• pelinsu ile evli bir bilgisayar muhendisi olarak pelinsu neden linux "kullanamaz" anlatayim

    -pelinsunun bilgisayar ihtiyaci sadece sunumdan olusmuyor. pelinsu hasta goruntulerini bilgisayarinda acmak istediginde, goruntuleme cihazina ozel garip programlar kullaniyor (or. philips). degil linux, bazilari windows 10 da bile acilmiyor, turlu taklalar atmak gerekiyor. bu programlarin hicbiri linux icin mevcut degil, bu dosyalari acamazsa pelinsu calisamaz.

    -pelinsu kongreler icin sunum yapacagi zaman salonun bilgisayarini kullanmak zorunda kalabiliyor. libreoffice vs de olusturdugu dosyalarin office ile olan en ufak uyumsuzlugunda, font kaymasi vs durumlarinda, pelinsu butun kongre salonuna rezil oluyor.

    -pelinsu cok calisiyor. dolayisiyla pelinsu bilgisayarda birsey yapacagi zaman tiklasin acilsin, taksin calissin istiyor. sorunla karsilasinca zamani yok, google dan aratip cozmek istemiyor, ki yapamazda. terminali gordugu an kapatir bilgisayari.

    -pelinsu hastane sistemine baglanmak icin vpn client kullanmak zorunda. pelinsu citrix in sitesine girip linux sectiginde, karsina cikan paket cesitlerinden hangisini kuracagini bilemiyor. cunku pelinsu zaten hangi dagitimi kullandigini bile bilmiyor

    -pelinsu bilgisayar ile bir problem yasadiginda kocasini ariyor. problemini tarif ediyor ancak yardim alamiyor. cunku problemi once kocasinin arastirip, cikan 47 cozumden hangisinin isine yarayacagini bilmesi gerekiyor. 12. denemede sen ne bicim bilgisayarcisin diyip telefonu kapatiyor. 1 ay sonra pelinsu beceriksiz kocasindan bosaniyor :)

    pelinsulara linux kullandirip evlilikleri tehlikeye atmayin arkadaslar :)
  • linux üzerine sayfalarca yazı yazabilirim, ne kadar övsem az kalır. linus torvalds, olağanüstü bir iş başarmıştır.

    klasik kullanıcı için linux son derece sıkıcı, bayağı ve hiçbir şeyi çözemediği bir işletim sistemidir ve bu o kullanıcı için doğrudur. bildim bileli, linux övücüler bu kullanıcıları aşağılamayı ve eleştirmeyi tercih ediyorlar ki bence haksızlar.

    ancak linux bilgisayar dünyasının arka plandaki kurtarıcısıdır. the dark knight filminin son sahnesinde kapanışta söylenen "because he can take it. because he's not our hero. he's a silent guardian, a watchful protector. a dark knight." betimlemesi tam linux için söyleneyecek şeydir.

    eğer linux olmasaydı bilgisayar dünyasındaki gelişmelerin bir çoğu yapılamayacak, bir çok ürün ve hizmet çok daha pahalı olacak ve daha kötüsü windows tekeline saplanılacaktı.

    günümüzdeki bazı örneklerle açıklayayım;

    - örneğin yapay zeka ile ilgili çalışmaların önemli bölümü linux işletim sistemi üzerinden yapılmaktadır. bu çalışmaları yapan önce linux(debian, ubuntu vs.) içerisinde bunları deneyip, daha sonra makale yayınlayıp, github'a yüklüyor. zaten bir çok proje vs. linux üzerinden yürüyor ve en son windows ile ilgili uygulamalar çıkıyor. o yüzden bazı uygulamaları çalıştırmak için linux dağıtımı kurmak zorundasınız.

    - hosting firmalarının makul fiyat politikası ve web sitelerine bu kadar kolay erişebilmemizin arkasında gene linux var. bir çok hosting şirketi ağırlıklı olarak sunucularında linux kullanmaktadır.

