• http://img412.imageshack.us/…e=ist3070030918lx3.jpg

    başlık açacak kadar önemli değil belki... hrant dink'in başlığına yazmayı önerir belki clairvoyance.. ama benim yüreğimi sıkıp , beni tarumar eden şeydir bu ayakkabı.. yoksulluk her zaman acıdır.. yoksulluk her zaman iç acıtır.. hele ki ölümle birleşmişse... insanın gün içinde biriktirdiği tüm gözyaşlarını koyverir gider...

    benim gözyaşlarımı koyverir de ya bu fotoğrafa bir ömür bakacak olan kızını ne hale getirir düşünemiyorum bile... babalar kızlarının en büyük sevgilisidir.. nasıl bir baba olursa olsun.. kaldıki gurur duyulan bir babaysa eğer, hiç incinmesin ister kız çocuğu babasının.. ister ki babası hep dimdik dursun.. hiç titremesin elleri.. hayatımın en büyük acısını halam öldüğünde değil, halamın öldüğü gün ilk defa babamı ağlarken gördüğümde yaşamıştım.. babamın direnip direnip en son ben ona sarıldığımda hıçkıra hıçkıra ağladığına tanık olduğumda.. babam biz küçükken ve maddi durumumuz ortalamanın altındayken bizi yemeğe götürüp, istediğimizi yememizi sağlayıp kendisi sadece sadece çay söylerken içimde koptu fırtınalar, yiyemedim o yemediğinde..

    hal böyleyken, ben hrant dink'in bu fotoğrafında tüm gün yaşadığım üzüntünün bin beterini yaşamışken, ben asla tahayyül edemezken babamı böyle görüp de nasıl davranacağımı.. delal dink'in bu fotoğrafı gördüğünü , gördüğü anı da asla tahayyül edemiyorum, etmek istemiyorum.. herşey bir yana bir baba yerde yatıyor, babanın ayakkabısı delik... babanın ayakkabısının delik olması kimi zaman gurur vericidir, hele ki böyle bir kişiysen, hele ki işine geldiği gibi atıp tutanlar maddi durumla iligili de atıp tutmuşken.. ama bir kız çocuğu bazen bir ömür rüyalarında görür babayı, babasının ayakkabısını.. bir ömrü çok erken tamamlamış bir baba ve öldüğünde bırak hayatını rahat ve zengin tamamlamayı, ayakkabısı delik... bir baba ki ömrü zindan haline getirilmiş zaten, kendi hayatından geçmiş sevdiklerinin hayatının tasasını tutmuş.. bir baba ki, hayatına hatta ailesinin hayatına mal olabileceğini göre göre kalacak kadar severken vatanını, vatan haini ilan edilmiş.. ürkek bir güvercin olmuş.. bir baba ki kimbilir nasıl öper koklardı çocuklarını.. karısını..

    umarım bu fotoğrafı görmezsin delal kız. ama oldu ki gördün yine de için sızlamasın.. bu ülkede bazı babalar ayakkabıları delik ölür bazen, bir ömrü delik ayakkabılarla tamamlar da yürekleri, beyinleri en ufak bir çizik barındırmaz... bu ülkede yanan ciğerleri görmez çoğu gözler, bir ananın, yarin, evladın çığılığını duymaz.. işte o ayakkabısı delik babalar ömürlerini koyarlar o görmeyen gözleri, duymayan kulakları açmak uğruna.. o babalar en güzel mirası onurlarını bırakırlar banka hesapları yerine.

    sen ağla, ağla ama asla yıkılma delal kız... bu babanın kızına dik durmak yaraşır...
  • hrant dink'in ayakkabısı bir çifttir. ve her çift gibi onlar da iki tekten mürekkeptir.

    hrant dink'in bir ayakkabısı öbürüne bakar, başları birbirine yakın, topukları uzak. teklerden biri öbürüne bu acının nedenini sorar. öbür tek susar.

    hrant dink'in bir ayakkabısı deliktir, bizim babalarımızın ayakkabıları gibi. bizim babalarımızın ayakkabıları, kızları daha güzel günlerde yaşasınlar diye, delinmiştir, ve bu kızlara söylenmemiştir. bizim babalarımızın kızları, babalarının ayakkabısının delik olduğunu öğrendikleri gün büyürler. öylesine büyürler ki, onlarla birlikte dünya büyür.

    sonra ayakkabıdaki delik, delikle birlikte şeref, onur, namus ve aşk büyür.

    hrant dink'in ayakkabısı bir çifttir, her yere birlikte giden. birbirlerine benzer ve aynı yöne giderler, tek farkları birinin yüreğindeki deliktir.

    hrant dink'in bir ayakkabısı türk, öbürü ermeni'dir. ve dört kurşunun hangisini deldiğini ne yazık ki sadece hrant dink bilmektedir.
  • hrant dink, askerliğini yaptığı dönemde, tüm arkadaşları askerliğini çavuş olarak tamamlamışken, ermeni olduğu için kendisi çavuş yapılmaz ve er olarak tamamlar. bundan çok derinlemesine etkilenmiş, çok ağlamış bir insanın ayakkabısıdır işte bu. senin, benim ayakkabımdır bu yüzden. plazalarda ahkam kesenlerin, sömürüyle beslenenlerin, her yeni gelen yöneticiyi yalayanların, höt deyince susanların değil.
  • mustafa özbilgin'in ayakkabilariyla paralellik tasir. aynidir tabanlari, toplumsal tabanimizin hali gibi.

