1283 entry daha
  • baykal'ın ardından chp'nin başına geçerse partide eninde sonunda yaşanacak kırılmalarla alaşağı edileceğinin farkında değilse aday olacaktır.

    ortada çok açık bir durum var. chp parti ve ideolojisi gereği çok dar bir alanda siyaset yapabilen bir parti. türkiyedeki ideolojik muhafazakarlığın kalesi. herkese ve her şeye karşı olmalarından dolayı ülkenin büyük bölümünden oy alamıyorlar. küçülüp, kemikleşmiş ne uzar ne kısalır bir oy oranı var.

    bu partiyi canlandırmak ve oy potansiyelini arttırabilmek için başına geçecek olan adamın -moda tabiriyle- açılımlarla gelmesi gerekiyor. yeni söylem, yaklaşım, yöntem, ruh ve hareket getirmesi lazım partiye.

    insanların chp'ye oy vermemelerine neden olan eski söylemleri devam ettiren bir kemal kılıçdaroğlu ne iktidar olur, ne de doğru düzgün bir oy arttırır. mutlaka bir şeylerin değişmesi gerekiyor. şimdi siz bu değişime isterseniz "kemalizm'in reformu" dersiniz -ki lazım değil şarttır-, isterseniz chp reformu deyin, isterseniz yeni sol. mutlaka bazı taşların yerinden oynaması, bir şeylerin değişmesi lazım.

    peki en büyük -belki tek- özelliği "değişmemezlik" olan bu partiyi ve tabanını nasıl değiştirecek kemal kılıçdaroğlu. ya iknayla, ya kılıçla. çünkü bu kitleye ve tabana zaten -kafalarına vurula vurula- değişim zamanının geldiği söylendi, anlatıldı, gösterildi. görmek istemiyorlar. onlara göre "x hedehodosu y olan" onun aklındakinden farklı bir fikirle geliyorsa sırf x hedehodosu y olan söyledi diye karşı fikri küçük görüp yok saymak normal bir durum. bu çaplara varabilen bir hödüklükten bahsediyoruz.

    peki bu değişimi baykal'ın gözetiminde mi yapacak yoksa baykal'a rağmen mi? görünüşe göre baykal'ın karşısına dikilecek hali yok, kaderini baykal'ın eline bırakmış durumda. bu değişimi ne baykal ile ne de baykal'a rağmen yapabileceğine inanan var mı? gazetelerin bile açıktan "politbüro" dedikleri chp yönetimini, teşkilatı, tabanı değiştirebilecek mi kemal kılıçdaroğlu? hangi güçle? hangi mesajla?

    o gelince "farklı olan" ne olacak. tayyip erdoğan'ın gidip abdullah gül'ün yerine geçmesinden ne farkı olacak bunun? taban aynı taban, söylem aynı söylem, aynı dogmalar sürecekse kemal kılıçdaroğlu hangi itici güçle iktidara (o da anca koalisyon olur) oynayacak? hangi farklı mesajla? hangi vizyonla?

    baykal'dan sonra kim geçerse o partinin başına ya sıkı bir emanetçi olacak ya da değişimi -yani doğrusunu- uygulayıp partisinin içindeki kırılmalarla uğraşacak. taban -yani baykal- değişime direnirse veya kabullenemezse kendi içlerinde daha derin yarıklar oluşacak. nasıl kontrol edecek?

    kendisini, bu mücadeleden başarılı çıkıp hem partisini yükseltecek hem de parti içi mekanizmaları diktatörce kullanmadan, tabanın çok canını sıkacak politik sölemler geliştirmeden ve en önemlisi "ödenmesi gereken bedellerii ödemeyip, öpülmesi gereken elleri öpmeden" partinin başında kalabilecek güç ve beceride görebilen arkadaşların iyi niyetlerine hayran olmamak içten değil. bugüne kadar ortaya koyduğu hangi eylemlerden ve elde ettiği başarılardan bu çapta etkilenip ona bu kadar güveniyorlar o kısmı bilmek isterim.

    iyimser ve umutlu olmak siyasi sorunları çözmüyor. türk siyasetinin yapısı gereği iki günde taklaya gelmiş insanları da daha dün gibi hatırlıyoruz. özkan-cem-derviş troykaları, yalım erez olayları vs. oyun kurduğunu sanıp piyona dönenlerin uzun bir listesi var türk siyaset tarihinde. iki sene öncesine kadar adını bilmediğimiz adamın asasıyla türk siyasetini ortadan ikiye yaracağını ve iktidara yürüyeceğine inanmak çaresizliğe rağmen iyimser olma çabasından öte bir davranış değil.

    büyük beklenti büyük hayal kırıklığı oluşturur. bence kendisini özetleyen cümle budur.
64254 entry daha
hesabın var mı? giriş yap