• degil bir insani koskoca bir ulkeyi kokutabilen osuruklu yiyecek. oradan aldigim kiyafetler dahi kokuyordu.
    hatta aylardir beni gormeyen annem hava alaninda sarildigimizda beni iterek, hemen uzerindekileri yak demisti hatirlarim gozumde bir damla yasla.

    annemi benden soguttu serefsiz. bu arada ne kadar nefret etsem, kufur etsem, lanet etsem de koreli kadinlar puruzsuz ciltleri ve catlaksiz vucutlarini bu şeye borclular.
    onlari da sevmem ya neyse.
  • yaşanan her ekonomik krizden sonra kapitalizmin işlerliğinin sorgulanması gibi günün birinde insan ırkının hümanizme olan inancı sarsılacakca, bu nifaktaki en büyük payelerden birini, ikinci kere dahi düşünmeden kimçiye veriyorum.

    ahbaplık ettiğim, sevdiğim, yediye yedi futbol maçında 2002 dünya kupası havası yakaladığım, manitalarını beğendiğim, özlerinde iyi birer insan olduklarına kanaat getirdiğim koreli deli oğlanlara da sinir olacağım, kimçi'nin varlığına bu kadar yakından tanıklık edene kadar aklımın ucundan geçmezdi.

    kendisinin adını ev arkadaşımın bir koçan sarımsağı (adını bilemedim. koçandan başka bir ismi olabilir. içinden 15-20 diş sarımsak çıkan, pazarda markette satılan hali) ezdiği anda öğrenmiştim. hayırdır birader o kadar sarımsağı n'apacaksın dediğimde kimçi diye yanıt vermişti (mazi kalbimde bir yaradır).

    mevcudiyetini, yaydığı kesif kokusuyla evin bütün odalarında hissettirebilen bu yiyecek yüzünden her sabah limon yalamış gibi bir suratla uyanıyorum. sırf bu şey yüzünden buzdolabının kapısını açmaktan imtina ediyorum. çünkü her açışımda içimde bir adet dr. jekyll mr. hyde transformasyonu oluyor; baltasını eline alıp karısını kovalayan jack nicholson'la empati yapıyorum. aklımdan, al kimçi'ni de git demek geçiyor. ya da lethal weapon'ımı devreye sokup düşmanımı onun silahıyla vurmak. bir tencere kimçi'yi şehrin ücra köşesindeki bir çöpe atıp; ne oldu kimçi'me diye soran ev arkadaşıma boş gözlerle bakıp anlamadığımı ifade etmeksizin kafa sallayıp tebessüm edeceğim. çileden çıkmak neymiş öğrensin. gerçi pek fayda etmez. zira kimçi buzdolabında neredeyse steady-state olarak varlığı devam ettirecek, biliyorum. eskisi gider yerine yenisi gelir. ülkede lahana bitmedikçe kimçi de bitmez.

    sayın okuyucu, özetle, korelilerle arkadaş olun; gezin; tozun; manita muhabbeti yapın; ingilizce alt yazılı korean drama var gel izleyelim diye teklif alırsanız hay hay deyin; hepsi on numara insanlar. ama ev arakadaşı olacaksanız, kontrata evde kimçi pişirmek, hele hele buzdolabında zulalamak hiç yok diye madde koyun. o vakit boynunu büktüğünü görürseniz, acıma duygularınız devreye girecek ama kararlı olun. aksi takdirde benim gibi saçları kazıtıp fenafillaha ulaşmayı bekleyen budist rahiplere dönüşürsünüz. aman diyeyim!
  • buzdolabina tiktiginizda kutuyu duzgun kapamamissaniz, dolapta iyi sogutmuyorsa, kokusu dolaptaki butun yiyeceklere siner. atmaya kiyamadigimdan bir hafta kimchi kokulu peynir yedim.
  • ne kadar eskiyse o kadar kokan, ne kadar kokarsa o kadar makbul olan tursu(ymus)... ayri buzdolabi sart, dolapta agzi kapali dahi olsa kokusu herseye her yere siniyo...
    (bkz: aman dikkat)
  • bir karadenizlinin kim ki diye sorma ağzı.
  • kokusu abartıldığı kadar keskin değildir. ya ben karadenizli olduğum için bana normal geliyor ya da herkes apartman bebesi. bi turşu ne kadar kokarsa o kadar kokan bir yiyecek. bir karadenizlinin damak tadına cuk oturacak lezzete ve kokuya sahip. zaten bu kore mutfağı bence uzak doğuda türk mutfağına en yakın olanıdır. domuzlu, köpekli ve böcekli şeyleri çıkarırsak dana, tavuk ve koyun etinden yapılan yiyecekler gayet türk lezzetlerine yakındır.

    ayrıca votkayla süper giden bir yiyecektir. çakarsın votkayı atarsın bunu ağzına. genelde ruslar da bayılır buna hatta öyle ki kore'deki rus hava yolları masasında özellikle belirtilen 4 yasaklı maddeden biridir. ateşli silahlar, bıçak, çakmak ve kimçi...
  • korelilerin onsuz yapamadığı yiyecektir. pakistan'ın lahore şehrinde tanıştığım bir koreli arkadaş orada dahi gerekli malzemeleri temin ederek bir kaç gün içersinde kimçisine kavuşmuş, hepimize tattırmıştır.
  • türk pazarına girme teşebbüslerini arttırmış bir kore yiyeceği. son 20 saatte 9 farklı türünün duyusal testine katıldım. değişik tatları var. çoğunlukla tuzlu ve bazıları çok acı. acı çekmeyi sevenler için ideal. bir yandan yüzünüzü ekşiltirken nedense sonuna kadar bitirme ihtiyacı hissediyorsunuz. mesela şimdi önüme koysalar yine yerim ben.
  • lahana tursusuna kirmizi pul biber
  • kesilmis lahana yaprakları arasına kaya tuzu serpip, uzerlerine koyulan agırlıkla uc gun bekletildikten sora, soslanıp kavanoza basılan tursu. turk tursularında kereviz yapragı nasıl makbulsa, bu tursuya da kisnis yakısır.
hesabın var mı? giriş yap