• geziden sonra onlarca defa giriyormuş gibi yapıp içeriden müşterilerin duyacağı şekilde "a, burası protestoculara küfreden yer değil mi" diyerek girmediğim yer.

    gireni siksinler. şerefime ağız tadımdan daha düşkünümdür.
  • sahibi servet kızılkaya dün facebook'ta gezi parkı direnişçileri için: "burası it köpek dolu 35 senelik esnafım ama inşallah türkiye bağırsaklarını temizleyecek müslüman bir ülkede yaşayacağız" minvalinde bir şeyler yazdı. bu yazışmayı kuzenimin sayfasında gördüm. kuzenim bu yazıya sert şekilde tepki verdi bunun üzerine yazdıklarını apar topar sildi. caps alamadık. lakin buraya not düşülsün. yıllarca ekmeğini o it köpek dediği insanlardan kazanan bu adama da kazandıkları haram zıkkım olsun.

    edit: bu entryi zarar verici nitelikte dezenformasyon bahanesiyle ispiyonlayan arkadaşa selam ederim.
  • bugun hakkinda su dendi, tarihe not dusulsun: "fakir olarak yine fakir adamı hedef almışız"
    yani biz fakir oldugumuz gibi bu adam da fakirmis. acidim simdi bak aslkdjalkshflh
    vay be, taksim'in gobeginde, turkiye'nin en islek yerinde dukkani olan adama da fakir dendigini de gordu bu gozler.

    hatirlayalim, buranin sahibi gezi eylemcileri icin ne demisti: "burası it köpek dolu 35 senelik esnafım ama inşallah türkiye bağırsaklarını temizleyecek müslüman bir ülkede yaşayacağız"

    buradan yiyip bi de agzinin salyasiyla millete saydiranlara zehir zikkim olsun o yedikleri islak seyler.
  • hala, içip içip iyice kafayı bulduktan sonra eve doğru yol alırken acıktığını fark ettiği anda, sanki hiç bir olay yaşanmamış, insanlar polis eziyetine maruz kalıp ölmemiş ve bu namertliğe çanak tutmayan başka doğru düzgün yer yokmuş gibi önünde ıslak hamburger yiyen andavalları gördüğüm yer.

    ye amk.. ye.
  • bu ne arkadas?: #39505318

    "kızılkayalar' ın boykot edilmesi, bu ülkede düşünce özgürlüğünün hala sağlanamadığının kanıtıdır."

    degildir.

    dusunce ozgurlugu = dusuncelerim icin cezalandirilmamam (devlet tarafindan) veya siddet gormemem (diger bireyler tarafindan).

    boykot = baskasinin malini veya hizmetini almamak

    dusunce ozgurlugu esit degildir herkesin gorusune saygi duymak
    dusunce ozgurlugu esit degildir siyasi goruslerin ticari kararlarimi etkilememesi
    dusunce ozgurlug esit degildir kimseyi boykot etmemek

    (devlet haric. devlet kimseyi gorusunden oturu boykot edemez, ihaleden falan kovamaz)

    boykot vs dusunce ozgurlugu: farkini anlamak cok mu zor?

    ***

    "saçma sapan bir tweet atılması üzerine öfkeli kalabalık linç kampanyası başlatmış ve boykot kararı almıştır."

    boykot ile dusunce ozgurlugunun alakasizligi tweet'in icerigine bagli degil. o tweet atilmamis olsaydi da ben sirf gicikligina, kasinin ustunde gozun var diyerek birkac bin kisilik boykot baslatsam dahi yine dusunce ozgurluguyle alakasi olmazdi.

    istedigim kisiden, hicbir hakli neden gostermeksizin hizmet almama hakkim var arkadas. bu istegimi baskalarina yayma hakkim da var. bu beni en kotu ihtimalle simarik, sorumsuz, gerzek, vs yapar.

    ama devlet ve makamlarindakiler beni dusuncelerimden oturu cezalandirirlarsa bu devleti baskici ve totaliter yapar. hukumete karsiyim diye basbakan beni darbeci, terorist, dis mihrak, capulcu ilan ederse, ihalelerden kovarsa, uydurma vergi cezalari keserse, devletin kolluk kurumlarina mudahale ederse bu onu otokrat yapar, devleti de muz cumhuriyetine cevirir. birileri beni yazilarimdan dolayi vurup, ustune karakollarda agirlanirsa bu onlari katil, devleti de katilden beter yapar.

    simarik vs katil, totaliter: farkini anlamak cok mu zor?

    ***

    kaldi ki sacma sapan tweet denilen de acik secik bir hakaret idi (it, kopek). bunun ustune, calisanlari sozun otesine gecip insanlari darp etmis. buna ofke duymak son derece normal.

    hakkini aramak vs zorbalik: farkini anlamak cok mu zor?

