2 entry daha
  • bir çocukluk arkadaşım vardı adı agah,
    o zamandan belliydi büyümeyeceğimiz.
    kar ne zaman yağsa,
    hayatımıza bayramlık bir elbise giydirirdi tiril tiril.
    annem ve ben karda nedense hiç üşümezdik.
    küçük kızaklarımız vardı agahla ikimizin.
    ince plastikten harflerle okuma öğrendiğimiz,
    eve kapanılan yılların sokaklarında ilk özgürleşmemdi,
    duyduğum ilk horoz sesiydi agah.

    en küçük halime aşık olmuş bir arkadaşıma nazlandıydım ilk.
    o şimdi benim bilmediğim bir memleketin başkentinde.
    horozlar öter mi orada çok düşünürüm.
    gülerken gamzeleri çıkardı,
    o zaman horoz sesi duyarmışım ki
    ellerini hiç hatırlamıyorum.
    dudaklarını seyrederdim konuşurken,
    hayalimde vücudunun geri kalanı yok.
    sonra gitmeden uzaklara ergen bir hali var hatıramda.
    ben kızınca gözlerinde, şimdi şimdi anladığım
    bir mevsim gezinirdi.
    annemle ben kar yağınca hiç üşümezdik.

    geçenlerde bir horoz öttü,
    dışı kir tutmuş bir pencereyi araladı,
    kaç kıştan sonra şişmiş ahşap çerçeveler gibi
    ne zor açıldı pencere.
    horoz hangi vakit öter onu bile unutmuşum.
    güvendiydim ya sana.
    herkes yalan söylerdi de sen söylemezdin.
    sen büyüdün, agah da büyümüştür.
    her kış babam bana bir kızak yapsa diyorum,
    dedem bir keman
    nasılsa onu da horoz sesi gibi hatırlamam.
    dedem çalar yine ve horoz sesi duyulur kemandan.
    horozlar ötse geri gelirler yine
    gittiler.
    kimi diyor odaları pancurlu bir iskandinav ülkesindeymiş,
    ben çıkamam ki dedemin hikayeler anlattığı kürenin
    eğilmiş tepesine.
    kimi düşünüyorum da
    bir çölü geçip beyaz mermerli kral evine göçmüşler gibi geliyor.
    istanbul'u sayıklardı dedem, cennette stanbul var mı bilmem.
    horoz sesi,
    herşeyi içine sığmaz bir bavula tıkıştırırken ötünce.
    bunca şeyin neden tahta bir bavula sığmayacağını anlıyor insan.
    ya kalbi çıkaracaksın, ciğerleri, tahta bavul boşalacak,
    ya da agah’ı, annemi, kızağı, horoz sesini alıp
    çekileceğim.
    anneanneler daha çabuk katlanıyordu olanlara.
    horozlar ötünce eski plaklar siliniyordu sanki,
    şimdi bir çocuk duysa horoz sesini depremler olacak,
    bildiğin horoz sesi nerden bilsin içimizdekini,
    öterse depremler olacak.
    ya bu cehaletle kalayım, biraz mutlu,
    ya horozlar ötsün, biz gidelim agah’la.
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap