• neyin ne olduunu anlamakta çok zorlanıyorum bazen. ben mi kopuk yaşıyorum, ben normalim de yaşadığım toplumun tamamı mı kopuk yaşıyor, bir şeylerden? neyse o da artık?

    elimden geldiğince izah edeyim.

    kariyeri ile övünmesi çok saçma. ama zaten herhangi birinin kariyeri ile övünmesi çok saçma. yani iş nedir ki? kendin olabilmek için ihtiyaç duyduğun şeylerden, para ile temin edilenleri finanse etmek için istemeye istemeye razı geldiğin bi kölelik. bu yani. seni sen yapan şeyler dışarda, evinde, etrafta, iş yerinde de var, ama yine işin kendisi değil işini yapma şeklinde, insanlara davranışında... iş seni sen yapan şeyleri finanse etmesindeki yeterlilik miktarı kadar tatmin edici, finanse etmesinin kritiklik miktarı kadar önemli olmalı en fazla.

    ha diyosun ki "benim durumum farklı, ben sevdiğim işi yapıyorum", ne güzel. yap. ben sana yapma demiyorum. ama senin bu tartışmada yerin yok, parazit yapıp sinir bozma. dünyada toplam 19 kişisiniz. tükürerek boğarız.

    öte yandan yemek yapamasın, eee? aç mı kaldın? bi kadın sana yemek yapmadı diye aç kalıyosan, ya da güzel yemek yiyemiyosan, yaratılış teorisinin ayaklı kanıtısın. zira evrim diye bişi olaydı, seleksiyonla çoktan kökün kurumuş olmalıydı. ben erkeğim, harika mantarlı risotto yapıyorum. sana da yapiim bi ara. ufkun açılsın. ben de ağlarım karşında, yemek yapan erkekle ufku açılan insanlar var hala diye.

    ama işte, bu var dediğim insanlar herkes ulan. bunu hatırlayınca şu fikre gark oluyorum: belki de sıkıntı bende.

    yok ya, sıkıntı bende değil. kadından beklentisi "evde otursun yemek yapsın" olan insanlar toplumun %99,98'ini bile oluştursa, tek kişi bile kalsam bu sapık fikre itibar etmem. bende sıkıntı yok. o kadar kalabalıksınız ki kafamı karıştırıyosunuz. bu kadar insan yanılıyor olamaz diyorum bi an. sonra insanlık tarihini düşünüyorum, kalabalıkların her seferinde ama her seferinde yanıldığını görüyorum, yüzlerce binlerce örnek geliyor aklıma. sakinleşiyorum.

    gerzek bi narsist olaydım negzeldi ya. self righteousness şiarımızdır diye takılırdım. akıllı olduk, ona şüphe buna şüphe zindan oldu her türlü kavramsal tartışma.

    açık fikirli olduumu düşünürüm hep. daa da açık fikirli olmak istiyorum. empati kurmak istiyorum ama hayat arkadaşını ararken takip ettiği kriteryum, bir bakıcı ararken takip ettiği kriteryumla "tek bir unsur" haricinde tamamen aynı olan adamın kafaya girmiyor benim kafa. olmayınca olmuyor. kendine sevişebileceği bi anne arayan adamla empati kuramıyorum. ve sanki kuramasam daha iyi.

    ama bak yemek yapamayan kadın eleştiren kadını anlayabiliyorum ilginç bi şekilde. tüm hayatını bi takım normlara itibar ederek geçirmiş, orda etmeyen birileri var. "yok yeaaa neyine özencem" diicek tabi, itiraf edebilecek kadar olgun olsa zaten bu sağlıksız tepkiyi vermezdi en başta. evet, hasetten bahsediyorum. ne var be? anlıyorum dedim, saygı duyyorum demedim.
  • tutarlıdır. yemek yapmasıyla övünmemiş nihayetinde.
  • aglamakliyim sayin seyirciler.
    yaslari (tahmini) 20-30 yaslari arasinda degisen, yurdumun aydinlik bugunu ve gelecegi, internet literati, eksi sozluk yazari delikanlisi, buyumus de kariyer yapan kadin karsisindaki ilk yenilgisini tarihe yazmis bile.

    amanin da amanin, hanimis o buzuk erkek egosu? hanimis o, "gorevlerini bil, yoksa seni kadindan saymam" diyen korkak ve celimsiz yigidim? hos mu gelmisler sefa mi getirmisler?
    hayatinda ilk kez mi gordun, varolus sebebi "erkekleri mutlu etmek"ten baska sey olan kadinlari? ilk kez mi oldu yavrum? gel yamacma da anlat o pis kariyi. hi?

    neden dert ediyorsun ki bumbumpov'um benim? bak, yemek yapmanin zeka gostergesi olduguna inanan muadillerin var? hemmmm de kukulu, nisa taifesi mensuplari? bak! zekadan anladigi bu, seni yormaz fazla. kariyerin, yemek yapmaya ilgi duymamanin acigini kapatmak icin yapilan bi sey olduguna inaniyor. al onu sev. evde yemek yaparak seni bekleyebilir hayati boyunca. kariyeri, bos zamanlarda yapilacak bir sey saniyor. sev onu sev.

    ya seni kim erkekten saysin? ortacagdan cikma konusan balta?

    (kaknem bak hic kufur etmedim!)
  • itiraf ediyorum: benim lan bu. çalışıp geçinebiliyorken, birkaç çeşit yemek yapabiliyorken, çalışma saatlerim yüzünden evi otel niyetine kullanmak zorunda kalmışken, tatil günümün önceki akşamı nerede akşam orada sabah takılıyorken, eve giriş-çıkış saatlerim konusunda kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorken, faturalarımı (maaşımı zamanında ödedikleri sürece) günü gününe ödüyorken, hayvan gibi yemek yiyip yine kilo almıyorken, göğüslerimin/kalçalarımın/yüzümün/kaşımın/gözümün güzelliği dışında yaptıklarımla beğenilip değerlendiriliyorken (sevilip, sayılıp, terfi alıp,vs.), bu araya tanıştığım ve iki buçuk yılı deviren tam da istediğim gibi bir ilişki kurup sürdürmeyi becerebilmişkennnnn zart diye işsiz kaldım.

    işte o zamandan beri, bir dolma sararım parmaklarınızı yersiniz, bir mantı açarım ikinci tabak için yalvarırsınız, malzemeleri topladım mıydı suşi bile yaparım üç vakte kadar, bakın şimdi mesela yılbaşı gecesi için şekilli kurabiye falan yapmayı planlıyorum şeker hamuru yapmayı araştırdım vaktim bol ne de olsa, kekim kabarmadı diye depresyona bile girebilim her an...

    ama böyle aşkın ızdırabını sikeyim, şimdi sırf kariyerim daha ileride olsaydı da ailemin üç kuruşluk emekli maaşından otlanmasaydım, sevgilime bakınca "evlenince hayatımızı idame ettirebilecek miyiz acaba?" diye düşünmeseydim demek de var.

    peki gönlüne giden yol midesinden geçen canımın içi yurdum erkeği: sen akşam evde saçı başı yağ kokmuş, ev işi ve yemek yapmaktan kıçını kaldırmaya hali kalmamış ve sana dolaptan soğuk bir bira getirmeni istediğinde sülalesine küfredilmiş gibi bir tepki veren sana maddi yönden tabi bir kadın mı istiyorsun, yoksa dışarıdan yemek söylese de/yese de victoria's secret modeli edasıyla süzülerek kendine yeten ama seninle artmaktan mutluluk duyan bir kadın mı?

    farkı özgüveni, buyrun siz seçin hangi kariyeri seçmek isterseniz... ama dikkatli seçin, ha dedin mi atılmaz o kadın hangisi olursa olsun...
  • evlilik iki kişiden oluşan bir kurum olduğundan, erkek de yemek yapmaktan sorumludur, temizlik yapmaktan sorumludur, çocuk bakmaktan sorumludur. özellikle de kadın da çalışıyorsa.

    evet, erkek de temizlik yapacak dedim!! utanmadan, kadın başıma!! hii!
  • evvvveet yaa megnifisınt türk erkegimiz burada da kendini gösteriyor yine. her boktan anlayan fuliş kazanovamız kendinde hak gördügü o her boku eleştirme gafletini burada da sonuna dek kullanıyor. eh tabi yaa türk kadını kim ki?

    ah canım, anasının pamuklara sarmaladıgı, suyu bile koca kıllı götünü kaldırmayıp annesine/kızkardeşine/eşine/sevgilisine buyurmayı eziyet gören yurdumun cefakar erkegi!! ah sen yok musun! sen bunca muhteşemken karşındaki sümsük hatun akşamlara dek çalışmalı, eve gelip anında ya da bir gece önceden sana yemekler hazırlamalı ki sen eve gelince aç kalmayasın- bu arada koca götün daha da semirmeli-. sonra o hatun çocuklarla filan da ilgilenmeli. hikmetinden sual olunmayan sana göre çocuk anne tarafından büyütülür zaten. sonra o kadın gece de yatakta sana hizmet etmeli. hi-tech robotlar gibi. sabah patronu, akşam çocukları, gece kocası son iligine kadar o kadını sömürmeli. çünkü senin fındık beynine göre kadının asli görevi budur. daha ötesi düşünülemez bile.

    sen gömlegini bile ütülemekten aciz, çocugunun iki mızıklamasında başları agrıyan, tuvaleti boklu bırakan adam tam bir muhteşem sülosun sen biliyor musun? ama kendi kişisel istegini ön planda tutup (ki gayet saglıklı bir davranış) kariyerini önemseyen kadın nedense yemek yapmayı bilmiyor diye senin yılansı dilinin eleştirisine maruz kalıyor her seferinde. çalışmıyorsa kene, çalışıyorsa neden yemek yapmıyor, üniversite mezunu ve çalışmıyorsa yine kene, kezban, kımıl zararlısı, ne yapsa ne etse erkegini mutlu edemeyen bir havva kadını.

    işin sırrını veriyorum iyi dinleyin: her kadın gayet de güzel yemek yapabilir. esasında her erkek de yemek yapabilir. ama iki gün yalnız kalsın ciyak ciyak aglar erkek kişisi aç kaldıgı için/yemek yapmak zorunda kaldıgı için. işin kilit noktası bu işte: kadınlar, erkekler gibi zırlamaz. kadın canı isterse yemek yapar, hem de en alasını yapar. kimseye ciyaklamaz evde yemek yok diye. peki sen muhteşem sülocuk, sen kariyerinle övünüp üstüne bir de muazzam yemekler yapabiliyor musun? minicik beyninle ters tepki yaratmaya çalışıyor olmayasın? "hey kadın, kariyerin olabilir ama yemek de yapmayı bilmelisin ki muhteşem bir kadın olabilesin" . sevgili kadınlar gelmeyin bu oyuna. siz durumu tersine çevirin: kariyeri ile övünen ama yemek yapamayan erkek ne pis, ne kaka bööögk diyin.

    boş bkz vererek bitirmek istiyorum uzun entarimi: kariyeri ile övünen ama yemek yapmayan erkek diye.

    bir de özel not erkeklere: boş tabaklarınızı sadece arada kaldırmayın lütfen, her seferinde kaldırın bi zahmet. kıps.
  • beteri var şekerim, aha da ben. ne kariyerim var ne yemek yapabiliyorum.
  • yemek yapamayan mı yapmayan mı önce ona bakmak lazım.

    ayrıca şöle bi başlık açılmıştı sözlükte, ne de güzel: (bkz: başkası beslemeyince açlıktan ölen erkek modeli)

    p.s. kendinizi doyurma acizliğinizi başkasının kusuruymuş gibi göstermeye çalışmayın. hep o kazık kadar erkeklere hizmetçilik yapan analar yüzünden açılıyor bu başlıklar. sonra da kendine bakmaktan aciz ama karşısındakine de bok atmaktan geri duramayan bir erkek nesliyle biz muhatap oluyoruz.
  • kendisine yemek yapacağım kadındır.

    edit

    düdüt:

    #38386250
  • bahsedilen kariyer yemek yapmak üzerine değilse, çok da garip karşılanmaması gereken durum.

    edit: iş bu entry'de başlığın yazarın başına kalması durumu söz konusudur.
hesabın var mı? giriş yap