• blogun özeti olsaymış iyiymiş.
  • tutar gibime geliyor.
    o değil yıllardır abi seviyorsan git konuş bence duyarım ama ciddiye alanını görmemiştim. açıksözlüce bir arkadaşın çıkıp o kız seni aşar olum demesini bekliyorum.
  • furya haline gelecek blog konsepti ha..
    (bkz: emrah kos anana blog acmislar)
  • mock caterpillar gibi ilgi çekmek için nick değiştirmiş biri tarafından aynı yönde eleştirilmesi çok komik olan blog sdlfjksdjlk. bunlar benim şahsi görüşüm belirtim.. insanları kullanmak falan. pardon, insanları kullanmak.. kendisini, kapasite bakımından bana neyi nasıl yapacağım konusunda akıl verebilecek biri olarak görmekten 0,9 ışık yılı uzakta olduğum için çok salladığımı söyleyemeyeceğim açıkçası. bu "büyük burunluluk" kapsamında sayılmaz çünkü karşı taraf zaten limitlerini zorlamış. "polemik çıkartayım biraz da düşüncelerim konuşulur belki" işini çok deniyor ama genel olarak sözlükte pek "dediğine bakılan" biri olamıyor çünkü laf kalabalığı enter üstüne enter. sanırım tarz olduğunu dahi düşünüyor. kaç yıldır o kadar entry'sine denk gelmişimdir aklımda kalan bir cümlesi yok misal. var olan da yoktur muhtemelen ibrikçileri dışında. zirvelere gide gide işte... şansını bi de bende denemesi normal çıtayı yükseltmesi şaşırtıcı değil ama ciddiye alamıyorum maalesef. zira biraz yumuşak karın durumu oldu bu blog işi; belden aşağı vurma kültürüyle yetişmişlerin ilgisini çekiyor çekmeye de devam edecektir. her zaman böyle "fırsat" olmuyor. bunu "fırsat" olarak gören bir dünya adam var. aslında ciddiye almayı isterdim çünkü sesi dışında özünde iyi bir insan fakat böyle içinde olgunlaştıramadığı bir ilgi çılgınlığı var. yani sözlüğü iyi takip eden herkes şurada ilgi çekmeye çalışmamı eleştirirken ilgi çekmeye çalıştığını bilir. yahu sevgilisine gidip de "aşkitom öyle internet sitelerinden bilmem nerelerden evlenme teklifi mi olur, neyin reklamını yapıyorsun yaa" demiyor da gidip oralardan cevap veriyor sonra benim samimiyetimi sorguluyor sdlfkjsldk.

    bir kere benim yaptığım şey hakkında benden daha kesin konuşulması saçmalığın kendisi. bugüne kadar kıçı başı ayrı oynayan bir insan olmadım. bundan sonra da planlarım arasında bu yok. varsayım yapıyorsan yapıp bırakırsın genelde varsayım olarak kalması için. okuyunca "varsayım yapmış iyi hoş" derim ben de. ki o kadar olumsuz entry var, biri çıkıp da "bana mesaj attı bıdıbıdı yaptı" diyemez. yapmam yani, süper yanlış bir bilgi yoksa mesaj atıp taciz etmem. bunlar normal şeyler. herkes desteklerse çok çok yanlış bir şey vardır zaten ortada ama kendi varsayımını mutlak doğru gibi görmeye başlayıp kendi evreninde fantazyaya bağlarsan olmaz. anlamı yok yani.

    burcu'ya körkütük aşık değilim çok merak ediliyorsa. tuhaf olan öyle olmam olurdu bence. uzaktan hoşlanıyorum haliyle. son derece umrumda. dalga geçmiyorum. tavrı bakışları falan pek şahane. ten uyumu gibi düşün. görüşsek kaynaşsak oradan yürür gideriz büyük ihtimalle, buna inanıyorum. o aşamaya gelmek önemli olan. hızlı ve efektif yol olarak bunu uygun gördüm entry'yi yazdıktan bir süre sonra. tipik sözlükçü gibi "bi buldurun be" yazmadım sağa sola. gittim blog yaptım. mecra bilindik, dahiyane değil. kullanım şekli çok yaygın değil sadece. "bizi bi tanıştırın" desem erişemeyeceğim biri kesinlikle değil eet. türkiye'de biraz rica ile erişemeyeceğim ünlü biri yok aslında. ama ben bunu uygun gördüm. böylesi tatlı. öbür türlüsü denyo işi. içime sinmezdi. kendi kendime başarayım, insanlar da (destekçiler) "burcu şu adama bakkk!!!" diyerek parmaklarıyla gösterenler olsun istedim. ben rica edeceğime birileri görüp "birader ben tanıyorum ya, haberdar ediyorum kendisini" desin istedim. kesinlikle daha anlamlı. blog'u adadığım kızcağız da, ulusal kanallarda başrollerde oynayan bir oyuncu. halka mal olmuş sayılır. sizin tanımıyor olmanız hiçbir şeyi değiştirmez. otobüsteki kızın fotoğrafını çekip "seni arıyorum bana gel bebeyim" demiyorum. canay.com'cu değilim. gelip bana "bunu niye yaptın?" diye sorulması, bir fan forumuna girip "dağılın lan!" demeye benziyor. sürü halinde olunca iyi güzel sıkıntısız da, birey olarak hareket edince mi batıyor? o bence kişisel kapasitesizlik ile alakalı bişi. ben kendi başıma hareket edebilirim. seviyorum o işi. lider vasfı da olan bir insanım sümüklü herifin teki değilim. illa birilerinin peşine takılmak zorunda hissetmiyorum kendimi. eet destek olun bana twitter'dan facebook'tan şuradan buradan, ne kadar çok kişi destek olursa, yaptığım şeylerin etkisini o kadar arttıracaktır. isteyen destek olsun, kimsenin kafasına silah dayamıyorum; ne var ki bunda? herbiri birbirinden tırt entry'lerinin sonuna 140 karakterin fazla geldiği düşüncelerini öbeklediğin twitter hesabını verdiğin günlere ne oldu? bir senin burnun mu koku alıyor, bir senin mi miden bulanıyor be hey bereket heykeli? ben bunların herhangi birini yazmama konusunda kendimi tutmayı başarırken, böyle tatlımsı mevzunun içine limon sıkma çabası benden on kat itici bir şey. ben bu blog'u belirttiğim amaç ve motivasyonla açıp yürümüşken, "ulan burcu'yu tanımayan binlerce insan var. şimdi tanıyacaklar. beni tanımayanlar da tanıyacaklar. allam yarebbim bu işi nasıl çözsem nasıl yapsam da ne o ne de ben daha bilinir olmasak.. allam sekonder kazancın önüne geçmeliyimmmm." diye düşünmem çok salakça olurdu. yok böyle bir şey. "makul" diye bir laf var çok sevdiğim. insaf.

    benim için bir süredir internet sözlükten ibaret değil. friendfeed'deki twitter'daki facebook'taki muazzam kalabalığa hayretler içinde bakıyorum. o kadar çok insan var ki. sözlüğe ibadet edip çok yeri ıskalamışım. siz gittiğiniz yerde bile yine ibrikçilerinizi etrafınıza toplayıp var olmaya çalışıyorsunuz. sürü gibi kalıp gibi bir yere taşınıyorsunuz, sonra utanmadan oraya "yeni mecra" diyebiliyorsunuz. benim ufkum geniş kardeşim. açığım yeni insanlara, yeni platformlara, yeni anlayışlara. eet sözlük benim bir parçam ama kendimi sözlüğe kafeslemeye hiç niyetim yok. kocaman bir derya var sözlükten geri kalan alanda. varlığım buraya ait değil. ne radioheadbanger nick'ini ne de entry'lerimi sözlük vermedi bana. ben sözlüğe verdim.

    privacy ayarlarında burcu'nun kişilik haklarını tikledim. sevgilisi olduğunu söylerse ya da rahatsızlık duyduğunu belirtirse bu işi bırakırım dedim. en başından dedim. bunun için arayüzün facebook olduğunu da söyledim. onun hesabı belli benim hesabım belli. insan yemişliğim yok. eğer altından "reklam" gibi bir şey çıkarsa dava etme hakkı zaten sonuna kadar saklıdır. misal en basitinden donuma kadar alır öyle bir halt olsa.

    bu süper samimi bir iş ama kimileri kendi tabiatlarından başka bir şey ile düşünme yetisine sahip olmadığından o kadar imkansız geliyor ki; "ben bunu yapmış olsam ne için yapmış olurdum?" kafasında ilerleyebiliyorlar ancak. elle tutulur hasımlarım dahi samimiyetimden şüphe duymuyor, ki "eyvallah" diyorum buradan tekrar. ummadık taş kafa yarıyor. bu tadın motivasyonuyla devam edeceğim.

    reklamcılığa dair tek ibare de geçen hafta eski halini güncellediğim google profilim. eğer profili gizleseydim ne olacaktı? aradan birisi "ben biliyorum ajansta çalışıyor bu" deseydi daha mı güzel olacaktı? daha mı rahatlatıcı olacaktı? bunun görülememesi beynin ebatına işaret etmiyor mu? ayrıca sözlük ortamlarında gayet de tanınan bilinen ve herkesi kapsamayan kitlesinden memnun olan bir insan evladıyım. yıl olmuş 2010 yemişim celebrity'liğini. geçtim ben oraları. digital mccann çalışanı da değilim. aklıma gelen her kelime oyununu bir yerlere yazıp çizip kendimi göstermek gibi motivasyonlarım yok. b2c kadar hatta daha fazla b2b ile ilgileniyorum. yani zerre ihtiyacım yok iş hayatımda da bu tip bir "reklam"a. yaptığım iş ayrı bir şey, ben ayrı bir şeyim. siz bankacı olsanız mesela sizi cebimdeki parayı hortumlamaya çalışan biri olarak mı düşünmeliyim sürekli? samimiyetten korkuyorsunuz arkadaşlar pls. tabii bunlar benim şahsi görüşlerim en çok başta belirttiğim gibin..

    yani siz kim samimiyet kim be birader. bana bir şey öğretecek adam benden bi kıl üstün olsun isterim. istisnasız hangi motivasyonla olursa olsun, şu ekmeğe sürülmeyecek eleştiri entry'leri için tebrik mesajı atacak adam, hayatımın geri kalanında bana selam bile vermesin mümkünse. hatta ben bilmeden selam verirsem çekinmeden "ben onlardan biriyim" desin ve elimi havada bıraksın. ölüm döşeğindeyken kan dahi vermesin.

    şu an internet aleminde hype yaratılabilecek en iyi mekanı sözlük olarak görüyorum. sözlük dışında aldığım aksiyonları kurallar dahilinde elbette ki buradan promote edeceğim. belki bir daha böyle temalı bir blog açmam, ama aklıma başka bir fikir gelirse onu da gerçekleştirip yine buradan duyuracağım. tek dünyanız olan ekşi sözlük'e kafeslemeye çalışmayın beni. ben dışarıdan çekinmiyorum, seviyorum oraları da. çok güzel insanlar var. "önemli bir şey değil, gülüyorum, 'hahaha' gibi düşünün. çokça da boşlukları doldurmaca." derken gocunmuyorum. bütünüyle "neden olmasın?" adamıyım ben. gayet olabilir geliyor bu blog bana. başarıya ulaşır, ne güzel çok sevinirim. ulaşamaz, kısmet derim bırakırım. başarıya ulaşırsa destekleyenler de kendilerini benim kadar iyi hisseder. ulaşmazsa kimse bir şey kaybetmez, benim hiç de epic olmayan fail'im olur. "en azından layıkıyla denedim." derim. bu kadar.

    bütün bu muhabbetler sözlükte odak noktasını kaydırmaktan başka bir işe de yaramıyor. saçma sapan muhabbetler. gittik güzel bir aksiyona girdik yani. neyin derdi tam anlamış değilim. bir leylek kalmış anlaşılan. bence gayet güzel cici bişi. goygoy gerisi. burcu merhaba, ben emre. sen bunlara aldırma. sözlükçü bunlar.
  • medeni cesaretin ötesinde bir girişim. medeniliğin değil, cesaretin ötesinde; dikkatinizi çekerim.
  • güzel blog, yakışır kardeşime, burcu daha iyisini mi bulacak? da o ayak muhabbeti nedir lan öyle. oldu olacak taşak kokusundan bahset iki paragraf tam olsun...
  • ulan yazmıyım yazmıyım diyorum...

    adım adım başarıya yürüyen proje. şimdiden neredeyse toplumun tümüne maloldu. şu ana kadar burcu hanım kızımızın duymamış olması imkansız gibi.

    yolun açık, yüreğin ılık olsun sevgi insanı...
hesabın var mı? giriş yap