hesabın var mı? giriş yap

  • nüans kelimesi fark demek olmadığından, bu ifadenin kullanımı her zaman anlatım bozukluğu olmayabilir.

    nüans, iki kavram arasındaki ince fark, ayrım demektir. yani orada bir nükte, bir incelik vardır. oysaki fark, ince olmakla kayıtlanmaksızın "ayrım" demektir.

    örneğin siyahla beyaz arasında bir nüans vardır denmez, fark var denir. ancak biri beyaz, biri krem rengi olan iki nesneden bahsediyorsak, "hayır, renkleri aynı değil, orada bir nüans var" denebilir.

    bu durumda, gerçekten bilinçli bir şekilde, özel bir hâlden, mesela nüanslar arası fark gibi bir durumdan bahsetmek üzere "nüans farkı" ifadesini kullanan biri, anlatım bozukluğuna sapmamış olabilir. ancak günümüzde bu şekilde kullanan pek olmadığı için, duyduklarımızın yüzde 99,9'unun yanlış veya gereksiz kullanım olduğunu söyleyebiliriz.

  • mamak komple ilce olarak dugun salonudur. sezon acildiginda evinizin bir balkonundan kasap havasi bir balkonundan cifte telli diger bir balkonundan ise damat halayıni görebilirsiniz. dugun yapacak yer yokmuş. peh. at iki masa sandelye sokaga kim bilecek mk. bir de seçim şarkısının hoparlörleri yirtarcasina fırladıgi sikindirik seçim arabaları. vallaha tam şenlik alani.

    (bkz: sene 2015)

    debe editi: (bkz: minik gülce için yardım kampanyası)

  • koç grubuna bağlı şirketlerden birisinin görüşmelerinde baya baya yazılı sınav yapmışlardı.

    sorulardan birisi şuydu: kendinizi hangi hayvana benzetiyorsunuz?

    ulan zaten insan kaynakları denen oluşuma gıcığım bi de böyle abuk subuk sorularla insanı çığırdan çıkarıyosunuz tövbe tövbee.

    ördek yazdım ben de. çıkarsın bakalım ne anlam çıkarıyosa diyerek.

    1.5 ay sonra aradılar işe kabul edildiniz diye.

  • kediler aşırı tembel hayvanlardır. kiraya katkıda bulunmadıkları gibi günün çoğunu da uyuyarak geçirirler

    kedigiller 50-110 dakikalık periyotlar halinde günde 10-13 saat kadar uyurlar, bu sürenin 22 saate kadar çıkması ise sıra dışı değildir. (sciencedirect - pdf)

    gün içerisinde kedinizi sürekli uyurken gördüğünüzde aklınıza tek bir soru gelir: "kediler neden bu kadar çok uyuyor?"

    25 yılı aşkın klinik deneyime sahip hayvan psikolojisi uzmanı dr. david sands bu soruyu bilimin ışığında ele alıyor.

    kediler neden bu kadar çok uyuyor?

    bunu cevaplamak için, çoğu kedinin en aktif olduğu zamanı bilmek önemlidir: şafak vakti ve alacakaranlık. bu özellikleri onları krepüsküler hayvanlardan yapar.

    sands'e göre bunun nedeni, kedilerin milyonlarca yıldır düşük ışıkta avlanacak şekilde evrilmesi ve görme yetilerinin alacakaranlıktaki aktivitelere uyarlanmış olmasıdır.

    kedilerin gözlerinde retinalarının arkasında bulunan tapetum tabakası gözlerine yansıyan ışığı bir kere daha işleyip yorumlayabilmesi için geri yansıtan bir ayna gibi çalışır. bu, kedigillerin gözlerinin gece parlayan küreler gibi görünmesinin ve geceleri daha iyi görmelerinin sebebidir.

    kediler evcilleştirilmeden önce alacakaranlık avlanma dönemlerinde büyük miktarda enerji harcamak, avlarını bulmak, kovalamak ve öldürmek zorundaydı. bunun için de enerjilerini muhafaza etmelidir.

