7 entry daha
  • boyle durumlarda tarihi ve tarihte kalanlari 90 sene sonra gazeteleri kullanilarak buyuk pontolarla yargilamak yerine bu konu simdi niye ortaya ortaya atildi diye sormakta da yarar oldugu kesin. vahdettini aklama (ataturk sade kahve severdi, vahdettin de sade kahve severdi demekki ataturk esittir vahdettin seklinda) ataturku karalama cabalari sadece gazete basliklari okuyabilen halkimin aklini karistirmak icin mi gazetelere manset olmus?

    birakalim sormayalim mi? armağan bu paragrafı nereden aldı diye?
    armagan bu paragrafi ingiliz gazeteci ward price'in extra-special correspondent adlı 1957 yılında yayımlanan kitabından alıyor.bay armağan bu kitabın adını da türkçeye " çok özel yazışmalar " olarak çevirmiş. oysaki yazisma sadece tek tarafli, price gazeteye yaziyor, kimseyle yazistigi yok! bu bir!
    bu paragrafin belgesi nerede? konusulan seyin belgesi olurmu? ward "oyle soyledi" diyor.
    jaeschke ve diğer yazarlar da bu paragrafı ward'ın kitabından alıp kullaniyorlar cok bilimsel yani gsekil uc te ordugunuz uzere..
    bu konusmanin ne zaman yapildigi da onemli tabii...bunu bir bilenden dinleyelim.

    "gazeteci ward'la atatürk, 14 kasım 1918 tarihinde pera palas oteli'nde görüştüler. bu tarihe iyi dikkat etmek gerekir. çünkü osmanlı orduları yenilmiş ve osmanlı devleti 30 ekim 1918'de çok ağır koşulları olan mondros ateşkesi'ni kabul etmişti. bir gün sonra (31 ekim 1918) mustafa kemal suriye'de dağılmış halde bulunan yıldırım orduları grubu komutanlığı'na atandı. oradan çektiği telgraflarla mondros ateşkesine karşı çıktı. osmanlı hükümeti bu çıkışlardan rahatsız olmaktadır. 10 kasım 1918 günü, sadrazam ahmet izzet paşa mustafa kemal'i telgraf makinesi başına çağırarak kendisinin sadrazamlıktan çekildiğini ve onun da istanbul'a gelmesini istedi, "sizinle görüşmeye ihtiyacım var" dedi.

    bunun üzerine mustafa kemal adana'dan trenle hareket ederek istanbul'a geldi. 13 kasım 1918 çarşamba günü yanında yaveri cevat abbas' la haydarpaşa garı'na indi. o sırada işgal güçlerinin 55 parçadan oluşan savaş gemileri haydarpaşa önlerinden boğaz'a girmek üzereydiler. yani istanbul fiilen işgal ediliyordu.

    çanakkale'de bu müttefik ve emperyalist gemilere dur diyen anafartalar kahramanı, ne yazık ki haydarpaşa garı'nda, bu gemilerin 3 saat boyunca geçişini ve boğaz'a doğru ilerleyerek dolmabahçe sarayı önünde demirleyişini izlemek talihsizliğiyle karşı karşıya geldi. daha sonra bindiği bir askeri motorla karaköy'e giderken aralarından geçmek zorunda kaldığı bu işgal gemilerine karşı ünlü sözünü söylemiştir: "geldikleri gibi giderler.."

    atatürk, pera palas'ta kalıyordu, ertesi gün (14 kasım 1919), pera palas müdürünün aracılığıyla gazeteci ward price ile görüşmüştür.

    mağlup olmuş bir imparatorluğun subayı olarak istanbul'a bir gün önce gelmiş olan mustafa kemal bu sözleri söylese ne olur söylemese ne olur?.. zaten bu sözleri söylediğine dair herhangi bir belge de yok, sadece ingiliz gazetecinin, çok sonraları, 1957 yılında yazdığı kitabı var."

    boyle konular ozellikle mi simdi ortaya atiliyor...meydan bos bulunuyor da ondanmi neden gazetelerde yari pismis bir sekilde halkimizin hazmetmesi veya hazmedememesi icin onlara sunuluyor? ?...bu konulari arastirip tartisacak insanlarimiz nerede?
    bazi odaklar arastirici eksikligimizi kotuye kullanmaya karar mi verdiler coktan, gazetelere iki punto atip suyu bulandirmak ve balik avlamak mi niyetleri?
    gelin hep beraber soralim, sormak iyidir, yari yolu almaktir sormak....
    avlanan baliklarla bizim icin ne pisirmeye karar verdiler?

    arkasi yarina …mi olay?
73 entry daha
hesabın var mı? giriş yap