• -beraber çalışmanın batı köleliği olmadığı kurum zira buraya 189 ülke üyedir ve türkiye ilk üyelerindendir.

    -189 ülke bu fona düzenli para yatırır, aralarından zora düşen olursa o ülkeye en düşük faizli ve uzun vadeli krediyi vererek ekonomisi kurtarılmaya çalışılır.

    -verilen para 189 ülkenin parası olduğu için nereye harcandığı sürekli takip edilir, israf edilmesine müsade edilmez.

    -borç geri ödenebilsin diye ülkenin ekonomisi sürekli denetim altında olur. yolsuzluğu, hırsızlığı seven hükümetlerin işine gelmez bu elbette.

    -akp sürekli kötülemesine rağmen tesadüf odur ki 18 yıllık iktidarlarının ekonomik açıdan en parlak yılları imf ile çalışmanın en yoğun olduğu 2002-2010 yıllarıdır. 2005 yılında son anlaşma imzalanmış 2008’de bidaha anlaşma yapılmama kararı alınmıştır. son taksidi ödüyoruz diye şov yapılan 2013 yılından sonra, yine tesadüfen ekonomimiz hep daha kötüye gitmiştir.
  • türkiye'nin imf'ye olan borcunun bitmesi, x bankasından kredi çeken tüketicinin kredi taksitleri bitmeden, y bankasından daha yüksek montanda kredi çekmesinden farklı değildir.

    imf'ye olan borç bitmiştir evet bu doğrudur. ancak ortada korkunç bir cari açık ve dolayısıyla yüksek dış borç oluşmuştur. işin özü dünyadaki likidite bolluğundan ötürü borçlandığımz kişiler değişmiştir. bu konuda hükümetin övünmesi son derece gereksiz.
  • türkiye'ye bolca para verip sonra iç işlerine karışması gereken grup. hem de acilen.

    sağolsunlar başka bir yol bırakmadılar.
  • 2024 yerel seçimleri sonrası sık sık adı geçmeye başlayan ekonomisi pert ülke çekicisi.

    şu son bir kaç yıldır türkiye ve dünya üzerinde dönen siyasete bakarak diyebilirim ki bu nato konusunda bizim ilk başta atar yapıp somra hiç bir şey elde edemeden onay verdiğimiz finlandiya ve isveç için aldığımız şey şartları hafifletilmiş düşük faizli ve yüklü bir imf standby anlaşması olabilir.

    şartları hafifletilmiş ne oluyor diyecek olursak, yerli şirketlere krediyi çok kısmayan bir anlaşma. belki bir kaç batılı doğrudan uzun vadeli yatırım. örneğin tesla'nın türkiye'de bir fabrika açması için teşvik vs gibi.

    ancak şu açık kı türkiye'den sert bir devalüasyon yapıp faizleri köklemesi bekleniyor. tabi bunun için de biraz gel gel yapılması lazım. böyle olacak ki imf ve imf anlaşması sonrasında gelecek yabancı sermaye ucuz ucuz hisse toplasın, garamti yüksek faizle döviz cinsi kemiksiz kâr etsin.

    türkiye bunu yapmak zorunda. döviz yok. bazen yorumlarda vs okuyup izliyorum. ya kardeşim işte kredi kartlarıma kısıtlama gelirse krediler olmazsa alış veriş olmaz devlet nasıl vergi alacak. olmaz bu yüzden yaaa diyenler var. dedikleri ilk başta kulağa doğru gelse de aslında yanlıştır. çünkü türkiye'nin ekonomideki ilk sorunu enflasyon değil ithalat yapabilmesi için yeterli döviz bulamamasıdır. swap'la kara parayla bir kaç yıl döndürüldî ama gideri yok artık. yediğimiz ekmekten kullamdığımız elektriğe kadar her şey döviz ile ithal edilen bir şeye bağlı. türkiye eskiden kendini besleyebilen bir ülkeydi. şimdi mercimeği kanada'dan alıyor. böyle giderse kısa bir süre sonra markette mercimek fırında ekmek bulamayacağız çünkü bunların hammadesini ithal etmede değiş-tokuş yapmamıza yetecek kadar döviz olmadığı için ithal edemeyeceğiz. aç kalacağız yani. bırak arabayı evi. durum ciddi. yani bu durum akp'ye büyük bir seçim kaybettirip chp'yi 50 yıl sonra 1. parti yaptı tepki oylarıyla.

