• edebiyat adına kalemini biraz cimri kullanmış olsa da benim gözümde türkiye'nin en iyi romancılarından biridir. çocuları, politik kimliği vs filan derken romancılığını davulcu osuruğu gibi gümbürtüye gidiyor olsa da ölmeden önce ne kadar iyi bir romancı olduğunu buraya yazmak istedim. ben romanlarının çoğunun lisenin ilk yıllarında, ergenliğimde, okudum. belki o yaşlarda etkilenmeye daha açık oluyor insan. ama yine de, benim için çetin altanın kitapları adilhan'ın en ucuz kitapları olmasının yanı sıra en keyifli kitaplarıydı da.
    (bkz: viski)
    (bkz: bir avuç gökyüzü)
    (bkz: büyük gözaltı)
    (bkz: küçük bahçe)
  • #8164069'da yazan doğruysa bildiğin liseliymiş bu adam?
  • "çok ateşli bir dille savunduğu bir fikrin tam tersini imzasız olarak yazabilen ve elli liraya satan bir sözde muhaliftir". der aziz nesin

    ve kendi tabiriyle, çok dönmesi ile meşhur vantilatör çetin, diye de tamamlar.

    ben onun yalancısıyım.

    (bkz: vantilatör)

    edit: gün olurda çook çoook uzaklardan dünyayı yeniden izleme, geçmişi görüp yeniden değerlendirme, şansımız olursa şayet.

    neyin ne, kimin kim olduğunu daha iyi anlayacağız...

    ama iş işten geçmiş olacak
  • iyi bir edebiyatçı, orta düzey bir düşünürdür. düşüncelerini yazınsal, yer yer de şiirsel bir anlatımla vermesi, düşüncelerinin gücüne yorulur. aslında değildir. sinemada akıp giden o görüntülerin, etkileyici bir müzikle bambaşka bir anlam kazanması gibi, altan'ın yazıları da düşüncelerini çok daha çarpıcı hale getiren yazınsal becerilerle doludur. bu da az bir yetenek değildir.

    ama, hala yazı yazması gerekli midir? bence değil. ne yazık ki geçen zaman o yeteneklerden önemli bir kısmını törpülemiş. yazıları uzun zamandır grotesk bir hal almakta. yaklaşık olarak şöyledir yazılarının gelişimi:

    1. güncel bir olaydan bahset (bir politikacı demeci, bir afet vs)
    2. o olayın gelişmiş bir ülke açısından ne kadar önemsiz olduğunu yaz.
    3. araya kellesi gitmiş bir vezirin neden öldürüldüğünü ve bu konuyu hiç düşünüp düşünmediğini yaz.
    4. cumhuriyeti kuran kadroların bu konuyu akıllarına bile getirmediklerini yaz.
    5. tüm bunların gördüğün bir hayvanın mikinde bile olmadığını belirt.
    6. sıralama ruh haline göre değişebilir, rahat ol.
    7. bugün havamda değilim diyorsan eski bir yazını yolla. mümkünse yetmişli yıllardan olsun. insanlar mühim meselerin değişmediğini, hem de benim bu mevzuuları taa o yıllarda tespit ettiğimi görsünler.
  • son dönemde çıkan metinlerine bakıldığında yazmasa artık daha mı iyi olur diye düşündüğümüz bir köşe yazarıdır. sadece köşe yazarı olarak kalmamış aynı zamanda gazete metinlerini kitaplaştırmıştır. roman, şiir, öykü denemeleri de vardır. metinleri içerisinde halk kültürüne, deyimlere, atasözlerine, memoratlara, yeme-içme kültürüne, sözlü kültür unsurlarına fazlasıyla yer vermesiyle birçok yazardan ayrılır. bu unsurları başlıklara taşımakta da başarılı bir isimdir. yaşının ilerlemiş olması, eski yazılarından fazlaca medet umması "artık yeter mi acaba?" diye düşündürür.
  • bugün gene coşturmuş yazısında,

    tatil yapmayı, çalışmamak diye tanımlıyorlar...
    bir iş bulamadığı için çalışmayan 100 binler, neden “tatilciler” arasında sayılmıyor ki?

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1420410/default.htm
  • bugünkü yazısında dimyat'la midyatı karıştıran gazeteci.

    bu arada mardin’in midyat’ında da botaş ham petrol boru hattına bir sabotaj düzenlenmiş.
    itfaiye de çaresizmiş, borulardaki ham petrol yanıp tükeninceye kadar sürüp gitmiş alevlerin yükselip durduğu yangın...
    * * *
    “midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” diye de bir halk deyimi var...
    6 yaşında tahta çıkan sultan avcı mehmet döneminde, 2’nci kez viyana kapılarına gidilirken; saraydaki hazinenin “tamtakır kuru bakır” kalması gibi...

    aslında bu iki şehir sık sık karıştırılır ama doğrusu dimyat'tır. önce kasten yazmış zannettim ama değilmiş. daha önce de bu yazar beni çok şaşırtmıştır. bir yudum insan belgesinden öğrendiğim şekliyle şöyle şaşırtmıştır:

    yıllar önce (tahminen 70'li yıllar) müjdat gezen, çetin altan'ın taklidini yapmış. belgeselden gördüğüm ve kadarıyla mimiğini ve o meşhur ses tonunu da oldukça başarılı bir şekilde taklit etmiş. ama özgürlükçü, şeffaf, demokrat her şeyi eleştiren ama eleştiriye kapalı çetin altan bu harekete çok alınmış, sinirlenmiş ve müjdat gezen'e küsmüş. şimdi adını hatırlayamadığım çok ünlü birisinin araya girmesiyle çetin altan müjdat gezen'le barışmıştır.
  • alfabe isimli çocuk kitabının yazarıdır aynı zamanda.

    http://www.kipitap.com/kitap/alfabe/803
  • bir gece evden kaçarak çıkmış, anadandoğma çırılçıplak bir kadın binmiş bir taksiye.

    taksinin şoförü, dikiz aynasından kadına bakmaya başlamış.
    kadın da kızmış:
    -ne bakıp duruyorsun öyle, demiş; hayatında hiç çıplak kadın görmedin mi?

    şoför:
    -hayır, demiş; sandığınız gibi değil, parayı nerden çıkaracaksınız diye bakıyorum ben...

    bugünkü yazısı
hesabın var mı? giriş yap