• şehir konstantin'in şehridir ve osmanlı da şehir için kullandığı bu isimle bunu kabullenmiştir. osmanlı şehri alırken yalnızca bir şehri değil, bir mirası da aldığının bilincine varabildiği için osmanlı imparatorluğu olabilmiştir. konstantin'in temsil ettikleriyle barışamamış bir osmanlı, kısa ömürlü bir barbar akınından öteye gidemezdi.

    günümüz için ilgi çekici olan ise, osmanlıyı en çok sahiplenen, özleyen kesimler için konstantin'in bugün bir küfür gibi algılanmasıdır. tarih algısının ne kadar çarpıklaşabileceğiyle ilgili güzel fikirler verir bize bu isim.
  • sevan nişanyan, taraf gazetesindeki yayınlanan 3 eylül 2009 tarihli "istanbul" başlıklı yazısında şunları söylemiştir:

    --- alıntı ---

    istanbul

    osmanlıda, misal, trabzon deyince normal olarak trabzon kenti kastedilmez, trabzon beyliği ya da vilayeti kastedilir. sur içindeki kent için nefs-i trabzon diye ayrıca belirtirler, trabzon’un içi manasına. “trabzon’un neresindensin? içinden.” o mantık.

    bizans rumcasında da belli ki aynı yolu izlemişler. rumcadan türkçeye geçen şehir ve kasaba adlarının çoğunda isim aynen alınmaz, başına ??? edatı eklenir. bu edat rumcada duruma göre –e halini ya da –de halini belirtir, ama burada sözkonusu olan “o yerin içi” anlamıdır. normalde is, ama sert sessizle başlayan kelimelerden önce sadece s okunur. kelimeyi dativ haline sokar, yani adın arkası –os ile bitiyorsa –on olur, –is ile bitiyorsa –i olur. ismin başında artikel varsa ston (eril) veya stin (dişil) biçimini alır.

    örnek verince anlaşılacak, merak buyurmayın. mesela kentin adı amisós, –de hali is amisón, türkçesi samsun; baştaki /i/ neden yutulmuş bilmiyorum. isim nikéa, suriçi mevkii is nikéa, türkçesi iznik. isim nikomídia, içi is nikomídia, türkçesi iznikmid; çok sonraları izmit diye kısaltılmış. iskilip’te (is kalipi), istanköy’de (stin kô) aynı hadise var. adanın adı kos, türkçesi neden istanköy diye merak etmiş miydiniz?

    bizans başkentinin adı konstantinúpolis, malum, ama kullanımda her zaman i pólis diye geçer, “the şehir” yani, bundan başka şehir mi var gibisinden. surla çevrili yarımada kısmı haliyle stin póli’dir, yani in-the-city, almancası zur stadt. rumcada /n/ sesine bitişen /p/ yumuşayıp /b/ olur; türkçede baştaki çift sessizin önüne dolgu sesi eklenir. etti mi istinbol? geri kalan iki seslideki değişimin de bir açıklaması vardır elbet. 20. yüzyıl başlarına dek türkçe telaffuzun istanbol olduğunu hatırlatalım, yetsin.

    kaynak: http://www.taraf.com.tr/…sanyan/makale-istanbul.htm

    (bkz: sevan nişanyan/@derinsular)

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: tarih/@derinsular)
  • --- alıntı ---

    mö. 658 yılında megara kralı byzas tarafından tarafından kurulan istanbul, konstantin’le birlikte malum “konstantinopolis” adını aldı ama günlük kullanımda halk “stin poli” adını tercih etti. tarihi yarımada’ya verilen “the city” manasındaki bu ad, “bundan başka şehir mi var” anlamını taşıyordu. istanbul adı da malumunuz buradan geldi. şehrimize “konstantinopolis” denmesinden ifrit olanlar maalesef istanbul’u türkçe zannediyorlar.

    kaynak: yeni camiler, yeni islambol / ertan altan / taraf / 28 ocak 2013

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: tarih/@derinsular)
  • 1918'lere kadar arşiv belgelerinde de konstantiniyye ismini görürüz.
  • osmanlilar zamaninda hic bir suretle kullanilmamis bir kelimedir. osmanlilarin kullandiklari kostantiniyye* kelimesidir, oncelikle bunun tashihi icab eder.

    mevzuya donersek, uzunca yillar osmanli paralarinin üzerinde, darbedildigi yer olarak kostantiniyye yazarmis. lakin bir gün ne olmussa olmus, paralarin üzerinden “kostantiniyye” ibaresinin kaldirilmasi, yerine “islambol” ibaresi konmasi kararlastirilmis. bunun tarihi 19 rebiülahir 1174,

    hükmü de söyle:

    izzetlü reisülküttab efendi,

    bundan akdem ferman-i hümayun-i cihandari ile sikke-i hümâyûnlardan kostantiniyye lafzi ref‘ ve anin yerine islambol lafzi vaz olunup …..* sikke-i hümâyunlar ile evamir-i aliyye ve berevat-i serifelerin alamat ve tevkiyati birbirine muvafik olmak emri müstahsen olduguna binaen fi ma ba‘d evamir-i aliyye ve berevat-i serifenin makami içün kostantiniyye lafzi yazilmayip islambol ismi tahrir olunmak babinda ferman-i hümayun-i mülukane seref-sudur olmagla bade’l-yevm divan-i hümayun kaleminden isdar olunan evamir-i aliyye ve berevat-i serifede kostantiniyye yerine islambol lafzi tahrir etdiresin.

    19 r 1174

    edit: işbu entrinin introsu baslik konstantiniyye iken ayar maksatli yazilmis olup, ayar tesebbusumuz yanki bulmus, baslik kostantiniyye suretine tebdil edilmistir. ilam olunur.
  • iii. mustafa 1762'de şehre konstantiniye denmesini yasaklamıştır. sonra tekrar serbest olmuştur. bir-iki defa daha yasaklanıp geri gelme vakası vardı ama ayrıntıları hatırlamıyorum.

    esasen şehrin merkezinin yani şimdiki fatih (eminönü+fatih) ilçesinin adı istanbul'dur. kadıköy'ü eyüp'ü vs. dahil edince ise konstantiniye'dir ama halk dilinde şehrin merkezine de bütününe de istanbul denegeldiğini sanıyorum çünkü hiçbir türküde şehre istanbul'dan başka bir isim verildiğini duymadım*.

    1923'te de eski sistemi tasfiye adına bu ayrım da göz önüne alınıp konstantiniye ismi kaldırılmış, halk dilindeki gibi şehrin bütününe de merkezine de istanbul denmesi kararlaştırılmıştır.

    bu değişikliği yaparken konstantiniye'nin batı medeniyetini ya da bizans'ı temsil etmesinden rahatsızlık duyulmuş mudur bu belirtilmiş midir bilmiyorum ama istanbul ismi de konstantiniye isminin bütün özelliklerine sahiptir. sadece daha az belli eder.
  • hos bir dogu bati karisimini icinde barindirmasindan dolayi istanbul'a cok yakistigini dusundugum isim
  • kostantiniyye adı bilinenin* aksine resmi olarak 1930 yılına kadar kullanılmıştır.
    28 mart 1930 tarihinde kostantiniyye adı kaldırılmış ve şehrin resmi adı istanbul olmuştur.
  • fatih sultan mehmet kostantiniye'yi fethetttiğinde ismini değiştirmemesinin sebebini hadislerde ve islam peygamberi olan muhammed'in şehri kostantiniye olarak adlandırmasına bağlanır. bundan dolayı peygamberin kostantiniye olarak bahsettiği şehrin adını değiştirmek istememiştir.

    cumhuriyet ilan edildiğinde ise şehrin adı istanbul olarak değiştirilmiştir fakat batıdan gelen yazışmalarda ve postalarda istanbul'un adı konstantinopolis/kostantiniye olarak geçer. buna mukabil mustafa kemal şehrin adından ''kostantiniye'' olarak bahsedilen yazışmaların kabul edilmeyeceğini açıklattırmıştır. 1930 yılında çıkan kanunla bu açıklama resmen hayata geçmiştir.

    mustafa kemal'in bunu yapma sebebi ise şöyle açıklanır; şehirlerin adını fetheden belirler ve istanbul'un işgale uğradığı aralık olan 13 kasım 1918 – 6 ekim 1923 tarihleri arasını unutturmak ulusal onur ve gururu kabul ettirmek.

    istanbul not constantinople
  • bu isimle anıldığı tarihler olarak özetleyebileceğimiz 1453 ilâ 1922 arasındaki beş asra yakınsayan dönem boyunca nüfusunun asla 1 milyon rakamını aşmadığını bildiğimiz metropol.

