• [yazılan her şey otto kernberg kitabı love relations: normality and pathology kitabından alıntıdır..]

    "... cinsel rol kimliği ve çekirdek cinsel kimlik üzerine yapılan kapsamlı araştırmaların aksine çocukların cinsel deneyimleri üzerine hiç değilse bile, çok az araştırma yapılmıştır..

    ... bilgi yokluğunun arkasında, bence, freud'un cüretli bir biçimde karşı çıktığı bir tabu olan çocuk cinselliğinin varlığını kabul etmeye karşı direniş yatıyor.. bu, batılı kültürde bebeğin cinsel davranışına karşı geliştirilmiş yasaklarla bağlantılıdır.. kültürel antropoloji* bu tür yasakların yokluğunda çocukların kendiliklerinden cinsel davranış sergilediğine ilişkin deliller sunar.. doğalcı bir kreş ortamında çocukları gözleyen galenson ve roiphe**, erkek çocuklarının altıncı ya da yedinci ayda, kızların ise onuncu ve on birinci ayda genital oyuna başladığını ve iki cinsin de on beş ya da on altıncı aylarda mastürbasyonla tanıştığını bulgulamıştır..

    fisher*** çocukların genital organları hakkında mantıklı düşünme yetilerinin nasıl çarpıcı bir biçimde genel mantık düzeylerinin gerisinde kaldığını; kız çocukların nasıl klitorisin farkında olmadığını ve vajinanın doğasını gizemlileştirdiğini; ve anne babaların bilinçdışı olarak kendi çocukluklarındaki cinsel baskılama deneyimlerini nasıl kendi çocukları karşısında yinelediklerini anlatır.. yeni deliller göstermektedir ki, cinsel konulara ilişkin cehalet ergenlik dönemi boyunca sürer..

    money ve ehrhardt**** ve bancroft***** çocuk cinselliğinin araştırılmasına ilişkin yaygın korkudan bahseder.. ama çocukların maruz kaldığı cinsel taciz hakkında kamuoyunun artan ilgisini düşünürsek, bancroft'ın dediği gibi, "çocuk cinselliğini daha iyi anlama ihtiyacının çok geçmeden daha yaygın olarak kabul göreceği ve gelecekte çocukluğun bu yönüne ilişkin araştırmaların daha kolay yürütüleceği.." söylenebilir.."

    *: robert endleman: love and sex in twelve cultures..
    **: eleanor galenson, herman rophie: sex diffrences in behavoir..
    ***: seymour fisher: sexual images of the self..
    ****: john money, anke ehrhardt: man & woman, boy & girl..
    *****: john bancroft: human sexuality and its problems..
  • freud'un baya bir tepki görmesini sağlamış konudur. çocuk cinselliği, yetişkin cinselliğinden farklı olmakla birlikte karakteristiği beslenme üzerine kuruludur. çünkü yaşamın ilk döneminde temel bölge ağızdır ve dürtü ağız etrafında gelişir. ağız ve meme ilişkisinden ayrı anne ve çevre özellikleri de işin içindedir. duygusal olarak sağlıklı gelişim için de anneyle yeterli bir ilişki kurmak önemlidir. öpidal karmaşa ise bireyin ruhsallığı gelişirken merkezdedir.
  • "ancak buradan kalkarak cinselliğe** geçebiliriz: kadın cinsel organının müstehcenliği, her türlü ayrık şeyin müstehcenliğidir ve zaten bütün delikler gibi bir varlık çağrısıdır; kendi olarak kadın, içine girerek orada ve eriyerek kendisini varlık tamlığına dönüştürmek zorunda olan yabancı bir eti çağırır. ve bunun tersine kadın, özellikle de "delinmiş" olduğu için, kendi yazgısını bir çağrı olarak hisseder." jean-paul sartre - l'etre et le neant
  • suçtur o.çocukları. ilk deneyimini kuzenle yasamışmış. ensest ilişkiyi söylerken bile çekinmiyor. kuzen kardeştir. ahlâkınızı zkeyim sizin. namussuz şerefsizler..

  • biyolojik olarak, çocukların cinsel yaşamı -cinsel uyarımları, cinsel arzuları ve bir tür cinsel tatminleri-olmadığını ve bunun, bir anda 12-14 yaşları arasında geliştiğini ileri sürmek imkansız, hatta saçma. aynı şekilde biyolojik bakış açısıyla, çocukların cinsel organla doğmadıklarını, ama ergenlik çağında organlarının ortaya çıkıp geliştiğini söylemek de saçma. onlardan, o zaman aktif hale gelen yeni etmen, zaten hazır olan tüm bedensel ve ruhsal malzemelerin kendi amaçları için kendisine yarayan üreme işlevidir. cinsellikle üremeyi karıştırma hatasında bulunuyorsunuz, dolayısıyla da cinselliği, sapıklıkları ve nevrozları anlamanın yolunu kapatıyorsunuz. bu hata bir önyargıdır. işin ilginç yanı bir zamanlar sizler de çocuktunuz ve bir çocuk olarak eğitimin etkisinde kaldınız. toplum, eğitimin en önemli görevlerinden biri olarak, üreme dürtüsü kendisini gösterdiğinde cinsel içgüdüyü kısıtlamasını, kontrol altına almasını ve toplumsal normlara uyan bireysel bir isteğe dönüştürmesini görüyor. buna göre, kendi çıkarı adına toplum, çocuk belli bir zihinsel olgunluk evresine ulaşıncaya kadar çocuğun cinsel ihtiyaçlarının tam gelişimini erteleyecektir. aksi takdirde içgüdü, bütün bariyerleri aşabilir ve medeniyetin zar zor elde ettiği sonuçları yok edebilir. cinselliği frenleme görevinin üstesinden gelmek kimi zaman kolay, kimi zaman zor olmuştur. insan toplumunu motive eden kuvvet, temel olarak ekonomi; üyelerinin çalışmadan yaşamalarına izin verebilecek kadar yeterli geçim kaynağına sahip olmadığından, toplum üyelerinin sayısını sınırlamak ve tüm enerjilerini cinsel aktiviteden çalışmaya yönlendirmek zorunda. burada, insanlıkla beraber doğan ve bugüne kadar direnen edebi yaşam için mücadele karşısında bulunuyoruz.
    deneyim, eğitimcileri yeni jenerasyonun cinsel arzusunu esnekleştirme görevinin yerine getirilmesinin, ergenlik çağındaki gürültülü patlamayı beklemeden, çocukluğun ilk yıllarında onların, olgun yaşlarına sadece bir hazırlık olan cinsel yaşamlarını bir disipline sokmalarını sağlamayı başarabildiklerinde ancak mümkün olduğunu göstermiş olmalı. bu amaç için çocuklara, bebeklik dönemi cinsel aktivitelerinin neredeyse tümünü yasaklıyoruz; yaşamlarını aseksüel hale getirme umuduyla cinselliklerini başka yöne yönlendiriyoruz ve bu bakış açısı, bilim tarafından hep kabul görmüştür. inançlarımıza ve amaçlarımıza ters düşmemek adına çocuğun cinsel aktivitesini görmemezlikten geliyoruz -ki bu kolay olmaktan çok uzak bir tutum- ya da onu, farklı yorumlamaktan memnunuz. çocuk saf, masum olmalı ve kim başka türlü söylerse, kutsal olana saygısızlık yapan, insanlığın en masum ve en şefkatli duygularını hiçe sayan utanmaz bir kafir olarak suçlanabilir.
    bir tek çocuklar bu düzene karşı çıkıyor, bir tek onlar bu anormal haklarını savunuyor, bir tek onlar saflığın yolunun hala önlerinde olduğunu tekrar tekrar ispatlıyor. garip olan çocukların cinselliğini inkar edenlerin, eğitici çabalarla bunu yavaşlatmanın yolunu aramak yerine, olmadığını varsaydıkları bu eylemleri ciddi şekilde cezalandırmaları ve onları “ çocukça münasebetsizlikler” olarak tanımlamaları. teorik olarak bakıldığında hayli ilginç olan, aseksüel çocukluk kavramının önyargısına karşı en çarpıcı kanıtı sunan dönemin, yaşamımızdaki ilk beş ya da altı yaşlara denk geliyor olması ki bu, belki daha önce bazı rüya biçimlerinde kısmen kendini göstermiş olan bir tek analitik araştırmanın dağıtabildiği bir bellek kaybı bulutuyla her şeyin sarılmasından sonraki dönem.

    (nevrozların genel kuramı, sigmund freud)
hesabın var mı? giriş yap