• "ama bazen raconu bilmek mazeret sayilir" $eklinde de algilanabilecek laf.
    (bkz: ru$vet)
    - kanunu bilmiyordum memur bey.
    - yok ama bu mazeret sayilmaz.
    - bak ama ruhsatima, arasinda ne var...
    - bak bu sayilir.
  • pek ağır bir yükümlülük getirir bu prensip, bu yüzden kanun koyucunun içi sızlamış olsa gerek ki kanunsuz ceza olmaz da demiştir, aklı sıra bir yerden aldığını diğeri ile geri verecek...
  • yeni türk ceza kanunu'nda kaldırılmamakla birlikte yumuşatılmış ilkedir. yeni kanunun 4'üncü maddesi şöyle demektedir:

    (1) ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
    (2) ancak sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz.

    burada "sakınamaycağı hata" teriminden ne anlamak gerektiği tartışmalı olmakla birlikte, genelde kabul edilen, çok teknik konularda karmaşık hesaplar gerektiren şeylerin bir davranışın hukuka uygun olup olmadığını belirlediği uzmanlık konuları (örneğin vergi hukukundaki hesaplar) ile yurtdışında suç işleyen, kendi ülkesinde aynı davranış suç olmayan ve genelde de başka ülkelerde suç olark görüldüğü konusunda bir bilgisi olmayan yabancının işlediği suçların bu kategoriye girdiğidir. sonuçta daha adil bir çözüme ulaşılmış, öyle "aa başkasının malını rızası olmadan almak suç muymuş? bilmiyordum" şeklinde bir savunma ile kötüye kullanılması mümkün olmayan bir madde getirilmiştir.
  • yeni düzenleme ile daha gerçekçi bir tabana oturtulmaya çalışılmıştır.4.maddenin gerekçesi konuyu daha iyi açıklar sanıyorum.
    işte gerekçe :

    suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir. çünkü ancak haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin bu fiilinden pişmanlık duyması sağlanabilir ve yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir. yine bireylerin hukuka olan güvenlerinin pekişmesi ve cezanın caydırıcılık etkisinin doğru biçimde gösterilebilmesi için de ceza hukukunun temel ilkelerinden olan oranlılık ilkesine uymak gerekir. madde ile bu hususa ceza kanunda açıkça yer verilerek, ceza kanunun adaletçi bir karaktere sahip olduğu da vurgulanmak istenmiştir.
    geçmişte ve günümüzde, insanın ırk, din, düşünce veya cinsiyeti nedeniyle uğradığı haksız muamelelerin önlenmesi, insanlık camiasının temel uğraşlarındandır. ceza hukuku araçlarıyla yapılan ayrımcılık ise insana yönelik yapılan en zalimane uygulamalardan biridir. özellikle totaliter rejimlerdeki ayırımcılığın ortaya çıkardığı felaketler insanlık tarihinde unutulamayacak acı izler bırakmıştır. işte bu nedenlerledir ki insan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelerde ve anayasamızda ifade edilen eşitlik ilkesine yer verilerek, ceza kanunun insancıl niteliğe sahip olduğuna da işaret edilmektedir. ceza kanunlarının düzenlenmesinde ve uygulanmasında bireyler arasında herhangi bir sebeple ayırım yapılmamasının ifade edilmesi, aynı zamanda hukuk devletinin özünü oluşturan insan onurunun korunmasının ceza kanununda da temel değer olarak benimsenmesi anlamına gelmektedir.

    tasarıda, kişinin bir fiilin hukuk düzenince yasaklandığına ilişkin kaçınılamayacak hatası dikkate alınmamaktaydı. anayasamızda güvence altına alınan kusur ilkesiyle açık biçimde çelişen bu durumun düzeltilmesi zorunluluğu nedeniyle maddeye ikinci fıkra eklenmiştir.
    bu hükümle, kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. buna göre, kişi, işlediği fiilin hukuken kabul görmez bir davranış olduğunun bilincinde olmalıdır. ancak, işlenen fiilin kanunlarda suç olarak tanımlanmış olduğunu bilmek gerekmez.
    işlenen fiilin hukuken kabul görmez bir davranış oluşturduğu hususundaki hatanın kaçınılamaz olması hâlinde, kişi kusurlu sayılamaz. hatanın kaçınılamaz olduğunun belirlenmesinde ise, kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları göz önünde bulundurulur.
    hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak ve bu husus, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.
  • "yok efendim ben bilmiyordum" " yok ben duymamistim" seklinde saskinlik hallerine mahal vermemek adina konmus ceza hukuku ilkesidir.
  • ... bilmek de marifet sayilmaz" diye devam eden onermedir.
  • doktrin'de cok tartisilan bu konunun mantig biraz farklıdır.insanın aklına millet suc oldugunu bilerek suc isler mi sorusu gelmektedir...ceza kanunun vazgecilmez ilkesidir...kimse adam oldurmenin suc oldugunu bilmiyordum deyip suctan kurtulamaz...hukuk bu konuyu iyiniyet kurallarına gore cozumlemektedir...hukukcu olsaniz da olmasaniz da az bucuk hukuk bilceksiniz
hesabın var mı? giriş yap