8 entry daha
  • (ilk gün)
    - iyi günler doktor bey.
    - eee.. iyi günler. (iç ses: yine, yeniden...)
    - şikayetiniz?
    - şey sürekli kalbim sıkışıyor, nefes alamıyor gibi hissediyorum, ateş basıyor, titreme, tekleme, vb.
    - daha önce bu türden şikayetleriniz var mıydı?
    - evet, şey ben 5 senedir.. doktor bey, siz benim son umudumsunuz. (iç ses: doktor bilen birisine benziyor, inşallah tanrım!)
    - neden?
    - 5 senedir kimse beni düzeltemedi, size tüm antidepresanların prospektüslerini anlatabilirim, siz 15. siniz de...
    - ne açıdan?
    - yani sayısız doktora gittim, panik atak dediler, bir sürü ilaç kullandım geçmedi, halen kriz yaşıyorum.
    - hımmm.. siz sanırım doktorunuzu bulamamışsınız...
    - öyle mi dersiniz? (iç ses: umarım, tanrım ne olur, bu düzgün biri olsun bari.)
    - evet, ben hemen geçirebilirim bu probleminizi, kısa zamanda atlatacağınıza söz veriyorum.
    - nasıl? (iç ses: evet, galiba bitecek bu sefer bu sıkıntı.)
    - size bir reçete yazacağım, düzenli almaya özen gösterin...
    - !!!?? yine mi ilaç? (iç ses: dur bakalım.. hemen ümitsizliğe kapılma ilaç verdi diye... belki?)
    - günde 3 defa 0.5 mg.la başlayalım, xanax...
    - peki doktor bey, siz daha iyi bilirsiniz. (iç ses: çaresizim)

    (1 hafta sonra)
    - doktor bey, sanıyorum deliriyorum krizler eskisinden de çok geliyor, korkuyorum.
    - endişelenecek bir durum yok, beklenti ankisiyetesi yaşıyorsunuz, olur bunlar, geçer emin olun.
    - şimdi siz kaç tane alıyordunuz?
    - neyi efendim?
    - şeyy, xanax ı canım.
    - eee günde 3 defa 0.5 mg. (iç ses: nasıl olur ya, kaç tane yazdığını bile hatırlamıyor, tanrım!)
    - ok şimdi bunu 4 yapalım, artı bir de sabah seroksat alalım aç karnına...
    - tamam doktor bey, dediklerinizi yapacağım büyük bir özenle. geçer mi? (iç ses: umudunu yitirme!)
    - geçer geçer...
    - peki. (boyun bükük)

    (2 hafta sonra)
    - eee nasıl gidiyor ataklar?
    - gittikçe kötüye gidiyorum doktor bey, hiçbir gelişme yok gibi.
    - umutsuzluğa düşmeyin, geçecek diyorum size...
    - umutla bekliyorum doktor bey... (iç ses: baksana bu kadar kendinden emin, vardır bir bildiği elbet, dayan!)
    - şimdi siz remeron ve prozac alıyordunuz değil mi?
    - nasıl yani? (şaşkınlık, korku, endişe, üzüntü...)
    - hayır doktor bey, xanax ve seroksat vermiştiniz.
    - günde kaç alıyordunuz?
    - günde 3 xanax, 1 seroksat sabah aç karnına.
    - ha öyle mi? özür dilerim sizi aslı hanımla karıştırdım.
    - doktor bey, kendimi iyi hissetmiyorum. (iç ses: bu adam hastasını tanımıyor bile, nasıl düzeleceğim ben?)
    - şimdi siz xanaxları bırakın yerine günde 2 defa favarin alın, sıkıntınız geçmezse 3 alın, 4 yapın... (?????????)
    - doktor bey, dokunmasın? (dehşet)
    - hayır siz şiddetli bir kriz geçiriyorsunuz, camlardan, pencerelerden uzak durun.
    - (iç ses: ne camı ne penceresi?) nasıl yani?
    - kendinizi aşağıya atarsınız diye önlem. hastalarıma hep söylerim, intihar olayları hep böyle başlar.
    - (iç ses: tanrım nerdeyim ben?)
    - evet reçetenizi yazdım, buyrun, haftaya yine beklerim.
    - peki. (yine çaresiz, yine aynı son)

    - peki.

    bugün ayın 14 ü ve günlerden çarşamba, çok şükür artık bu hastalığı atlattım. zaman zaman yaşadığım küçük krizleri saymazsak.. ama geçirdiğim o işkence günleri halen unutamıyorum, tuvalete bile yalnız gidemezdim. neyse... yukarıdaki diyalog gerçekten başımdan geçmiş bir olaydı ve bu inanın 1 ya da 2 kez yaşanmadı hayatımda... bu adamlar sağlam adamı delirtebilecekleri gibi daha da kötüsü sizi bir yere kapatacak duruma bile getirebiliyorlar itina ile... hastasına verdiği ilacı bile hatırlamayan, hastasını sürekli karıştıran ve en kötüsü verdiği ilaçlar ile insanı tam bir mongola çeviren bu insanların önünde saygıyla eğiliyorum... tanri cezalarini versin!
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap