• bir pizano pizzeria değil ama başarılı.
  • j'adore'un hemen yanında j'adore'un işletmecilerinin açtığı şahane mekân.
    çok güzel pizzaları var; incecik çıtır çıtır hamurda istediğiniz malzemelerle mükemmel pizzalar. pizzası dışında; tavuklu ve bol sebzeli makarnası, fajitası, lazanyası, krebi de son derece leziz.
    tatlı olarak da j'adore'un menüsü geliyor. ne de olsa aynı yer sayılırlar.
    eskiden şimdiki kadar kalabalık değildi çok daha güzeldi. ama tabii böyle yerler açık kalsın diye gerek bu kalabalıklık.
    çok kibar ve sevecen çalışanlara sahip, samimi, mütevazi bir mekân. kesinlikle tikylere göre değil ve ciks bir yer değil. boşuna gelmesin sonradan asmalı mescitçiler, hardalcılar filan da falan...
  • lena's favorite isimli mükemmel bir lezzeti olan mekan. *
  • bu güzel yerde j'adore'un menusu de vardır ; ama oh la la beatrice buranın değil bir yandaki j'adore'a aittir.

    sadece burada değil, bütün arkadaşlarım inatla la fontana'da oturup beatrice yiyorlar, neden bilmiyorum. zorluyorum gene de j'adore'a oturtamıyorum. j'adore ne yaptı bu insanlara bir fikrim yok.
  • pizzalarıyla (özellikle kapalı pizza), tatlılarıyla (oh la la beatrice) güzel, sade bir yer.
  • italya'nın bir köyünde yemek yediğimi hissettiğim çok tatlı bir mekan. alçak tavanları, kırmızı kareli masa örtüsü, girişteki fırını hepsi çok güzel detaylardı. fiyatlarda gayet uygundu. taksime yolu düşen uğramalı bence.
  • fiyatları çok uygundur. pizzalarının hamuru ince olmasına rağmen (bu çok iyi bir şey) doyurucudur. deniz mahsulleri olan pizzasını tavsiye etmem,çünkü totalde 3 parça somon ve en küçüğünden az miktarda karides mevcuttur onun haricinde tatlılar(ohlala) enfestir mutlaka deneyin. aksam giderseniz kapıda beklemek zorunda kalabilirsiniz ve içeri girdiğinizde neden masalar bu kadar birbirini yakin diyeceksiniz ama inanın muhteşem bir samimiyet oluşturuyor.
  • internette hakkında yazılmış yorumlara kanıp geçtiğimiz pazar günü gittimiz mekan.

    öncelikle ambians açısından son derece sınıfta kalıyor. bunun sebeplerinden biri neredeyse iç mekanın ve konseptin j'adore ile aynı olması. çalan müzikler dahi aynı. diğer bir sebep insanların burayı bir italyan restoranı gibi değil gelip çay içmek ve tatlı yemek için kullanıyor ve işletme sahiplerinin buna izin veriyor olması. neredeyse bütün mekanda yemek yiyen tek masa bizdik, diğer herkes j'adore'da yer olmadığı için gelmiş vaziyetteydi. kalabalık grupların oturduğu masalara sürekli çay gidip gelmesi insana kendini yanlış bir yere gelmiş gibi hissettiriyor. bir süre sonra herkesin çay içip kurabiye yediği bir pastanede yemek yemeye çalışıyormuşuz gibi hissettik.

    yemeklere gelirsek, o noktada en baştan sınıfta kaldılar. yemeklerden önce getirdikleri zeytinyağını somun ekmekle servis ettiler. bildiğimiz bakkal ekmeğini dilimleyip getirmişler. zaten o noktada anladık az çok neyle karşılaşacağımızı. makarnalarımızın kreması çok fazla ve ağırdı. ağır olmakla birlikte son derece de vasattı. haliyle bitiremedik. kız arkadaşım birkaç çatal alabildi en fazla. bir de ortaya salata söylemiştik, onu anlatmaya gerek dahi duymuyorum. kupkuru, tatsız tuzsuz bir şey geldi. yanına gelen etiketsiz şişedeki acı sos neden geldi ona da anlam veremedik.

    velhasıl, gitmek isteyenler internetteki yorumlara bakarak gitmeden önce bir kez daha düşünsün. gerçi sözlükte en son entry 2016 yılında yazılmış, belki o zamanlar güzeldi bilemiyorum. ama şu anki hali j'adore'da yer bulamayanların gelip oturduğu, beatrice yediği bir mekana dönüşmüş. herhalde sahipleri de bundan memnunlar ki bu konu ile ilgili herhangi bir şey yapma niyetinde değiller. ama bizde büyük bir hayal kırıklığına sebep oldu bu mekan.
hesabın var mı? giriş yap