    - android, bildiğiniz üzere linux kernel modifiye edilerek geliştirilmiş bir işletim sistemidir ve bu sayede akıllı telefon herkes için ulaşabilir bir hale gelmiştir. bugün mobil telefonlarda en çok kullanılan işletim sistemi android'tir.

    - linux sayesinde açık kaynak yazılımlar hayat bulma şansına sahip oluyorlar. öbür türlü microsoft ve apple'a sürekli haraç veren bir sistem oluşacaktı, bu şirketler karlılık hırsı ile ürünlerini daha pahalıya satacaklardı.

    örneğin open office, libre office gibi programların varlığı microsoft office'in fiyat bakımından uçmasını engelliyor. evet, şu an hiçbiri bir excel değil çünkü arka tarafta harıl harıl çalışan ve maaş beklentisi içerisinde olan, motivasyonu yüksek bir yazılımcı grubu yok ama en azından günü kurtarmanızı sağlayacak alternatife sahip olmanızı ve microsoft'a görünmez bir baskı yapılmasını sağlıyor.

    eski internet explorer kullanıcıları bilecektir, firefox gibi alternatiflerin çıkması ve gelişmesi bizi virüslü, bol reklamlı, ağır çalışan bir zulümden kurtardı.

    vlc media player mesela windows media player'a bin basan açık kaynak kodlu muazzam bir video oynatıcı, hala aktif olarak kullanıyorum ve bir çok video oynatıcıdan daha hızlı ve seri çalışıyor.

    - linux yalnızca bu yazdıklarımda değil, aklınıza gelebilecek her sektörde kullanmaktadır. savunma sanayiinde, isviçre'de büyük hadron çarpıştırıcı için kullanılan bilgisayarlarda, bilimsel projelerde vs.

    linux, tekel kırıcıdır, bedavadır, açık kaynaktır, insanlığın teknolojik gelişmesine vesilen olan bir platformdur. sevelim, sevdirelim.
  • 2021'de the linux foundation'in acikladigi rapora gore, dunya uzerinde top 500 superbilgisayarin tamaminin kullandigi isletim sistemi linux'tur.

    2019'da supercomputing pazarinin piyasa degeri yaklasik $4.5 milyarken beklenen buyume oranlari ile bu pazarin degeri 2025'de $7.3 milyar olacakmis.

    ayni sekilde, bulut bilisim pazarininda linux'un pazar payi %96.3 imis. bu pazarin buyuklugu ise 2020'de $371.4 milyar iken 2025'de $832.1 milyar olmasi bekleniyormus.

    yine dunya uzerinde hisse senedi marketlerinin %90'i linux kullaniyor. bu pazarin buyuklugu ise 2020'de $77.4 milyar iken, 2025'de $110.4 milyar olacakmis.

    linux'un dunya ekonomisindeki etkisinin ne denli buyuk olduguna dair gosterge olmasi amaciyla yazdim.
  • maalesef bir çok kişinin, hatta kendisine bilgisayar uzmanı diyenlerin neredeyse kusursuz mantığını ve çalışma şeklini anlamamasına rağmen eleştirdiği işletim sistemi çekirdeğidir.

    eleştirilerin yöneltildiği asıl konu olan linux dağıtımlarına ise ".exe" dosyasına çift tıklanıp çalıştırılamadığı için kullanıcı dostu değil denmiş.

    bu algıyı yıkmak ve yeni kullanıcıları genellikle yaşadığı uygulama kurma konusundaki sıkıntılarda yadımcı olmak için 'linux ' kullanan dağıtımlarda bu iş nasıl yürüyor onu anlatmak istiyorum.

    öncelikle piyasada erişebileceğiniz linux dağıtımları bir çok farklı standartta tasarlanmış programların üzerinde çalıştırılabilmesine olanak sağlar ve belirli bir standardı uygulamak zorunda değillerdir. örneğin, en yaygın olan debian tabanlı linux dağıtımlarında uygulamalar sisteminize paket olarak indirilir. debian bir paket standardı belirlemiş ve dağıtılmak istenen uygulamalar bir '.deb' dosyası olarak paketlenebilir hale gelmiş. bir '.deb' dosyasını indirip sisteminize bu paketi yükleyebilirsiniz. bu durum ubuntu' da da aynen bu şekilde gerçekleşebilir.

