• sert sessizlerin yumuşaması diye bir kuralımız var malum. yani ilkokulda öğrendiğimiz fıstıkçı şahap'ın (onun da işler nasıl gidiyor diye merak ediyor insan.) sert sessizlerinin yumuşaması.

    nedir? 'kitapım' diyemezsin de 'kitabım' dersin. işte 'g' burda farkını gösteren bir harf. g aslında k'nin yumuşağı olsa da; bir de yumuşak g (ğ) var alfabemizde. yani aslında sert sessiz olmayan ve 'yumuşak k' diyebileceğimiz bir harf olan g'nin daha da yumuşaması ile ortaya çıkan bir harf. 'en yumuşak k' de denilebilir.

    nerde olur bu sert olmayan sessizin yumuşaması? g'nin sonda olduğu kelimelerde. mesela 'psikologum' diyemezsin de 'psikoloğum' dersin.

    sert sessiz olmadığı halde yumuşayan, daha da yumuşayan ve hatta adı yumuşağa çıkan bir harf işte bu g.

    şimdi "bu kural türkçe sözcükler için olur. 'psikolog' türkçe değildir!" falan diyenler olacaktır. ne olursa olsun! böyle düşünmesi daha güzel.
  • dedektorunu icad etsem paranin mina korum diye du$undugum nokta
  • gangstanin kisaltmasi
  • gamma
  • müzikte sol notası.
  • bunun kücük harfini (g) el yazisiyla degisik sekillerde yazmaktan acayip bir zevk aliyorum. bu kadar estetik bir harf daha yok sanirim.
  • bir müstesna harftir ki bu, "göz"den çıkarıldığında geriye kalan "öz" olur, "öz"e katıştırıldığında kişi bizzat bir "göz" olur. "giz"den ışık huzmesi halinde dışarı yayıldığında her bir evrende (bkz: mikrokozmos) (bkz: makrokozmos) derin "iz"ler bırakır, söz konusu "iz"lerin bulunarak her birinin bir yapbozun parçaları gibi birleştirilmesi, yerine yerleştirilmesi suretiyle bir araya geldikleri anda, insanın avuçlarının arasındaki, yüreğindeki, en çok da o yarısaydam ruhundaki en devasa "giz" olur. malum, şiir yazmak ile bizzat, tepeden tırnağa bir şiir olmak iki resim arasındaki farkı bulun oyunlarının tarafları misalidir, kim bilir, belki de o (berraklaşmış mercekler olmadan çıplak gözle) görünmez fark düpedüz bu harftedir. *
  • "kel yumuşak ge"
  • mut.
hesabın var mı? giriş yap