• maymuncularin afyonudur.
  • "bütün kediler aynı. bütün kaplanlar, aslanlar, böcekler, sinekler aynı.
    insanlar neden farklı?" seklinde sorularin ilk bakista mantikli gelmesinin sebebi, bizim zencileri veya asyalilari birbirine benzer gormemizden farkli degil. kendimize yakin canlilardaki farkliliklari daha cok farkediyoruz. ilginctir ki insan turundeki genetik ve fiziksel cesitlilik diger canlilardaki ortalama genetik ve fiziksel cesitlilige gore daha az. bunun sebebi de yaklasik 70,000 yil once toplam insan nufusundaki disilerin 5,000 kisiye kadar dusmesi. buna nufus darbogazi (population bottleneck) deniyor. gecmisinde boyle darbogazlar olan canlilarda genetik cesitlilik daha az.
    uzgunum yine ingilizce bir baglanti vericem, ama anlayabileceginiz grafikler var.
    http://www.bookrags.com/…ulation-bottleneck-gen-03/
    figure 1'de insanlarin genetik cesitliligi farkli sempanze turleri ile karsilastiriliyor. dogu sempanzelerinde ve insanlardaki cesitlilik azken, nijerya ve bati sempanzelerinde bu cesitlilik daha fazla.
    gonderilen referanslarin cogunun ingilizce olmak zorunda olmasi uzucu tabii. toplum olarak bilimi temel almazsak, cocuk ve torunlarimiz sadece herseyi ingilizce referanslardan okumak zorunda kalmakla kalmayip, turkiye disindaki ulkelerde okuyup calismak icin buyuk fedakarliklar yapmak zorunda kalacaklar.
  • "kazan'ın çizildiğine inanıyorsun da delindiğine neden inanmıyorsun?" (nasrettin hoca, evrim teorisi ve topoloji üzerine notlar)
  • hayatini canlilari ve canlilik tarihini incelemeye adamis, bu ugurda galapagos'tan yeni zelanda'ya, hint okyanusu atollerinden patagonya ovalarina tum dunyayi dolasip binlerce fosil ve canli ornegi toplamis, uzman zoolog ve botanikcilerin yani sira evcil hayvan yetistiricilerinden de dersler almis, kendi evinde cesit cesit hayvan ve bitki yetistirip bunlar uzerinde gozlemler yapmis, tip okusun diye gonderildigi edinburgh universitesi'nde tip derslerini boslayip kendini taksidermiye ve omurgasiz deniz canlilarina verecek kadar, teoloji okusun diye gonderildigi cambridge universitesi'nde teolojiyi boslayip kendini bocek toplamaya ve botanige verecek kadar dogaya asik bir adamin temelini attigi, nice benzeri doga asigi insanin gelistirip ayrintilandirdigi,

    gotunun uzerinde oturup "olur mu oyle sey yaeaea, allah kitap bilmemne"den fazlasini soyleyemeyen, butun kedileri, aslanlari, sinekleri ayni zannedecek kadar dogadan bihaber, muhtemelen doga deyince aklina ninesinin koyunden otesi gelmeyen, anlamini bilmeden "nerede ara fosiller" diyebilecek kadar, evrim konusunda en temel kaynaklari okumadan atip tutabilecek kadar cahil ve kustah, kardesler ve kuzenler arasindaki benzerlikleri ortak atayla aciklamakta beis gormeyip turler arasindaki benzerlikleri gotten uydurma bir yaraticiya atfedecek kadar tutarsiz sehirli muhafazakarlarca inkar edilen teori. bunlar aptal degilse ben aptal kelimesinin anlamini bilmiyorum.
  • ara geçiş fosili diye yırtınan dostlara sormak isterim:
    ara geçiş fosili derken talep ettiğiniz şey nedir?
    archaeopteryx'i, tiktaalik'i kabul etmiyorsunuz. ne bekliyorsunuz ara geçiş fosillerinden?
    ara geçiş formu denen şeyin evrimsel biyolojide bir anlamı vardır: farklı canlı aileleri arasında evrimsel geçişi sergileyen, evrimsel mekanizmayı gösteren yaşam formu. archaeopteryx bu minvalde sürüngenlerle kuşlar arasındaki geçişi gösteren bir ara geçiş formudur.
    ha sen iki türün arasındakini soruyorsan, yok öyle bir şey kardeşim. neticede bir yaratık kalkıp "bu gün de başka bir türe dönüşeyim" demez.
    daha da komiği, milyonlarca fosil talebidir.
    anlaşılamayan nokta, her ölenin fosilleşmediği gerçeğidir. bir canlı ancak bazı çok özel koşullar gerçekleşirse fosilleşir. bu yüzden asla baştan sona bir çizgi çekilecek kadar fosil bulmak muhtemelen mümkün olmayacaktır.
    ara geçiş formu soruyorsanız ara geçiş formu var. ama muhtemelen sizin ara geçiş formundan anladığınız şey o değil.
    ha bir de, bu günkü evrim teorisinde darwin'den kalan pek fazla şey yoktur, temel mekanizmaların adları ve teorinin genel adı dışında. bilim "hazreti darwin'in kutsal sözleri" şeklinde yapılmaz. o yüzden itiraf etmek gerekirse bu gün beni charles darwin2in ne dediği değil günümüzde bir evrim biyologunun ne dediği daha çok ilgilendiriyor. sizi de onlar ilgilendirse iyi olur. türlerin kökeni artık hiçbir üniversitede ders kitabı olarak okutulmuyor, bir düşünün bakalım, acaba neden? aslını isterseniz bu aralar türlerin kökeninde ne dendiği ile ilgilenenler sadece denilenlere karşı çıkmak için yol arayanlar.
  • hani şafaktan öncesi en karanlık olan zamandır ya (ingilizcesi daha bi kallavi sanki bu lafın, it's always darkest before dawn), evrim tartışmasının bu kadar hararetlenmesi de yakında şafak sökeceğinin işareti olmasın sakın.. son çırpınışlar mı dersin..

