48 entry daha
  • --- spoiler---

    tek eksiği vuvuzelaydı.

    eric clapton ve steve winwood konseri demek lazımmış ki winwood da deyim yerindeyse döktürdü. konser hakkındaki kısa, teknik ve müzikal eleştirilerimden önce yapım aşamasından başlamak istiyorum ( benimle ilgili olan kısmı yani). malum öğrencisin, aldığın kredinin yarısına dek gelen bir para eline geçmeli. bu konuda pek sevdiğim bir arkadaşımın pek sevdiğim bir teyzesi (?) bize yardımcı oldu ve 3 adet davetiye ayarladı. emekli organel* ile ben hisarüstünden bebeğe doğru kaptırdık. hızımızı alamadık da kuruçeşme' ye 45 dakikalık yolu da hatim ettik. bu yolculukta da kendimizi bebek şenliği' nde, balık tutan amcalar kıyısında bulduk; sıcaktan bunalan teni kavruk kesimin beyaz donlarıyla denize tabiri caizse serin sulara zıplamalarına ( çocuk işte) ve bütün erkeklerin siyah takım giydiği aptal bir yat balosu etkinliğine tanık olduk. bebek şenliği de arkadaşım organelin ifadesiyle tam bir yorkshire kafalarındaydı. her neyse arenanın kapısına geldiğimizde bizi büyük bir hayal kırıklığı bekliyordu lakin. biracı gençlik, siyah tişörtler (okteberfestvari), göstermelik rock dinleyen genç beyler ve onların tiki kız arkadaşları, orta yaş sosyete grubu ve diğer uç noktalar. bu aksilik de peşimizi bırakmadı tabii. davetiyemiz mavi ışıklı, içkilerin bedava olarak garsonlar tarafından sunulduğu, eric ve steve' in müziğini sohbetini yaparken arka fona atan insaların olduğu, facebook profil fotoğrafları çekilen bir yerdeymiş. bütün konser boyunca hayıflandık. şu çok önemli ki bir konserden aldığınız zevk, birlikte dinlediğiniz insanların dinleyicilik kalitesiyle doğru orantılı. yani sadece sizin müzikal bilgi ya da beceriniz yetmiyor. bu yüzden üniversiteli gençliği gözlerimiz baya bir aradı.

    eric clapton ve steve winwood sayesinde - her şeye rağmen- mest olmuş bir vaziyette oradan ayrıldık (hoş ben bir dirsek sıyırması ve kalça çıkığıyla noktaladım geceyi- lanet olsun o mavi ışıkla aydınlatılmış kaygan zemine). kâh ragtime usulü winwood tuşlusuyla ritmik bir dalgalanma kâh clapton’ ın telleriyle sismografik titreşimlerin en haz verici fazlarını yakaladık. cocaine ve layla parçalarında ( kitlenin ortak beğenisi) hayatta mıydım bilemiyorum. bir ara evet o gerizekalı havai fişekler yüzünden ben de bir deli fişek olup sinirden a takım yıldızına kafa göz girişmeyi düşünmedim değil; bizim beleşe gelen, davetli grubu renk cümbüşü ile müziğin mistik gücünü birleştirip psişik bir boyuta geçtiler sanırım, gözleri on beş dakika boyunca gökyüzünde asılı kaldı. boogie woogie, soul, country ve rock dozlu bir blues harikası yaşadık.

    küçük notlar:

    * 55 yaşlarında bir adam '' aa görmeyeli bu adam yaşlanmış’’ dedi. sonuç: sadece gençliğinde dinleyip , yaş kemale eri(n)ce ve de malum bir eğlence aracı çıkınca konsere gelen bir orta yaş kesimi vardı.

    * ’ 60 ve ’ 70li yıllarda üniversiteli olup, sonra gelir edinip ve sosyo- ekonomik durumunu türlü şekillerde yükselten burjuva kesimi ve onların şımarık çocukları da vardı.

    * bir ‘celebrity’ ( bokum gibi kelime) levent üzümcü’ yü gördüm. alkollü ve dev gibiydi ve çökmüştü biraz.

    * eric clapton '' thank you'' dışında tek bir kelime etmedi. aa tabii bir de şarkı sözleri...

    * winwood yine kareli kırmızı gömleğini giymiş.

    * çok şükür dünya gözüyle gördük yarebbim.

    tek eksiği vuvuze- layla idi.

    -----spoiler-----

    düzeltme & evirip çevirmece:

    *masterfucka kişisi spoiler gereksiz demiş. bence de... sözlükte fenomen olmuş bir çalgıyı hele ki şu dünya kupası geçmeden herhangi bir yazımda kullanmasaydım ölecek idim.

    * organel beni uyardı. dedi ki niye buldozer teyzelerden ve i*phone'lardan bahsetmedin? sahneye yakınlaşmaya çalıştığımızda etrafımız çam yarması teyzeler ve çınar* bozması heriflerle çevriliydi: gereksiz bir kalabalık, sıfır organizasyon.

    *cep telefonundan oğluna 3g mucizesiyle konseri izleten kadından bahsetmemem ilginç.

    ve son olarak eric clapton mutlaka bir festival çatısı altında izlenmeli!

    burjuva ve kapitalizme yine sövdük anasını satayım. afrika- göç- köle- sömürü- başkaldırı- blues zincirlemesine değinmiyorum bile.
56 entry daha
hesabın var mı? giriş yap