hesabın var mı? giriş yap

  • o manken arkadaşların gerçek hayatta başörtüsü taktığı yanılgısına düşen kişi beyanı

  • bu nasıl bir gazeteciliktir.
    alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.

  • ortak acılar.

    ortaokulda aynı anda iki kuzene aşık olmuştuk eminle ben. tabi yaş o zamanlar 12 13 falan. (hayır 12,5 değil.)

    o kavuştu, ben kavuşamadım ama olsun, hala dünyada kendisinden daha dost tanımam.

  • yüzelliye yakın yazar,uzman ve bilginin diderot önderliğinde kendi istekleriyle seçtikleri maddelerini yazarak oluşturduğu amacının her alanda gelişen insanlığı düzenleyebilmek ve değiştirmek olan 18 yy.'nin insanlığa bıraktığı en büyük eserdir.bu eser yazılırken ilerlemeyi engelleyen herşeye karsı çıkılmış,yobazlıgı,gericiliği yok etmek amaç edinilmistir.bunu yaparken de bayle’nin,karşı çıkılan maddenin bile bile zayıf bırakılmasını,onun yerine desteklenen maddenin ise aksine güçlü kanıtlarla desteklenmesi mantığına dayanan yöntemi izlenmistir.bircok badire atlatılarak uzun yıllar suren bir uğraş sonucu yazılan encyclopedie 1789 devrimi’nin gerçekleşmesine de önayak olmuştur.gelenekler ve mutlak krallık sarsılmış,ilerlemeye dönük insancıl eğilimleri arttırmıştır.1750 yılında diderot yapıtın tanıtımı icin prospectus’u yazmıştır,1751’de ise ilk cilt yayımlanmıştır.büyük ilgi görmeye başlayan yapıtın düşmanları artmış ve bu yüzden 1752 yayımlanan ikinci cilt din karşıtı unsurlar öne sürülerek toplatılmış ve yakılmasına karar verilmiştir.bu durum karsısında ansiklopedicilerin saygın dostları araya girmiş,yasaklama kararını kaldıramamışlarsa da diderot’un calısmalarına devam etmesini sağlamışlardır.bu olaydan sonra ansiklopediciler bir başka olayın yasanmaması icin göz boyayıcı bir önlem olarak üç tanrıbilim uzmanını görevlendirmişlerdir.1753-1756 yılları arasında dört cilt daha basılmıs, cenevre maddesini yazan d’alembert’in jean jacques rousseau’yla atışmasının haricinde gözle görülür bir zorlukla karşılaşılmamıştır.1759 yılında yeni bir yasaklama kararı cıkmışsa da hükümetin göz yummasıyla bu durum atlatılmıştır.rahiplerin ve kilisenin baskısıyla geçen önbeş sene içersinde yirmi üç cilt daha yayımlanmıştır.yapıtın her anlamda önderliğini yapan diderot birbirinden çok farklı konular hakkında binin üzerinde madde yazmıştır.encyclopedie’nin önsözünü yazan d’alembert matemetik ve fizik konusundaki maddeleri ve sert tartışmalara yol açan cenevre maddesini yazmıştır.helvetius bu yapıta condillac ile birlikte felsefe maddeleri yazarak katkıda bulunmuştur.baron d’holback kimya,rahip morellet felsefe,condercet matematik ve iktisat,dumarsais ise dilbilgisi maddelerini kaleme almıştır.bu isimlerin yanı sıra daha onlarca bilgin bu eserin yapımı icin yardımcı olmuştur.encyclopedie yazılırken hemen hemen her türlü hata yapılmış ,gereksiz yinelemelerin ve maddeler arasındaki dengesizliğin önüne geçilememisse de yukarıda adı geçen isimler ve daha onlarcası gelecekteki yeni calışmalara yol göstermek,gelecek nesillerin daha bilgili olması icin eksiğiyle-fazlasıyla bu 60.200 maddelik kutsal bilgi kaynağını yazmış ve insanlığa armağan olarak bırakmıslardır.

