7 entry daha
  • russell crowe'u oscar heykelciği ile buluşturacak filmdir. sol elini alnına dayayıp, bakışlarını odaklayamayışını gayet tutarlı bir biçimde tüm film boyunca tekrar eden john nash, eşi alicia*'nın aşkıyla şizofreninin üstesinden, hem de salt aklını kullanarak gelir.

    şizofrenik sanrılardan kurtulmanın, modern psikiyatri tarafından kabul görmüş olan tedavilerin dışında bir yolu daha vardır: sanrılar içinde bir tek gerçek ya da gerçeğe aykırı bir tek ayrıntı yakalamak. filmde john nash*, "meleeche gerçek olamaz, o hiç büyümüyor" dediğinde, gereksindiği o gerçeği yakalamıştır işte.

    gerçeğinden şüphe etmemek kendini fazla önemsemek değil de nedir? kendi gerçeklerine bağımlı olmak, başkalarını hiçe saymak değil de ne? bir an "o"nun haklı olabileceğini düşünmekle başlar herşey, bazen zarflar dolusudur gerçek olduğunu sandığımız gerçek; ve onu yerine ulaşmayan postalar olarak yollarız sağa sola onların tek gerçek olduğuna inanarak; ta ki, biri çıkıp zarflarımızın her birini, postalanma sırasıyla bir poşetten çıkarıp "bak, hiç biri açılmamış!" diyene kadar. kendini karşısındakinin yerine koyarak* onun gerçeğini aramayı üstlenene duyulan aşkla başlar, "belki de o* haklıdır" düşüncesi.

    tüm denklemler aşkın sonsuz gücünü anlamak için kurulur, der nash. kimi (zaman) erkeklerin bunu anlaması için elli yıl süre ve bir nobel ödülü gerekir.
273 entry daha
hesabın var mı? giriş yap