• araplar, anadolu'ya gelip; tanrıça kibele'nin rahmi olan taşı çaldılar. daha sonra bu taşı kabe'ye getirip yerleştirdiler. bu olay da muhammed'den çok önce ki yıllarda gerçekleşti. dahası araplar bu taşa "kara taş" anlamına gelen, arapça da "hacer'ül esved" dediler.

    bugün kabe'nin bulunduğu konuma "kıble" dememizin nedeni ise tanrıça kibele'den gelmektedir.

    edit: araplar, tarihte anadolu'ya ilk geldiklerinde ırmakları, nehirleri, ağaçları vs. gördüler ve burayı cennet sandılar. islamiyette ki cennet tasviri de bundan dolayı anadolu'yu tanımlar. şarap akan "nehirler", şarkı söyleyen "ağaçlar" vs. bunu anlatmaktadır.

    daha ilginç olan da, hacer'ül esved taşına "cennetten gelen taş" denilmesidir. günümüzde bu taş, bu öneminden dolayı kabe'nin duvarında duruyor. taşın gerçekte ki konumu ise, yapılan araştırmalar sonucunda göktaşı olduğu gerçeğidir.
  • dişilikten analığa geçiştir kibele. bügün kibele siz bunu okurken içeride oturan ananıza benzer; kilolu, nevrotik, kadın programları ve astrolojiye meraklı, duygusal vs.. ama iyi bir anadır, asla çocuğunu aç bırakmaz, her işini yapar, 50 yaşına gelmiş çocuğuna bile hesap sorar, gelinini azarlar. ona göre 50 yaşındaki oğlu hala çocuktur. kibelenin çocukları da size çok enteresan gelmez, onların hepsini tanıyorsunuz. polat, ezel, aklınıza tvlerde ne kadar kabadayı geliyorsa hepsinin anası kibeledir. savaş meraklısı, kompleksli edepsiz çocukların anası hep kibeledir, hiç şaşmaz.. çok nezih bir ortamda konuşlanmış bir grup iyi giyimli ve kibar insanı biraz seyredin, aslında ne kadar da çocuksu ve biraz gevşedikten sonra belden aşağı espri yapmaya başladıklarını göreceksiniz. işte bu insanlar da kibelenin çocuklarıdır...

    şimdi bana allah aşkına nelerden bahsediyorsun diyeceksin. söyleyeyim: bir devrin kapanıp, yeni bir devrin başladığı yerdedir kibele. kadının olmadığı yerde, ana çıkar ortaya. kadın olduğunu anlayamamış, dişilik kilidi kırılmamış canlı ana olmaya mahkûmdur. ve onun çocuğu [özellikle oğlu] hiç bir zaman büyümeyecek ve kendi çıkarlarını gözeten, paydos saatini bekleyen, kolay para kazanmanın yollarını arayan, güzel kiyafetler ve arabalara meraklı, iğrenç bir beden rahatlığı arzusu içinde olan, edepsiz, savaş canlısı, insanları kandırmaya meyilli biri olmaya devam edecek. ve dostum bu belkide daha çağlar boyu sürecek. sen hiç bir zaman tanrısal bir insan göremeyeceksin. bu yüzdendir ki güzel bir şarkı tuturmak ve deniz kenarında gezinmektir güzel olan.
  • #86909067buradan ilham alarak zannımca yine kibele’nin elinin değdiği bir kara taş rivayeti daha ekleyelim:

    en büyük amel, en güzel hüküm olan hicret kelimesi hacer isminden türemiştir. içi boş bir oda olan kabe’de gömülü olan kadının ismidir hacer. hecr’den türetilince göç ve yabancı, ahcar’dan türetilince taş anlamına gelmektedir.
    hacer arabistan’a yabancı bir ülkeden getirilmiş siyahi bir köledir. mezarı kabe’nin üçüncü ayağının yanında yatmaktadır. hacc fikrini hacer’in öyküsü başlatır. kimliksizdir, makamsızdır, bir geçmişi yoktur hacer’in. ibrahim’e köle olarak verilmiş, sare ile çocukları olmayınca onu çocuk sahibi olmak için cariyesi yapmıştır. atina’da demokrasiden menedilen kadınlar ve köleler gibi zoon kategorisinde bile değildir. insan-altıdır, abject’tir. zaten sonrasında ibrahim tarafından safa ile merve tepe arasına terk edilir. oğlunu ve kendini ölümden kurtarmak için su ararken çölden su çıkarmıştır. suyu bulduğu yerde bir medeniyeti başlatmıştır. sonrasında milyonlarca müslüman bu siyahi ve kimliksiz kadının koşusunu tekrar edecektir.

    el-kindi; kabe’nin duvarında bulunan hacerü’l esved’in boşluğun ve ayın tanrıçası olan el-ummi’nin ve lat’ın dölyolu olduğunu yazar. siyah bir meteor olduğu rivayet edilen taş hacc tavafının başlangıç noktasıdır. bu siyah taşı kabe’ye yerleştiren, ona hacerü’l esved adını veren hacer’in efendisi ibrahim’dir.

    hacc görevi mikatle başlar. mikat, hacca gidenlerin ölmeden önce ölüm provasını gerçekleştirmek uğruna beyaz ihramlarına girdiği yerdir. mikat sınırı aşılınca ihrama girmenin hiçbir anlamı yoktur. kişiler hacc yolunda düzenlerini, toplumlarını, ailelerini, çocuklarını, kısacası yaşam öykülerini bırakarak bir et parçası olurlar, hiç kimse olurlar. ölmeden önce ölmüş biri hiçbir anlamın darlığına sığmaz, katılaşmaz, vatan, aile, iktidar, sermaye, kimlik gibi hiçbir anlamı mülk edinemez. kimlik yüklemelerinden ve imge giysisinden soyunmuş olan hacı/muhacir/ceset, gerçekliğin henüz gerçekleşmemişliği ile tümüyle gerçekleşmişliği arasında, tam ortada durmaktadır. tıpkı katip bartleby’nin yapmamayı tercih etmesi gibi yalnızca tanıklığın köprüsünde durur. tıpkı hacer’in tercihsiz bir ceset olarak, safa ile merve arasına terk edildiğinde yalnızca tanıklığın köprüsünde durduğu gibi.