    istanbul'un nüfusunun 1 milyon bandını ilk aştığı tarih olarak genellikle 1943 tarihi işaret edilmektedir. 1940 senesinde gerçekleştirilen nüfus sayımında nüfusu 991 bin 237 kişi olarak hesap edilen istanbul'da 1945'teki sayımda bu rakam 1 milyon 78 bini aşmıştır. her ne kadar ikinci dünya savaşı'nın etkilerinin hissedildiği dönemler olsa da kentin bu dönem içerisinde sınırlı da olsa bir nüfus artışı gösterdiği görülmektedir.

    osmanlı döneminde kostantiniye olarak anılan kentin nüfusu ise tarihçi erhan afyoncu'nun verdiği rakamlara göre fetih sonrası sürekli bir artış eğilimi göstermişse de asla 1 milyon bandını aşmamıştır.

    doğu roma imparatorluğu'nun son dönemlerinde nüfusunun 40 bin civarında olduğu tahmin edilmekte olan konstantinopolis, fetih sonrası bilhassa fatih sultan mehmet ve ii. bayezid dönemlerindeki yoğun bayındırlaştırma çalışmalarıyla beraber ciddi bir nüfus artışı yaşamıştır. yine afyoncu'nun verdiği rakamlara bakacak olursak kostantiniye'nin nüfusu 1477 senesine gelindiğinde 97 bine, 1530 senesine gelindiğindeyse 400 bin ulaşmıştır. 16'ıncı asrın sonunda 700 bin civarına yaklaşan nüfus, bilhassa 17'nci ve 18'nci asırda yaşanan pek çok yangın, salgın ve isyan sebebiyle 1815 senesine gelindiğinde 495 bine kadar gerilemiştir.

    1831 senesinde yapılan ve sadece erkeklerin sayıldığı osmanlı'daki ilk nüfus sayımında kentin erkek nüfusunun 300 bin civarında olduğu anlaşılmaktadır ki bu da toplam nüfusun 600 bin ilâ 700 bin bandında bir yerlerde olabileceğine işaret etmektedir. 93 harbi sonrasında bilhassa balkan topraklarından ciddi göç almış olduğu bilinen kentin nüfusu 1885 senesine gelindiğinde yaklaşık 875 bine, 1914 senesine gelindiğindeyse yaklaşık 910 bine yükselmiştir. cumhuriyetin ilk senelerinde tüm ülkede olduğu gibi kayda değer bir insangücü kaybı yaşandığı anlaşılan kentin nüfusu 1927 senesine gelindiğinde yaklaşık 680 bine gerilemiştir.

    kentin konstantinopolis adıyla doğu roma imparatorluğu'nun ve orta çağ'da yaşamış pek çok vakanüvise göre dünyanın başkenti olduğu m.s. onuncu ve on birinci asırlarda ise nüfusunun 500 bin ilâ 600 bin arasında olduğu tahmin edilmektedir. 1. constantinus tarafından inşa ettirilip roma imparatorluğu'nun başkenti olarak duyurulduğu m.s. 330'dan başlamak suretiyle jüstinyen vebası nedeniyle m.s. 540'lı senelerde yaşanan büyük kayıplara kadar kentin nüfusunun sürekli bir artış eğilimi göstererek 200 binden yaklaşık 450 ilâ 500 bine kadar çıktığı da çağdaş tarihçiler tarafından kabul görmektedir.

    m.ö. 7'nci asırda megaralılar tarafından bir grek kolonisi olarak bizantion ismiyle kurulmuş bu tarihî kentin nüfus açısından mihenk taşlarına bakacak olursak, 10 bin kişiye kabaca m.ö. 4'üncü asırda ve bizantion adıyla, 100 bin kişiye m.s. 3'üncü asrın başlarında roma imparatoru septimius severus tarafından büyük ölçüde yeniden imar edildiğinde ve colonia antonina adıyla, 500 bin kişiye m.s. 5'inci asırda doğu roma imparatorluğu'nun i. justinianus ile yaşadığı yükseliş döneminde ve konstantinopolis adıyla, 1 milyon kişiye de nam-ı diğer milli şef ismet inönü'nün cumhurbaşkanlığına tekabül eden 1940'larda ve istanbul ismiyle eriştiğini ifade etmek yanlış olmayacaktır.

    şimdilerde resmî rakamlara göre 15 milyondan fazla insana, fiilen ise en az 20 milyon insana ev sahipliği yapmakta olan istanbul'un aşağı yukarı üç milenyum evvel kuruluşuna ve neden roma imparatorluğu'nun başkenti olacak kadar sivrildiğine dair daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz, buyursunlar efendim:

    (bkz: bizantion/@ncpzbsn)
    (bkz: 1. constantinus/@ncpzbsn)
hesabın var mı? giriş yap