• sol görüşe sâhip olmayı yalnızca sol bir partiye oy vermeye endeksleyen at gözlüklüleri de ortaya çıkarmıştır.

    baykal karşıtları*, baykal yanlıları, sırf oylar bölünmesin diye gönülsüzce chp'ye oy atanlar, dsp'ye kayanlar*, oy kullanmamayı yeğleyenler ve niceleri... bu kadar darmadağın ve bir araya gelmesi baykal döneminde mümkün olmayan insan şak diye birlik olup kendisine destek vermiştir. partiden, gelecekten umutlarını kesenler samimiyetle kendisine inanmışlardır. ötesi mi var?
  • siyaset açısından söylenebilecek onca şeyin yanı sıra zarif ellere sahiptir.
  • rotasından çıkıp fazla sağa çekmiş olan gemiyi doğru rotaya sokabilecek bir insan gibi görünüyor. hep beraber görücez.

    edit: fazla erken konuşmuşuz. kendisi bildiğin klasik chp'li. solcu olmak bir yana akp ile bir çok ortak yönü bile varmış meğer.
  • fikri sağlar gibi değerli isimleri yanına alabilirse birçok şeyi değiştirebilecek çiçeği burnunda parti başkanı.
  • her nasıl ki recep bey, sağın ideal lideri değilse, kemal bey de solun ideal lideri değildir belki... ancak burada bazı öncelikler söz konusudur. herşeyden önce chp tabanının aradığı öncelikli şey, onlara sol siyaseti yeniden hatırlatacak bir bakış, bir çift söz, bir duruştur. kemal kılıçdaroğlu daha başlangıçta bu beklentiyi bana göre fazlasıyla karşılamıştır.

    ne giyim kuşam, ne tarz, ne hitabet ne de başka birşey... bunların hepsinin fasafiso olduğunu hepimiz biliyoruz. lütfen önce kendimizi sonra da başkalarını kandırmaya çalışmayalım. mesele hitabet olsaydı, son 200 yılın bana göre en kötü hatibi recep bey gidip o kadar oy almazdı. mesele dış görünüş olsaydı, yine bana göre o şekilsiz, tanımsız bıyıklarıyla çok komik bir tipe bürünen recep bey ve abdullah bey devletin 1. ve 2. adamı olmazdı. bu adamların karizmatik olduğu, iyi bir hatip olduğu falan tamamıyla medya gazıyla beynimize empoze edilmiş safsatalardır. ha bülent arınç deseniz onu anlarım. adam kesilmeden saniyede 200 kelime basabiliyor aralıksız. ancak recep bey kesinlikle çok ama çok kötü bir hatiptir.

    o yüzden kemal kılıçdaroğlu, bizlerin beklentisini boyuyla posuyla, yürüyüşüyle, hitabetiyle değil, içtenliğiyle ve söylemine ne kadar inandığını belli eden gözlerindeki parlıltıyla karşılamayı başarmıştır.

    bugüne kadar chp'li değildim. biraz daha marjinal, biraz daha uçuk, herhangi bir parti ile kendimi özdeşleştiremediğim ama sol ideolojiyi benimseyen bir yerde olduğumu bildiğim bir siyasi görüşe hakimdim. bugün ise hayatımı her alanda kabusa çeviren akp iktidarına karşı ne marjinal söylemler ne düzgün bir hitabet ne de başka birşey arıyorum. sadece bu kara bulutun bu ülkeden defolup gitmesini istiyorum. bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak istiyorum. bugün chp'de yakalanan bu sinerji ortamı belki de son 8 yılda bu akp kabusundan kurtulmak için yakaladığım en büyük fırsat. ve ben bu fırsatı sonuna kadar kullanıcam...
  • kemal ismine alerjisi olan hükümet yandaşı medya kuruluşlarının, ilkokul çocukları gibi mala bağlayıp ismiyle dalga geçip, lakap taktıkları cumhuriyet halk partisinin yeni lideri.
  • kemal isminin zikredilmesi dincilerin kimyasını bozuyormuş, chp genel başkanı sayesinde anladık.

    kemal adını duyan dinci; besmele duyan şeytan, haç gören vampir, latince kelimeler duyan korku filmi izleyicisi, behlül gören beşir gibi oluyor. bir yandan bana bir şey olmaz ayaklarına yatarken bir yandan üç buçuk atıyor.

    bundan sonra kötü espri yapmak için size yanaşan dinci olursa üç kere kemal deyin bakın o dinciden geriye ne kalıyor. ilk ikisini derken dikkat edin acımadı acımadı diye sizi vazgeçirmeye çalışabilir. siz üçüncü kez kemal deyin.
  • şakirtlerin, liboşların, tatlı su solcularının uykularını kaçıran adam.
    partinin genel başkanı olmasıyla, iran ve brezilyayla uranyum anlaşmalarının aynı zamana çakışması bende gene bi bit yeniği varmış gibi bi his uyandırıyor. hep böyle bi takım kılıf olaylar öne sürülüp arkadan bişeyler çeviriyolar gibi geliyor. tamam hepimiz paranoyak olduk. ama paranoyak olduğumuz takip edilmediğimiz anlamına da gelmiyor.
    şu durumda ya amerika bu beklenmedik anlaşmalar yüzünden akpnin biletini kesti, çark edip rotayı kemal kılıçdaroğluna çevirdi. ya da hakkaten bu iki olay denk geldi. ve halka bir umut doğdu.
    ekşi sözlüğü fetheden cemaatçiler her ne kadar buradan psikolojik harekat yapmaya devam etseler de, benim gözünü sevdiğim halkım ekşisözlükte okuduğuna mı inanacak*, konuşmasını birebir dinlediği adama mı?
hesabın var mı? giriş yap