...

    martin seligman tarafından yapılan bir deneyin sonuçları ile ortaya atılmış olan bir teoridir. deney kabaca şöyle;

    kaçış grubu, boyunduruk grubu ve kontrol grubu adı altında üç gruba ayrılmış 24 köpek vardır.

    köpeklerin hepsi beyaz bir kabinin içine yerleştirilmiş yatarlarken;

    kaçış grubundaki köpeklerin ayaklarına elektrik şoku verilmiştir. odada bulunan bir paneldeki butona basarak elektrik akımını kesmek mümkündür. 30 saniye içinde köpek butona basmazsa şok kendiliğinden kesilmektedir.

    bu gruptaki köpekler, kısa süre içersinde butona basmayı öğrenmiş ve şokun süresini azaltmışlardır.

    boyunduruk grubundaki köpeklere de aynı şok uygulanmış, ancak bu gruptaki köpekler, butona bassalar dahi akım kesilmeyecek biçimde tezgaha getirilmişlerdir. köpekler butona basmayı denemişler fakat belli deneme sonunda* artık vazgeçmişlerdir.

    kontrol grubundaki köpekler de benzer odadadır fakat onlara elektrik şoku verilmemektedir.

    bu öğrenme sürecinden sonra köpeklerin hepsi toparlanıp, kısa bir çit ile iki bölmeye ayrılmış bir alana götürülmüş, ve köpeklerin hepsine elektrik şoku verip, çitten karşıya atlamaları beklenmiştir.

    yapılan 10 denemenin sonucunda durum şudur;

    ikinci -boyunduruk- gruptaki 8 köpeğin* 6'sı hiç bir şekilde çitin karşısına atlamamıştır.

    birinci -kaçış- ve üçüncü -kontrol- gruptaki köpekler ise, çitin karşı tarafına atlamışlardır.

    aradan bir hafta geçtikten sonra, köpekler yine bu çitle ayrılmış alana getirilmişler; fakat boyunduruk grubundaki 8 köpeğin 5'i, hala tepkisiz kalmış ve çiti geçmek için eylem yapmamıştır.

    deneyin sonucu; boyunduruk grubundaki köpeklerin <caps>çaresiz olmayı öğrendiklerine</caps> işaret etmişti.
  • "biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olmayacağız. hepimiz heba oluyoruz... bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz. nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık. bizim savaşımız ruhani savaş... ve bunalımımız kendi hayatlarımız."

    chuck palahniuk
  • sözün özü ise; düşündüğünüz şeyler -ödül veya ceza olmaksızın- davranışlarınızı belirler.

    öğrenilmiş çaresizliğin teorisi ise, daha sonradan 'his ve duygu yokluğu' olarak da tanımlanan depresyonu açıklayacak bir model için, insan davranışlarını da kapsayacak şekilde genişletilmiş.
    depresyondaki* insanlar, aslında çaresizliği öğrendiği için depreşiyorlar. bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar boşuna olacağını öğrenmiş oluyorlardı. hayatları boyunca da hiçbir şeyi kontrol edemeyeceklerini öğrenmiş oluyorlardı.

    şimdi mikrofonu atina'ya bırakıyoruz, evet stelyo söz sende.
  • koşullanma teorilerinden, depresyonu ve sosyal tepkileri açıklayabilecek olan bir kavramdır.
    kavram farklı bilim adamlarınca (seligman,skinner veya pavlov) ve farklı deneylerle açıklansa da -örneklense de- temelinde şu fikir vardır: öğrenme, koşullanma yoluyla olur. bir davranış ödülle cevaplandığında onun iyi olduğuna inanır, yapmayı sürdürür ya da eyleme geçeriz -ya da köpekler geçerler- bir davranışa tepki olarak ceza geldiğinde de o davranışı keser ya da -cezayı önlemek için- farklı bir eyleme geçeriz. köpeklere bir hareket sonrasında elektrik verildiğinde o hareketi yapmamayı -ya da başka bir hareket yapmayı- öğrenirler. ancak her koşulda elektrik verilen bir köpek, sonuçta öğrenilmiş çaresizlik adı verilen davranışsızlık tepkisini geliştirir. yani hiçbir şey yapmaz. pes eder. elektrikten kaçmak için de harekete geçmez, ne kadar elektrik verseniz de artık hareketsizdir. önceden ufacık elektrik şoklarıyla davranış değişikliği sağlanabilen canlı artık en büyük cezada bile doğru-yanlış kavramlarını yitirdiği ve kendi etkisizliğine inandığı için tepki vermez.
    bu deneyi insan ilişkilerine yorumladığımızda ne yaparsa yapsın kendini ebeveynine beğendiremeyen bir çocuğun hiçbir şey yapmaması ve pes etmesi, sevdiğinden aynı davranışa çelişkili tepkiler alan insanın eylemsizleşmesi ve depresyona sürüklenmesi bu kavramla bağlantılı olarak düşünülebilir.
    hiçbir iyiliğinizin ödüllendirilmediği, kötülüklerinizin cezalandırılmadığı bir ortamda değerlerinizi yitirirsiniz. seven sikilir siken sevilir tarzı ilişkiler yürütemeyenlerin öğrenilmiş çaresizlik içinde depresif olmaları doğaldır. doğru ve yanlışlar işlememektedir. her koşulda elektrik verilen köpek gibi, boşverirler, bırakırlar, pes ederler..
    araştırmalar -deneyler ve deneyimler- göstermektedir ki sonrasında düzelmesi, değiştirilmesi çok zordur -en zorudur- bu gruptaki köpeklerin de kırılan kalplerin de...
  • sadece kopeklerde rastlanmayan, insan irkinin da tarih boyunca gosterdigi hareket bicimi. orneklemek gerekirse koleligin yuzlerce yil devam edebilmesini, bir avuc nazinin milyonlarca yahudiyi katledebilmesini gosterebiliriz.
  • temel'in uzaktan muz kabuğunu görüp "yine kayup düşeceğum" demesidir.
  • öğrenilmiş çaresizlikler zihnimize binbir çeşit engel koyduruyor. bu yüzden yapıp yapamayacağımızı bilmediğimiz bir şeyi yapmayı hayal bile etmeden vazgeçiyoruz. bu biraz da insanın elleriyle kendi hücresini inşaa etmesi gibi sanki.

    1950'lerde roger bannister bir mil koşusunda dünya rekoru kırmak istemiş. o güne kadar bir mili dört dakikanın altında kimse koşmamış ve hatta bazılarına göre insan bedeni için bu zaten mümkün değil denmiş. bunca olumsuz yargıya rağmen bannister 1954 yılında 3dk58 sn ile dünya rekorunu kırmış ve imkansız denileni başarmış.
    buraya kadar güzel bir başarı hikayesi ama daha ilginç bir şey var ki o da bundan sonraki iki yıl içinde tam 213 atletin bir mili dört dakikanın altında koşabilmiş olması. bu 213 atletin zihnindeki “nasılsa yapamam” algısını kırabilmesi için birinin çıkıp “ben yaptım, sen de yapabilirsin” demesi gerekiyormuş.

    şimdi dönüp hayatınıza baktığınızda baştan zihninizde yenilgiyi kabul ettiğiniz, savaşmadan meydanı terk ettiğiniz kaç olay var düşünün. peki bunların ne kadarının sebebi başkası?
    “ben yapamam” dediğiniz her durumda iyice bakının, oradan bir roger bannister geçmiş olabilir. ha diyelim ki yok, o zaman belki de roger sizsinizdir.*
  • "neye el atsam bozuyorum , elimden hiç bir iş gelmiyor ve 35 yaşına geldim, opff " gibi söylemlerde bulunanların içinde bulundukları durumdur . 20 yaşındayken çaresizdiler fakat aşmaya calıştılar ,35 yaşında hala çaresizler fakat aşamadıklarının da bilincindeler . bi sonraki aşamaları büyük olasılıkla intihar etmek yahut topluma zararlı bireyler olmaktır.*
  • agah aydın'ın bir film repliği ile çok güzel özetlediği durum:

    - "yetimhanedeki çocuklar ağlamazlar çünkü ağlamanın anlamsız olduğunu bilirler" çocuk kıvranır, bir şeyler yapar, fayda sağlamadığını görünce teslim olur.
hesabın var mı? giriş yap