• elif şafak'ın yazmış olması.

    not: pazarlamacı yazarları ve yerli oryantalistleri sevmiyorum.
  • okuma yazmayı henüz bilmiyor olmak.
  • konusunun ilgi çekici olmaması.
  • tuvalette zaman geçirmek için temizlik malzemelerinin (porçöz, cif, domestos) arkasındaki uyarıları ya da kullanma talimatlarını okuyan birisi için yoktur.
  • gereksiz ve sıkıcı mekan-yer tasvirleriyle dolu olması.
  • yazar adının büyük puntoyla yazılmış olması ve kitabın markette satılması.
  • okumakta olduğun başka bir kitap olması.
  • bilinmeyen bir dilde yazılmış olması türünün**** okura hitap etmemesi, ilgilenilmeyen bir akademik alanla ilgili olması ve daha nice durumlarla ilintili sebepler.
  • kapakta "1. baskı 50.000 adet" gibi şeyler yazması.
  • benim için en geçerlisi, o kitabın çok popüler olmasıdır.
    nerede reklamları çıkmış, yazarının çarşaf çarşaf röportajları yayınlanmış bir kitap varsa, bana itici geliyor.
    hele hele, süpermarketlerin raflarında, pahalı kitapçıların çok satanlar kısımlarında yığılmış ve kapağının sağ alt kenarında kırmızı üçgen içinde 1. basım 500.000 adet, gibi şeyler varsa,

    peki şekerim, moduna giriyorum. bu kitaplara gösterilen ilgi de, bana boka üşüşen sinekleri hatırlatıyor.

    çoluk çocuğun, ergenin, "ay hayatımın kitabı, çok güzel, çok beğeeendım" dediği çok satan romanlar, feci oluyor. onları, kişisel gelişim kitaplarından ayrı tutmak gerekiyor.

    kişisel gelişim kitapları da ayrı bir facia zaten. modern hayat reçetesi okumak için 20 lira vermeye ne gerek var? uydur uydur, söyle.

    spesifik bir nedenim daha var. o kitabın yazarının ilhan uçkan olması.
    kadın popülizmin 3 pembe toplu dondurması gibi ortalıklarda dolanıyor, birisi de "bacım yeter, geç evinde otur" demiyor.

    öte yandan, dünyada 100 milyondan fazla satan kitapların arasından 2 tanesini okumuşluğum var.

    zaten 100 milyon basılan kitap, popüler olmaz ki, kült olur*.
hesabın var mı? giriş yap