    tanrıça kibele’nin kara taşı(hacerü’l esved), doğurganlığı( yalnız çocuk doğurma işlevi olan bir köle), bereketi( suyu bulup islam medeniyetini başlatan canlı bir ceset) hacer’de de peyda olmuştur.

    islam medeniyetinde yalnızca kalenderiler dünya reddiyelerinde hacer’in yolunda yürümüş, iktidar yerine iktidarsızlık, güç yerine zaafiyet, baş yerine başsız olmayı tercih etmişlerdir. kendi kimliklerinden kurtulup mülksüz ve boş olmaya çalışmışlar sokaklarda kendilerini topluma ayıplatmak için bütün kusurlarını açığa vurmuşlardır. “başkalarından kurtulan varlıklar” olarak gezgindirler, dilencidirler, hamam suyu içerler ve topluma gözlerini dikerler. sinop’ta köpeklerle birlikte yaşayan diogenes’in düşünsel varisi olarak anılırlar. benjamin ve lacan’ın da dahil olduğu gizli bir cemiyet olan acephale yine kendi adıyla yayımladıkları dergide kalenderilerle yöndeş bir öyküyü devam ettirmeye çalışır. canlı değil leş olmak, yüce ile zelili, yukarısı ile aşağıyı, baş ile dışkıyı, akıl ile parayı tersine çevirmek, tüm dünyanın fazlalığı olmak, kimliksizleşmek. varlığın izini süreceğine varlığı protez, kendini yapıt, kendini varlığın temsili yapan insana karşın başı kesik cemaatsiz bir cemaati savunurlar.
    kalenderiler toplumsal rollerin sahteliğine karşın gerçeklik tutkusuyla isyan eder, asi olurlar. hiç olmayan başları kesilir, hikayeleri biter. geriye kibele’nin de hacer’in de izlerinin silindiği bir islam pratiği kalır. taş yerindedir, kabe yerindedir ama artık bir mülktür, sermayedir. milyonlarca müslüman hacc yolculuğunu gerçekleştirirken kendi kimliklerini de büyük bir özenle yanlarında taşırlar.

    kibele’nin kara taşı islam medeniyetiyle birlikte dinin cebinden çıkmış, felsefenin cebine girmiştir.
    kaynak:
    zeynep sayın‘, ölüm terbiyesi
    ahmet yaşar ocak, zındıklar ve mülhidler
    maurice blanchot, itiraf edilemeyen cemaat
  • magna matter olarakta bilinir.
    ilk tanrı inancı oluşmaya başladığı çağlarda insanlar bu tür dev magna matter heykelleri yaptılar.sebep? kadının karnının birden şişip içinden bir canlı çıkmasıydı bu kadını yaratan yaptı, onu yaratıcı olarak kabul ettiler.ve kadın heykelleri yaptılar.kocaman şişman,üremeyi ve bereketi sembolize eden.hatta toplu yaptıkları törenlerde erkekler magna matterler için cinsel organlarını kurban ediyolardı..
  • antik anadolu'da bereket tanrıçası'nın adı. en eski heykelciklerinde devasa kalçaları, volkswagen iriliğinde göğüsleri, sekoya kalınlığında ki baldırları rahatlıkla görülebilir**. daha günümüze yakın olan formlarında fizik olarak incelmiş olsa da üzüm salkımı gibi göğüsleriyle bereketi ve üremeyi, çoğalmayı temsil eder.
  • (bkz: demeter) (bkz: ceres)
  • kibele sendromundan bahseder alev alatlı. toprak tanrıçası kibele, kocasını doğurur, anası gibi sever ve altına yatar.

    hayatı böyle uzlaşmaz şeylerle dolu olanların yaşadığı sendromdur.
  • jinekolojik hasta takip programı adı. bilgisayara format atıp yeni versiyonunu yüklemek için firma ile görüştüğümüzde çok yardımcı olmuşlardı.
    http://www.yenicizgi.com.tr/
  • tanrıça olmasına rağmen göbek deliğiyle figürleştirilmiş olması enteresandır.
  • dişil tanrıçamız olup tüm varlığı kendi bedeninden doğurmuş ve anaerkil yaşayış biçiminin temeli varsayılır. anadolu ve mezopotamya civarının geneline hakim olan bu dini inanış temelinde tanrı kavramı bugünküne kıyasla neredeyse aynıdır (tanrı varlığa ruhundan üfler) tanrı herşeyi doğuran doğurgan ve bereketli olandır.

    bilinen en eski anadolu tanrı heykellerinin tasvirinde bu tanrı vardır. daha sonraları ise arap tanrılarını etkileyecek ve islamiyetin şekillenmesinde temel ilkelere yön verecektir. tek farkı arap medeniyetine indikçe kadının değerinin sıfıra inmesi erkeğin ise tam otoriter ilan edilmesi olacaktır. her ne kadar islam'da kadın yüceltilmiş gibi gösterilse de yaşayışta buna rastlamanız pek mümkün değildir sadece söylemde taraftar kazanmak için bir tür pazarlama taktiği olarak kalmıştır.
hesabın var mı? giriş yap