    (bkz: copy paste degil alınteri)

  • helali hoş olsun, harcayın aslanlarım benim. sümeyyenur'ların talhacan'ların benzin paralarına gideceğine harcadıklarınız, aslanlar gibi ecnebinin cebine gitsin. havalarda uçuçsun latteler, makiyatolar.

  • uğruna acı çekilen kişinin başkasıyla öpüştüğü-koklaştığı fikri.
    fikrine bile tahammül edemiyorken onun bunları yapıyor olması ayrı bir acı olsa gerek.

  • kızım 2,5 yaşlarındayken, gece uykusundan haykırarak uyanmaya başlamıştı. bu çok normal bir durum aslında, çocukların bazen böyle anları oluyor, korkuyu öğretmeseniz dahi, kabuslar görebiliyorlar. normal olmayan durum, ben yanına gittiğimde uyanmış yatakta oturan miniğimin odanın kapısına bakarak ve orada görünmeyen bir şeyden korkarak ağlamaya devam etmesiydi.

    yani kapının orada görünmeyen bir şey vardı ve kızım oraya baka baka ağlıyor, korkuyla bana sarılıyordu.

    çocuk sahibi olmak böyledir işte, çocuklukta kalan korkularınızı açığa çıkarabilir. gerçi benim korkularım hiç çocuklukta kalmamışlardı, aynen devam ediyorlardı o dönem. evde yalnız kalamadığım gibi, evde birileri olsa dahi koridorun ışığı açık uyuyabiliyordum (hâlâ öyle gerçi). itiraf etmek zor geliyor; ama açıkçası ödlek tavuğun tekiydim işte ve kucağımda görmediği bir şey tarafından korkutulup tir tir titreyen kızım vardı.

    annelik, biraz da gözü karalıktır.

    bir hafta kadar, belki daha da fazla bir süre aynı olay tekrar edince ve ettiğim dualar, okuduğum sureler kızımın korkusunu hafifletmeyince, idareyi ele almaya karar verdim. yine bir gece haykırarak uyanan kızımın odasına gittim. ağlayan kızıma sarıldım ve odanın kapısına doğru olabilecek en öfkeli ve cesur gözlerle bakıp dedim ki: "utanmıyorsunuz değil mi el kadar bebeyi korkutmaya?"

    bu cümlemi net hatırlıyorum, sonraki cümlelerim de bu minvaldeydi; ama açıkçası kelime kelime aklımda değiller şu an. bir anne olarak, kızımı korkutan neyse, ona karşı açmıştım ağzımı ve yummuştum gözümü. olay kısaca buydu işte.

    doğaüstü olansa, o geceden sonra bir daha kızım hiç o kadar büyük bir korkuyla uyanmadı.

    ya göremediğim bir şeyi utandırmayı başarıp, aklını başına devşirtmiştim ya da benim kapıya doğru sinirlendiğimi ve kendisini savunduğumu gören kızım psikolojik olarak o korkuyu aşmıştı.

    ben kızımın psikolojik olarak o korkuyu aştığını düşünüyorum. öbür türlüsünü düşünmek dahi istemiyorum.

    neyi korkuttum la ben?

    ekleme: aynı türden sorular çok gelince, buradan cevaplayayım istedim. kızım o günden sonra bir daha gece korkusu yaşamadı. kendisi zaten şu an 21 yaşında bir üniversiteli.

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • iki üç kez farklı bölümlerine denk geldim, beş dakikalığına izledim, bana mı hep denk geldi bilmiyorum ama, diyaloglar şunlardan ibaretti:

    -devlet söz konusuysa, abisini bile tanımaz.
    -o zaman bizi de tanımaz?
    -devlet söz konusuysa, tanımasın zaten.
    -devletin menfaatleri uyarınca...
    -devlet.
    -devlet?
    -devlet tabi ya.
    -devletimisss.
    -devlet demiş miydim?