    (bkz: dpkg)
    debian tabanlı dağıtımlar, dpkg adlı paket yönetim sistemi ile gelir. deb dosyaları bu sistemin parçasıdır ve dpkg bu paketleri yüklemenizi, kaldırmanızı, yönetmenizi sağlar. normalde görsel arayüzü yoktur. dilerseniz paket kurmak için görsel arayüzlü bir uygulama (bkz: gdebi) kullanabilirsiniz.

    (bkz: apt)
    apt paket yönetim aracı, dpkg tabalı sistemlerde sıklıkla tercih edilen paket yönetim aracıdır. dpkg paketlerinin yüklenmesini ve kaldırılmasını tek komuta indirger. bu windows'a göre inanılmaz derecede pratik bir yöntemdir.

    windows üzerinde uygulama yüklemek için bir exe dosyası arayıp, doğrusunu bulmak ve indirmeniz gerekir. ayrıca indirdiğiniz şeyin doğru olduğuna güvenip çalıştırdıktan sonra resmi uygulama olsa dahi yanında size çeşitli yazılımlar kurdurmak için kandırmaya çalışan bir kurulum sihirbazı ile gelebilir. sonra nereden geldi bu yandex browser diye düşünürsünüz.

    bir uygulamayı kaldırmak için denetim masasından, program ekle ve kaldır sayfasına gidip kaldır seçeneğine tıkladığınızda, karşınıza kaldırılacak programın kendi keyfine göre yazdığı bir sihirbaz çıkar. sistemin indirdiğiniz programlar üzerinde tam anlamıyla bir kontrolü olmadığı için bir çok artık dosya bırakarak kendini siler. %appdata% klasörüne gidip eski uygulamanızın dosyalarını gözlemleyebilirsiniz.

    ancak apt size çok daha güvenli ve akla mantığa sığan bir yol sağlar. bir komut çalıştırarak bir yazılımı, kullandığınız yazılım deposundan (bkz: repository) çekmenizi ve sisteminize yüklemenizi sağlar. şu komutu çalıştırmak yeterlidir

    (bkz: sudo apt-get install) bir de sonuna paket adı ekleyin örneğin;
    sudo apt-get install firefox

    bu kadar. firefox sisteminize yüklendi. hiç kullanıcı dostu değil ama değil mi? çünkü komut yazdık. google'da bin reklam arasından doğru linki aramak daha kullanıcı dostu oysa :)

    firefox'tan tamamen ama tamamen kurtulmak için;
    sudo apt-get purge firefox
    artık sisteminizde firefox ile ilgili bir dosya kalmadı. tıpkı cep telefonunuza uygulama yüklemek gibi.

    yeni bir çok kullanıcı nedensiz yere komut satırı açmaktan korkuyor. komut yazmanın çok komplike ve sadece uzman kişiler tarafından yapılabileceğini düşünmeyin. bazen komut arayüzü görsel arayüzden daha efektif olabilir. o nedenle komut kullanmaktan korkmanıza gerek yok. hatta hayatı kolaylaştıdığını görünce bazı işler için komut arayüzünü tercih etmeye başlayacaksınız.

    son olarak, ubuntu ve benzeri çok yaygın linux dağıtımlarının apt depolarına güvenebilirsiniz. resmi uygulamalardır ve kararlı sürümleridir.

    linux dağıtımınıza alıştıktan sonra artık hayatınızda tam anlamıyla ilk kez bilgisayar kullanmaya başlayabilirsiniz. hayırlı olsun.
  • linux dagitimlarinin en sevdigim yanlarindan biri, komut satirinda gelen zibilyon tane arac gerec. lise zamaninda tugla gibi bir linux kitabi almistim. o kitabi oturup duzenli okumadigim icin cok pisman oldum sonra.

