• bir yaratici olduguna inanan bilimum kardeslerin bikmadan usanmadan sorduklari sorudur bu.. sistem olarak dunya uzerindeki hayati ele aliyorsak eger.. bu sistem bana mukemmelden daha cok hayatta kalmayi cok kisa bir sure basarmis bir sistemmis gibi geldi.. eger mukemmel olsaydi her saniye kendini tuketmezdi.. dunya uzerindeki yasamin o ve ya bu sebeple bir yerde bitecegi cok acik.. ve bu yasam evrenin yasami goz onunde alindiginda goz acip kapayincaya kadar gorunup kaybolan bir isik gibi.. insan ise bu yasamin sadece ve sadece ufak bir parcasi.. zaten sorun da buradan cikiyor.. insanoglu evrenin merkezinde kendisinin oldugunu sanan bir varlik.. o yuzden buyuk resmi gorememeyi icine sindiremiyor.. sadece bir parca olmak.. evrende sadece bir "an" olmak isine gelmiyor.. bu gercekle yuzlesemiyor.. ne yapiyor? mutlaka birisi bunu benim icin yaratmistir diyor.. "vay bee ne mukemmel yaratmis amina koyim" diye dolaniyor ortalikta.. isin ilginci kendi yarattigi hikayeye kendisi de inaniyor bir sure sonra.. kendisini uyandirmaya calisanlara dusman bile oluyor.. farkli hikaye yazanlari oldurmeye bile kalkiyor.. uyanmaktan o kadar korkuyor ki.. hakli da.. en guzeli uyumak.. "ne guzel yaratilmis lan ortam, dekorasyon cok sahane, isiklandirma super, ses duzeni asmis, hepsini benim icin yapmislar buranin, salon komple enistemin zaten"..
  • sistem mükemmel olsaydı ilk siktiri çeken havva ve adem olmazdı.
  • hayir, "evet, olabilir" diye cevap verildiginde kabul edilmeyecekse niye soruluyor bu soru onu da anlamis degilim.
  • dinlerde genel olarak tanrıdan ve peygamber (yol göstericiler) den sonra en kutsal kabul edilen şey o dine mensup insan gruplarıdır.
    kendi dinleri içerisinde öncelikli olarak araplar> müslümanlar> tanrıya ve peygamberlere inananlar> insanlar> diğer canlılar ve evren olarak kutsallaştırılmış bir kültüre sahip insanlara evrenin varoluşunun insan için olmadığını izah edemezsin.
    mükemmellik kavramını idrak edememelerinin sebebi bunca asırlık dayatılan kültürleri.

    adam hala kusursuzluğu ve kusuru tanrının verdiğine inanıyor. işin trajikomiği daha düne kadar tanrının kusurlu bir varlık yaratabileceğine de inanmayan, hatta bunu açık açık ima edenlere dahi kafir diyen bir dinden bahsediyoruz. yavaş yavaş inançları değişiyor farkında bile değiller.
    ama aynı adam düşünemiyor ki o kusursuzluk dediği şeyin yıllar boyunca onun biyolojik olarak adapte olduğu ortamın ta kendisi olduğunu. takıldıkları nokta burası.
    yani önce bir ortam varoluyor sonra sen o ortamda organizmadan evrimleşip adapte olup sonra kendini bu duruma bağımlı oluyorsun.
    sen önce yaratılıp sonra o ortam senin önüne serilmiyor. dananın kuyruğu burada kopuyor.
    cennetten kovulma, kaburgadan, çamurdan, topraktan vs. yaratılma hadiseleri asırlardır bilinçlerini sabit bir noktada kıstırıp vizyonlarını köreltmiş. başka bir düşünceye belgeye argümanı kaldıramıyorlar. olamaz illa biz yaratıldık sonra evren önümüze kondu şeklinde sabit bir ezbere odaklılar ve bu ezber bilim karşısında bi yerde tıkanıp kalıyor.

    işte bu kusur ve kusursuzlukların varoluşu tesadüflere dayanıyor. düne kadar tesadüflere de inanmayan kitlenin bugün kusurlu canlıları da tanrının yaratabileceğini itiraf etmesi aslında çok umut verici bişey.
    diyanetin kök hücre fetvasından sonra yavaş yavaş evrimin kabulü daha hızlı benimsenecek ve bu yaratılışçılık kavramları bu hızla son bulacak.

    çok basit düşün. ilkokulda hepimiz fasulye deneyi yapmışızdır.
    iki pamuk arasına fasulye koyup üzerine su döküp çimlenmesini bekliyorduk. bu o pamuk içinde bakterilerin çoğalması için mükemmel bir ortam.
    bakteriler "hadi bir deney kabı bulduk oraya yerleşelim" demiyorlar. var olan düzenden kendileri oluşup yeni bir dünya meydana getiriyorlar. bu onlara göre kusursuz geliyor zira onlar için en uygun ortam bu olduğu için öyle. başka yerde yaşayamazlar. o ortamın nimetleriyle evrimleşip meydana geliyorlar.
    dünya kusursuz değil, sen biyolojik ihtiyaçlarını dünya nimetlerine adapte etmişsin. o sebeple sana mükemmel geliyor. alıştığın şeye mükemmellik yüklüyorsun.
    bir elinde beş parmağın değil de yedi parmağın olsaydı bu sefer ona göre adapte olacaktın. diyecektin ki iyi ki beş parmağımız yokmuş... gibi.

    insan ve canlıların kusurları da bu çeşitlilikte evriliyor. kusurdan kasıt için sadece eksiklik veya hastalık aramamak gerekir.
    mesela kimisine göre esmer ten kusur, kimisine göre 1,70 boy kusur, kimisine göre ela göz kusur...
    bu arada canlıların kusursuzluğu ile hala övünen arkadaşlar varsa eğer o kusurlu insanlar tarafından dnadan en baştan canlı ürettiler. hani o "kusurlu" insan bile yapabiliyor bu mereti.
    hani en baştan kusursuz bir canlı yaratılabilmesi için çok da büyük bir güce ihtiyaç yokmuş değil mi?
  • "kendiliğinden olması, gökten zembille inmesinden daha mı absürd?" dedirten sorucuk.
  • bu sual dincilerin inançlarına yaptıkları bir mezedir. mükemmel sandıkları sistemin öyle olmadığını öğrendiklerinde önce boş boş konuşurlar, bilginin ışığına maruz kalıp afallayınca da sessizliğe bürünüp kör karanlıklarına çekilirler:

    buyur örnek:

    ~~
    "...1.si madem her şey mükemmel bir düzen içerisinde, neden ay ilk oluştuğunda dünyadan yaklaşık 20-30 bin km uzaklıktayken günümüzde 384 bin km uzaklıktadır ve ayrıca neden her yıl yaklaşık 12-13 cm dünyadan uzaklaşıyor?

    2.si madem her şey mükemmel bir düzen içerisinde, neden tüm canlıların hücresinde protein sentezi yapılırken her sentezlenen 10 proteinin 2'si yanlış amino asitin getirilmesi sonucu yanlış sentezleniyor?"

    "...madem her şey mükkemmel neden bazı canlılarda işe yaramayan organlar var? örneğin erkekteki bir çift meme ucu. hiç bir işe yaramaz. islamda ilk erkek yaratıldıysa neden ona işlevsiz bir çift meme ucu konmuştur? estetik için diyeceksen bu işlevsiz meme uçlarının bir de meme dokusu var altında. neden?

    piton yılanlarının vücutlarına gömülmüş hiç bir işe yaramayan bel kemiği vardır. bir yaratıcı neden yılana böyle bir şey koyar? bel kemiğinin evrimsel bir kalıntısı olmasın? neden mağaralarda yaşayan bazı balıkların görme işlevi olmayan gözleri vardır? evrim süreci kör işlediğinden olabilir mi?

    neden insanlarda plantaris kası vardır? bu kas maymun'larda ise yarayan bir kastır. tüm ayak parmaklarının bir anda esnemesini sağladığından ayakları kullanarak ağaçlarda daldan dala atlarken faydalıdır. insanlarda ise yok olmaya yüz tutmuştur. ayak parmaklarına kadar ulaşmaz bile, achilles tendon'una kadar inip yok olur. insanlarda bu kasın bulunmasının sebebi maymunlarla aynı ortak atadan evrilmemiz olmasın?

    neden apandis vardır? vücutta hiç bir işlevi yok ve arada iltihaplanarak ölümcül hastalıklara yol açabiliyor. bir yaratıcı kulluk görevini verdiği canlıya neden böyle riskli bir organ koyar?

    çoğu kişinin ağzı yirmi yaş dişi'nin tam olarak çıkmasına izin vermeyecek kadar küçüktür. bazılarında bu dişler hiç dışarı çıkmaz, bazılarında ise örneğin üsttekiler çıkıp alttakiler çıkmaz (ya da tersi) ve bu yüzden bu dişleri çiğneme için kullanamaz pek çok kişi. pek çok kişide bu dişler çürümeye ve ağız problemlerine yol açmaktadır. öyleyse, ya bu dişler evrimsel bir kalıntıdır, ya da yüce yaratıcı tuhaf bir is yapmış ve ağzımıza bu hiçbir işe yaramayan ve sadece dert kaynağı olan fazlalık dişleri koymuştur.

    neden insanda işe yaramayan genler vardır? bu işe yaramayan genlere c vitamini üretmek için gerekli gen de girer ve bu gen köpeklerde işe yarar. bu genler sadece dna'ya yük olmak için var gibi. kusursuz yaratıcının kusursuz örneklerinden olmasa gerek."

    kaynak: (dr. louise leakey: insanlığın kökenlerini anlatıyor)
    ~~
  • -hacı köpekbalıkları kanser olmuyormuş
    -olabilir tabii
    -hamam böcekleri de radyasyondan ölmüyormuş
    -ha, evet, karıncalar da ölmüyor
    -e hacı o zaman biz üretim hatası mıyız lan! ne bu?
    -sus lan salak. çarpılcan bak
  • (bkz: 4 4 2)
  • sistemin mükemmel olduğunu da nereden çıkardın?

    tanım: yanlış trene binip koridorda ters yöne koşan dinli-dinsiz komiklikler gördüğüm başlık.
hesabın var mı? giriş yap