• eski sbf ve byyo hocasi özellikle sarisin kizlara düskünlüğü ile bilinirdi. prof dr du asistanlari arasinda adam senel de vardır.
  • yapayalnız bir adam.

    birileri sahip çıksın ulan şu adama!
  • fi tarihinde emekli ayrılmış olduğu halde her allahın günü mülkiye koridorlarını fermuarları açık bir şekilde aşındırmakta olup, hafiften bunadığı ya da bunak ayağına yattığı bizzat şahsımca müşahede edilmiştir. kendisi hakkındaki en isabetli yorum, her gün başına ekşidiği, mülkiye'nin ezeli çaycısı recep amca tarafından yapılmıştır: "bi sktirip gidemedi emekli oldu da, hâlâ başımızda. okey, kağıt da bilmiyo ki kahveye gitsin."
  • okula alınan (fakülte tarafından) gazetelerin kuponlarını kesip promosyanlarını alırdı bir zamanlar. hey gidi günler... şimdilerde tuvaletin yolunu arşınlamakta günde bilmem kaç kez. valla okula her uğradığımda mutlaka birkaç kez karşılaşıyorum hela yollarında, helak olucak.
  • cimriligi dillere destandir. bir kibris gezisi oncesi sekreterine sorar sana ne getireyim diye sigara cevabini alir. dondugunde sekreterine bir adet sigarayi uzatir getirdim diyerek.
  • ben, mülkiye'ye ilk girdiğimde doçentti. artun ünsal, adam şenel asistanlarıydı. sonraki girişimde profesör olmuş, kafayı iyice sıyırmıştı. güzelim asistanları 12 eylülcülerce, diğer pek çok güzel hoca gibi, okuldan atılmışlardı. derse giriş-çıkışlarında kendini alkışlatırdı (paşa nuri sendromu). rivayet odur ki, or-an şehrinde müdavimi olan birahanenin garsonları, bardağına işemişlerdir. o derece sempatik bir insandı.
  • mulkiyede buyuk anfide verdigi siyaset bilimi dersinde her gozune kestirdigi talebeyi kaldirip "sen nerelisin" diye soran, sinifa girerken ogrenciler tarafindan ayakta alkislanan profesor.
  • ilk dersinde sorduğu ilk soru "aranızda galatasaraylı, robertli olan var mı"dır. muhteşem göbeği yüzünden gömleğinin alttan iki düğmesi hiç ilik tutmamıştır. kavanoz dipli gözlükler takması ve her iki gözünün iki farklı yöne bakması ile ünlüdür. kime baktığı anlaşılmadığından, kendisine soru sorulan öğrenci önce soruyu üstüne alınmaz, sonra "hey sen kırmızı kazaklının yanındaki, başını saklayan uyanığın arkasındaki gözlüklü, sana diyorum" seslenişi ile kendine gelir, tabii bu arada tarifte adı geçen herkes ufak bir kalp krizi geçirir.

    emel sayın'a aşık olduğu, abisiyle bir kravat yüzünden yıllardır küs olduğu söylenir.
  • siyaset bilimi derslerine girerdi. asistanı ömür sezgin'in hoca yüzünden uzun süre doçent olamadığı bilinir. hocanın bir de lakabı vardır ama zannımca zikretmemekte yarar var.
hesabın var mı? giriş yap