    linux'e yeni baslayacak arkadaslara tavsiyem, gui'ye, kullandiklari desktop ortaminin ismine cismine baslarda fazla takmasinlar. linux camiasinda boyle bir gnome vs kde kavgasi vardi zamaninda. boyle seylere denk gelirseniz icine fazla kapilmayin. *

    linux dagitimlarinin kulliyatinda gelen komut satiri utility ve programlarina asinalik kazanmaya calissinlar.

    windows isiniz geregi kaputun altina girmeniz gerekmedigi surece bunlari sizden olabildigince saklar cunku normal kullanici olarak bunlari bilmeniz kullanmaniz gerekmez. kanimca bilgisayar teknolojilerin bugun geldigi noktayi takdir edebilmek icin her bilgisayar kullanicisinin komut satiri ile az da olsa bir a$inaligi olmali. cmd veya terminal acip oradan gui program calistirmak kadar basit seyler olsa da komut satirinin varligindan ve islevinden haberdar olmali her bilgisayar kullanicisi.

    kurdugum ilk linux dagitiminda boyle seylerin de varoldugunu gorup kendimden gecmistim o cocuk kafamla. bu, bilgisayar kullanmaya commodore doneminde baslamis guruhtan olamayacak kadar genc olanlar icin bir sanssizlik bana gore. ozellikle bilgisayara teknik anlamda merakli cocuklari linux ile tanistirin. komut satirinin varligindan haberdar edin onlari. onlara bir terminal verin, bir home directory'leri olsun...

    (bkz: babam ve terminalim)
  • linux bilmemek, kullanmamak, hatta merak bile etmemek -özellikle bir bilgisayar mühendisi için- övünülecek değil, utanılacak bir şeydir.

    kimse zaten size arayüzünüzde veya günlük hayatınızda linux kullanın demiyor. ama geliştirme ortamlarında, canlı ortamlarda, veri platformlarında linux kullanılır. bakın kullanmak iyi olur demiyorum, kullanmanız gerekir. sağladığı esnekliğin ve verimliliğin henüz bir rakibi yok. amazon, meta, alphabet, apple hatta windows bile bu ortamlarda linux kullanıyor.

    windows üzerinde bir kubernetes cluster'ı, bir dağıtık veri tabanı, 30 yazılımcının kod yüklediği yerel bir repo kurmaya çalışın bakalım. internette bunu bir kez yapmış insanların videolarını bulup, hazır kalıpları çalıştırmaya çalışacak, muhtemelen de başarısız olacaksınız.

    gerçek sistemlerde, aklınıza gelmeyecek o kadar fazla özelleştirme isteniyor ki, değil windows 11, windows server bile üstesinden gelemiyor. “bu cluster diğerini görmesin”, “bu makine kalkmayınca şu disk mount olmasın”, “burada kimse root olamasın ama her şey çalışsın”, “şu iki makine farklı sunuculara eş zamanlı olarak kopyalansın ama storage cihazı kullanmayalım” gibi çok fantastik ihtiyaçlar görünce anlıyorsunuz.

    sistem tarafı haricinde de, bir geliştirme ortamı kurarken linux terminalinin pratikliği, paket yöneticileri, dosya sistemleri, yetkilendirme ayarları o kadar kolaylık sağlıyor ki, artık linux dışında hiç bir ortamda geliştirme yapamıyorum. diğerleri insanı inanılmaz yoruyor.

    bu yüzden; linux bilmemekle övünmeyin, çok zor değil, gidin öğrenin…

    ibretlik video
  • biraz da dağıtımlar hakkında konuşmak icap ediyor.

    distrowatch sitesine girin. yaklaşık 20 yıllık bir sitedir. arayüzü neredeyse hiç değişmedi. son bir kaç yıldır değişen tek şey reklam bazlı bazı dağırımları kayırdığı iddiasıdır. bilemiyoruz tabi. ama eskiden mesela main dağıtımlar cidden en baştaydı ve sıralama akla mantığa daha yakındı. neyse...

    sıralamayı şahsi tavsiyeme göre dizeceğim, sebeplerine de değineceğim.

