5 entry daha
  • kitabın sonunda yer alan ''sözlükçe'' kısmının ilk önce ve iki-üç kez okunması ve kitaba ondan sonra başlanması tavsiye edilir... ayrıca gülün adı'na göre çok daha ağır bir kitaptır... ancak ilk bölümlerin atlatılmasıyla kitabın sizi içine alması bir olur... fikir sahibi olmak için ilk 4 paragrafı okuyabilirsiniz:

    ''sarkaç'ı o zaman gördüm.

    küre, koro yerinin tonozuna tutturulmuş uzun bir telin ucunda, devingen, eşzamanlı bir görkemle geniş salınımlar çiziyordu.

    dönümü, telin uzunluğunun karekökü ile yeryüzü zihinleri için usdışı da olsa, tanrısal usla, tüm olası dairelerin çemberleriyle çaplarını zorunlu olarak birbirine balayan ¶ sayısı arasındaki ilişkinin belirlediğini biliyordum –bu dingin soluğun büyüsü içinde kim olsa sezinlerdi bunu- böylece, kürenin bir kutuptan ötekine salınma süresi, zamandan bağımsız ölçüler arasında gizemli bir elbirliğinin sonucudur: asılma noktasının birliği, soyut bir boyutun ikiliği, ¶ sayısının üçlü niteliği, dairenin kusursuzluğu arasında.

    asılma noktasının düşeyi üzerinde, tabanda, çekimi kürenin içinde gizli bir silindire ileten manyetik bir düzenin, devinimin sürekliliğini sağladığını da biliyordum: maddenin direncine karşı koyan, ama sarkaç yasasına ters düşmeyen, tersine, bu yasanın kendini ortaya koymasına izin veren bir düzen; çünkü, boşlukta, genleşmeyen, ağırlıktan yoksun bir telin ucuna asılı, havanın direnciyle karşılaşmayacak, asılma noktasıyla da sürtüşmeyecek, ağırlığı olan herhangi bir maddi noktada sonsuza dek düzenli olarak salınırdı.''

    ayrıca kitabın başındaki giovanni scognamillo tarafından yazılan '' foucault sarkacı'nın türkçe çevirisine bir önsöz denemesi''nde geçen ''foucault sarkacı, bilindiği ve yazıldığı gibi, sekiz yıl süren bir çalışmanın, ayrıntılı bir araştırmanın ve iki bin ciltlik bir 'uzman' kitaplığın ürünüdür'' cümleciği kitabın nasıl bir emek sonucu oluştuğunu çok iyi belirtir... çevirinin çok başarılı olduğunu belirten görüşlerin tam aksini düşünmekteyim...
119 entry daha
hesabın var mı? giriş yap