    ya da belki sadece yeni nesil geldi diyedir.. olsun biz yine de ilkini umalım. bi umuttur yaşatan insanı..

    elli tane aforizma denedim, yine de şiir gibi entry yazamıyorum.. çok kıskanıyorum lan yazanları.
  • madem islam açısından ele alıyoruz evrimi, bir bakalım islam alimleri ve bazı mutasavvıflar ne demişler bu cenabet evrim hakkında:

    mevlana, mesnevi, 3. cilt:
    3902- bende cansız varlıktan öldüm, biten, boy atıp gelişen nebat oldum; nebatken öldüm hayvan şekliyle boy gösterdim.
    3903- hayvanlıktan öldüm, insan oldum; artık ölüp azalmaktan, noksana düşmekten ne diye korkacakmışım?
    3904- bir daha hamle edeyim de insanken öleyim; böylece de melekler âleminde kol kanat çırpayım.
    3905- melek olduktan sonra da ırmağa atlamak gerek, her şey yok olur gider, ancak onun zatıdır kalan.
    3906- bir kere daha melekken kurban olayım da o vehme gelmeyen yok mu, o olayım.
    3907- yok olurum, yok olurum da erganon [org] gibi, 'gerçekten de biz dönüp ona varanlarız' derim.

    ---------------------------------------

    mevlana, fihi mafih, 26. bölüm
    kerâmet, ona derler ki seni aşağılık bir halden yüce bir hale getirsin de oradan buraya, bilgisizlikten akla, cansızlıktan canlılığa sefer edesin. hani önce topraktın, cansızdın; seni bitki âlemine getirdi. bitki âleminden pıhtılaşmış kan, et âlemine, pıhtılaşmış kan, et âleminden hayvanlık âlemine, oradan da insanlık âlemine sefer ettin. keramet budur işte; ulu tanrı, böylesine bir yolculuğu sana yakınlaştırdı, yakın gösterdi.

    ---------------------------------------

    câhiz, kitab’ul hayevan
    bu eserinde bildiğimiz anlamda biyolojik evrim teorisi’nin temelini ortaya atar. buna göre, ilk çekirdek varlığın evrimiyle bir yandan kainat meydana gelmiş, buna paralel olarak ilk basit canlı türleri meydana gelmiş, onların evriminden de silsilevi bir şekilde basitten komplekse doğru mertebe mertebe canlı türleri oluşmuştur. bu evrimin son halkasında da insan ortaya çıkmıştır.

    --------------------------------------

    ibni haldun, mukaddime
    bu kitapta açıkça “hurma ve üzüm ağacı sedef ve salyangoza, maymun insana, insan meleğe insilah edebilir” görüşünü savunmaktadır. burada “insilah” kelimesi daha iyiye geçme, tekamül, transformasyon, dönüşüm, reform, değişim vb. anlamlara geliyor.