    1- redhat grubu : redhat enterprise linux, centos, fedora, oracle linux varyantları bu gruptadır. yum ve dnf paket dağıtımını kullanırlar.

    redhat bir firmadır. linux dünyası üzerinde ciddi emeği vardır. dağıtımı ücretlidir ama şöyle, siz redhat'ın sitesine girer, kendinizi developer olarak tanıtırsanız, size 1 yıllık işletim sistemi lisansı verir. ama yardım alamazsınız. yardım nedir peki? yardım şirketler için uzaktan bağlantı, kişisel kullanıcılar için ise bir forum sayfasına erişim hakkıdır. redhat enterprise linux kullanıp da ulaşamayacağınız soru bulmanız zordur. tabiki ingilizce.

    centos çok önemli. çünkü linux'un yaratıcısı linus torvalds'ın ceo'luğunu yaptığı linux foundations bu dağıtımı kullanır, geliştirir, destekler. hatta lfcs diye bir sertifika verir. centos aslında rhel (redhat enterprise linux) un prototip halidir. zaten bu sertifikanın rhel'deki karşılığı da rhcsa'dır. bu sertifikaların fiyarı 500 dolardır. hiçbir işe yaramazlar diyebilirim. ama eğitimlerini malum ortamlardan bularak kesinlikle öğrenmenizi tavsiye ederim. centos üzerine çok konuşabiliriz. centos'u unutmayın ve ilk gideceğiniz dağıtım olsun.c dilini biliyorsanız linux kernel developeri olabilirsiniz, gerekli tüm altyapı eğitim vs linux foundation sitesinde var. diğerlerinin aksine bu beleş.

    fedora da bu grupta bağımsız geliştirici grubundan bir üründür. yine redhat destekler. kullanıcısı ve iddiası vardır. oracle linux, oracle firmasının direkt rhel'den alıp, sırf os ihtiyacını karşılamak için neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan kullandığı bir os'tur, sıradışı bir önemi yoktur.

    2- debian grubu : debian, ubuntu, mint, elementary os, vd. daha bağımsız, daha fazla geliştiricisi olan, daha fazla paket sahibi, daha fazla destek grubu olan bir grup. donanım desteği de daha fazladır. kararlılığı da üst noktadadır. apt paket yöneticisini kullanır. ubuntu'yu canocial firması destekler, hatta ubuntunun hayrına bayağı büyümüş bir firmadır. mint de bayağı tutulmuştur piyasada. elementary os arayüzü mac os x tarzı, paket yneticisi özelleştirilmiş ve ücretli pekçok uygulama sunan bir dağıtım.

    debian rahattır, tutarsızlıklarının hepsinden kurtulmuştur. 2 yılda bir sürüm değiştirir. ve istatistikler ne derse desin eminim ki en fazla kullanılan linux dağıtımıdır.

    3- arch, aslında manjaro filan da bu grupta ama arch tek düşünülmeli. gayet stabil ve hafiftir. seveni çoktur.

    4- suse grubu :suse, open suse . alman bilişim devi novell tarafından üretilir.suse ücretlidir, open suse ücretsizdir. gayet sağlam dağıtımdır. yast ve zipper paket sistemleri kullanır.

    5- solus, zorin, deepin, pop os, mx linux, puppy, gibi tepede olan çeşitli dağıtımlar. deepin çin malıdır, gui arayüzü güzeldir. ama pekçok reklam ve spy yazılımı içerdiği iddia edilir.

    şimdi gelelim esas konuya; bunlar açık kaynak kodlu değil mi?

    hepsi değil. yni temel felsefe tabiki o, zaten debian gibi sürümlerin gerçek adı gnu debian dır. yani genel kamu lisansı ve açık kodludurlar. kodlarına github'dan ulaşabilirsiniz. kodları linux kernel kodu, dağıtım kodu ve kurulan veya repoda olan dağıtım kodları olarak ayırmak lazım. ama her birinin kodları açıktır. büyük kısmı c programlama diliyle yazılmıştır. github'dan indirebilirsiniz.

    zaten bu yüzden güzel, mesela paket dağıtımında bu kodların değiştirilmiş olduğunu düşünüp güvenmiyorsanız, kaynak kodunu indirip direk c kodu olarak yükleyebilirsiniz.veya direk kernelle alaksızsa c++, swift, python, java kodu da olabilir. nasıl olsa kernel üzerine kurulan bu yazılım temel ortamları o kodları tanıyabiliyor artık.

    ama bu yeterli değil. sırf açık kaynak kodlu diye güvenli de diyemeyiz. niye? çünkü,

    1- güvenlikten anladığımız ne? mesela takılan, çalışmayan ve hata veren kod mu? genelde hayır. reklam ve spyware içeren yazılımdır.

    2- bu kodları okuyacak, kontrol edecek, test edecek vakti olan adam yoktur. o nedenle zaten debian, centos vs. grupları en çok bu işi başarırlar. kendini ispatlayamamış kodu repolarına koymazlar. o nedenle mesela libre office nin repodaki sürümü, 5.2 dir, ama siz libreofficenin siteden kaynak kodunu indirip yüklerseniz 6.4 sürümünü yüklersiniz. o sürüm henüz incelenip repoya koymaya layık görülmemiştir.(repo-->repository)

    3- her zaman kaynak kodundan yükle denir ama bu pratikte çok kolay değil. linux stabil çekirdeği bile birkaç yıl geriden geliyor. mesela şuan diyelim ki 5.6.13 sürümü güncel olsa bile lts yani stabil kernel sürümü olarak çoğu sağlam dağıtım 4.19'u filan kullanır ki bu 3 yıl öncenin kernelidir.

    4- evet açık kaynak kodu güzel, ama zaman ve uzmanlık açısından her açık kaynak dağıtıma veya pakete güvenli diyebilecek zaman ve uzmanlığımız yok. mesela linux 'un kendi iç mail programcığı mailx diye minicik bir paketi var. kullanıclar arası mail ve kurarsan normal mail serveri gibi kullanılıyor. bu dağıtımcığın sadece manuel pagesi bile 3000 küsür satırdan oluşuyor. pek kullanım mantığı olmayan öyle gerkesiz dandik bir şey. ama adamların vakti varmış geliştirdikçe geliştirmişler. şimdi bunu kim niye inceleyecek? inceleyene madalya mı verecekler?

    5- sudo yum -list installed veya sudu apt -seach -installed komutuyla kurulu paketlerinizi görün. bir kaç yıl önce 900 lü paketle kurulurdu sistemler. şimdilerde 1300lü paketlerle kuruluyor. paket ihtiyacı artıyor.

    dolayısıyla açık kaynak diye güvenli ilkesi her zaman geçerli değildir.

    sonuç: yükleyin centos'u gitsin. çok az sayıda program ekleyin, gereksiz her şeyi kaldırın.
  • geçenlerde xfce dağıtımlara yönelik ufak bi performans değerlendirmesi yaptım. boştaki ram'lerine baktım, gimp açılış hızlarını ve firefox açılış hızlarını saniye cinsinden test ettim.

    distro -------------idle ram--------gimp-------firefox

    peppermint------450 mb---------4.0---------3.0
    mint-xfce ---------640 mb---------5.0---------4.0
    mınt-mate--------718 mb---------5.0---------4.0
    zorin-lite----------1000 mb--------5.0---------5.0
    opensuse ---------577 mb---------4.0---------12.0
    debian-xfce ------727 mb---------7.0----------8.0
    debian-gnome---1085mb--------5.0----------9.0
    manjaro-xfce-----596 mb---------5.0----------5.0
    mx linux------------612 mb------- 4.0----------5.0
    xubuntu------------879 mb--------6.0----------12.0
    endeavour os-----601 mb---------7.0----------6.0
    linux lite------------1903 mb-------7.0----------6.0

    boot hızı olarak linux mint'in xfce ve mate sürümleri beni hayrete düşürdü, diğer dağıtımların açılış süresinin yarısı oranında hızlıydı. açılış hızı konusunda arkasından mx linux geliyor. diğerleri aşağı yukarı aynı sürelerde açıldı.

    öte yandan şunu da eklemeliyim ki vm üzerinde yapmış olduğum bu testte birçok dağıtım ekran çözünürlüğümü açılışta tespit edemedi. bunu başaranlar ise mint,mx linux, manjaro,endeavour os gibi popüler dağıtımlardı. ufak birşey fakat topluluk desteği ile son kullanıcı açısından ufak tefek sıkıntıların giderilmesi doğru orantılı gibi bir sonuç verdi bana. normalde bir dağıtımın vm'de test ederken buna çaba göstermemesini umursamazdım.

    bir lightweight dağıtım açısından en fazla kötü deneyim yaşadığım dağıtımlar da xubuntu ve linux lite oldu. gerçekten bunların lite olan bir tarafını göremiyorum, bazı gnome dağıtımlar bile bunlardan daha hafif. ayrıca linux lite'da çok komik seviyede tuhaf bug'larla karşılaştım. terminal'den yazılım kurarken çözünürlük neden düşer? login ekranına niye atar? firefox'u yüklemek neden bu kadar zor olabilir? hadi yüklediniz firefox'u uygulamalara niye atmaz? şu basit testi yaparken defalarca kez boot edip denediğimi biliyorum. bunlar son kullanıcıya tavsiye edilen dağıtımlar ve özellikle linux lite ile linux'e adım atacak kişiler için üzüldüm.

    sonuç değerlendirmesi:

    -yapmış olduğum testte en performans dostu dağıtım peppermint os oldu, ayrıca masaüstü deneyimi açısından bir sorunla karşılaşmadım. debian stable tabanlı, paketler açısından oldukça rafine edilmiş güzel bir dağıtımdı.

    -linux mint'in açılış hızı ve testlerdeki performansı sanırım bu testlere damga vurdu. bunun üstüne büyük bir topluluk desteği, kutu içinde çıkan harika özelleştirme seçenekleri, arayüzlü yazılım yükleme ve donanım sürücüleri tanıtma desteği...vs bana sorarsanız şuan xfce deneyimi için en harika dağıtım.

    -arch tabanlı olan dağıtımlarda (ki ben endeavour os kullanıyorum), çok daha iddialı bir tablo beklerdim. yine de aur ve pacman ile kullanışlılık açısından verdiği rahatlığın üstüne kötü bir tabloyla da ayrılmadılar. manjaro güzel bir performans gösterdi, sanırım arch tarafının da mint eşdeğeri bu dağıtım. (bunların vanilla arch olmadığını ve arch'ı son kullanıcıya kendi bileşenleri ve ayarlamalarıyla teslim ettiğini de belirtmeliyim. )

    idle ram hakkında edit: idle ram olayı çok önem arz edilecek birşey değil tabiki ama yine de önemli olduğunu da düşünüyorum. bazıları bunun işlemleri yapmak için memory yönetimi ile ilgili olduğunu söylüyor, hayır düşük idle ram değerlerine sahip dağıtımlar da işlemleri aşağı yukarı aynı hızda ve daha büyük hızlarda gerçekleştirebiliyor. bunda arkada hangi servis yazılımlarının kullanıldığı, bu servis yazılımlarının ne kalitede olduğu, olumsuz durumlarda ne yaptığı, yapılan ayarlamalar da önemli. ilk kurulumda 800 mb ve üstü boşta ram kullanan bir xfce arayüzlü dağıtımı olumlayabilecek bir argüman bulamıyorum. hele ki kendisini lighweight ya da lite diye pazarlıyorsa güler geçerim.

    mate hakkında edit : evet mint'in mate'ini de bu ufak testime ekledim, iso'su hazır varken onu da teste sokayım dedim. debian'ın gnome'una da yer verdim. hem bu dağıtımlardaki de farkını da kısmen öne sürebilmek açısından faydalı olur diye düşündüm.
  • linux'u teknoloji camiasindan cikartirsak richard stallman gelip hepimizi götünden siker. olacak olan budur.
  • bir zamanlar buraya myspace ve facebook karsilastirmasi ile ilgili birseyler yazmistim da neler neler denmisti... biraz olsun aciklamak isterim.

    myspace'de durum nedir bilemiyorum, neyi nasil yaparlar fikrim yok. [tek bildigim myspace'de calisan bir muhendisin anlattigi kadariyla, microsoft teknolojileri kullandiklari ve bu yuzden de ozellikle de database katmaninda surekli sekilde sorun yasadiklari] kullanici davranislarini takip edip, kurum icinde yer alan diger bilesenlerden [sunucu istatistikleri, network istatistikleri, uygulamalardan gelen loglar..vs.. vs.. ] toplanan metriclerle karsilastirip buna gore gercek zamanli analizler yapiyorlar mi? bilemiyorum. lakin facebook'u biliyorum, yapiyorlar.

    onbinlerce sunucudan, network cihazindan, facebook uygulamasinin alt birimlerinden saniyeler olcegindeki bir frekansta toplanan yuzlerce metric bir veritabaninda toplaniyor ve silinmeden saklaniyor daha sonra her bir bilesenin, digeri ile iliskisine yonelik grafikler, raporlar, alertler olusturulabiliyor. yani kullanicilarin facebook anasayfasindaki bir linke tiklama sayisi ile ornegin memcache layerlarinin birinin calistigi, x datacenter'indaki 100 sunucunun cpu kullanimi arasindaki iliski istatistiksel olarak aciklanabiliyor, bu imkan mevcut. ne ise yariyor diyeceksiniz? cok ise yariyor. sre grubunun, sitenin herhangi bir kosesinde herhangi bir sekilde ters giden [gucte dalgalanma] herhangi bir unsuru aninda yakalamasini saglamaktan, data grubunun ara sira acikladigi istatistikleri olusturmasina, sirket stratejisi belirlemeden, site dizayni icin yol gosterici olmaya onlarca uygulama alani var.

    hah.. peki bunlari niye yazdim? acikcasi myspace'in bu anlatilanlarin cogunu ayni etkinlikte veya hicbir sekilde yap(a)madigini dusunuyorum, bunun orta ve uzun vadede sonuclarini hep beraber gorduk. "havlu atmak".

    peki neden yapamasin ki? yapamiyor, cunku microsoft urunleri kullaniyor evet. esdeger bir operasyonun maliyeti microsoft urunleri ve teknolojileri kat kat kat fazla, attiginiz tas urkuttugunuz kurbagaya degmez. bugun oturup zynga'da benzer bir yapida, sadece sunucu istatistiklerinin [ki onbinin katlari ile ifade edilmesine ragmen, facebook sunucu sayisinin yaninda zynga sunucu sayisi hikaye..] topladigi datayi hesapladik. bakin sadece sunuculardan gelen data bu ve tum sunucular dahil bile degil. database'e yazilan row sayisi saatte 1.8 milyardan biraz fazla. gunde ~45 milyar row'dan bahsediyorum, sektorun icindekiler bunun ne anlama geldigini bilecekler.

    bu yapiyi open source teknolojilerle kurmaniz icin gereken sey, sunucu giderinden ibaret. gereken tum bilesenlerin ve isletim sisteminin lisans ucreti toplam 0$. ayni yapiyi microsoft teknolojileri ile kurmanin maliyetini bir dusunun, neden myspace ve facebook dendiginde aklima "pesin satan" "veresiye satan" karikaturu geldigini anlayabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap