ulus baker

• "eteğini denize silkeleyen kırlık bir yerlerde uyuyakalmışım. [...] oradan oraya yolculukla ömür tüketen o 'şaire teyze'yle ^* annemin savaş göçmeni olduğ'muz kampta buluşmasını hatırlamıştım. tabii rüyamın içinde hatırlamıştım. benden bir kaç yaş küçük oğluyla top oynuyoruz. topun peşinden koşarken annem ile 'şaire teyze'nin hemen hemen aynı tarihte, aynı hastalıktan ölüp yan yana gömüldüğü aklıma geliyor. mezarlığa yürürken topu sımsıkı tutuyorum. [...] spinoza^* da nereden çıkmışsaydı [...] kendine uygun bir hayatı yaşayıp mutlu olabilmesi, üçüncü hayata erişmenin zahmetini hatırlatmıştı bana. top da hâlâ elimde. tabii rüyada oluyor herşey. derken arkadaşım topa ansızın vurunca, top boş bir mezarın içine sıçrıyor. oradan sekerek kuş misali havalanıyor [...] meğer bu rüyadan 3 hafta sonra ölecek ve aynı mezarlığa gömülecekmiş! cenaze törenine gitmedim tabii. döneceği kumsalı tahmin ettiğimden orada bekledim [...] nasıl olduysa onunla birlikte aşağı inen güneşi bir top gibi kafasına fırlatıp, "aslında intihar ettiğ'ni biliyorum" diye bağırdım [...] yüzüme öyle bir bakıyor ki, "ben de, intiharımı kendine karşı bir ölüm tehdidi biçiminde algıladığ'nı biliyorum!" demek istiyor. öldüğü için ona duyduğum kızgınlıkla [...] turuncu tonlardaki bir tablonun içinde kaybolurken "ölümüm 12. ders için gerekliydi" diye mırıldanıyor."
  
  mehmet yaşın, evden kaçan çocuk, syf. 51, yapı kredi yayınları