• içinde işletme fakültesi olan bi starbucks var. daha da bir şey demiyorum.
  • okudugum 5 sene boyunca bilkentli olmaktan en çok utandıgım andır=
    kanka- su hatun cok ii ya
    ben- hangisi abicim
    kanka-acık pembe gomlek giymiş sarı saçlı siyah taytı ve çizmesi var bak şurda
    ben- (bi sure baktıktan soora) sarı saçlı, acık pembe gomlek giymiş siyah taytı ve çizmesi olan kızlardan hangisi abicim?
  • benim ödediğim vergiler sayesinde kaldırımdan yürüyenler burayı eleştirenleri eleştiriyor. in lan o kaldırımdan. it. ben verdim parasını.
  • kapsamlı burs programı şu an türkiyenin en öğrenci dostu programıdır. özetlemek gerekirse ilk 10.000'e girmiş ve tam burslu bir bölüm yazmış her öğrenci aylık 3000 tl burs alıyor, eğer yurtta kalmak isterseniz size yurt tahsis edilip 2300 tl burs verilmeye devam ediliyor. bu para 18-19 yaşında insanların hayatını ne kadar rahatlatıyor, onlara nasıl fırsatlar açıyor düşünmeden anlamak güç. bu ülkede 3 lirayı çok bulup su almayan kişiler var artık, böyle bir ortamda bir öğrencinin ''cebimde en kötü 2000'im var'' diyebiliyor olması onu hayata ve eğitimine çok daha pozitif biçimde bağlıyor. ayrıca komşusu ve rakipleri olan odtü ile hacettepe'de yurt yetersizliğinden öğrenciler gölbaşı, çubuk gibi ilçelerde kyk yurtlarında kalıyorlar. bu bilgi ankarayı bilenlerin tüylerini diken diken eder. evet gerçekten her gün o yolu gidip dönüyorlar.

    yurtları kaliteli, kayıt işlemleri kolay, ders işlemleri kolay. genel olarak işler kolay. komşusu ve rakibi odtü'de öğrenciler ders kayıt haftası geceden asker gibi hazırlanırlar, hangi ders hangi binada, 10 dakikada nereden nereye yetişebilir harita çıkartırlar, alternatif 3-4 tane ders programı oluştururlar. sonra da course capacity is full.

    eğitim olarak da şu an türkiyenin en iyi üniversitesidir. toplam 10 kişinin okuduğu sabancı veya ilk 50den 2 kişi alma zahmetine giren koç ile kıyas yapmayın rica ediyorum. okulda hippiliğe çok rastlamazsınız çünkü çoğu bölümünün paralısı bile derece düzeyinde. buradan bir atılım, bir başkent çıkmaz yani endişeniz olmasın.

    kötü yanına gelirsek üstte de tenkit edilmiş sjw mevzuları falan, sadece öğrenci profiliyle değil yönetimiyle de bu okul tam bir deutsche welle. daha iyi bir tanım olamazdı sanırım o yüzden daha da açmayacağım.
  • bilkent üniversitesi bünyesinde çok fazla izmir'li öğrenci var. okulun 4 günlük tatil olması nedeniyle de yurtta kalanların çoğu da evlerine dönmüştü. biliyorum çünkü çoğu benim arkadaşım.

    depremden bir şekilde etkilenen o kadar çok insan var ki... ve okul bu konuda herhangi bir destek maili bile atmayıp, sınavlar her koşulda yüzyüze olacaktır maili atmaya devam etti.

    hocaları ödev maili atıp, cumartesi ve pazar günü derste yoklama almaya devam etti.

    depremden etkilenen bir arkadaşım ödev teslim gününde depremde binası hasar gördüğü için projesini teslim edemeyeceğini ve bu durum için destek istediğini belirten bir mail attı ve aldığı cevap "late submission will not be accepted" oldu.

    psikoloji bölümünde okuyorum. hocaların hiçbirisi destek maili bile atmadan sınav konularını ve şartlarını anlatan mailler attılar. üstelik bu insanlar, bu tarz olayların ne kadar derin etkileri olabileceğini bilen üst düzey eğitimli insanlar.

    yazık.
    yazıklar olsun.

    biliyorum, profesyonel anlamda yardımcı olamam ama bu durumdan etkilenen ve konuşmak isteyen insanlar bana yazabilirler. elimden geldiğince yardımcı olurum. çok ağır bir olay ancak yalnız değilsiniz.
  • ben 82 doğumluyum, benim bir de ablam var 72 doğumlu. odtü bitirdi, mastır, doktora yaptı yurtdışlarında, ailenin medar-ı iftiharı. ablam üniviersite sınavına girdiği sene (yanlışım olmasın ama 89-90 olmalı) daha bilkent pek okuldan sayılmıyordu, yine yanlışım olmasın zaten heralde o dönemde de bir tek özel üniversite bilkentti diye hatırlıyorum. neyse o zamanlar benim ablam zaten çalışkan olduğu için yükseliş kolejini bitirdi, odtüye girdi. yürü ya kulum dedi aldı başını gitti. ablamın lisedeki okumaz etmez tembel teneke ama paralı sınıf arkadaşları okulu bitirdi, anasının babasının parasıyla bir iş kurdu ya da hali hazırda var olan aile işine girip çalışmaya başladı. 10 yıl sonra ben sınava girdiğimde artık ankarada bilkent tek özel üniversite değildi, keza türkiye'de de. ben de her ne kadar ablamın izinden gitmiş olmak için odtüye girmek istediysem de zaten azcık tembel ve disiplinsiz de olduğumdan kapağı bilkent siyaset bilimine attım, ama allah korudu çankaya üniversitesine de kalmadım (ilginizi çekti mi bilmem herkesin kendine göre bir önyargısı varmış demek ki) oturup da bilkentte okumak şuydu buydu diyecek halim yok. çok paralamadım kendimi, ama derslere girdim çünkü evet girmek zorunluydu, sınavlardan bir-iki gün önce oturduk çalıştık olabildiğince ve hiçbir dersten kalmadan fakat neticede de her dönem yüksek şeref öğrencisi de olamadan okuldan mezun oldum, bitti gitti. an itibariyle gayeeet alakasız bir şekilde turist rehberliği yapıyorum. (!??)

    bilkentte okuduğum 4 yıl içinde farkında olmadan kafamda okulu sınıflandırmışım sonra da onu fark ettim. (valla yalanım olabilir olmayan bölümleri sıkabilirim affınıza sığınıyorum, hakkaten üşendim okulun sayfasından bakmaya kusura bakmayın ey ahali!)

    mesela bilkent'de fen bilimleri vardır; burda ne bulunur, fizik, matematik, genetik vs. bizim zamanımızda burda okuyan überinsanların hepsi zaten bursluydu; biz onları, onlar bizi görmedi, çünkü bu paralı okulun nasa tadında laboratuvarları olduğu ve bu insanların da buralarda okuyup deney yaptığı efsanelerini dinledik biz. ben takdir ettim şahsen, efsane gibi de gelmedi pek, zira paralı okulumuz bilkentin imkanı boldur allah sizi inandırsın.

    sonra mühendislikler vardır. burda okuyan arkadaşlar burslu ve burssuz olarak karışmıştır ama hala burslu okuyanlar çoğunluktadır. bilkent mühendislikte okuyan nerdeyse bütün lise arkadaşlarımı abd'ye kaptırdık. bu okul böyle bir vizyon da veriyor vallaha, çok okul arkadaşım yurtdışına gidip mastır, doktora yaptı, dediğim gibi bir kısmı da kaldı orada büyük akademisyen olma yolunda gümbürdüyor, bir kısmı döndü burda güzel güzel işlerde çalışıyor.

    bundan gayrı bizim bölümler vardır, işletme, ekonomi, siyaset bilimi, uluslararası, bankacılık finans, ingiliz ve amerikan edebiyatları vs. ukalalık gibi olmasın çok arkadaşı olan bir insan olarak size gönül rahatlığıyla diyeyim, daha üniversite arkadaşlarımdan işsizim, açım, açıkta kaldım bu üniversite diploması kıçıma kaçtı diyeni olmadı. hatta düşününce galba tüm bilkentli arkadaşlarım arasında en "bir ayağı çukurda" işi yapan benim. (!!!)

    bir de iç mimari, iletişim, grafik vs var. yine burdan da sınırlı sayıda tanıdığım adamların bir kısmı yurtdışında toşaklı tasarımcılar olma yolunda ilerlerken, lisede pısırık, sesi çıkmaz olan ya da itlikten adam olamayan ve kapağı güç bela peysaja atan adamlar 5 yıl sonra karşılaştığımda karşımda yurtiçi-yurtdışı büyük tasarım firmalarında çalışan ciddi iş adamları olarak duruyor.

    sahne sanatları mezunu olan arkadaşlar kendi adına konuşuyor zaten, bugün izlediğiniz dizilerin, filmlerin, tiyatro oyunlarının birçoğunda bir bilkent mezunu var.

    o zaman bütün bu gümbürtü turizm bölümleri dediğimiz doğu kampüs için mi kopuyor? evet bu bölümlerde okuyan çok arkadaşımız vardı ki, liseden mezun olurlarsa üstün başarı diye dalga geçerdik, onlar bizi şaşırtıp üniversiteyi de bitirdiler. fakat bilir misiniz 600 küsur mezun veren lisemizde bile en tembeller bilkent turizme girmeyi başaramadılar ve diğer özel okullara kaldılar. hem zaten turizm ve otelcilik okullarında verilen eğitim de almayı bilene ne kapılar açar bunu görmek için şu adreste şef yasemin ataman'ın sayfasına bir tıklayıverin. http://www.321pisir.com/

    netice itibariyle bu kadar uzun uzun yazmakla anlatmak istediğim şu; evet bilkent bir paralı üniversitedir, ve bu okula parasıyla gelip, parasıyla ukala olan, starbucksta oturup gelen geçen karının kıçını başını kesen dangalak oğlan çocuklarıyla, hayatında en önemli gayesi bir zengin oğlan bulup onun güzel arabasıyla gezmek tozmak olan ve bu sebeple saçını sarıya boyayıp, solaryuma giden zavallı kız çocukları da vardır. fakat işte bu kız ve oğlan çocukları 10 sene önce ablam üniversite sınavına girerken ortalıkta lise mezunu olarak boş boş geziyorlardı. bugün en temel farkları artık aynı işi üniversite mezunu olarak yapmaları. fakat bu kimseye bilkent paralı diye orda okumuş herkesi kuş beyinli, okulu da bir bok öğretmeyen paralı çöpçatanlık merkezi yapma hakkını vermez. son olarak, vakti zamanında bilkent öğrencisi iken odtü kütüphaneden bir kitap lazım oldu, kampüsün kapısına geldiğimde içeri girmeyim diye bin takla atan görevli benden en son dekanımdan imzalı belge istedi (aylardan ağustos, bölüm sekreteri bile yıllık izinde) ben tabii o lazım olan kitabı ancak 1,5 ay sonra alabilmek için kütüphaneye girdiğimde internette gözüken kitabın aslında var olmadığını öğrenip götüme baka baka çıkıp gitmiştim. aynı dönemde birçok odtülü arkadaşım kendi okullarının sınavına çalışmak için bizim okulun kütüphanesini kullanır ve nizamiyeden geçerken de basitçe kimliklerini bırakıp ziyaretçi kartı alırlardı. hatta bilkentin tahsis ettiği, odtü-bilkent servisi bile vardı ki arabası olmayan ama kütüphaneyi kullanmak isteyen odtülüler buyursun gelsinler. bunu odtüye bok atmak için değil, bok atılan bilkent üniversitesinin nasıl bir zihniyetle babadan oğula yönetildiğini anlatabilmek için yazıyorum. buraya kadar sabırla okuduysanız, sağolun var olun!!!
  • öğrencilerinin bu okul ile kurduğu bağ, ülkenin diğer önde gelen üniversitelerinden daha farklıdır. daha evvel odtü öğrencisi de olduğum için gözlemlediğim kadarıyla bilhassa odtü'de ve diğer iyi devlet okullarında ciddi bir okul mikro milliyetçiliği gözlemlenebiliyor.

    misalen odtülü olmak ipso facto olarak zeki, protest ve "solcu" olduğunuzu işaret ediyor genel kanıya göre. dolayısıyla odtülü kimliğine karşıt bulunan fikirler kampüste kedine yer bulamaz, itinayla susturulurlar. siyasi görüşünüzden, hatta zeka seviyenizden bağımsız olarak kapsayıcı bir kimliktir odtülü olmak. zaman zaman bireysel tercihlerinizin yerini odtülü olmak alır ve susturulan sesleri sadece izlersiniz. aynı şekilde biz odtülüyüz demeyi de pek sever kıymetli odtü'nün öğrencileri. ben de odtü'yü epey severim. kampüsüyle, hocalarıyla ve bilkent'e kıyasla daha iyi olan öğrenci profiliyle ankara'nın ve türkiye'nin gözbebeklerinden biridir odtü. kıymetli bir kurumdur.

    lakin bence bilkent'in üstünlüğü de tam olarak bu "zayıflığından" kaynaklanıyor. bilkentli kimliği, odtülü ya da boğaziçili kimliği kadar güçlü ve bağlayıcı değildir. dolayısıyla bilkentli olmak demek, içinde bulunduğun kurumu/yapıyı övmek ve benimsemek yerine, o kurumdan iliğini kemiğini sömürürcesine yararlanmayı öğrenmek demektir.

    mesela bilkent'in hocaları kendini naza çekmeyi üstünlük saymadığı için her an kapılarını çalıp yurt dışında eğitim hakkında koyu bir sohbete dalabilirsiniz. kütüphanesine bir kitabı bulamayınca elimizde yokmuş canım demezler, sırf siz istediniz diye sipariş ederler. kapsamlı burslu girerseniz, size belki de ailenizin sağlayamadığı imkanı sağlar ve görece rahat bir öğrencilik geçirirsiniz. bilkent, sırf "bilkent" olduğu için değil, sahip olduğu mantalite çağdaş olduğu için kıymetlidir. size bir kimlik tayin etmez. size tek bir hayat görüşünü benimsetmez. size gerekli bütün imkanları sağlar ve kendinizi bulmanıza yardım eder. dolayısıyla bilkent size belki odtü ve boun gibi bir community olma bilincini vermez ama haza bir birey olarak çıkabilirsiniz bilkent'ten.

    bence 21. yüzyılın meselesi de sadece ve tek başına bir birey olabilmektir. insanların ne kadar bireyci olduğundan yakınılıp duruldu 20. yüzyıl'ın sonları boyunca. oysa insan, birey olma gücünü hiç olmadığı kadar kaybetti son çeyrekte. artık bireysel görüşlerin bir önemi kalmadı. cancel kültürü, topluca linç etme kültürü yerini aldı bireylerin. ben şahsen bilkent'te bir birey olmayı öğrendim. bana dayatılanlarla yaşamamayı öğrendim. benden olmayanı da dinlemem gerektiğini öğrendim. ben, bilkentli kimliğini bir gurur vesilesi olarak değil, rasyonel bir insan olarak taşıdığımı düşünüyorum. okuluma sadece beni bağımsız bir birey olarak yetiştirdiği için minnet duyuyorum, daha fazlası değil. hiçbir değeri yüceltip dayatmıyorum, hiçbir fikri de sevmediğim için susturmuyorum. dinlemek istediğimi ben dinlemek istediğim için dinliyorum, dinlemek istemediğimi de dinlemeyip, dinleyenlere de hakaret etmeden çekip gidiyorum.

    eğer bilkent'e gelecekseniz, şunu bilin ki bu okulun öğrencisiyle bağı üniktir. iyi bir okul olmasına karşın community bilinci diğer iyi okullara göre zayıftır. lakin bu okul sizi çağdaş bir insan olarak mezun eder, insanların tek başlarına değerli olduğunu öğretir. dünyanın neresine giderseniz gidin, bilkent'te edindiğiniz becerileri kullanmaya devam edebilirsiniz.

    tercih döneminde okulla ilgili merak ettiklerinizi mesaj yoluyla sorabilirsiniz. bölüm bazında sadece siyaset ve ui açısından konuşacak kadar bilgi sahibiyim. bu iki bölüm odaklı sorularınız varsa da cevaplarım. diğer bölümler için maalesef bilgim yok. kalın sağlıcakla.
  • ankara'da genel olarak sistemi en iyi olan üniversitedir. kayıt mı olacaksın? her şey düzen içinde ilerler tak tak kaydını olursun. ders mi seçeceksin? düzgün bir şekilde her şeyi görerek düşünülmüş bir sistemde derslerini seçersin. bi bilgiye mi ihtiyacın var ?siteden istediğin bilgiye kolayca ulaşırsın. bu gözler ne üniversiteler gördü hiçbir sistemi yok kaos içinde yürüyor. bir tanıdığımı kayda götüreceğim ve adamlar tek bir sayfada kayıt sürecini o kadar detaylı ve açık bir şekilde anlatmış ki sorcak hiçbir soru bırakmamışlar. he illa yine de ben sorcak bir şey bulurum dersen de covid testleri için şu numara, yurt için şu numara bilmem ne için şu numarayı arabilirsiniz diye yazmışlar.
    bunlar basit şeyler gibi duruyor ama kalbur üstü üniversitelerden odtü'de veya hacattepe'de böyle şeyler pek yok malesef.

    bir de zengin bebesi muhabbetinden artık ciddi ciddi sıyrılmış bir üniversitedir tam paralı bilgisayar mühendisliği 8 bin küsürlü bir sırlamadan kapatmış bu sene. tam burslusu zaten ilk 500'de.
  • neden bu kadar tepki çektini anlamadığım durum.

    amazon , google vb firmaların sınavlarına girerken önce bütün odayı gösterir masa altı tavan vs. dahil daha sonra yansıtıcı bir yüzey ile pc ekranını gösterirsiniz. sınava da özel bir programla girersiniz sınav ekranı dışında bir şey görüntülemenizi engeller. hatta daha detay vermek gerekirse soruyu fısıldayarak bile tekrarlayamaz okurken ağzını oynatamaz veya kapatamazsınız. aksi taktirde uyarı alırsınız tekrar ederseniz sınavınız iptal edilir. bu yazdıklarım bir kısmı daha yazmadığım şeyler de var.

    bu sebeple çok abartmaya gerek yok daha dünya standardına bile gelememişler. nedir bu sınavda kamera açmam mikrofon açmam fantazisi anlamış değilim. bunları büyük firmalar isteyince bir şey yok okullar isteyince auuuvvvv. büyük firmalara bir şey dememelerinin tek sebebi büyük firmaların afra tafrayı çekmemesi. saniyesinde sınavınızı iptal eder gözünüzün yaşına bakmaz.

    yok öyle bir şey diyen arkadaşlar için bkz

    edit: link eklendi
  • bakın bilkent'e en çok ben gömerim, ama şunu da söylemeliyim ki bu okulda tiki nüfusu sanılanın onda biri kadar bile değildir. 7/24 uyanık olduğumuz için kahveye tapıyorduk maalesef, o starbucks ondan hep doludur.

    cerensular elbette var ama öyle tipler bilkent'te hayatta kalamaz.

    ayrıca sanıldığı gibi bilkent'te paralı okuyan öğrencilerin çoğu kalburüstü üniversitelerde okuyabilecek puana sahip ancak ailelerinin isteğiyle, iyi eğitim almaları için kendi zevklerinden ve ihtiyaçlarından kısarak okuttukları çocuklardır (en azından mühendislik ve fen bölümlerinde böyleydi). iddia ediyorum ki, burslu öğrenciler arasında maddi imkanları iyi olanlar daha yaygın bile olabilir, o derece.

    bu arada tarihinde ilk defa galiba öğrenci protestosu olmuş, gurur duydum. ama acıyorum da, bu yönetimle o arkadaşları sustururlar maalesef.
hesabın var mı? giriş yap