    ***

    buradaki art niyet, ayni nefeste kullanilmis olan kelimelerden anlasiliyor zaten: ofke -> ofkeli kalabalik -> linc -> linc kampanyasi = boykot

    yok devenin nali. "madimak tatsizligi"ndaki ork surusunun davranislari icin konusmuyorsak, linc kelimesini olur olmadik kullanmayin. linc siddet ve olum icerir; internetten haberlesip boykot karari almakla bunun farkini anlamak cok mu zor?

    ***

    "demokrasi ve özgürlük isterken baskılara karşı durduğumuzu iddia ederken bile görüşleri bizden farklı olduğu için kişi ve temsil ettikleri kurumları elimizden geldiğince yoketmeye çalışıyoruz"

    birincisi, demokrasinin konuyla hic mi hic alakasi yok. ben adamin secme ve secilme hakkina karisiyor muyum hamburgerini almamakla?

    ikincisi, kizilkayalar salt "gorusleri farkli diye" nefret toplamadi.

    ucuncusu, gorusten goruse de fark var be: gozunun onunde, tek bir tas atmadan devletin kolluk kuvvetleri tarafindan 3 gun boyunca ezilen ve medya tarafindan yalan yanlis sekilde haberleri yapilanlara destek vermek yerine hala zorbadan yana olan adamla , "ben oyumu akp'ye verecegim, istikrar lazim" deyip gidene verecegim tepkiler bambaska olacaktir.

    dorduncusu, elden geldigince yoketmeye calismak demek, hakaret ettikleri icin dava acmak, 50-60 kisi toplanip zamaninda kendilerini darp eden calisanlari essek sudan gelinceye kadar dovmek, gecenin bir saatinde dukkani tahrip etmek gibi seyler demek..

    yani bunlar da elimden geliyor, minimum yakalanma riskiyle. oysa ki boykot insanin elinden gelen seyler skalasinda epey pasif, epey bariscil bir direnis sekli.

    ve isin ilginci, bunu herkes yapiyor. niye gorusleri yuzunden bazi gazetecileri/yazarlari okumamazlik ediyorsun? niye bazi kuruluslar hakkinda olumsuz goruse sahipsin? niye siyasilere esit sans verip dinlemiyorsun da onyargilarina gore davraniyorsun? niye bunlari sozlukte, hic olmadi yakin cevrenle paylasiyorsun?

    birilerini gorusleri yuzunden boykot etmeyen insan mi var aramizda? boykotun capi agiz yoluyla 1 kisiden 10'a cikarsa bu senin hakkin, 10'dan 100'e cikarsa eh iste, internet yoluyla 1000'lere cikarsa bir anda kategori degistirip ozgurluklere, demokrasiye, barisa, tuyu bitmemis yetime, kurtulus savasinda sirtinda mermi tasiyan bacilarimiza karsi ofkeli ve orgutlu bir linc kampanyasi mi oluyor?

    demokrasi ile ticari eylem arasindaki, degisik karsit gorusler arasindaki, boykot ile yoketmek arasindaki farklari anlamak cok mu zor?

    ***

    "bu nasıl bir şuursuzluktur? bu nasıl bir ikiyüzlü özgürlük anlayışıdır?"

    aynisini ben sorayim:
    bu kadar farkli kavrami corba etmek nasil bir suursuzluktur?

    devlet ile birey arasindaki hukuk(suzluk) gun gibi ortadayken, zorbadan/gucluden yana olan bireylerle onlara karsi olan bireyler arasindaki hukuku ayni kefeye koymak nasil bir ciftestandarttir?

    bunun otesine gecip, siddete maruz kalanlarin siddet icermeyen tepkilerini, stratejik kelime secimleriyle olduklarindan cok daha karanlik ve kanunsuz olarak resmetmek nasil bir ikiyuzluluktur?

    bunlari anlamak cok mu zor diyecektim ama sorunun idrak degil ahlak oldugundan korkuyorum
  • dincilerin kurtarmak için elbirliğiyle çaba gösterdikleri mekan. ama sorun şu ki, olmayacak o iş. neden? zira kızılkayalar'da yemek bir tarz işidir. yani, kızılkayalar zaten tarzıyla hedef kitlesini bizim üzerimize kurmuştur. yaptığı hamburger, kullandığı malzeme, mekanın kendisi direkt olarak geceden kalma insanlar için yapılmıştır. dolayısıyla senin sonradan benimseyeceğin bir yer olamayacak orası. sen 1 ay gitsen daha sonra gidemeyeceksin. veya senin 3-5 lira kazandıran olarak gördüklerinin bir oturuşta iddiaya girip 20 hamburger yediğini bilemeyeceksin. orası mcdonald's, burger king vb. fast food restoranı değil neticede. hedef kitlesinde de konseptinde de herkes yok.
    en basitinden kendisinin en büyük kazanç yaptığı zamanlar gece 10'dan sonra olan zamanlarken cumartesi günü gece 10'da sinek avlıyordu kendisi. saat 10'dan sabah 7'ye kadar sen mi gidip kalkındıracaksın, yoksa bu sığırların tepki koyduğu asıl hedef kitlesi olan geceden kalma çapulcular mı?
    senin hakikaten 3-5 lira kazandırdığın ortamda, ben taksim'e arkadaş grubumla çıktığımda en az 70 lira bırakıyorum.
  • bu adamlar bu ülkede hala nasıl para kazanıyor anlamıyorum. müşteri kitlesi muhafazakar kesim değil. kesinlikle gezi sürecine destek vermiş kitleden para kazanıyorlar, alkol sonrası iki ıslak. nasıl bir salaksınız lan? içiniz nasıl elveriyor bu yalakalara para kazandırmaya. boykotun gücünü idrak edememişsin sen dostum, daha on fırın ekmek yemen lazım. gerçi tahmin edebiliyorum buraya hala gidenler gezide bir zafer elde edildikten sonra parka oturmaya, içmeye, eğlenmeye, check-in yapmaya gelen insanlardır. ne beklersin zaten onlardan, devam edin siz böyle koçum. facebookta falan ileti paylaşın ne kadar duyarlı olduğunuzu gösterin. amına kodumun malları.
  • "burası it köpek dolu 35 senelik esnafım ama inşallah türkiye bağırsaklarını temizleyecek müslüman bir ülkede yaşayacağız" diye bir mesaj atma cüretine sahip kişinin ortakları arasında bulunduğu büfe...

    unutmamak lazım... bağrıma taş basıyorum yemiyorum... 20 kilo çeken göbeğimde tek başına yüzlerce / binlerce hamburgeri, yüzlerce dürüm döneri, kim bilir kaç bin bardak ayranı, limonatası var kendilerinin... ben boykot ediyorsam herkes edebilir...
  • iflas edip etmemesi umurumda değil. kafasında düşmanlık bulunduğunu, sana bana ve birçoğumuzdan nefret ettiğini ayan beyan açıklayan birine göz göre göre para kazandırmak istemiyorum. bu kadar basit ve net. en azından içim rahat. keşke siz de en azından hayatınızda tutarlı olsanız. hayatınızda illa sırf bazı şeylerin değişmesi için değil, kendinize saygınızıdan da bazı tepkileri verebileceğinizi bilseniz.
  • sene iki bin dört, aylardan aralık, hayatımda ilk defa şehr-i istanbul'a ayak bastım. hava buz gibi soğuk, gecenin saat üçünde taksim'e geldik. ortam "aşk" teklif eden trans falan dolu. o ne biçim tabirse artık. seks demeye utanan canım ülkem. tabii o zamanlar bünyede homofobi, transfobi filan ne kadar fobi varsa hepsi mevcut. neyse, konumuz o değil. ıslak hamburger midir nedir bir şey yedirdi arkadaşlar. ortamdan mıdır, tadından mıdır bilmiyorum ama acayip tiksindim.

    gel zaman git zaman ben uzun bir süre istanbul'a uğramadım. yıllar sonra tekrar geldiğimde arkadaşlar tutturdu ıslak yiyelim diye. "ben ondan tiksindim" falan dedim, "sen yanlış yerde yemişsindir" diyerek kızılkayalar'a götürdüler. iki gün sonra dönerken bir elimde bavul diğer elimde iki tane ıslak taşıyordum. istanbul'a sonraki her gelişimde her angara bebesi gibi koşa koşa gelip üç dört, allah ne verdiyse yedim. sanki yemeden gidersem bir şeyler eksik kalacaktı. bu haziranda geldiğimde gezi o haldeyken aklımın ucundan bile geçmedi.

    dün gece meydanda heykelin orada, piyanonun durduğu yerde durdum. kızılkayalar'a baktım aklıma geldi. bir acaba bile demedim. çünkü aklıma ben parktan ayrıldıktan birkaç saat sonra yapılan 15 haziran 2013 taksim'e polis müdahalesi geldi. berkin elvan geldi. ali ismail, ethem, ahmet, abdullah, mehmet ve medeni geldi. lanetlediğim zihniyet geldi. aslında hiç unutmadım, unutursak kalbimiz kurusun. yürüdüm gittim.

    artık mado'ya da gitmiyorum mesela, o çok sevdiğim kesme dondurmalarından yemiyorum. biliyorum, benim almadığım üç beş hamburgerle, iki kilo dondurmayla batmayacaklar. olsun varsın. ben belki ufacık bir kum tanesiyim, ama kum taneleri olmadan tepeler olmuyor.

    dünyayı direniş kurtaracak, bir parkı savunmakla başlayacak her şey!
hesabın var mı? giriş yap