• 15 temmuz 2014 12:00 (tsi)

    ortaokul zamanlarıydı. piramitlerin gizemine sevdalanmıştı deli gönül. başta erich von daniken'in "sfenksin gözleri" kitabı olmak üzere çeşitli kitap, dergi, risale okuduktan sonra içimde büyüyen aşka mani olamıyordum. zaten etrafta da piramitlerle ilgili hurafeler dolaşmaktaydı. bir tanesi de "piramitlerden birinin büyük galerisinde bilmem neyinin enini boyuna falan filan bölünce çıkan sayı ikinci dünya savaşının başlangıç tarihini şakkadanak veriyormuş (misal: 1.93939*) idi ki aklımı başımdan almış idi. "ulen" dedim "gavur yapıyo araştırıyo buluyo" dedim "anasını satayım" da dedim "benim neyim eksik ha? neyim eksik?" dedim ve akabinde verdim kendimi sergüzeşte.* *

    öncelikle mısır piramitleriyle ilgili kitapları topladım ve sayfa sayfa taradım. neyi mi taradım? her türlü uzunluk, ağırlık, hacim sayılarını, ayakkabı numaralarını vs. sonra da babamın bürosundan yürüttüğüm hesap makinesini elime alıp başladım bulduğum sayıları kombinasyonel olarak birbirine bölmeye. böldükçe bölüyordum, engel olunamıyordu. fakat bir türlü tarihe çevirilebilecek bir sayı bulunamıyordu. pes de edilmiyordu. ve bir kaç tane anlam kazandırılabilecek ondalıklı sayı bulmuştum. kazandırdım hemen anlamlarını. elde ettiğim tarihler mazidendi. geniş çapta araştırmaya koyuldum o tarihte bir şey olmuş mu diye; ortaokul tarih kitabının arkasındaki kronolojiye baktım, sonuç: negatif. sonra bir sayı daha buldum, tekrar baktım, sonuç: atatürk'ün şapka inkılâbı. şapka çıkardım bu buluşa, fes giydim. sonuçtan tatmin olmayasım tutmuştu, yola devam ettim. fakat bu böyle olmayacaktı. bi kere ikinci dünya savaşı'nın tarihi bulunmuştu, benim insanlık tarihi açısından bundan daha önemli bir şey bulmam lazımdı. bu yüzden de eni boya, boyu ene bölme işlemleri bana bir şey kazandıramazdı. piramitleri yapan varlıklar, iki önemli tarihi aynı mantıkla piramitlere saklayacak kadar aptal olamazlardı. artık strateji değiştirmenin vakti gelmişti, dört işlem sınırlarının dışına çıkmaya karar verdim; karekök almak!! tekrar yumuldum sayılara. hesap makinesinin ekranında adeta yeşil 1'ler ve 0'lar aşağıya akıyordu. ve o an neden saçma sapan sayılarla uğraşıyosun diye fırça attım kendime. önemli bir şeyin uzunluğu olmalıydı uğraşmam gereken sayı. sonra en büyük piramidin yüksekliğini yazdım hesap makinesine: 147.64! ardından karekök tuşu.. on haneli hesap makinemde çıkan sonuç: 12.15072014. "onbeş temmuz ikibinondört" dedim sessizce, öylece kaldım. sonra kamera, evin tavanını da delerek hesapmakinesinden fezaya doğru zoom out yaptı. ensem soğuk soğuk terlemişti. sanki biri beni izliyordu, balkona çıkıp gökyüzüne baktım, kimse yoktu. aklımı başıma devşirip düşünmeye başladım, acaba ne olacak bu tarihte? olsa olsa kıyamet kopar dedim, ve inandım. içimden bir ses "çelakıl" diye fısıldadı, buna uyup etrafımdakilerin de akıllarını çelmeye çalıştım. inananlar olmadı değil. sonra baştaki 12 sayısı neyi anlatmaya çalışıyor diye düşündüm. o da saati gösteriyor olsun dedim. ama nereye göre? mantıken mısır'a göredir tabi. fakat mısır ile aramızda saat farkı olmadığı için olaylar türkiye'de de saat 12'de gelişecektir, kıbrıs barış harekatı'nda düşülen gaflete düşmeyeceğimizi garanti ederim size.

    (daha sonraları edindiğim bilgilere göre bu piramitlerin boyları yerinde durmazmış, yani dururmuş da tepelerinin aşınmasından dolayı değişir dururmuş. google'da arattım, kaç metre lan dedim keops. 137 dedi, 138 dedi, inşa edildiğinde 146.8 dedi, 146.59 dedi.. lan bi kere de "147.64 metredir" demedi. ulan erich yaktın beni, boşa mı gitti onca çalışmam?. şimdi ben sana "erich dana iken" başlığı açmaz mıyım! neyse, en azından 2014 dünya kupası finali 15 temmuz'da oynanır, kupayı da mısır alır da bana hediye eder.*)

    aradan yıllar geçti, sağ gözümün alt tarafından bi zımbırtı çıktı "masaüstünde uzun zamandır kullanmadığınız öğeler var, bunlar 'kullanılmayan masaüstü kısayolları klasörü'nde saklansın mı?" gibisinden bi şeyler zırvaladı. tamam demiştim, saklamıştı, o klasörü de ziplemiştim. temp'ten yazdım bunları.
  • yanlış hatırlamıyorsam bir mesnevide anlatılana göre; kıyamet gününde azrail, şeytanın canını aldıktan sonra son olarak israfil cebrail ve mikail'in canını alır ve tanrının huzuruna çıkar. tanrı azrail'den kendi canını almasını ister. azrail kendi canını alıp ölür. evrende canlı kimse kalmadığında tanrı evrene 3 kere sorar "evrenin hakimi bugün kimdir?" evrende hiç bir canlı olmadığı için üçünde de yanıt alamaz. sonrasında "evrenin hakimi ve hükümdarı yalnız allahtır." der ve israfili tekrar diriltir. israfil sur'a ikinci kez üfler tüm canlılar dirilir ve olaylar gelişir.
  • google bu gün için de bir logo hazırlatmış. bekletiyormuş hazırda.
  • maya takvimi'nin 2012 yılına kadar olmasını, nostradamus'un kehanetlerinin 2013 yılına kadar olmasını, nihayat bilimadamlarının tıpkı dünya gibi güneşin de kutuplarının da yer değiştirmeye başladığını ve güneşin 21-12-2012 yılında 1000 yılda bir gerçekleşen galaktik ekinokstan (bu neyse) geçeceğini bildirmesine ve yine aynı bilimadamlarının güneşin kutuplarının yer değiştirmesinin dünya üzerindeki etkisinin dönme hızının yavaşlaması ve dünyanın ters yöne doğru dönmeye başlayacağını söylemesini dikkate alacak olursak ve en büyük kıyamet alametinin kutsal kitaplarda güneşin batıdan doğacağını yazdığına dikkat edersek, bütün bu bilgilerin doğruluğunu kabul edip bankalardan yüklüce kredi alıp geri ödeme tarihi olarak 2012 yılını göstererek gerçekten kopmasa dahi sadece bu nedenle kişiselde olsa bir kıyametin kopacağı gün.

    not: bunu da sayfanın dibinde gördüm (copyright © 1999-2012 sourtimes entertainment) al bir alamet daha.
  • yonca evcimik'in "günaha davet" ile birlikte en iyi club şarkılarından biri.
    ve ne tesadüftür ki iki şarkı da hayvan gibi uzun intro'lara sahiptir.
    24 senelik (oha!!!!!) bu şarkının altyapısı bugünün standartlarında bile kulağa harika geliyor.
    iki şarkıyı da çok seviyorum.
  • milyarlarca yıldır dönmeye devam eden dünya'nın,
    artık başı dönmeye, midesi bulanmaya başladı biliyoruz.

    işte, dünya'nın bu bulantının sebep olduğu dehşetli bir öğürme ile yeraltındaki ölüleri yeryüzündeki dirilerin üzerine kusacağı gündür.
  • hiç olmeyecekmis gibi bugun icin; yarın olecekmis gibi obur dunya icin calıs.
  • zamanında radyoda çalışırken, yayına girecek arkadaşın "hızlı çalsana, programımı ona göre ayarlayacağım." dediği zamanlardaki başucu parçamdı. her defasında yonca evcimik'ten kıyamet günü, emel'den hovarda ve deniz arcak'tan deli ettin ile haberler sonrasındaki boşluğu doldurur ve yayını teslim ederdim. o nedenle mikserin başında benim olduğumu anlardı kimi dinleyenler.

    evcimik'in eli yüzü düzgün parçalarından biriydi. hâlâ da severek dinlenebilir.
  • muhtemelen pazartesi günü gerçekleşecek. yakışır çünkü pazartesine.
  • uyanışların en büyüğünün yaşanacağı gündür.
    (bkz: uyan ey gözlerim gafletten uyan)
hesabın var mı? giriş yap