    paramparça.

    http://img104.imagevenue.com/…=05344_untitled_1.jpg
  • gun icinde televizyonda gordugumde once delik olduguna inanmak istemedigim ayakkabilardir. sonra, hem yirtiksa yirtik, bu olayla bir alakasi yok, alakasiz seylere takilip sapla samani karistirmamaliyim dedim kendi kendime. ama olmadi. aylardir yillardir vatan haini, satilmis adam ve soros'un cocugu gibi turlu sekillere sokularak ne kadar haksizlik edildigini, ne kadar yazik edildigini hatirladim. ayakkabidaki deligin nedeni tabikide haksizlik degildi. ama bu delik bana bu haksizligi nedense tekrar hatirlatti. sacma olabilir ama tabani delik ayakkabiyla gezen adamin irkcilik ve satilmislik yapmayacagina, bunlari yapabilecek insanin egosundaki deligi tikamak icin delik ayakkabiyla gezmeyecegine inandim. o delik o anda hrant dink'in guvercinliginin kaniti oldu benim icin.
  • hrant dink'i satılmışlıkla suçlayanları utandırıp utandırmadığı merak edilen ayakkabıdır.
  • yaşam hikayesinin resmidir. malatyadan gelip bir yetimhane de büyümüş birinin ölürken de, o kadar göz önünde iken ne kadar bizden olduğunun resmidir. televizyonun soğuk camın gerisinden çoğu kimsenin tanıdığı, bildiği, yanı başındaki birisi etmiştir. kızı ne düşünür, aklında nasıl yer eder bilmiyorum ama hrant dink katl edilirken de nasıl dimdik öldüğünün resmidir.
  • çok acı bir fotoğraf. akıldan çıkmayacak kadar acı. o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler...
  • seyirlik nesne degildir, bakilmamasi gereken bir fotograftadir. ve hatta pornodur bu. ben kendi babamin oyle bir fotografinin yayinlanmasini istemezdim siz ister miydiniz kendi babanizi oyle gormeyi. gormesin kimseler o ayakkabilari hele ki hemen yani basinda "hollywoodun en guzel bacaklari", yapmayin etmeyin gozunuzu seveyim. yuzlesmek dedigimiz sey bu tur resimlere bakarak hislenmekle degil, birlikte yasayabilmek icin tarihin katliamlariylariyla zulumlerini konusmakla, tartismakla olacak seydir. hrant dink'in kendisi de istemezdi sanirim bunlara bakilmasini..
  • insanın içini acıtan bir görüntünün nesnesidir. tamam.

    ama başka bir sorun var.

    bugün okuldan eve dönerken bakkala uğradım. niyetim sigara almaktı. anneme telefon açıp bir şey lazım mı diye soracaktım bir de. bakkala girdim. annem telefonu açtığı anda gözüm televizyona takıldı. bir şey lazım mı diye soracakken, dink'in öldürüldüğünü okudum televizyondan. aklım karıştı. "anne dink'i öldürmüşler sigara lazım mı?" gibi saçma sapan sözler çıktı ağzımdan. annem ne demeye çalıştığımı anlamadı tabi. benim de aklım başıma geldi bu arada ve "anne bakkaldayım bir şey lazım mı eve diye soracaktım" dedim.

    bütün akşam görsel, işitsel ve yazılı medyada dink cinayeti ile ilgili neler düşünülüyor, neler söyleniyor, bunları takip etmeye çalıştım.

    tüm resmi makamlar cinayetin melun ve mefur bir saldırı olduğunda mutabık; bu cinayet toplumsal barış ve huzurumuzu bozmaya ve ülkemizin itibarını yerle bir etmeye yönelikmiş.
    yazılı basınımızın seçkin köşe kadıları hrant dink'in ermeni diasporasıyla nasıl da kavgalı olduğunu, vatanını terk etmemek uğruna ölümü nasıl da göze aldığını anlattı durdu tüm gece.
    çok agresif ve bir o kadar gençlerin sevgilisi yüce düşünürümüz nihat genç, "yiğit çocuktu; arkadan iş yapmadı, çok kavga ettik ama mertti" gibisinden beyanatta bulundu.

    velhasılı, hrant dink'in muhalif tavrı yontuldu yontuldu, körümüz öldü badem gözlü oldu.

    ve hemen pek az insan hrant dink'in "düşüncelerinden dolayı öldürüldüğü" gerçeği üzerinde durdu.

    hrant dink'in ayakkabasındaki delik zerre umurumda değil. belki bugün yolda delindi o ayakkabının altı anasını satayım, ne fark eder?

    bana "düşünce"den haber verir misiniz lütfen?
hesabın var mı? giriş yap