• bitkiler rekabet ederler. dawkins'in -galiba- the god delusion'da verdiği bir örnek var. adam çok basit bir soru sormuş: "ağaçların gövdeleri neden var?" hani biz tanım gereği hep odunsu gövdeli şeylere ağaç dediğimiz için garip geliyor ama, bakınca aslında çok güzel bir soru.

    öyle ya; topraktan suyu ve mineralleri kökler topluyor. fotosentez ve solunum taa en yukarıda yapraklarda yapılıyor. peki mantıklı bir tasarımcı neden bunun arasına 30 metre mesafe koysun? kökten toplanan suyu taa 30 metre yukarı pompalamaya çalış. yapraklarda üretilen besini taa 30 metre aşağıya gönderip kökleri besle. aradaki o gövdeyi üretmek için dünya kadar enerji tüketip karbon bağla. (hani odunu yaktığımızda çıkan ısı enerjisi.) son derece mantıksız.

    sonuçta dünya yüzeyinde birim alana düşen güneş enerjisi sabit. (burada enlem etkisinden bahsetmiyorum) 30 metre yükselmek ne avantaj sağlar? yanıt: "rekabet". çünkü bir ormanda daha yüksek olan ağaç daha alçakta olanın ışığını kestiğinden, aşağıda kalanı ya daha fazla yükselmeye, ya da ölmeye zorlar. bu ortamda da doğal seçilim gereği kısa ağaçlar ölür, geriye uzunlar kalır.

    peki soru şu: tüm bu canlılar aynı tasarımcının elinden çıktılarsa neden birbirleriyle kavga etsinler? yaratılanı, yaratandan ötürü sevmeleri, birbirlerine saygılı davranmaları gerekmez mi?

    hani "sudan çıkmanın çok mantıksız olması" gibi.. bunu görüp de "oluruna bıraksak mantıklı olurdu; bu mantıksızlığı ancak bir akıllı tasarımcı yapmış olabilir." demek pek mantıklı değil. böyle birşeyi olsa olsa bir "mantıksız tasarımcı" yapmış olabilir. (bkz: kör saatçi)
  • bir zamanlar her türlü adaptasyona karşı çıkanlar, şimdi adaptasyonları kabul etmekle birlikte "ama ondan yeni tür çıkmaz, türün sınırı aşılmaz" demekteler. doğada elbette böyle bir sınır yok. koşullar yapının üstüne her seferinde bir taş daha koyabilir, yapıdan her seferinde bir taş daha çıkarabilir.

    http://cache.thephoenix.com/…me/flying_squirrel.jpg
    bu zibidiye sorabilirsiniz.
  • hakkında şöyle bir anket var (devam ediyor);

    http://tinyurl.com/yfus9to
  • gerizekalıların iman eylediği teoriymiş.. hatalıdır ve değildir sana ne yarraam.. bana göre bu bilimsel ise sorun yoktur, 100 bulgudan 50'si yanlışlansa geriye kalır dayanacağım 50 bulgu... sen allahının varlığını kesin olarak tek bulguda ispatlayabiliyormusun da senin saçmalıklarına iman etmemi bekliyorsun..
  • defalarca söylendi ama anlaşılmamış ki bir kere daha söyleyelim: ardılı "tanrı yoktur." değildir. belki belli bir dinin yokluğunu kanıtlamaya çalışanlar bu teoriyi argüman olarak kullanabilir, orasını bilemem. misal; pastafaryanizme göre tanrının yokluğunu kanıtlamak için evrim teorisinin doğrulanması yetmez çünkü evrim için bulunan kanıtlar, insanları şaşırtmak ve sınamak için flying spaghetti monster tarafından yerleştirilmiştir. tabii tüm dinlerde "kitabın birinci sayfasında yazılana göre kitabın geri kalanı doğrudur." kuralı var ki onu hesaba kattığımızda evrim teorisi hiçbir dini çürütemez.

    "neden" diye sormadığı için evrim teorisi üstünden bilime de saydırılıyor ki o apayrı bir mesele. felsefe o felsefe, başka kapıda... "dünya neden dönüyor?" sorusunu "dünya insanlığı cezalandırmak için dönüyor. öyle olmasa neden bu kadar çok doğal felaket meydana gelsin ki?" diyen adamla tartışacaksın.
  • kimsenin iman etmedigi teoridir..

    ama iman edenlerin gerizekali oldugu goru$une katiliyorum.. iman ettikleri ne olursa olsun..
  • evrim teorisi bir teoridir ve ispatlanmamıştır.

    bugüne kadar ortaya konmuş tüm kanıtları bakın nasıl devireceğim şimdi:
    "allah" bilimsel bir gerçekliktir ve haşa ispatlanmıştır. hatta o öyle bir bilimsel gerçekliktir ki, onun ispatlanmaya bile ihtiyacı yoktur.
    hatta "böyle mükemmel bir şey kendiliğinden olabilir mi?"
    bakın yine devirdim.

    çürüdünüz oğlum, bittiniz, bütün teori darmadağın. hahaha.
  • ben bir alıntı yapmak istiyorum:
    "yani şöyle demektedir: "evet evren tümüyle belli kurallar çerçevesinde çalışan bir mekanizma, kompleks bir sistemdir ancak kendisi ve riayet ederek çalışmakta olduğu prensipleri kendi kendine oluşmuştur. ancak ben akıl sahibi bir varlık olarak bu mekanizmayı anlayabilir ve dilediğim değişiklikleri yapabilirim". ancak şunu görememektedir: "birçok prensip ve kadiyle çalışan evrende bir değişiklik, istenilen bir sonuç elde edebilmek için nasıl akıl bir gerek şartsa, harikulade ve fine-tuned (ince ayarlı) çalışmakta olan evrenin meydana gelmesi için de akıl gerek şarttır."
    (bkz: #17016296)

    şimdi burada kısaca denen şu:
    evrenin böyle böyle bir mekanizması var, neden bu mekanizma?

    bu aşamada şu başlığı incelemekte fayda var:
    (bkz: string theory)*
    konumuzla alakalı kısmını söyleyecek olursak, sicim teorisi der ki: bizim bildiğimiz anlamdaki evrenden sonsuz sayıda vardır. hepsinin de farklı kuralları, prensipleri vardır. yani kısaca bizim bu evrende oluşumuzun, bu mekanizma dahilinde yaşamamızın özel bir tarafı yoktur.

    sicim teorisi şu an için pek üzerinden argüman üretmeye elverişli bir konumda değildir, bunu kabul ediyorum. hatta tamamen yanlış bile olabilir. fakat getirdiği sonsuz sayıda evren kavramı gayet mantıklıdır.

    bu bağlamda demek istediğim, evrim teorisini açıklamadığı şeyler üzerinden çürütmeye çalışıp bu yolla tanrının varlığını savunmaya kalkmayın. komik oluyor.
  • tam hesabı kilitleyecekken buna denk geldim deli olmamak elde değil. kesin şu ana kadar söylenmiş olması lazım ama; evrim ispatlanması gereken bir şey değildir. evrim bir olgudur. bunun olgusal emareleri o kadar fazladır ki, o kadar çok sayıda gösterilmiştir ki, gözün kör değilse bunu görürsün. sonrasında da ateist falan olmazsın. "türlerin değişimi anlık olmak zorundadır" diyen bir ayet duymadım hiçbir kutsal kitapta.
    "ispatlanması" lafı da sakat bilim felsefesi açısından. teoriler bilim dünyasında güç, hakimiyet, yaygınlık kazanırlar, hesaplama ve öngörme güçleri ile rakipsiz kalırlar. kütle çekim teorisi kütle çekimini ispatlamamıştır. kütlelelerin birbirlerini çektiği gerçeği bu teori ile anlaşılır/görülür hale gelmemiş, teori bununla ilgili hesaplama ve açıklama çerçevesi sağlamış, bunu genel fizik içine eklemlemiştir.

    evrim ise teorisi bir teoridir. evrim olgusunu şu veya bu şekilde açıklama konusunda modeller, temel kavramlar sunar, buna göre türlerin canlılığın tarihi konusunda bize yaklaşım olanakları sağlar. bu modeller, hatta yüz yıldır kullanılan temel kavramlar test edilmeye hatta yanlışlanmaya açıktır. bilimdeki gelişmelerle daha yeni kavramlar seti tarafından içerilebilirler mesela dna ve genetik 1950'den sonra çıktı ama bundan önce de evrim teorisi vardı. kavramlar seti genetik bilimi sayesinde genişledi. yani pek görülmemekle beraber kullanılan kavramların geçersiz/yanlış olduğu pek muhtemel olmamakla beraber ortaya çıkabilir ama bu sadece daha yetkin ve açıklayıcı kavramlarla yenilenmeleri ile mümkün. kısacası şundan emin olabilirsiniz ki hiçbir biyolog evrim teorsinin ucundan köşesinden tutan ya da direk kendisine temelden ilişkili bir araştırmasında evrim oldu mu olmadı mı, bunu ispatlamaya çalışmıyor. evrimsel mekanizmaları keşfetmeye açıklamaya çalışıyor.
  • bu teoriye iman eden dallamalar hucre teorisi diye bir seye de iman ederler; derler ki biz hucreden olusmusuzdur. vahdet-i vucud ne o zaman yarraam? hepimiz allah'iz. al sana bilim. kodum mu?
hesabın var mı? giriş yap