    ev kedileri akşam yemekleri için avlanmadıkları halde, doğal avcılık içgüdüleri onları gün doğumu ve alacakaranlık için enerji tasarrufu yapmaya teşvik ediyor bu nedenle de bu kadar fazla uyumalarını sağlıyor.

    insanların kedilerin uyuma alışkanlıklarını değiştirebileceğini gösteren bazı kanıtlar vardır. italya'da messina üniversitesi'nde 10 evcil kediye izleme cihazı takılarak gerçekleştirilen deneyde kedilerin yarısı büyük bir eve yerleştirilmiş ve bahçede serbestçe gezinmelerine müsaade edilmiştir. diğer yarısı ise küçük bir eve yerleştirilip sadece ev içerisinde gezmelerine müsaade edilmiştir. (sciencedirect)

    küçük evdeki kedilerin sahiplerinin uyku periyotlarına uyum sağladığı ve sahiplerinin kendileri ile sık sık etkileşime girdiği zamanları uyanık olarak geçirdiği tespit edilmiştir.

    kedinizin geceleri çok aktif olduğundan, sizi uyutmadığından şikayet ediyorsanız kedinize gündüzleri yeterince vakit ayıramıyorsunuz demektir. çalışmak gibi sebeplerle gündüzleri yalnız bıraktığınız kediniz bu vakti uyuyarak geçiriyor ve gece evin içerisinde koşturmasını, yatağınızın ve sizin üzerinizde zıplayıp durmasını sağlayan avlanma içgüdülerini besliyor.

    bbc science focus

  • apollo 11'de 16 bit mimari kullanildi, toplamda 71kb'lik bir hafiza vardi. ayrica otonom bir sistem de degildi, yani dunyadan yonetiliyordu. oyle gta 5 calistiracak bir sisteme gerek yoktu. saniyede 85.000 komut isleyebilen bir islemcisi vardi.

    insanlara cahil demeden once en azindan google'da arama yapmak cok zor olmamali.

    edit: başlık başa kalmış.

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • herhalde pentagon nasıl olsa deli şaşırmazlar diye içinde kalanları buna söyletip yaptırıyor.

    - babanız alman olurdu ibneler
    -yaz yaz twitter'a yaz bunu
    -olm manyak mısın ağırlığımız var cemiyette
    -trump'ın hesabına gir ordan yaz kanka.

  • i.şaban:
    aa maamut hoca
    hoca maamut,
    maamut hoca da kaçmış,
    sende mi kaçtın maamut hoca?
    arkadaşlar sakın gelmeyin tünelin ucu bomb.k bi yere çıkıyo

  • "kimliklerimizi seçemeyiz ama ahlaklı, adil olmayı seçebiliriz." dediği videoyu içerir.

    şimdiye kadar yayınladığı en iyi video olmuştur.

  • buna ornek vakalardan birinde hastanin sol eli verilen komutlari yerine getirmiyor, ama sag ele verilen komutlari ondan once yapmaya calisiyor. mesela hastaya "sol elinle sol kulagini tut" diyorlar, kadin yapmiyor, "yaptigimi dusunuyorum ama olmuyor" diyor. "peki sag elinle sol kulagini tut" diyorlar, sag el sol kulaga dogru giderken sol el ucarak sag elden once sol kulagi tutuyor. ayni hastaya uygulanan bir baska deney soyle; sag eline bir kalem veriyorlar, "sana bir sayı dizisi okuycaz her 3 duydugunda masaya kalemle vur" diyorlar, basladiktan bir sure sonra mesela 3 sayisi 7 kere falan gectikten sonra sol el sag elden kalemi aliyor ve durmaksizin masaya vurmaya basliyor. artik deneyin ispiritizma havasi mi yoksa surekli masaya vurmanin cagristirdigi hastalik mi bilmem tuylerim urperir her aklima geldiginde.

    (bkz: alien hand syndrome)