• yeni nesil yaraticilik..
    kapitalizm'in giderek buyudugu ve her buyuyen yapi gibi hantallastigi gunumuzde internet'in getirmis oldugu dinamizmin getirmis oldugu yaraticiligin cesitli sektorlere uygulanmasi olayi olarak goruyorum. hantallasan kapitalizmin eli kolu sosyal devletle iyice baglandiktan sonra rekabetin getirdigi yaraticilik devri yerini calisanlarin koltuklarinin saglam oldugu devletimsi dev sirketlere birakti. bu dev sirketlerde yaraticilik eksikliklerini tuketicilere pahali ve islevsiz urunleri kakalamakla ya da kanuni kiliflar bularak kendilerini silahla guvence altina almakla kapatmaya calistilar.

    ancak internet bu hantal duzeni bozdu. eskiden koltuklarindan kalkmadan haber yapan ve kendi haberci arkadaslariyla birlikte tekel olan insanlarin foyasi ortaya cikti. yayinlanmamayan haberler you tube'dan, sozlukten, bloglardan tum turkiyeye yayildi. insanlar artik haberleri baska yerlerden takip etmeye basladi. anli sanli kose yazarlarinin cehaletleri gun gibi ortaya cikti. bu kose yazarlarinin muadili binlerce insanin twitterdaki varliklari kesfedildi. kose yazarlarida kendilerini twitter'a girmek zorunda hissettiler ama oraya yazdikca cehaletleri daha da ortaya cikti.

    fenerbahce baskani ile olan dostluklari nedeniyle kose kapmis insanlar yerine blog sahiplerinin yorumlari okunur oldu. film ve altyazi cevirmenleri islerini kaybetti. bu ise ucretsiz baslayan internet cevirmenleri 'akademik' cevirmen arkadaslarimizin yerine is bulmaya basladi. bundan 10 yil onceki profesyonel dvd altyazilari ile divxplanet cevirileri arasindaki ucurum bahsetmeye calistigim hantalligin en guzel ornegi..

    artik yemek elestirisi icin bedava agirlandigi restoranti ballandira ballandira anlatan yazarlardan cok sozluk okunmakta. spor yazari olarak yonetimin tetikcisi yazarlar yerine maddi cikari olmayan ve bu isten anlayan bloglari okuyoruz. bir filmin iyi veya kotu oldugunu anlamak icin dagitim sirketinin pr calismalarina katilmis elestirmenler yerine sinemaya tutkuyla bagli insanlarin yazilari takip ediliyor.
    bir konu hakkinda arastirma yapilirken ansiklopedi yerine wikipedia kullaniliyor.

    ve bunlar olurken bazi insanlar tatli paralarini kaybediyorlar.

    evet 'crowd' akademik olculerde bir ceviri yapamiyor. ama cevirdigi kelime zaten poke. burada poke'un inci siker olmadigini bilebilecek bir moderatorun varligi gerekli onlarca cevirmenin varligina gereksinim birakmiyor. sonucta şekspir cevirmiyoruz..

    bu isin zor ve negatif yani olusturulan urunun kalitesi crowd'un kalitesi ile es durumda. buradaki bilgi coplugunden ise yarar bir seyler cikartmak moderatorlerin ve kullanicinin isi. bunu basarabilen girisimci moderatorler zengin olacaktir. 'unlu' yazarlarin ve isadamlarinin sozluge cemkirmesinin altinda da islerini kaybetme korkusu yatmakta..
  • wired'den jeff howe'un isim babalığını yaptığı terim.

    anlamı ise bir işi çok geniş bir kitleye açık çağrıda bulunarak yaptırmak.
  • crowdsourcing tüketiciye sunulan bir hizmetin ayrıntılarını yine tüketicilerin verdiği bir sistemdir. bir nevi oylama sistemiyle üretici ürününün desenini, restaurant'ının menüsünü, elektronik aletinin tasarımını tüketicinin oyuna açar. en çok oy alan ürün üretilmeye başlanır. crowdsourcing 'in ufak çaplı yatırım alanında da örnekleri vardır.

    restarurant konusunda bir örnek için ;

    http://elements.collectivex.com/
  • crowdsourcing iyi, crowdsourcing güzel. buzzwordümüz aldı yürüdü, her kenarda köşede konuşulmakta şu aralar. ancak, crowdsourcing'e omuz verecek kitleyi düşünen yok sanki. bootb gibi sitelere bakıyorum, unilever'ı, nokiası, at&t'si falan bile bu "hizmeti" sunanlardan projelerinde istifade etmekte. bence bu adamlar bunu sadece sermaye bolluğundan dolayı yapabiliyorlar. yani, elbette bir arge marge takımları mevcut. fakat arka kapıdan kafayı uzatıp, "bakalım dünya kadar maaş verdiğimiz bu herifleri aşabilecek insanlar var mı" demelerine tekabül ediyor bu. ayıp bir kere. zamanında "ilgili fakülteden mezun ve zibilyon yıl tecrübeye sahip" diyerek almışsın gençleri işe, şimdi arkalarından vuruyosun bunları. neye güveniyorsun? bir yerde konuşlanmış ve baba parası yemekte bir beis görmeyen savant ailesini mi arıyorsun lan orospu evladı. hayır, kendi işçilerinin eline su dökebilen bir galabalıh gaynağı bulabildin mi? bulabildiysen adamları işe aldın mı? ne dönüyo lan orada!?!
  • en güzel örneklerinden biri için:
    (bkz: life in a day)
    #37024986
  • (bkz: ışid)
  • dünyaca ünlü wired dergisinin editörü jeff howe 'un isim babası olduğu kavram. crowd (kalabalık) ve outsourcing (dış kaynak kullanımı) sözcüklerinden oluşmuş kırma bir isim.

    ve bu isimden yola çıkarak yazılan bir kitap.

    biraz boş vakti ve internet bağlantısı olan herkesin ekonomik açıdan anlamlı işler örgütleyebileceğini anlatan, üreticiler ile tüketiciler arasındaki çizginin bulanıklaştığını örneklerle gösteren ilham verici bir kitap.

    “crowdsourcing,” bir zamanlar profesyonellere özgü işleri başararak, geleneksel işgücünün yerini alan kalabalıkları ifade ediyor. bir diş macununu o tüpün içine nasıl dolduracaklarına kafa patlatan bir labaratuvar dolusu mühendis, bu sorunu internet sitelerinden duyuruyor ve yarım saat içinde geçerli bir çözüm önerisi alıyorlar. nasa seti@home projesi için binlerce bilgisayar kullanıcısı sayesinde milyonlarlca dolarlık tasarruf sağlıyor. bunun gibi onlarca örnek...
  • güzel bir uygulama alanını bemyeye da görmüş oldum.

    özellikle işsiz güçsüz öğrenci olan kullanıcılarını üç beş kuruşa büyük retail şirketlerine "git bi bak bakayım, bizim malları markette düzgün dizmişler mi, iki üç tane foto video çek gönder" sistemi ile çalıştırıyorlar. güzel fikir.
hesabın var mı? giriş yap