    imf bu yüzden gelecek işte. bu yüzden de gelmeden önce gelmesi için ön çalışmalar yapılıyor. bu da türkiye için büyük işsizlik, büyük alım gücü kaybı ve fakirlik demek. başka kurtuluşu da yok. bugün hemen tesla, amazon gibi bir kaç şirket kursak türkiye'ye dahi toparlanması 5 yıl sürer.

    imf geldiğinde burada sevinenlerin olduğh entry'leri okuyacaksınız. ama çoğunuz için emdiğiniz sütün burnuzdan daha da geldiği yılların başlangıcı olacak. bu günler için hazırlananlar için ise çok güzel ve fırsatı bol günler gelecek. dünya böyle işte.
  • seçim sonrası türkiyenin kollarını açarak koşacağı uluslararası ekonomik integrasyon sağlayıcı kuruluş.

    evini arabasını alan aldı. alamayana geçmiş olsun.
  • son iki gündür konuşulanlar doğruysa bildiğin gerizekalı yavşaklarca idare edilen kuruluştur arkadaş,
    bütün dünyanın resesyonla mücadele için maliye politikalarını gevşettiği, reel sektöre para akıttığı, avusturalya'nın çalışanları harcama yapsın diye tatile çıkarmaya hazırlandığı, almanya'da her vatandaşa 500 euroluk harcama kuponlarının dağıtılmasının konuşulduğu, talep yaratmak için spesifik önlemlerin bile gündeme geldiği bir dönemde türkiye'ye borç vermek için sıkı maliye politikası ve kdv'nin yükseltilmesini talep ettikleri konuşuluyor,
    tüketici güven endeksi son 6 yılın en düşük noktasında, özellikle tekstil ve otomotiv gibi emek yoğun sektörlerde yoğun işten çıkarmalar var, parası olup tüketim yapabilecek kesimler bile güvensizlik ve önünü görememek nedeniyle harcamalarını erteliyor, cem boyner'in dediği gibi vatandaş krizden dolayı bırak harcama yapmayı sevişmiyor bile, ee bunun üstüne biraz daha kemer sıkacaksak siki tuttuk....
    sırf türkiye'de parası olan yabancı yatırımcının götünü kurtarmak için para vereceklerse almayın anasını satıyım, batsın ibneler...
    bu ne şerefsizlik, ne orospu çocukluğudur yahu, deli ettiler sabah sabah....
  • akp iktidarının ve malum şahsın imf'yi halka neden bir öcü gibi göstermeye çalıştığını aktarmaya çalışayım. imf, yani uluslararası para fonu dünya devletlerinin kurduğu birleşmiş milletler benzeri bir yardım kuruluşudur. ekonomik sorunlar yaşayan ülkelere oldukça düşük faizli kredi verir. elbette düşük faizli doları verirken de bazı kurallar getirir. imf verdiği kredinin doğru yerlerde kullanılmasını ister. yolsuzluğa asla izin vermez, para kaptırmaz, 1 sentin dahi izini sürer. ekonomi yönetiminin şeffaf olmasını, seçimlerin şaibesiz yapılmasını, demokrasinin yüceltilmesini, merkez bankasının bağımsız olmasını ister. 1 birime yapılacak ihaleyi 5 birime yandaşa peşkeş çeken hırsız akp rejimi için imf elbette tukaka olacak. bu hırsızlar elbette imf'ye borç bittiğinde davullu zurnalı kutlama yapacaklar. artık rahat rahat ülkeyi talan edebilirsiniz değil mi allahsız kitapsız hırsızlar?

    20 yılda 84 milyon vatandaşın yaklaşık 1 trilyon dolarını çalıp yurtdışına kaçıran hırsız akp rejimi, imf gölgesinde 1 cent bile çalamayacağını çok iyi biliyor. bu yüzden 20 yıldır her fırsatta "imf kötü, imf şöyle, allah bizi imf'e muhtaç etmesin, imf dış güçtür, imf'ye borç verdik" diye diye beyin yıkıyorlar. aslında bu "imf varken çalamıyoz aga" demenin akpcesi. rahat rahat çalabilmek için imf'ye borcu bitirdiler. bunlar öyle fenomen bir kitle.

    bugün ekonomik krizin ve %210 yıllık enflasyonun, %250 devalüasyonun pençesinde ezilen türkiye olarak sırf akplilerin rahat hırsızlık yapabilmesi için dünyada en yüksek faizle borçlanan ülkeyiz. resmen rahat çalabilmek için tefeciden yüksek faizle borç alarak sadece günü kurtarmaya çalışıyorlar. öyle yüksek faizle borçlanıyorlar ki seçimi kazansalar da bittik, kazanmasalar da.. sadece kur korumalı mevduat sahiplerine 120milyar lira basıp vermişler. bir grup zengine faiz ödemek için emekçi ve gariban halkın sırtına 120milyar liralık yük yüklemiş vicdansızlar. bir kilo peynir elbette 250tl olur. bir tane ekmek tabii ki 5tl olur. buna ne zaman dur diyeceksiniz ahmak akpliler? bunların gerçek yüzünü ne zaman göreceksiniz kardeşim? bunların birer hırsız olduğunu ve dış devletlerle birlikte ülkeyi yağmaladıklarını, işleri bitince kaçıp gideceklerini ne zaman göreceksiniz lan beyinsizler? bitirdiniz ülkeyi. sizin allah belanızı versin. geçmişimizi geleceğimizi herşeyimizi mahvettiniz. bir hırsız yüzünden bütün geleceğimiz ipotek altına alındı.

    2002 yılında imf standartlarında bir türkiye'yi, yani düşük faizle borç verilebilir şeffaf bir türkiye'yi devralan akp suç rejimi, bugün imf ile çok istese de görüşemez bile, adamlar randevu bile vermezler. ülke olarak o kategoriden çıkalı çok oldu. bugün adamların hiç bir standartına uymuyoruz. imf'ye "gelin bi görüşelim" desek "önce tepenizdeki adamı değiştirin, merkez bankasına bağımsızlık statüsü verin, iktidardaki hırsız yiyicileri ve hırsız tarikatleri hazinenin başından bi uzaklaştırın, medyayı iktidar borazanı olmaktan çıkartın, yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını tekrar inşaa edin, tüm iktidar sahipleri yurtiçi yurtdışı malvarlıklarınızı açıklayın" vsvs... diyecekler. imf'den düşük faizle borç alabilmek için bu iktidarın ve devletteki hemen hemen tüm bürokratların yargılanıp içeri atılması gerekiyor. ardından temiz bir iktidar bulacağız ki bize düşük faizli kredi versinler.

    20 yılda ülkenin geldiği şu hazin tabloya bakınız. hırsız bir rejim çıktı koca memleketi 20 yılda ne hale getirdi. düşük faizle imf'den borç almak varken, dehşet yüksek faizle tefecilerden borç alıyor, geleceğimizi yok ediyoruz.

    bunun tek sorumlusu akp'ye oy veren akp seçmenidir. bu ülkeyi bu hale siz getirdiniz. bunlar hırsız ve "biz zaten hırsızız, çalıp kaçacağız, 20 yıldır bu aptallar bize oy veriyor" diyorlar. bunlara oy veren sizsiniz siz. 20 yıl bunları başımızda siz tuttunuz. şimdi ahmaklığınızın bedelini uzun yıllar sefalet içinde sürünürek ödeyeceksiniz.
  • imf bir "kriz giderici" degildir. imf bir "yardimsever" de degildir. herkes bu iki gercegi fark ederse aslinda kafa kari$tiracak bir durum da yoktur.

    imf bir "borc veren"dir. tek baktigi $ey de verdigi borcun zamaninda geri odenip odenmemesidir. borc verdigi ulkede i$sizlik ne olmu$, ekonomi ne kadar ufalmi$ vs hic bakmaz. dikkat ettigi $ey devlet gelirlerinin arttirilmasi = mali ve parasal daralmadir, vergi arti$idir, kit zamlaridir. i$bu nedenlerle imf standby'lari her zaman icin "kemer sikma, aci recete" gibi isimlerle anilir.

    "25 milyar dolara mi ihtiyac daha cok yoksa ekonomik canliliga mi?" sorusunun cevabi, imf'yle anla$mak veya anla$mamak icin kistas olmakta yani. adam "parayi bu $artlarla veririm gerisine de kari$mam" diyor. tercih devletin.

    not: entry, icinde "yalniz, yansiz" gibi kelimeler icermediginden, gotten uydurma ele$tirilere kar$i el degmeden write-protected uretilmi$tir. cevaplar da buna yonelik bir tarzda verilirse dogru olacaktir. en azindan bunu fark edebilecek kadar zeki olanlarinki.
  • iki arkadas bir kosede oturmus konusuyorlarmis; biri digerine :

    - imfhakkinda ne düsünüyorsun?
    -bir fikra ile anlatsam, olur mu?
    -olur.
    -birgün iki tane kurbaga ayran bakracina düsmüs. çirpinmaya baslamislar. bir tanesi bir süre çirpindiktan sonra kurtulus olmayacagini anlayip, kendini salivermis. bogulup gitmis. digeri ise çirpinmaya devam etmis. çirpindikça, ayranin yagi üstte birikmeye baslamis. kurbaga, üzerine oturabilecegi kadar yag birikince, çikip yagin üzerine oturmuş.
    - kurtulmus mu?
    -hayir. aksine o zaman yanmis...ayran sahibi kurbagayi diger bakraca atmis. kurbaga çirpindikça ayranin üzerinde yag tabakasi olusuyormus. kurbaga tam kurtuldugunu zannederken, ayran sahibi, biriken yaglari toplayip kurbagayi diger bakraca atiyormus.bu böylece sürüp gitmis.
    -eeee?
    -ee si şu. biz çirpindikça, imf, 'sizi kurtariyorum' diye bizi aliyor diger bakraca atiyor. ve biriken yaglari topluyor. hepsi bu kadar.
  • 2000'li yılların başında anlaşmaya gittiğimiz, bir nevi gelişmiş ultra züper uber uluslararası banka.

    kendisini sevmem zira bize dayadığı programı uygulayan hükümet akp hükümetiydi. aklınıza gelebilecek her türlü yapısal reform hayata geçirildi. kurumlar güçlendirildi, şeffaflık ve denetim üst düzeye çıkarıldı. durum böyle olunca yabancı yatırım oluk oluk aktı.

    fakat cahil halk şöyle düşündü; bu akp hükümetinin başarısı. halbuki kafataslarında taşıdıkları o gri maddede birkaç nöron olsa imf programının uygulanması ve geri ödemesi bittiği andan beri ülke ekonomisi geri gidiyor diye görecekler ve mevcut hükümetin ne bok olduğunu anlayacaklar.

    ama yok. yani gri maddede nöron yok. birkaç kişide vardı 1-2 tane onları da ahaber + atv kombinasyonu yakıp yok etti. geri kalan nöronsuz madde de ancak "dünya lideri, reiz, ehonomi çoh ei, hüloğğ, ösmanlığ geğri glcğek" gibi cümleler kurabiliyor.

    odin belanı versin imf.
hesabın var mı? giriş yap