17 entry daha
  • vakti zamanında gördüğüm bir tv belgeselinde konu edilen bir afrika öğretisinin gizemli sözcüklerinden birisiydi bu. belgeselin ancak sonuna yetişebildiğimden, söz konusu öğretinin adı neydi, amacı neydi, dediği neydi falan... bunları kaçırmıştım. ama belgeselin yakalayabildiğim o son kısmında, öğretiyi seyircilere anlatan kişi, işte bu "hakuna matata"yı bellememizi ve sıkıntıya düştüğümüzde bir kerecik de olsa bu sözcüğü söylememizi öneriyordu. sonra da ekliyordu: "isterseniz şimdi bir deneyin, fısıldayarak 'hakuna matata' deyin - dertten ve kaygıdan uzaklaştığınızı hemen fark edeceksiniz." tabii ben de hemen denemiş ve "hakuna matata" demiştim.

    (entrime devam etmeden önce, şayet hâlâ "hakuna matata" demediyseniz, bunu şimdi yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. yok, kötü bir şey olmayacak. buyrunuz...)

    ve evet, bu sözcüğü söylemem üzerine, öyle ya da böyle, bir ferahlama yaşadığımı hatırlıyorum. öyle büyüğünden bir şey sayılmazdı tabii de, yine de denildiği kadar vardı hani.

    denildiği kadar vardı var olmasına da, mahut sözü öğrendiğim o küçük yaşımda bile şu kadarını akıl edebilmiştim: yaşadığım ferahlama, "hakuna matata"nın barındırdığına vehmedilen "gizem" veya "güç"ten kaynaklanıyor değildi - mesele, kişinin bu sözcüğü söylerken; belli bir çaba göstererek, "normalden" biraz daha fazla miktarda nefes vermesinden ibaretti. yani rahatlamam için "hakuna matata" dememe falan gerek yoktu: pekala, ağzımı azıcık daraltıp çabucak nefes verdiğimde de aynı etkiye kavuşabiliyordum.

    (deneyiniz, görünüz.)

    nitekim o gün bu gündür canım sıkıldığında, dediğim şekilde bir nefes veririm - ardından da, belgeseldeki kayıp tipe ayıp olmasın diye "hakuna matata" da derim. böylece o adam gelir aklıma, adamın "inanmışlığı"ndaki saçmalığı anımsar ve gülümserim... bir ihtimal "hakuna matata"daki "gizem" de kişiyi, nefes verme hususunda benim deneyimlediğim şekilde bilinçlendirmesi ve meselenin basitliğini bu sayede görmesiyle birlikte onu, sözcüğün kendisiyle dalga geçmeye sevk etmesi olabilir – kim bilebilir?

    ---

    ek: şimdi efendim, bu entriyi daha demincek "hakkunamatada" başlığına yazmıştım (ve tabii, entri boyunca da sözcüğü "hakuna matata" değil, "hakkunamatada" diye anmıştım). brownie, tsan chan ve kobuzchu kiz tarafından derhal uyarıldım, arka arkaya bkz'lar yağdı mesaj kutuma: "hakuna matata", "hakuna matata" ve "hakuna matata" şeklinde. bu kadar insan yanılıyor olamazdı! o yüzden, bu üç yazarımızın nazik davetini kıramayarak, entrimle beraber buralara taşındım.

    ve böylece ilkin anladım ki, ben yıllardır, rahatlayacağım diye, yanlış sözcüğü telaffuz ediyormuşum.

    ve bununla beraber de, eh tabii haliyle, kendi kendimi kutladım: değil miydi ki sözcüğü yanlış hatırlamama karşın aynı rahatlamayı deneyimliyordum - o halde argümanım kesinkes doğrulanmıştı: iş "hakuna matata"da değil, nefes vermekteydi. evet lan!

    şimdi bir keyif çayı içmeyi hak ettim - sonra dönüp brownie'ye, "lion king"i niye izlememiş olduğumu açıklayacağım.
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap