• 42. bölümünün 2. maddesinde "insanın sair uzuvlarının şekillerinin hikmeti" anlatılır. pek keyiflidir:

    --- spoiler ---
    ey aziz, malûm olsun ki, filozoflar demişlerdir ki: bu insan türünün itidal
    üzere dik kılındığı ve iki ayağı ile yürür bulunduğu onu tadil ve
    faziletlendirmek içindir. iki omuz ve iki kolun bu şekil ve yapıda
    kılındığı, ahbabı sineye çekip, kabul etmek içindir. ellerin, parmakların
    ve tırnakların böyle oldukları, yüzbinler menfaat ve sanat içindir. baş
    parmağın kalın ve kısa olduğu, dört parmağa karşı geldiğinde mukavemet
    içindir. tırnaklar büyük ve yumuşak oldukları, uzuvların derilerini kaşımak
    eşyayı toplamak ve yarmak içindir. çarpmalardan korunmak içindir. gümüş
    sine levhası üzerinde gül ve nar gibi iki meme erkeklerde güzellik,
    kadınlarda zinet ve çocuklara süt içindir. süt memesinin göğüste bulunduğu, otururken çocuğu emzirilmesi kolay olmak içindir. insan derisinin latif ve ince olduğu, ondan terin kolaylıkla seçilip, cisim ve can rahat bulmak içindir. deri iç organları örtmek, dıştaki uzuvları süslemek içindir. et, beden içini korumak ve dışını güzelleştirmek içidir. meme ve göbek menfezlerinde çevredeki havanın beden içine ulaşması ruha ferah ermek içindir. koltuk altlarında ve kasık gibi yerlerde kıl olduğu, menfezlerinden karışık kokuyu dışarıya vermek içindir. aksırmak genize kaçan şeyi dimağa nüfuzdan men içindir. öksürmek,balgamın soğukluğunu yürekten atmak içindir. gülmek, gönülde olan sevinç ve hayreti ortaya çıkarmak içindir. ağlamak, gönülde bulunan dert ve elemi dışa vurmak içindi. titreme, sinirlerin gevşemesindendir ki, intizam ve sağlamlık isteği içindir. esnemek, uyku ve
    yemeği istemek içindir. uyuklama, beyin damarlarının gevşemesidir ki,
    yemeğin buharının çıkması içindi. uyku ise, kuvvetlerin rahatını ve gıdanın
    hazmını, uzuvların olgunluğunu sağlamak içindir. omurga kemiği, tek
    olmayıp, omurları ile nizam bulduğu, her tarafa bükülme ve eğilme içindir.
    erkeklerde, âletin dik silindir şeklinde bulunduğu, yürüme ve oturma
    halinde, oyluklar arasında bulunduğundan hareketi kolay olmak içindir.
    cevheri kemik olmayıp, sinirler ve damarlar olduğu, yürekten damarlarla
    gelen şehvet rüzgârlarıyla büyüyüp, dolmak, ta ki, rahim ağzına ulaşıp,
    nutfeyi ona verip, ayrıldığına yine evvelki şekline gelip, kılıfına çekilip,
    rahat bulmak içindir. kavga dolu başının et bulunduğu, bızırın iç etine
    uygun gelip, girme temasının tamamen hissedip, tam vuslat hasıl olmak
    içindir. belalı başı kertek olduğu kendisinde ve bızır içinde bulunan can
    damarların sürtüşmesiyle meninin inmesi lezzetli olmak içindir.
    şehvet,yemek şehveti ve inzal içindir. inzal şehveti, çocukların meydana
    gelmesi içindir. eğer celal sahibi olan yaratıcı allah, çocukların meydana
    gelmesini bu lezzetler ile kayıtlı ve bağlı kılmasaydı, bu lezzetlerin
    sonucu evlat olmasaydı, bir kime ihtiyar ve iradesiyle bu fitne ve belalara
    kail ve meyilli olmazdı. şu halde insan nesli kesilip, yer yüzünde kimse
    kalmazdı.
    kadınlarda, ferc iki oyluk arasında bulunduğu, cebri cimadan emniyet gelip,
    sabit olmak içindir. ferc rutubeti, onda âletin cevelanı kolay olmak
    içindir. bızırın harareti, ona can cana katılmak içindir. tekrar tekrar
    ileri geri götürme, kavuşma ve birleşme bulmak içindir. ama bızırın
    uzunlamasına olduğu erkeğin emnisinin incelmesinin kolaylıkla olması
    içindir. bızırın sinir ve damarları, makat hizasına gelip, ondan geri
    dönüp, her biri kendisine yapışma ile yine bızırın içine katlanıp, katlanma
    yeri hurma şeklinde akıp, zekere uygun olduğu erkek aleti gibi rahim
    ağzına yakın gelip, nutfenin tabiatı bozulmadan onu selametle rahimine
    sokmak içindi. rahim ağzının iki çeşme arasıda bulunduğu ondan doğan
    mütevazi olmak içindir. erkeklerde yumurtaların dışarıda bulunduğu, büyük
    ve sert olmak içindir. büyük oldukları, sahibi yiğit olup, cesaret bulmak
    içindir. sert olmaları ,nutfe cevherine sertlik verip, kırmızı iken beyaz
    kılmak içindir. nitekim, meme eti ona gelen kırmızı kanı beyaz süt etmek
    içindir. kadınların yumurtaları küçük ve yumuşak olduğundan, kendileri
    çekingen olup, nutfeleri sarı ve sıvı bulunmuştur. iki bulunmaları, mühim
    olan birleşme işinde ihtimam olunmak içindir. eğer birine âfet isabete
    dese, biri selamet kalıp, nesli baki bulunmak içindir. yumurta zarfının
    geniş bulunduğu, oyluklar arasında sıkıldığında zarfı içinde genişliğe
    erip, selamet bulmak içindir. kadınlarda, tenasül uzuvlarının bızır içinde
    bulunduğu, tam vuslata imkan bulunmak içindir. ama iki yumurta onlarda daha
    küçük ve daha yumuşak olduğu, yüz ve sineleri tüysüz, parlak, taze, temiz,
    güzel ve öpmeye layık olmak içindir. derileri ince ve nazik olduğu,
    erkekler onlara meyil ve muhabbet kılmak içindir. oyluklar, etli olduğu,
    oturma durumunda yumuşak döşek gibi makat halkasını korumak içindir. zarta
    yani kavara (yellenme) geldiği midede gıdadan hasıl olup, kalbe ve karna
    ağırlık veren kötü rüzgâr çıkıp gitmek içindir. oyluk adalelerinin kalın
    olması, ayaklara mukavemet verip, derece derece incelip, alttaki uzuvlar ve
    öteki uzuvları uygun kılmak içidir. diz kapakları ve topuklar bu şekil
    üzere bulundukları, türlü yürüme ve oturma mümkün olmak içindir. ayakların
    ön tarafa uzun olup, ayak parmakları bu yapılarında yaratıldığı dört
    ayaklılar gibi, ayakta durmak mümkün olup, yürüme bir karar üzere bulunmak içindir.
    açıklanan insan vücudu uzuvlarının hikmetinde mevcut olan fayda ve
    menfatalerin azının azıdır. bütün cisimlerin en güzel duranı, en tamı, en
    önemlisi, en doğrusu, en güzeli, en sağlamı, en olgunu ve en güzeli insanın
    bedeninin olduğunun delili: insan, rabbin binasıdır. onu yıkan mel'undur,
    hadis-i şerifi bürhan ve delildir. nitekim hak taâlâ kitab,ı kadîm'inde:
    "gerçekten biz, insanları üstün kıldık, karada ve denizde taşıtlara
    yükledik ve onlara hoş rızık verdik. kendilerini, yarattıklarımızdan
    çoğunun üzerine üstün kıldık," (17/70) buyurmuştur. o halde, bu insan türü
    bütün âlemin mahdum ve mükerremi, yaratıkların çoğunun en faziletlisi ve
    muhteremi olduğunu cümleye duyurmuştur. insanı en güzel şekilde yaratan
    allah münezzehtir. yaratıcıların en güzeli allah, ne yücedir.
    --- spoiler ---

    (bkz: alınteri değil copy paste)
  • "cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar.

    yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur.

    cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehit olur.

    kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.

    yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci yahut son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur.

    erkek yanılır da baldızıyla cima yaparsa doğan çocuk hünsa olur.

    cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer." gibi hayati bilgiler veren pek bir mukaddes kitap.
  • rahmetli dedemin(babamın babası olan) evlenmeden önce anneme el yazması bir kopyasını hediye ettiği eserdir. zira ben de hep merak ederdim neden bu kadar güzel ve akıllıyım diye. meğer doğru cima zamanı meselesiymiş. teşekkürler marifetname.
  • evlilik sonrası, çağırılıyorum bir meclise, deniyor ki "sen yeni evlendin, şimdi bazı durumlar var." ne diyorum. deniyor ki "hanımına yaklaşırken bile, yani allah... ııı besmele...." haa evet felan diyorum. nasıl yani diyorum. diyorlar ki "yani yeni evlendin, bizim sana karşı bazı sorumluluklarımız var. bazı şeyleri sana söylememiz lazım." ee tamam söyleyin diyorum. "kimdi o kitabın yazarı yaa" felan diyolar, biraz konuşuyorlar kendi aralarında. "erzurumlu ismail hakkı" diyorlar. onun muazzam bir eseri var diyorlar. aa öylemi diyorum, "marifetname" diyorlar. duymuştum ama diyorum, pek okumadım. "oku" diyorlar. "aslında sana bir tane vermemiz gerekirdi" diyorlar. "bize düşerdi" diyorlar. tamam diyorum internette vardır, okurum ben. "tabi tabi" diyorlar. "orda anlatıyor" diyorlar. "çok mühim" diyorlar. tabi diyorum, evet. "çünkü" diyorlar, "nasıl başlarsa öyle gider" diyorlar. "iyi evlat yetiştirmek sorumluluğumuz var" diyorlar. "en başından ona göre, yani, ismail hakkı çok mühim bir, ııı, çok ıııı" ibretlik diyorum içimden, ses vermiyorum dışarı. sonra birisi diyor ki "aslında" diyor "daha evvelden okuman yerinde olurdu". bakıyorum, devam ediyor. "doğru eşin seçimi ile ilgili bir bölüm de var" diyor. "neyshe artık o bölüm, olmuş bitmiş" diyor. "amaaa" diyor. "bundan sonrası için en azından, daha uygun....." tabi diyorum. ben okurum o kitabı diyorum. "hem" diyor "orda öyle bir bölüm var ki" "ideal kadının tarifi yapılıyor orda" diyor. nasıl diyorum. "of" diyor. "okuman lazım". "ama" diyor. "şimdi nerde bulacaksın öyle bir kadın". "öyle bir kadın var mı ki acaba" diyor, yukarıya bakıyor. iç geçiriyor. nasıl bir tasvir lan bu acaba diyorum içimden. tabi diyorum okurum.

    bakıyorum internette var. http://www.sevde.de/marifetname/marifetname.htm

    okuyorum. islami ansiklopedi. kocaman bir kitap. ben sadece islami cinsellik beklerken çok daha geniş bir eserle karşılaşıyorum. biraz araştırıyorum, islam aleminin övgüsüne nail olmuş bir eser. iyi diyorum. baştan başlıyorum okumaya, müthiş bir hayal gücü var yazarın. bir bakıma çok da komik. fakat ara sıra, bu masalların birçok kişi tarafından "gerçek" kabul edildiğini hatırlıyorum. içimde büyük bir boşluk. acaba diyorum beni makaraya mı sarıyorlar. dalga mı geçiyorlar lan diyorum. buna kim inanır diyorum. çok garip bir duygu. karşındaki insan hiç olmayacak şeyleri "gerçek" kabul ediyor. içimdeki düşünce ise gidip geliyor. bazen "yok artık" diyor, millet şamata olsun diye bunları okuyor herhalde, bazen de diyor ki "deli misin oğlum, insanlar buna gerçekten inanıyor." son kararı veremiyorum bir türlü.

    bir bölüme denk geliyorum. sanırım ideal kadın tarifi diye anlatılan yer burası:

    hüsn-ü zenane delil otuziki resm bil
    dört yeri lazım siyah saç kaş kirpik gö âh
    dört yeri ak ola zeyn levn ve diş ve zufr ve ayn
    dört yeri lazım kızıl had ve leb ve lisse dil
    dört yeri vâsi gerek kaş göz ve sine göbek
    dört yeri ziyk ola derc enf ve simah ıbt ve ferc
    dördü kebir ola niz sedy ve serin bız’ ve diz
    dördü küçük olmalı enf ağız ayağ eli
    savt beli ince hem şekli de bir nice hem
    lahmi semin ve tari olmalı kıldan beri
    böyle kıyafetli ten olsa güzeldir ol zen
    böyle ki zen hûb olur hulki de mahbub olur

    meali:

    kadının güzelliğine delil olarak otuziki resim bil.
    dört yeri siyah lazım:saç, kaş, kirpik ve göz.
    dört yeri ak ola: renk, diş, tırnak ve göz.
    dörtnyeri kızıl lazım: yanak, dudak, dişeti ve dil.
    dört yeri geniş gerek: kaş, göz, göğüs ve göbek.
    dört yeri dar olmalı: burun, kulak, koltukaltı ve ferç.
    dördü de büyük olmalı: göğüs, kasık, bız’ve diz.
    dördü küçük olmalı: burun, ağız, ayak ve el.
    sesi ve beli ince, şekli de nice!
    eti dolgun ve tazi olmalı, kıldan da beri olmalı.
    böyle kıyafetli ten olsa, güzeldir on kadın.
    böyle kadın güzel olur. ahlakı da sevimli olur.

    akılsızlıklar, saçmalıklar felan bir tarafa; böyle bir kadın tasvirini güzel bulmak nasıl mümkün oluyor acaba. yani çok çılgın, delicesine kitap okuyan biri değilim. ama az çok bişeyler okudum. gerek dünya edebiyatında, gerek yerli edebiyatta güzel kadın tasviri yapan metinler bulmak mümkün. biraz okuyan bir insan bu tasviri güzel bulmaz arkadaş. bu ne "dört yeri siyah olacak" yok "dört yeri beyaz olacak". ilkokul kompozisyonu mu, devlet bahçeli espirisi mi belli değil. "böyle kadın güzel olur. ahlakı da sevimli olur" kedi canını senin. ayrıca ahlak kelimesi dini metinlerde ne kadar sık kullanılıyor hayret, ve ne kadar gereksiz yerlerde... ne kadar ucuz tanımlanıyor. göğsü, götü büyük diye bi insan ahlaklı olur mu yaa! arkadaş saçı kara diye bi kadının ahlakı sevimli olur mu. bune lan! ayrıca bu metne göre bir maria sharapova makbul bir kadın değil mesela. akıl alır gibi değil.

    neyse efendim konuyu dağıtmayalım. farklı farklı yerlerinden seçerek okudum az biraz. herşeyi anlatıyor erzurumlu. dini kavramları, allahı, islami bürokrasiyi, yaratılışı, uzuvlarımızı felan. çok keyifli bölümler var, güzel yazmış sağolsun. okuyalım. okuyalım ki, anlayalım.
  • "mezar taşı okumak bunaklık yapar" da diyen kitap.
  • icinde dinden astronomiye, matematikten gorgu kurallarina kadar zamanina ait pek cok degisik bilgiyi ve cesitli siirleri de iceren ansiklopedik eser.. en bilinen siirlerinden bir tanesi soyledir:

    hak serleri hayreyler
    zannetme ki gayreyler
    mevla görelim neyler
    neylerse güzel eyler
  • http://www.menzil.net/okitap/marifetname/ adresinden online olarak tamamına ulaşılmasına mümkündür.
  • orijinal* metni michigan üniversitesi'nin arşivinden taranmış ve paylaşılmıştır.

    http://www.gereklitarama.com/…1/05/marifetname.html adresinden erişilebilir.
  • içinde hem sufi etkiler ve çok güzel kısımlar hem de abuk sabuk koca karı saçmalıkları barındıran bir garip kitaptır. sanki iyi bir mutasavvıfın elinden çıkmış ve sonra başka biri isteyerek tahrif etmiş gibi görünen eser.
  • sagopa kajmer'in gora soundtrackinde yer alan şarkılarından biri. sözleri de şöyleydi:

    hayat bir meyve sepeti
    kaç çürükle karşılaştım sen hesap et
    etme bulma memleketlerinde soludu her birim
    ve yatıya kaldı her kolay prim
    nedendir egolarınla evlilik
    çetin ceviz numunelik

    bak canım bu rap kötek misali
    yumul yunus* bu mikrofon yutuldu
    yıllar aldı başını vurdu duvara
    ben de topuna iğne sapladım
    ve lirikal açıdan aldım oyunu
    kolla poponu, kolla

    zaman yanan saman
    değerli taşını kır bir an
    düşün beyin potansiyelle ölçülen bir aygıt olmuş
    varsa kullan, yoksa bir yedek çıkar bagajdan
    çıkar savaşlarında gazilerimi sıraya dizdim bozmadan
    yarınla randevumda kaç yabancının adını gizledim yılmadan
    bu filmi* izledim an be an
    akıl defterimde hiçbir satırı çizmedim
    değişti adresim her an*

    körkütük asalağız
    bu yağız delikanlının adı sago*
    rapi sakız olacak
    ağız yorulacak
    goralının şanı iki kart artacak
    şimdiden yorum yap

    marifetnamem budur halkım
    al alkışla başa dönsün, başım olmadı
    baştan dersen aldırmam
    bu filmi* daha önce izledim
    şarkısı* benden

    sendeler bir an insanoğlu çok doğal
    bu bir masal
    yaşamda olmamış kaç mevye var
    zaman dar oldu kısa bir metraj
    darısı başına bir temenni stili
    darısı başına kaşına gözüne bak
    çok itici yapmacık tavırların
    komik, özenti, çok bitik
    bir tablo boyayalım
    hadi fırçanı kap
    dengelemeli her şeyi
    ve engebeli bir mantığın yokuşlarında savrulan
    ve çaresiz yuvarlanan bir taş misali parçalan
    çok harcanan beyin de var
    toparlanın apar topar
    şopar batakta dibe batar
    akıl oyunlarında incecik bir hile var.
    ozan sorar
    kalem cevap verirse halkım anlar
    aşikar bu aşık
    aşna fişna aleminde dandik olgular
    ve küf tutan masallara bi restim var..

    marifetnamem budur halkım
    al alkışla başa dönsün, başım olmadı
    baştan dersen aldırmam
    bu filmi* daha önce izledim
    şarkısı* benden

    yazarın notu: nakaratı, söylenmesi en zevkli şarkılardan biridir..
hesabın var mı? giriş yap