    --------------------------------------

    erzurumlu ibrahim hakkı, marifetname, bedir yayınevi, s.57-60:
    “hak teala’nın emir ve tesiri ile felekler ve yıldızlar hareket edip, dört unsuru istihale (evrim) ile birbirine karıştırıp yoğurmuşlardır. böylece, önce madenler, sonra bitkiler, daha sonra hayvanlar meydana gelmiştir. hayvan kemalini bulduğunda insan zahir olmuştur. bu bileşik cisimlerin dört mertebesi arasında yani maden, bitki, hayvan ve insan arasında aracı bileşik cisimler de vardır. madenler ile bitkiler arasında vasıta ve geçit olan mercandır… bitkiler ile hayvanlar arasında geçit hurma ağacıdır. çünkü o bitki olmasına rağmen hayvan gibi erkeğine yakın olmadıkça (döllenme olmayıp) neticesi hurma olmaz. hayvanlar ile insanlar arasında geçit olanların en açığı maymundur. çünkü bütün organları, kıl ve kuyruğundan başka dışı ve içi insana benzer. mercan, hurma ağacı ve maymun gibi maden, bitki, hayvan ve insan arasında geçit olanların varlıklarındaki hikmet, her birinin kendi mertebesi aşağısından son yükseklik derecesine ulaşması, varlıklardaki mertebelerin o silsile yoluyla tertip edilmesi ve insanlık mertebesinde nihayet bulmasıdır. zamanın devretmesinin tamamlayıcısı ve cihan varlıklarının özü insanın var olmasıdır. yedi yüksek babanın (felekler) ve dört aşağı ananın (anasır-ı erba’a) ve üç bileşik cisimlerin (mevalid-i selase) neticelerinin özü insan bedenidir. belki iki cihandan sebep ve gaye, ancak hazret-i insandır…

    bu şerefli vücudun yükselişinin başlangıcı madenler olmuştur. en önce kaygan çamurdur, sonra taş mertebelerine yükselmiştir, sonra kıymetli cevherler mertebesine vasıl olmuştur… o mertebeden de yükselerek tohumsuz biten bitkiler mertebesine varmıştır. sonra tohum ile biten bitkiler mertebesine, oradan ağaç şeklini alıp hurma ağacına kadar varmıştır. hurma mertebesinden hayvanların mertebelerine yükselip nice seneler o mertebede ömür sürmüştür. oradan fiil ve şekil bakımından insana benzeyen yarı insan (nesnas) ve maymun mertebesini bulup daha da yükselerek insan şekline gelmiştir.”

    --------------------------------------

    elbette şimdi yine "orada evrimden bahsetmemiş, insanın gelişmesinden bik bik bik" şeklinde yorumlar gelecek ama artık nasıl alırsanız. ve ayrıca bunlar dışında bir kaç söz daha var ama kaynaklarına tam olarak ulaşamadım. ulaşabildiklerim bunlar oldu.

    ve yine ayrıca, bir deist olarak yaptığım şu araştırma sırf gerçekten sevdiğim ama evrimi kabul etmemelerini bir türlü anlayamadığım bazı müslüman arkadaşlarım içindir. çünkü maalesef bilim bu teoriyi tüm açıklarıyla ispat etse dahi onlar kabul etmeyecekler. bilimden bu kadar nefret edilmesini anlayamıyor ve aslında şu başlığın altına bilimsel bir kaç şey yazmaktansa böyle şeyleri yazmaktan gerçekten utanıyorum.

    edit: konuyla ilgili olarak; sadece kuran açısından islam ve evrim bağdaştırılmak isteniyorsa kaan göktaş 'ın şu kitabı güzel bir kaynak: kuran açısından evrim teorisi
  • (bkz: at)
    (bkz: eşek)
    (bkz: katır)

    anlamadıysanız;

    (bkz: öküz)
  • "hayır benim dedem maymun değil" diye yırtınan birileri ile

    "biz zaten onu demiyoruz tüm canlılar ortak bir atadan gelmiştir diyoruz" diyen evrimcilerin amansız savaş konusudur.
  • evrim gerçeğine ve bu gerçeği açıklamaya çalışan teori ye karşı çıkanları ikna etmenin bir yolu yok.

    bakın şimdi gözlerimizin önünde bir kedi ; (hani çok çok zor ama) kendisinden çok daha farklı özelliklere sahip ama yine de bir kediye benzeyen yavrular doğursa, bu yavru annesinden fizyolojik olarak epeyce farklı olsa, hatta bu kediler sadece kendi aralarında çiftleşebilecek, yani yepyeni bir tür ortaya çıkarabilecek halde olsalar ben size ne olacağını söyleyeyim:

    evrim'in bir gerçek olduğunu görebilen ve evrim teorisi ile bu gerçeği açıklamaya çalışan insanlar, hangi genetik değişiklikler sonucu bunun gerçekleştiğini inceleyip; "işte gözümüzün önünde evrimsel bir sıçrama oldu" diye bunu kanıt olarak gösterecekler.

    fakat evrimi görmezden gelen kesim; "hayır, işte allah yeni türleri böyle yaratır, bu allah'ın adetidir. bakın, gözünüzün önünde yepyeni bir tür yarattı. şimdi bunun gen mutasyonu ile oluşma ihtimali 10 üzeri 150'dir. yani matematiksel olarak imkansızdır. apaçık bu mucize dururken hala mı her canlının bir yaratıcının ol demesiyle pat olduğuna inanmıyorsunuz" diyecekler.

    başka bir şey söylerlerse adam değilim. inanç ikna olmaz.
hesabın var mı? giriş yap