27 entry daha
  • beynimizin önemli bir kısmı bilinçli düşünme faaliyetinin kapsama alanı dışında kalır. bilinçli akıl yürütme, zihinsel donanım kaynaklarımızın çoğuna ulaşamamaktadır. bir problemi çözmeye uğraşırken yada en basitinden bir sonraki anda ne yapmamız gerektiğini anlamaya çalışırken sadece bilinçli düşünceye tahsis edilmiş nöronlarla yetinmek durumunda kalsaydık halihazırda kolaylıkla yapabildiğimiz bir çok şeyi ya hiç yapamaz yada yapamamaya yakın yavaşlıkta icra edebilirdik. bu bir çok şeyin içine bir fonksiyonu integrallemek kadar futbol oynamak, araba kullanmak vs. de girerdi.

    örneğin bir futbolcu arkadaşının koşmakta oldugu yöne doğru bir atış yaptığında, beyni ve sinir sistemi sadece atışı gerçekleştirmek için gerekli kas kasılmaları için uyarılar göndermekle kalmaz ama aynı zamanda bu kas kasılmalarının zamanlamasını ve şiddetini de ayarlar. topa ne zaman, hangi açı ve hangi hızla vurulursa istenilen yere gideceğini tespit edebilmek için bir diferansiyel denklem çözmek gerekir ve "matematik çok zor, direktman bayarsaan" insanlarının bile beyinleri - eğer futbol oynamayı becerebiliyorlarsa - takım arkadaşlarının kanser olmasına vakit bırakmadan gerekli hesaplamaları yapar ve gerekli uyarıların gönderilmesini buyurur. topa vurma işini analitik düzleme dökmek, doğru hızı, zamanı ve açıyı bilinçli akıl yürütme ile çözmeye kalkmak şüphesiz oyun oynanmasını imkansız kılacak kadar uzun sürecektir - ki diferansiyel denklem çözme işinin önemli bir kısmını oluşturduğu bir oyuna fazla talep olmayacağı da aşikardır.

    sezgi, futbolun popülerliği kadar, temelde bilinçli bir süreç gibi görünen bilgi üretme, akıl yürütme alanlarında da - aynı biçimde - etkilidir. einstein, genel göreliliği formüller üzerinde düşündüğü bir anda değil tüm o formülleri beyninin güçlü ve bilinç tarafından izlenemeyen alanlarına yükleyip, onun, tüm gerekli işlemleri yapmasını, denklemleri çözüp sonuçları karşılaştırmasını müteakiben - aniden - buluvermiştir. hemen hepimizin zaman zaman yaşadığı "aydınlanma anları", bilinç-dışı beynin bulduğu sonuçların bilince bildirilmesinden başka bir şey değildir.

    sezgi genelde "brute-force" çalışır. önyargılar, inançlar ve gizli kabullerden inşa kurallar tarafından sınırlandırılmış rastgele denemelerle meşgul olunan probleme bir çözüm üretmeye; yeni, parlak fikirler bulmaya çalışılır. neyin parlak bir fikir neyin zırvalık oldugu, yine bilinç-dışı beyin tarafından işletilen ve benzer kurallara tabi olan bir seçme algoritması tarafından tespit edilir. aydınlanma anı, rastgele denemelerden birinin istenilen sonucu verdiği, topun ağlarla buluştuğu andır.

    sezginin bilinçli akıl yürütmeye üstünlüklerinden biri de onun akıl yürütmenin yöntemsel kısıtlarına tamamen tabi olmamasıdır. zihin ve onun çalışmasının ürünü sayılan ispat, belirli ön kabullerle bağlı aksiyomatik sistemlere üzerinde işlerken sezgi kendi kavramsal kabullerden ve kısıtlardan daha az etkilenir. sezgiyi kontrolde yaşanan bu güçlük kimi zaman ona bir üstülük sağlasa da çoklukla bulgularının güvenilirliğini azaltır. fermat'nın son teoremi gibi teoremlerin matematik aksiyomlarına bağlı kalınarak ispatlanmalarında yaşanan güçlüğe rağmen, teoremin sezgisel olarak doğru oldugunun "hissedilmesi", beynin içerisinde takip edilemeden işleyen indirgemeci yöntemlerin gücüne delalet sayılabilirken aynı şekle sahip cisimlerden daha ağır olanının yere daha büyük bir hızla ulaşacağı yönünde bir kanaat uyandırması da zaaflarını göz önüne serer.

    gerek günlük hayatta gerekse de akademik çalışmalarda sezginin böylesine büyük önem taşıması sahip oldugu üstün becerilerden, üstün becerileri ise erişebildiği devasa işlem gücünden sebep alır. sezgileriyle matematik yapan bir matematikçi ile sezgileriyle araba kullanan michael schumacher arasındaki tek fark, bilinç-dışı beyinlerinin özelleştiği alanlardır. bugün, hiç bir bilgisayarın bir insan kadar iyi araba kullanamaması ile "sezgisel" olarak doğru gözüken matematik hipotezlerinin ispatlanamaması, bilinçli akıl yürütmenin bilinç-dışına oranla ne derece kıt kaynaklara sahip oldugunun bir göstergesi olabilir. eğer böyle bir gösterge söz konusuysa, sezgiye atfedilen o mistik, ulvi gücün anlaşılıp geçilmesi de bir teknoloji ve felsefe meselesi haline dönüşür.
94 entry daha
hesabın var mı? giriş yap