serkan türk
-
öykücülüğünün izlerini taşıyan güzel şiirlere sahip genç bir şairdir ayrıca. -bu tehlikelidir aslında, öykülemenin bıçak sırtında dolaşmak. ama bunu iyi bilir ve o bıçaksırtında dans eder!-
ben net'te takılırken ve bir yandan yaptığı, şiir ve güzel müziklerle dolu o güzel radyo programlarından birini dinlerken ansızın msn'den bir word belgesi göndererek, yeni bir şiiri ile beni selamlayan; yine ansızın "hadi seni canlı yayına alayım" diyerek, beni, belirlediği bir konuda doğaçlama konuşmaya zorlayan üretken bir insandır, candır, en asil duygunun insanıdır;)
işte şiirlerinden de birkaç örnek;
her aşk biterken biraz ihtiyar
haziran rüzgârında uğuldayan ses
der ki : kalbini bırakmışsın bir tepeye
yorgun sancısını taşımaktan o kalp
yalan otları kaplamış bahçeni
bu yüzden her ayrılık biraz intihar
bu aşkı istifaya davet ediyorum
biliyorum ölecek çiçeklerimin hepsi
üşüyerek solacak tenimin kokusu
her sözcüğüm bir diğerinden alacaklı kalacak
razı değilim ama
bırakamam kader rüzgârına işimi
her aşk biterken biraz ihtiyar
gözleri geceden yorgun
uzanacak ağrısıyla o gölge boylu boyunca
canımdan uzaklara sarkacak
semender
“yar yar
canımın çekirdeğinde diken
gözümün bebeğinde sitem var”
bedri rahmi eyüboğlu
kalbim bir yara mı göğsümün altında
ilerliyor günden güne bir semender ateşe
zaman soyunu sürüyor kışta
tanrım çok yanıldım gönlümü al
kendine bir düş evren çiziyor bahar
ağaçları, göğü ve dağları boyuyor sonra
kuşlar konuyor telefon direklerine
habersiz yapılan konuşmalardan
kilometrelerce ötelerde biri
kavuşmak diyor aşkı bulmaya
tenimin omurgası, kıblesi olmuşsun yüzümün
köprüleri sis basmış, içim güz
yapraklarını süpürürken ayrılık
ölü toprağını üzerine serpiyorum akrebin
anıları sarartıyor yelkovan
derimin altındaki bir nehir mi kan
günden güne ilerliyor bir ateş semendere
yanıyor ormanın ağzında rüzgâr
çok yanıldım tanrım gönlümü sar
her şeyin güzel olma nedenleri
her şeyin güzel olma nedenleri
var bilirsin, göğün kuşları da bilirler
yazın geçip giden bir yalnızın sesi olduğunu.
akşam oldu mu çöker içimizde bir yere o kuşlar
dalgaların çığlıkları adalardan gelir
serinlik kaplar evrenini
eski evlerin hayaletleri avlusunda dolaşır
ağaçlara gölgeleri karışmış anıların
izin verirse ömür kendimi birine adayarak
düğümleneceğim bu uğurda iplerine.
güzel yapabilir hayatlarımızı bu da
kalın bir kitabı okur gibi sular
yelkenimi dolduran rüzgârıyla çoğalacağım
dudak bir büyüdür
bıyıklarımla başlar her öpüşme
önünde eğildiğim tanrı gibi görür gözleri
yakalandığım fırtınayı
şeytan çarmıhındaki cambaz ipine dolanmış
kötürüm bir gemi durur onun omuzlarında
ben omuzlarını da severim
oradan başlarım büyümeye
güzellik ondan gelir gözlerime.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap